CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

“Özgür” ve “bağımsız” Ermenistan yanılsaması

SOVYET ERMENİSTANI’NIN DEVLET BAŞKANI KARİNYAN’DAN
“Özgür” ve “bağımsız” Ermenistan yanılsaması
Karinyan’a göre Taşnak hükümeti, kendi sınırları içinde yaşayan diğer milletlere ikinci sınıf muamelesi yapacaktır. Ermenilerin nüfusun sadece üçte birini oluşturduğu dikkate alınırsa, iktidardaki Ermeni burjuva azınlığının oynayacağı rol açıktır. Yeni “cumhuriyet”in hükümeti, sadece geniş Ermeni emekçilerini değil, bütün çevre ülkelerin nüfusunun bulunduğu çoğunluğu karşısına alacaktır.
MEHMET PERİNÇEK
İÜ AİİTE Ar. Gör.
Sovyet Ermenistanı’nın ilk Merkez Yürütme Kurulu Başkanlarından (Devlet Başkanı) A. B. Karinyan, Ermeni meselesini ve milliyetçi hareketini inceleyen birçok makale ve kitap kaleme almıştır. 1928 yılında dizi şeklinde çıkan makalelerini “Ermeni Milliyetçi Akımları” adıyla kitap olarak yayımladığımız Karinyan, 1919 yılında Ermenistan Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin yayın organı olan “Karmir Droşak”ta önemli bir yazı yazar. “Bağımsız Ermenistan” başlıklı yazı, daha sonra Stalin’in başında olduğu Milletler Halk Komiserliği’nin (Bakanlığı) haftalık gazetesi Jizn Natsionalnostey’in (Milletlerin Yaşamı) 22 ve 29 Haziran 1919 tarihli sayılarında iki bölüm halinde basılır.
Sovyet Ermenistanı’nın önemli devlet ve bilim adamlarından Karinyan’ın yazısının çıktığı dönemde Taşnaklar, Ermenistan’ın bağımsızlığını daha yeni ilan etmiştir. Türkiye’de ise Mustafa Kemal önderliğindeki Kurtuluş Savaşı merkezi anlamda başlamamıştır. Karinyan’ın yazısında sıcağı sıcağına ortaya koyduğu tespitler öngörüsünün ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan Türk-Sovyet dostluğunun resmi anlamda doğmamış olması da Ermeni meselesiyle ilgili olguların Türkiye’ye destek olmak amacıyla değil, tamamen gerçekleri ortaya koymak için tespit edildiğini göstermektedir.
“BU YANILSAMAYA SON VERİLMELİDİR”
Karinyan, Ermeni milliyetçilerinin İngiliz-Fransız emperyalistleriyle zaferlerini aynı zamanda kutladığına dikkat çekerek başlar yazısına. Sadece Taşnaklar değil, Ermeni muhafazakârları ve liberalleri gibi ılımlı hareketler de “bağımsız” ve “özgür” Ermenistan’ı sevinçle karşılamışlardır. Bütün bu hareketlerin taraftarları, halkı Ermenistan için yeni bir dönemin başladığına, kötü ve acı günlerin geçmişte kaldığına ikna etmeye çalışmaktadır.

Karinyan, özellikle o günlerde bu inancın bir dizi savunucusu olduğunu belirtir. Ermeni halkının önemli bir kısmı bu inançla yatıp kalkmaktadır. Büyük ve korkunç Emperyalist Savaş artık arkada kalmıştır. Savaştan yorulmuş emekçi kitleler, nefes alabilecekleri her fikre meyil etmeye hazırdır. Herkes, normal bir iş sahibi olmak istemekte, yeni bir hayatın hayalini kurmaktadır. Rus ve göçmen Türk Ermenileri ve Ermenistan’dan kaçan Ermeni mülteciler, bu “yeni hayatın” “özgür” ve “bağımsız” Ermenistan’da gerçekleşeceğine inanmaktadır. Bu inanca kapılmış olan kitleler, vatanlarına geri dönmek için sıraya girmiştir.

Karinyan’a göre Ermeni komünistlerinin görevi bu yanılsamaya son vermektir. Ermeni Bolşeviklerinin kitlelere karşı borcu, emperyalist dünyanın yardımıyla kurulan “bağımsız Ermenistan”ın özünü ve gerçek yüzünü ortaya koymaktır. Vatanlarına geri dönenler, “bağımsız Ermenistan”ın gerçek durumu ve geleceğiyle tanışmalıdırlar. Ermeni milliyetçilerinin uzun süredir üstünü örttüğü gerçeklerle yüz yüze gelinmelidir.

TAŞNAKLARIN BÜYÜK ERMENİSTAN TALEPLERİ

“Bağımsız Ermenistan”la ilgili olarak Taşnaklar, birçok kez ayrıntılı olarak fikir beyan etmişlerdir. Bunlardan birinde Dr. Hamo Ogancanyan, İtalyan gazetesi Secello’nun muhabirine, büyük devletlere Taşnak hükümetinin milli taleplerini şu şekilde ilettiklerini söylemiştir: Ermenistan, savaşa ve Abdülhamit’in ve Jön Türklerin ölümcül politikalarına kadarki sınırları içinde kurulmalıdır. Altı vilayet, Kilikya (Antep, Adana, Maraş çevresi) ve Güney Kafkasya’da Ermenilerin yaşadığı bölgeler Ermenistan sınırlarına dâhil edilmelidir. Birleşik ve bağımsız Ermenistan, Barış Konferansı tarafından konferansa temsilci gönderme hakkına sahip bir devlet olarak tanınmalıdır. Ermenistan, Cemiyet-i Akvam’a alınmalıdır. Birleşik Ermenistan’ın 3 milyon kilometrekare yüzölçümü ve 4 veya 5 milyon nüfusu olmalıdır. Ogancanyan ardından ekonomik talepleri sıralayacaktır. (Cakamart, 1919, No. 105. “Ermenistan’ın Talepleri” başlıklı makale)
DÖRT TARAFI DÜŞMANLA ÇEVRİLİ ÜLKE
Karinyan’a göre bu talepler aşırı iyimserdir. Sovyet Ermenistanı’nın ilk devlet başkanlarından Karinyan, İngiliz-Fransız emperyalizminin kısa süre içinde bu iyimserliği ortadan kaldıracağına emindir. Ermeni milliyetçilerinin bütün umutlarına rağmen Versay Konferansı’nda Ermenistan’ın sınırları çok daha dar çizilmiştir. Diğer taraftan “Ermenistan Cumhuriyeti”, dört bir tarafı başka milletlerin yaşadığı düşman ülkelerle çevrilmiştir.
TAŞNALARIN DESPOTİK MİLLİ POLİTİKASI
Karinyan, “bağımsız” Ermenistan hükümetinin kendi sınırları içinde yaşayan diğer milletlere ikinci sınıf muamelesi yapacağının ve despotik bir milli politika izleyeceğinin altını çizer. Ermenilerin nüfusun sadece üçte birini oluşturduğu dikkate alınırsa, milli devlet çerçevesinde Ermeni burjuva azınlığının oynayacağı rol açıkça görülecektir. Yeni “cumhuriyet”in hükümeti, sadece geniş Ermeni proleter ve köylü kitlelerini değil, bütün çevre ülkelerin nüfusunun bulunduğu çoğunluğu karşısına alacaktır. Bütün diğer Ermeni olmayan unsurlar, merkez kaç kuvvetlere dönüşecek, ülkeden kaçacak ve komşu ülkelerle bağlantı kurmaya çalışacaktır. Kendilerini ezen Ermeni hükümetine nefret duyan bütün bu öğeler, her zaman bu küçük despotların sallanan binasının yıkılmasının hayalini kuracaktır. Komşu devletler ise kendi sınırları içindeki Ermenileri ezecek ve Ermenistan’la hesaplaşmaya can atacaktır. Karinyan’ın ifadesiyle bu durum kaçınılmazdır. Ardından kaçınılmaz olarak askeri çatışmalar da başlayacaktır. Tabi Ermeni hükümeti, iç ve dış düşmanla savaşmak için ordular kurmak zorunda kalacaktır. Bu durumda Ermenistan’ın “milli ordu” kurmak için şimdiden harekete geçmesi gereklidir. Fakat bu, zor ve gerçekleştirilemez bir görevdir. En fanatik milliyetçiler bile bunu görmektedir.

“TAŞNAK HÜKÜMETİ, İNGİLİZ-FRANSIZ BİRLİKLERİNE MUHTAÇ”
Görev zordur, çünkü Ermenistan, tamamen harap vaziyettedir. Bırakalım düzenli orduyu, yabancıların yardımı olmadan kendi nüfusunu geçindirecek durumda değildir. Halk, savaşlardan, mültecilikten ve halklar arası karşılıklı kırımlardan bitap düşmüş, normal bir hayatın ve komşularıyla dostça ilişkilerin özlemini çekmektedir. Bu bakımdan Ermeni burjuva hükümeti, başkalarının kılıçlarına ve İngiliz-Fransız birliklerine muhtaçtır. “Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti”, dışardan bir yardım almaksızın yaşayamayacaktır.
Daha sonra Karinyan, şu soruyu ortaya atar: Peki bu İngiliz-Fransız birlikleri, Türkiye’de sonsuza dek kalacak mıdır? Karinyan’a göre bu soruya cevap vermek için Avrupa’da seferberliğin ortadan kaldırılması gerekliliği fikrinin günden güne güç kazandığını göz önünde bulundurmak gerekir. Kapitalist Avrupa komünizmden korkmaktadır ve komünizm “mikrobu” hızlı ve güçlü bir şekilde askerler arasında yayılmaktadır. Bu sebeple Avrupa, en kısa zamanda seferberliği kaldırıp, ordularını geri çekip sanayi hayatına tekrardan geri dönmek istemektedir. Versay Konferansı’ndan sonra kapitalist dünyanın önünde duran görev budur.
ERMENİ LEJYONLARININ MİLLİ BOĞAZLAŞMADAKİ ROLÜ
İşte bu yüzden Avrupa emperyalistleri, yerel halklardan oluşan ordular kurmak ve bunlar aracılığıyla “düzeni” sağlamak peşindedir. Fransa, kolonilerinde bu politikayı izlemektedir. İngiltere, Hindistan’da bu yola başvurmuştur. Türkiye’de de bu yapılmak istenmektedir. Kilikya’da şimdiden Ermeni lejyonları oluşturulmuştur. Karinyan, bu durumu şu şekilde değerlendirmeye devam eder:

“Bütün bu yerel ordular, ancak yanlarında Avrupa emperyalizminin disiplinli orduları bulunduğu zaman önemli görevleri yerine getirebilmektedir. Tam tersi durumda yerel halktan orduların oluşturulması, milli boğazlaşmaların, anarşinin ve devrimci patlamaların en önemli faktörü olmaktadır. İngiliz-Fransız ordularının çekilmesinden ve seferberliğin ortadan kaldırılmasıyla Avrupa ordu birliklerinin zayıflamasından sonra Türkiye’de şuan yaşanacak durum budur.”

DOĞU’NUN EMEKÇİLERİ KUKLA DEVLETİN DÜŞMANI

Karinyan, bu olgular dikkate alınmadığı takdirde “Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti”nin yeni üzüntü ve acılara sebep olacağını belirtir. Ülkede yaşayan azınlık milletler bir taraftan, komşu milletler diğer taraftan, her şeyden önce ilk Ermenilere saldıracaktır. Avrupa’ya derin nefret besleyen Doğu’nun bütün emekçi kitleleri de ilk olarak emperyalizmin üssü bu devleti hedef alacaktır. Karinyan, bu ifadelerinin ardından Doğu’nun devrimci hareketinin gelişiminin ilk safhasında şüphesiz kendiliğinden ve örgütsüz bir karakter taşıyacağının altını çizer. Bu kendiliğinden gelişim sürecinde her şeyden önce halk acı çekecektir. Karinyan, bu bakımdan tereddütsüz bir şekilde “bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti”nin en fazla Ermeni emekçilerine zarar vereceğini iddia eder.

TAŞNAKLARIN TARİH ÇARPITMALARI

Bu tespitinin ardından Karinyan, “Bağımsız Ermenistan”ı inşa edenlerin Wilson’un basit bir açıklamasının ve himayesinin Ermenistan’ın gerçek bağımsızlığı için yeterli olacağına derinden inandıklarını ifade eder. Hatta Ogancanyan, Ermenistan’ın herhangi bir ülke ve devletten bağımsız bir politika izleyeceğine emindir. Ermeni devlet adamı Karinyan’a göre bu inanç ve fikir, Ermeni aydınlarının hala eski kapitalizm öncesi romantizminden kurtulamadığını kanıtlamaktadır. 20. Yüzyıl Ermeni burjuvazisinin sözcüleri, eski feodal Ermenistan’la böbürlenmiş, övünüp durmuşlardır. Birkaç sene önce K. Hatisyan, Ermeni feodal beyleriyle övünen bir dizi yayın yapmıştır. Bu kör idealist yaklaşım, Ermeni aydınlarında ve hatta edebiyatında kök salmıştır. Ani şehrinde yapılan kazılar, Ermeni tarihiyle ilgili yapılan inceleme ve araştırmalar, hemen hemen her zaman hep bu spesifik milli romantik görüşün ürünü olmuştur.

Karinyan’a göre Ermeni aydınları ve özellikle de Ermeni küçük burjuvazisi, “prenslere”, “lordlara” ve çelik zırhlı şövalyelere hep bayılmışlardır. Bugüne dek devamlı kendilerine idealize edilmiş bir “Ermenistan” çizmektedirler. Başka türlü düşünememektedirler. Ermeni burjuvazisi, güncel kaygılarla arzularını romantik ortaçağın boya ve çiçekleriyle süslemeyi çok sevmektedir. Bay Ogancanyan ve onunla birlikte Ermeni aydınlarının geniş bir kesimi, bu yolda ilerlemektedir.

“TAŞNAKLAR, ÜLKENİN EKONOMİK SONUNU HAZIRLIYOR”

Karinyan, Ermeni burjuvazisinin bağımsız milli bir kapitalizm geliştirmeye gücü olmadığını da vurgular. “Bağımsız Ermenistan”da izlenecek bu işbirlikçi politikalarla kapitalist yolla kalkınmaya çalışmak nafiledir. Çünkü emperyalizm çağında Ermenistan’ın ve burjuvazisinin gücü finans tekelleriyle boy ölçüşmeye yetmeyecek ve emperyalist tekellerin bir şubesi olmaktan ileriye gidemeyeceklerdir. Ne kadar “bağımsız” olsa da Ermenistan gibi küçük ölçekli ülkeler, bu şekilde emperyalist devletlerin pazarı olmaktan kurtulamayacaktır. Balkanlar örneği, bunun en önemli kanıtıdır. Dolayısıyla Ermenistan’ın geleceğini emperyalistlerin zaferine bağlayan Taşnaklar, aslında ülkenin ekonomik-siyasal sonunu hazırlamaktadırlar.
BUGÜNE ÇIKAN DERSLER
Karinyan’ın “Bağımsız Ermenistan” başlıklı makalesi, Ermeni meselesini aydınlatması yanında günümüz gelişmelerine de ışık tutmaktadır. Irak’ın kuzeyinde kurulan kukla devletle Karinyan’ın özünü ortaya koyduğu Taşnak Ermenistanı arasında hiçbir fark yoktur. Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde emperyalizmin bölge ülkelerine karşı savaş üssü işlevi görecek olan kukla devleti bekleyen gelişmeler Taşnak Ermenistanı’nın kaderinden farklı olmayacaktır. Tabi emperyalizmin saldırgan politikalarının aleti olmanın faturası, en fazla yine Kürt halkına çıkacaktır. Bu bakımdan Karinyan’ın uyarıları, kukla devleti inşa edenler ve bu yanılsamanın peşinden sürüklenenler açısından da derslerle doludur.
KUTU I:
A. B. Karinyan kimdir?
Artaşes Balasiyeviç Karinyan (Gabrielyan), 11 Kasım 1886 tarihinde Bakû’de doğmuştur. 1907 yılından beri Sovyetler Birliği Komünist Partisi üyesi olan Karinyan, 1910 yılında Petersburg Üniversitesi’ni bitirir. Ardından Bakû’de devrimci faaliyetlerin merkezinde yer alır. 1918 yılında Bakû Komünü’nün Adalet Halk Komiseri (Bakanı) olur. Ermenistan’da Sovyet iktidarının kurulmasının ardından Sovyet Cumhuriyeti’nin İktisat Komitesi Başkanlığını yapar. 1924-28 yılları arasında Ermenistan Merkez Yürütme Kurulu Başkanı’dır. Karinyan’ı, 1929-30 yıllarında Ermenistan SSC Eğitim Halk Komiser (Bakan) Yardımcısı olarak görüyoruz. 1906 yıllından beri yayıncılıkla uğraşan A. B. Karinyan, İskra, Bakinskiy Raboçi, Pravda, Put Pravdı gibi Bolşevik yayın organlarında makaleler yazmıştır. Ermenistan SSC Bilimler Akademisi üyesi de olan Karinyan, üstün hizmetlerinden dolayı Lenin Nişanı ve Emekçi Kızıl Bayrak madalyasıyla ödüllendirilmiştir. 1982 yılında ölen Karinyan’ın siyaset, iktisat ve tarih üzerine yayınlarının dışında edebiyatçı ve eleştirmen kimliğiyle de birçok eseri vardır.
KUTU II:
Karinyan’ın Ermeni Milliyetçi Akımları kitabındaki saptamaları
- Türkiye Ermenileri, Rusya Ermenilerine göre çok daha iyi şartlarda yaşamışlardır.
- Ermeni milliyetçiliğinin saldırganlığının nedeni, Ermeni burjuvazisinin doğuşundan itibaren işbirlikçi karakterde olmasıdır.
- “Taşnakizm”, saldırgan Ermeni milliyetçiliğinin bir devamıdır.
- Taşnaklar, her dönemde Batı emperyalizminin ve Çarlık Rusyası’nın aleti oldular.
- Taşnaklar, bu temelde Birinci Dünya Savaşı’ndan çok önce Türkiye karşıtı şovenist bir kampanya başlattı. Sadece Kafkas Cephesi’nde değil, Çanakkale Cephesi için de gönüllü birlikler oluşturarak emperyalist orduların komutasında savaştılar.
- Büyük Ermenistan’ın önündeki en büyük engel, bölgede Ermenilerin Müslüman nüfusa oranla tartışmasız azınlık olmasıydı. Bu yüzden Ermeni gönüllü birlikleri, Türk ve Kürt nüfusu sistemli olarak imha etti. Bu katliamlar, Taşnakları kullanan Çarlık komutanlarını bile çileden çıkartacak düzeydeydi.
- Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Taşnak Ermenistanı, devrimci Türkiye ile Sovyet Rusya arasına duvar ördü.
- Taşnak hükümetinin toprak politikası, Müslüman köyleri talana dayanıyordu.
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...