CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Bir Ermeni Şairin Gözüyle Taşnaklar

‘Otuz yıl boyunca boğdu halkı,/Ermeni ülkesinin içti kanını’

Ermeni edebiyatında sosyalist gerçekçiliğin ilk temsilcisi olarak kabul edilen Akopyan, eserlerinde Ermeni milliyetçiliğinin en önemli temsilcisi Taşnakların sadece fiziksel olarak bölge halkları, ekonomisi, toplumsal yapısı üzerinde değil, ayrıca Ermeni halkının bilincinde de büyük bir tahribat yarattığını gözler önüne serer. Geniş Ermeni kitlelerinin Taşnakların bağnaz politikalarının peşinden sürüklenmesinin sonuçları ağır olmuştur.

MEHMET PERİNÇEK

İÜ AİİTE Ar. Gör.


Taşnaksutyun gerçeği, devrimci Ermeni edebiyatına da yansımıştır. Bolşevik Ermenilerinin en önemli şairlerinden biri olan Akop Akopyan, gerek şiirlerinde gerekse de yazılarında Taşnakların ve bağnaz Ermeni milliyetçiliğinin özünü net bir şekilde ortaya koyar.

DEVRİMCİ ERMENİ EDEBİYATININ ÖNCÜSÜ

Ermeni edebiyatında sosyalist gerçekçiliğin ilk temsilcisi olarak kabul edilen Akopyan, 29 Mayıs 1866’da fakir bir zanaatkâr ailesinin çocuğu olarak Gence’de dünyaya gelir. 1879 yılında Gence Lisesi’nde burslu olarak okur. 1886 yılında Çar III. Alenksandr’la ilgili bir yazısı dolayısıyla bursu kesilir ve okulu bırakmak zorunda kalır. Bunun üzerine Tiflis’e gider ve oradaki bir eczanede çıraklık yapar. 1887 yılında Bakû’ye taşınan Akopyan, petrol endüstrisinde işçi olarak çalışır. O dönem, Akopyan’ın işçi sınıfıyla tanıştığı yıllardır. Akopyan, 1894 yılında tekrardan Tiflis’e geri döner.
Ermeni geleneksel şiiriyle devrimci motifleri birleştiren Akopyan’ın ilk şiirleri 1893 yılından itibaren Tiflis basınında yayımlanmaya başlar. İlk dönem şiirleri, Ermeni edebiyatının genel temaları üzerinedir: Aşk, doğa, köy hayatı, Ermeni halkının acıları. Akopyan’ın şiirleri, o dönemden itibaren ders kitaplarına alınır. Akopyan, devrimci fikirlerle tanışmaya başladıkça şiirlerinin temel konuları emek ve mücadele olacaktır. Rus edebiyatını da yakından takip eden Ermeni şair, Rusçadan çeviriler de yapar.
“BATMIŞTIR KÜÇÜK BURJUVA SAYIKLAMALARINIZ ZEHİR VE ACİZLİĞE”
Özellikle Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni milliyetçi edebiyatıyla arasında uçurumlar oluşacaktır. Ermeni milliyetçileri, emperyalist devletlerin safında savaşı hararetle desteklemektedir. Akopyan, o dönemde Tiflis’te Karmir Mehakner (Kızıl Karanfiller) isimli ilk Ermeni devrimci edebiyat almanağını çıkarmaya başlar. Bolşevik Partisi’nin Tiflis komitesinin görevlendirmesiyle Pravda gazetesinin Türk-Rus cephesinde savaşan askerlere dağıtılması sorumluluğunu üstlenir. Ermeni milliyetçi edebiyatıyla hesaplaşmaya giren Akopyan’ın şiirleri, savaş yıllarında antolojilere alınmaz, edebiyat çevreleri tarafından yok sayılır. Akopyan, Ermeni milliyetçilerine yönelik “Milliyetçilere” şiirini 1916 yılında yazacaktır:
Benzemem ben sizin sevgili şairlerinize.
Şarkılarım yabancıdır büyük sanat ustalarınıza, sesleri onlardan değildir.
İstemem yaranmak onlara, istemem kalplerinde bir kıpırtı yaratmak.
Batmıştır küçük burjuva sayıklamalarınız zehir ve acizliğe.
(…)
“BİNLERCE MEZARIN TOHUMUNU ATTI”
1917-1920 yılları Ermeni devrimcileri açısından daha da çetin geçecektir. Batı emperyalistlerinin Güney Kafkasya’yı işgali ve Ermenistan’daki işbirlikçi Taşnak iktidarı, mücadeleyi keskinleştirmiştir. Ancak 29 Kasım 1920 tarihinde Taşnak iktidarı yıkılır ve Ermenistan’da Sovyet iktidarı ilan edilir. Akopyan, hemen o yıl “Taşnak Devrildi” başlıklı şiirini yazar:
Devrildi Taşnak …
Yerle bir edildi kahrolası tiranın yaşadığı ev.
Otuz yıl boyunca boğdu halkı,
Ermeni ülkesinin içti kanını.
Otuz yıl gaddar bir ruh gibi
Çöktü ülkemin üstüne,
Ölüm saçtı, yıktı geçti,
Binlerce mezarın tohumunu attı.

(…)

Devrildi Taşnak …
Sonsuza dek gömüyoruz çöplüğe onu.
Kara bir tabut yapıyoruz ona
Yıkarak hapisanenin kemerlerini,
Ki o hapishaneye kısa bir süre önce
Girip iktidarının gücüyle,
Kara kemerlerin altında
Boğmuştu insanları acımasızca.

“TAŞNAKLAR, CELLÂT SOĞUKKANLILIĞIYLA KATLİAMLAR YAPTI”
Aynı günlerde Akop Akopyan, Taşnak iktidarının yıkılışı üzerine Ermeni halkına seslendiği “Özgürleşenlere Selam” başlıklı bir makale de yazar. Akopyan, 1890’larda kurulduğundan beri Taşnakları değerlendirirken kaleme aldığı satırlar çarpıcıdır:
“Bugün ‘Taşnaksutyun’ isimli partinin ve Taşnak hükümetinin sizi vurduğu korkunç kâbusun prangalarından kendinizi silkeleyip kurtardınız.
“Otuz yıl bolunca kaç kere seni, emekçi Ermeni, bu beceriksiz dadının suçları yüzünden ateşe verdiler, ruhunu ve kalbini yakıp kül ettiler, seni çirkin bir kılığa soktular!
“Kaç kere Taşnak dadıları benim güzel, genç Ermenistan’ımın emekçi halkı, seni, yere çarptı, kemiklerini kırdı, seni sakat bıraktı!
“Taşnaklar, otuz yıl boyunca cellât soğukkanlılığıyla ve şovenizmin sinsiliğiyle halkları birbirine kışkırttı, katliamlar yaptı.”
Akopyan, yazısının devamında Taşnakların utanmaz bir dilenci gibi kalpsiz emperyalistlerin kapısında bir kuruş için dilendiklerini, onların çizmelerini yaladığını da belirtir.
“BAĞNAZ MİLLİYETÇİLİK MİKROBU, SALGIN BİR HASTALIK GİBİ YAYILDI”
Ermeni devrimci edebiyatının öncüsü Akopyan, 1920 yılında yazdığı “Her Şeye Baştan Başlıyoruz” ve 1925 yılında kaleme aldığı “Edebiyatın Savaşı” başlıklı yazılarında Ermeni kitlelerine nüfuz eden bağnaz milliyetçiliğin üzerinde durur. Ermeni işçilerinin ve köylülerinin bilinci uzun yıllar boyunca, özellikle Taşnak hükümeti döneminde (1918-1920), bağnaz milliyetçiliğin eserleriyle zehirlenmiştir. Ermenistan’da bu yüzden devrimci bir edebiyat bir türlü yeşermemektedir. Akopyan’ın ifadesiyle bağnaz milliyetçilik, Ermeni edebiyatında kök salmıştır. Bağnaz milliyetçilik mikrobu, salgın bir hastalık gibi yayılmış, insanları Ermeni “dünyası” dışında bir şeyi görmez hale getirmiştir. Dar kafalı küçük burjuva yazarlar, Türkiye Ermenilerinin küçük köy hayatlarını yazmaktan ileri gidememektedir. Akopyan’a göre bütün bu şoven kalıntılar, beyinlerden silinmelidir.
Akopyan, eserlerinde Ermeni milliyetçiliğinin en önemli temsilcisi Taşnakların sadece fiziksel olarak bölge halkları, ekonomisi, toplumsal yapısı üzerinde değil, ayrıca Ermeni halkının bilincinde de büyük bir tahribat yarattığını gözler önüne serer. Geniş Ermeni kitlelerinin Taşnakların bağnaz politikalarının peşinden sürüklenmesinin sonuçları ağır olmuştur. Bu gerçekleri şiir ve yazılarıyla yalın bir şekilde ortaya koyan Akop Akopyan, 13 Kasım 1937’de Tiflis’te ölür ve orada defnedilir.
Not: Akopyan’ın asılları Ermenice olan şiirleri, Rusçalarından Türkçeye çevrilmiştir.
Kaynaklar:
- Akop Akopyan, Soçineniya, Gosudarstvennoe İzdatelstvo Hudojestvennoy Literaturı, Moskva, 1956.
- G. M. Dallakyan, Borba Bolşevikov Za İnternatsionalnoe Sploçenie Trudyaşihsya Zakavkazya (1914-1917 gg.), Yerevanskiy Gosudarstvennıy Universitet, Yerevan, 1966.
Aydınlık, 6 Ocak 2008
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...