CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

3. Bölüm Tüm Sayfalar

Mehmet Perinçek


BELGE 26

General Ohanovski’nin Kafkas Orduları Karargâhı’na Telgrafı

“ERMENİ GÖNÜLLÜLERİ, YAĞMALADIKLARI MALLARI KAÇIRIRKEN RUS ASKERİ BİRLİKLERİNE DAHİ ATEŞ EDİYORLAR”

Kars’ın Askeri Durumuna İlişki Telgraf

Kafkas Orduları Karargâhı’na
12-45d I
4. Kolordu Karargâhı’ndan
1485

Kabul Tarihi: 31.01.1915
Sayı: 243
Kabul Etti: Skatov (İmza)

Operasyon Bölümü
6/6
31.01.1915
Sayı: 135
21 no’lu dosyaya konulacaktır.

General Nikolayev, Ermeni gönüllülerin yağmaladıkları malları kaçırdıkları sırada onları engellemek isteyen askeri birliklerimize ateş ettiklerini bildiriyor. Ayrıca Ermeni gönüllüler tarafından yapılan çok sayıda yağmalama ve soygun olayı görülmüştür. Bu tür suçların baştan beri engellenebilmesi amacıyla, General Nikolayev’e bir yazı yazarak, Van’daki Askeri Sahra Mahkemesi’ne tebligatta bulunmasını ve 24. Cilt 1309. maddenin Savaş Dairesi 1914 tarih ve 464 sayılı emirnamesiyle açıklanan yeni redaksiyonuna 8 Sayılı Ek olarak bir eklemenin yapılmasını istemiştim. Ermenilerin, 22. Cilt 279. maddede öngörülen cezaları gerektiren suçlardan dolayı yargılanmaları gerekir. Hüküm, mahkemede açıklandıktan hemen sonra geçerlilik kazanacak ve hemen -bir günü aşmayan bir süre içinde- kurulan mahkeme başkanı tarafından infaz edilecektir.

Açıklama: Kafkas Askeri Bölgesi’ndeki ordu birliklerine hitaben yayınlanan 4 Mayıs tarih ve 158 sayılı emirnamede yer alan Başkomutan emri. 6325

İmza: General Ohanovski

(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 982, yaprak 3-5)



BELGE 27

1915 Şubatında Tiflis’teki Bütün Ermenistan Milli Kongresi’nde Taşnaksutyun Partisi’nin Askeri Kanat Temsilcisinin Yaptığı Konuşmadan

TÜRKİYE ERMENİLERİNE VERİLEN İKİ GÖREV

Bilindiği gibi, Rus hükümeti savaşın başında Türk Ermenilerini silahlandırmak ve savaş sırasında ülke içinde ayaklanma çıkartmak için hazır hale getirmek amacıyla hazırlık gideri olarak 242900 ruble verdi. Gönüllü birliklerimiz Türk ordusunun savunma hattını yırtıp, ayaklananlarla birleşerek cephe ve cephe gerisinde anarşi yaratmak ve bununla birlikte Rus ordularının geçişini ve Türk Ermenistanı’nı ele geçirmesini sağlamak zorunda.

(B. A. Boryan, Armeniya, Mejdunarodnaya Diplomatiya i SSSR, c. 1, Gosudarstvennoe İzdatelstvo, Moskva-Leningrad, 1929, s. 360)



BELGE 28

Tehcir Öncesi Ermenilerin Müslüman Köylerini Yağmalaması Hakkındaki Çarlık Raporu[i]

“ŞÜPHELİLER YAKALANMIŞ VE TUTUKLANARAK KARS BÖLGESİ HAPİSHANESİNE KONMUŞTUR”

Kars bölgesinde vuku bulan olaylar hakkındaki raporun kopyası./EKSELANSLARI’NIN Kafkasya Valisi Kaleminin Özel Dairesi’ne gönderilmiştir. 6 Şubat 1915 No. 652/

Zaruşat kazası komutanı, Kürdo köyüne gelen meçhul silahlı altı Ermeninin silahla tehdit ederek halktan 300 ruble, Koçköy’de ikamet eden Karo Nasipoğlu’ndan da kişisel olarak 500 ruble istediklerini, ancak paraları alamadıklarını bildirdi.

Daha sonra tutuklanan meçhul kişiler, I/ Amazasp’ın birliğinden Ermeni gönüllüsü Türk tebaasından Arşak Asaturov Karakosov; 2/ aynı birlikten Ermeni gönüllüsü Aleksandropol köyünden Mikirtiç Zurabov Akopov Sarkisov; 3/ Kızıl Çahçah köyünden Grigori Mikirtiçev Nazorov; 4/ aynı köyden Oganes Manukov Culagov; 5/ aynı köyden Amayak Petrosov Tanoyev ve 6/ Gümrü şehrinden Yenok Kardanov Bagdasarov’dur.

Şüpheliler yakalanmış ve tutuklanarak Kars bölgesi hapishanesine konmuştur.

Silahlarla ilgili soruşturma, maddi delillerle birlikte Kars bölgesi sorgu hakimine devredilmiştir.

Orijinali yukarıdakilerin ardından imzalıdır.

Onay: Kâtip adına İmza

Kafkas Orduları Piyade Karargâhı’na

Bilgi içindir

EKSELANSLARI’NIN Kafkasya Valisi Kaleminin Özel Dairesi Müdürü (İmza)

No. 695
13 Şubat 1915
Tiflis

Kâtip (İmza)

(RGVİA fond 2100, liste 2, dosya 460, yaprak 49 ve arkası)


BELGE 29

Sovyet Ermenistanı Devlet Adamı B. A. Boryan’ın “Ermenistan, Uluslararası Diplomasi ve SSCB” Adlı Eserinden

“DEVLETİN AYAKLANANLARI BASTIRMASI, ONUN TARİHİ VE HUKUKİ HAKKIDIR”

Kendiliğinden anlaşılacağı gibi, askeri harekâtın cephe gerisinde on bin kişilik bir kitlenin devlete karşı ayaklanma [ii] çıkardığında ve bununla haritada varlığını ilan ettiğinde, devlet düşüncesi, devlet iktidarını ve devlet adamlarının meşru müdafaa adına sorumlu önlemler almasını gerektirir. Ayaklanmayı bastırmanın imkânlarını arayıp bularak ve kendi devletini korumak gibi ortada duran önemli bir görevi unutmadan bu ilke tamamıyla uygulanabilir: Amaç, aracı haklı kılar (…)

Ermenilerin ayaklanması, onların tarihi ve hukuki hakkıdır. Eğer devlet, halk ayaklanmasını sert bir şekilde eziyor ve ayaklananları bastırıyorsa, bu da onun tarihi ve hukuki hakkıdır.

(B. A. Boryan, Armeniya, Mejdunarodnaya Diplomatiya i SSSR, c.1, Gosudarstvennoe İzdatelstvo, Moskva-Leningrad, 1928, s.363, 365)




BELGE 30

Çarlık Rusyası’nın Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın Londra Büyükelçisi Benkendorf’a Telgrafı

“ZEYTUNLULAR, SAVAŞÇI SAYISININ 15 000’E ÇIKARILABİLECEĞİNİ BELİRTİYORLAR”

Telgraf No 1613 10 Nisan/28 Mart 1915, akşam saat 7

168 nolu telgrafınız alındı.

Kafkas Ordusu Piyade Karargâhı, Zeytunlu yetkililer Mavi Nohudyan, Mikael Avordyan ve Gasparyan’ın ağzından aşağıdakileri şu bilgileri bildiriyor:

Hınçakların örgütü, Kilikya’da birçok yandaşa sahip, özellikle 3000 kişiyle Zeytun’da oldukça kalabalıklar. Adana, Dörtyol, Acin, Sis, Furnuze, Maraş ve Halep’te komiteleri var. Hareketin başına 1895 hareketini yönetenler geçebilir: Tohacyan, Yenidünyan, Surenyan, Çakıryan, Yakupyan ve de Gasparyan. Zeytunlular, savaşçı sayısının 15 000’e çıkarılabileceğini ve Aleksandret ve çevresinden herhangi bir dış operasyona gerek kalmadan yüksek miktarda silah sağlayabileceklerini iddia ediyorlar.

Neratov

(Mejdunarodnıe Otnoşeniya V Epohu İmperializma. Dokumentı İz Arhiva Tsarskogo İ Vremennogo Pravitelstva 1878-1917 gg., seri 3, c.7, bölüm 2, Gosudarstvennoe Sotsialno-Ekonomiçeskoe İzdatelsvo, Moskva-Leningrad, 1935, s.121)



BELGE 31

Taşnaksutyun Partisi’nin Dışişleri Bürosu Başkanı Zavriyev’in Çarlık Rusyası’nın Londra ve Paris Büyükelçileri Benkendorf ve İzvolski’ye 1915 Mayısında Gönderdiği Mektuptan

“ERMENİLER, SAVAŞTA EN HARARETLİ BİÇİMDE YERİNİ ALMALIDIR”

Bugünkü savaşın ilk günlerinden beri Rusya Ermenileri, Rusya’da ve Türkiye’de savaşa katılmayı beklemektedir. Bu durum, savaşın sonunda Ermeni Meselesi’nin yeniden gündeme alınması ve kesin şekilde çözülmesi umudunu doğurmaktadır. Bu sebeple Ermeniler, yaklaşan olaylara katılmaktan geri duramaz, bundan ötürü savaşta en hararetli biçimde yerine almalıdır. (…)

(Mejdunarodnıe Otnoşeniya V Epohu İmperializma. Dokumentı İz Arhiva Tsarskogo İ Vremennogo Pravitelstva 1878-1917 gg., seri 3, c.7, bölüm 2, Gosudarstvennoe Sotsialno-Ekonomiçeskoe İzdatelsvo, Moskva-Leningrad, 1935, s.455)


BELGE 32

General Oganovski’nin General Nikolayev’e Telgrafı

“KÜRTLER, YOLDA ERMENİLER TARAFINDAN ALIKONULURLAR”

23 Mayıs [1915]

Tiflis
Ordu Komutanına

General Oganovski’nin telgrafını rapor ediyorum: General Nikolayev, Sor yakınlarında birçok Kürdün teslim olmakta olduğunu, 500’nün ise olduğu bilgisini veriyor. Onların cephe gerisine geçirilmesini rica ediyorlar. Silahlarının toplanması için talimat verilmesine ve onların uygun işlerde değerlendirilmesine izin vermedi. Sayıları Van’da binden fazlayı bulan ve Amerikan Misyonu’nun himayesindeki kadın ve çocukların durumu özellikle güçleşiyor. Hala birkaç bin tanesi de Sor yakınlarında toplandı. Türkiye, onları göndermek için çok uzak ve yolda büyük ihtimalle Ermeniler tarafından alıkonulurlar. Bu yüzden teslim olan Kürtlerin himaye altında kalmalarına izin verdi. 5827 General Oganovski. 2291.

Pominov

(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 982, yaprak 20)



BELGE 33

General Kaliti’nin Kafkas Ordu Komutanı’na Telgrafı

“ERMENİLERİN YAKALANARAK SİLAHLARININ ALINMASINI VE KİMLİKLERİ TESPİT EDİLİNCEYE KADAR HAPSEDİLMELERİNİ EMRETTİM”

Kars
Kafkas Ordu Komutanı’na
Kolordu Karargâhı’ndan Çekilen Telgraf

Sayı: 233

Kabul Edildiği Tarih: 09.08.1915
Sayı: 99/1
Kabul Eden: İmza

Operasyon Bölümü
Tarih: 10.08.1915
Sayı: 3270
İcra: 4174

Birlik komutanları kendi bölgelerine, tüfekle silahlanmış olan ve herhangi bir kimlik belgesi bulunmayan Ermeni gönüllülerin sızmakta olduğunu bildiriyorlar. Onların soygun yaptıklarına dair bilgiler gelmektedir. Ermeni gönüllülerin, kendi reislerinin imzaladığı yazılı belgeleri olmaksızın kendi birlikleri dışına salınmamasına dair emir yayınlamanızı rica ediyorum. Üzerlerinde kimlik belgeleri bulunmayan Ermenilerin yakalanarak silahlarının alınmasına ve kimlikleri tespit edilinceye kadar hapiste tutulmalarına dair bir emir yayınladım. 1277

Süvari Generali Kalitin

(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 982, yaprak 33)


BELGE 34

Bir Rus Komutanın General Yudeniç’e Telgrafı

“BİRLİKTEN FİRAR ETME, TÜFEK ÇALMA VE SOYGUN SUÇUNDAN DOLAYI ERMENİLERE YÖNELİK TUTUKLAMALAR YAPILMALI”

Telgraf

10.08.[1915]
3409
3420
Şifreli

Tiflis
Ordu Komutanı General Yudeniç’e.

General Çernozubov bildiriyor: “General Truhin’le bir arada Dilican’a gelen Kerm ve Amazasp komutasındaki iki Ermeni gönüllü birliği tamamen düzensiz ve yorgun durumda olup, yeniden yapılandırılmak üzere Erivan’a gitmek için izin istediler, fakat kolordu komutanı bu isteği geri çevirdi. Bu olumsuz yanıtın Amazasp’a bağlı bölüklerden birisinde sebep olduğu protestoları yatıştırdım. İki hafta süreyle Erivan’a gönderilmelerini talep eden bu birliklerde yeni bir kargaşa çıktığına dair az önce bilgi aldım. Bu gönüllü birliklerin silah gücücüyle yatıştırılması, Azerbaycan Ermenileri ile Van ilindeki durumdan dolayı üzgün olan Türkiyeli mültecileri bizim açımızdan hoş olmayan biçimde olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle, piyade ihtiyacımızın sürekli artmakta olmasına rağmen, ileride çıkabilecek gayet ciddi problemlerden kurtulabilmemiz amacıyla her iki birliğin iki haftalığına Erivan’a gidebilmesine izin verilmesini ısrarla rica ediyorum. 2157. Çernozubov.” Kendi tarafımdan şunu eklemeği gerekli buluyorum; bu birlikleri emirlere uymaya zorlayarak ya Van ilinde kalmalarını temin etmek ya da ileride bu tür olayların tekrarlanmaması ve Ermeni gönüllü birliklerinin bu tür taleplerde bulunarak kendi başlarına hareket etmelerini önlemek amacıyla önceden tüfeklerine el koyarak feshetmek gerekir. 1. Kolordu Komutanı General Kalitin bildiriyor: “Birlik komutanları kendi bölgelerine, tüfekle silahlanmış olan ve herhangi bir kimlik belgesi bulunmayan Ermeni gönüllülerin sızmakta olduğunu bildiriyorlar. Onların soygun yaptıklarına dair bilgiler gelmektedir. Ermeni gönüllülerin, kendi reislerinin imzaladığı yazılı belgeleri olmaksızın kendi birlikleri dışına salınmamasına dair emir yayınlamanızı rica ediyorum. Üzerlerinde kimlik belgeleri bulunmayan Ermenilerin yakalanarak silahlarının alınmasına ve kimlikleri tespit edilinceye kadar hapiste tutulmalarına dair bir emir yayınladım. 1277. Süvari Generali Kalitin.”

Şunu da rapor etmeği gerekli buluyorum ki, eğer bunlar gönüllülerse, o zaman Baratov’un birliğiyle beraber gönderilmiş olan 6. Gönüllü Birliğinden olmalılar; bunların, aynen Sarıkamış operasyonu sonrasında olduğu gibi, bölgeye akın eden ve savaş mahallinde sahipsiz kalmış silahları özellikle de bizim askerlere ait olanları toplayan yerli Ermeni halktan oldukları da kuvvetle muhtemeldir. Bu yüzden, General Kalitin tarafından önerildiği gibi mümkün olduğunca sert ve özenli öneriler alınması; birlikten firar etme, tüfek çalma ve soygun suçundan dolayı tutuklamalar yapılabilmesinin yararlı olacağı düşünülebilir. Talimatlarınızı rica ediyorum.4174.

İmza.

(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 982, yaprak 34-35)


BELGE 35

Genelkurmay Başkanı Adına Dışişleri Halk Komiseri Yardımcısı Neratov’a Mektup

“TAŞNAKSUTYUN ÜYELERİ, ŞÜPHESİZ OLDUKÇA KARANLIK BİR GEÇMİŞE SAHİP İNSANLARDIR”

Mektup No 8158 22/9 Ekim 1915

Bay Anatoli Anatoliyeviç [Neratov],

Bulgaristan’da bulunan Türkiye Ermenisi gönüllülerin Kafkasya’ya gönderilmesiyle ilgili 5 [18] Ekim tarihli 1162 nolu mektupla ilgili Ekselanslarınıza bildiririm ki, Kafkas Orduları komutanı, belirtilen Ermenilerin Rusya’ya girişini olumlu görmektedir, ancak, onların hepsi Taşnaksutyun üyesidir ve şüphesiz oldukça karanlık bir geçmişe sahip insanlardır; ayrıca askeri anlamda da hiçbir değer taşımamaktadırlar, çünkü onların yokluğunda Bulgaristan ordusu kendi adına hiçbir şey kaybetmemiştir. Tam tersi bu Ermeniler, savaştan kaçarak, firar ederek, başkalarına zarar vererek ve siyasi dalıvericilikle soysuz bir şekilde bahsi geçen orduyu etkileyeceklerdir. Onların, belirtilen ordu saflarında bulunmaları, Balkan yarımadasında özellikle Bulgaristan’da istihbarat örgütlenmesini hissedilir derecede kolaylaştıracaktır.

General Yudeniç’in belirtilen fikirlerine tamamen katılarak belirtilen Ermenilerin Rusya sınırlarına sokulmasına izin verilmemesini öneririm.

M. Belyayev

(Mejdunarodnıe Otnoşeniya V Epohu İmperializma. Dokumentı İz Arhiva Tsarskogo İ Vremennogo Pravitelstva 1878-1917 gg., seri 3, c.9, bölüm 1, Gosudarstvennoe Sotsialno-Ekonomiçeskoe İzdatelsvo, Moskva-Leningrad, 1937, s.52)


BELGE 36

Kafkas Ordu Karargâhına Bağlı Askeri Mahkemesinden Bir Dosya

“ERMENİ GÖNÜLLÜLERİ, KÜRT KADIN VE KIZLARA TECAVÜZ, 26 KADIN VE ÇOCUĞA KASITLI OLARAK İŞKENCE ETME VE ÖLDÜRMEDEN SUÇLU BULUNDU”

Kafkas Ordu Karargâhına Bağlı Askeri Mahkeme Dairesi Başkanı’nın Yazışmaları [iii]

No.1014

3’üncü ve 4’üncü Ermeni Gönüllü Birliklerine bağlı Ermeni gönüllülerden Martisro Akopov, Karnik Babinyants, Maksud Cezmeciyan, Seno Arutunyan, Kerob Manukov, Ayk Ohanyan, Sahak Olikyan ve Karapet Cemkoçyan dosyasına ilişkin yazışmadır.

Dosya Açıldı: 1916

Dosya Kapatıldı:

----------

Özel Karar [iv]

Azerbaycan-Van Birliğine bağlı Kolordu Mahkemesi, 1916 yılı 10 Eylül günü, gereken heyet toplanarak, 3’üncü ve 4’üncü Ermeni Gönüllü Birliklerine bağlı Ermeni gönüllülerden sanıklar Seno Arutunyan, Hay (hem de Ayk) Ohanyan ve diğerlerinden oluşan toplam sekiz kişiyle ilgili davayı görerek; onları Kürt kadın ve kızlara tecavüz, 26 kadın ve çocuğa kasıtlı olarak işkence etme ve ölümcül yaralayarak öldürme konusunda suçlu bularak, adı geçen sanıkların tümünün -Martiros Akopov, Karnik Babinyants, Maksud Cezmeciyan (Çesbadi), Seno Arutunyan, Kerob Mihitarov Manukov, Hayk (Hay) Ohanyan, Sahak Olikyan (Sahak Holikyan) ve Karapet Camkoçyan (Karapetusyants-Koçin’in- asılarak idam edilmelerine ve tüm imtiyazlarının alınmasına karar verdi. Aynı zamanda mahkeme, bu sanıkların tamamının, Ermenileri kuşaklar boyunca hiç ceza görmeden ve acımasızca ezen Kürtlere karşı asırlık bir kan davası geleneği çerçevesinde yetiştirildiklerini, keza söz konusu sanıkların uzun bir süre (yaklaşık bir yıl) boyunca hapiste tutulmuş olduklarını, sanıklardan Seno Arutunyan (18 yaş), Kerob Mhitarov (20 yaş), Karnik Babinyants (20 yaş) ve Sahak Olikyan’ın (20 yaş) ise reşit olmadıklarını da göz önünde tutarak, ayrıca Askeri Mahkeme Tüzüğünün 1407. Maddesine ve Kafkas Ordu Komutanı’nın 10 Ekim 1915 tarihli emrine dayanarak; sanıkların cezalarının (tüm sanıkların servet haklarından mahrum edilmeleri ve ilgili cezadan kaynaklanacak olup, Suç ve Islah Cezaları Kanunu 22, 25, 27 ve 18. Maddeleri kapsamındaki diğer sonuçlar da baki kalmak kaydıyla) hafifletilmesi ve böylece sanıklardan Martiros Akopov, Maksud Cezmecyan (Çesbadi), Hayk (Hay) Ohanyan ve Karapet Camkoçyan’ın idam cezalarının 20’şer yıl kürek cezasına, Seno Arutunyan, Kerob Mhitarov Manukov, Karnik Babinyants ve Sahak Oligyan’ın idam cezalarının da 10’ar yıl kürek cezasına dönüştürülmesi konusunda Kafkas Ordu Komutanı nezdinde ricada bulunulması yönünde KARAR verdi.

(Üzeri çizilmiş olan sözcükler dikkate alınmayacaktır)

Mahkeme Başkanı: Tuğgeneral (İmza)

Geçici Üyeler: Birlik Çavuşu (İmza)
Asteğmen (İmza)

------------

Yüksek Mahkeme’ye [v]

Temyiz dilekçesi işleme konulmamıştır.

16 Eylül

Piyade generali (İmza)

Ermeni Gönüllü birliklerine bağlı gönüllülerden:
Seno Arutunyan, Kerop Manukov,
Saak Olikyan, Hayk Ohanyan,
Martiros Akopyan, Karapet Camkoçyan,
Karnik Babiyants ve Maksut Cizmezyan
tarafından
Kolordu Mahkemesinin 10 Eylül 1916 tarihinde
Şerip-Han’da vermiş olduğu kararını temyiz amacıyla verilen

TEMYİZ DİLEKÇESİ

Temyiz edilmesi istenen kararın yanlış olduğunu ve aşağıda açıklanan gerekçelere dayanılarak iptal edilmesi gerektiğini düşünüyoruz:

1) Mahkemeye tanık olarak gösterdiğimiz ve söz konusu suçların işlendiği sırada bizim başka bir yerde bulunduğumuzu teyit edebilecek olan kişilerin katılmamasına rağmen duruşmanın gerçekleştirilmiş olmasına itiraz ediyoruz. Bu tanıkların ifadelerinin dosya içeriği bakımından önemli olduğunu aşağıdaki hususlar kanıtlamaktadır. Birincisi; Azerbaycan-Van Birliği komutanı 12 Ekim 1915 tarihli yazısında: “Sanıklar tarafından gösterilen tanıkların ifadelerinin alınmadığı (ki bu ifadeler mahkemece önemli bulunmaktadır) ve sanıklar mahkemede mağdurlar tarafından teşhis edilmedikleri nedeniyle” dosyanın 4. Ermeni Kolordusu’na bağlı mahkemede görülmesini önerdi. İkincisi, Kolordu mahkemesinin 29 Şubat 1916 tarihinde yapılan duruşma tutanaklarından anlaşıldığı üzere mahkeme, savcının görüşünü de dikkate alarak, “hazır bulunmayan tüm tanıkların ifadelerinin dosya kapsamında önemli olduğunu” kabul etmiştir. Bu çerçevede bizim talebimiz doğrultusunda gönüllülerden Uzunyan, Haçayan, Karapetyan, Grigoryan, Sidleayan, Umgovosyan, Ter-Kazarov, Ratyan ve Haçatryan’ın davet edilmesine ve bu amaçla mahkemenin ertelenmesine karar verildi. 10 Eylül 1916 tarihli duruşmada, adı geçen tanıkların dinlenmesini talep ettik; mahkeme bizim talebimiz doğrultusunda davet edilen ve duruşmaya katılmayan tanıklardan üçünün hazır bulunmamasını yasa ihlali olarak değerlendirdi. Oysa bu tanıklar, zamanında Erivan’dan (ki oradan Şerifhan’a en az 300 km’lik bir mesafe var) yola çıkmışlardı; daha sonra Erivan merkez komutanı tarafından (10 Eylül’de mahkemenin yapıldığı yere ulaştırılmak üzere) Culfa komutanının emrine gönderildiler. Trenin hareket etmesinden iki saat önce Culfa komutanına varmış olmalarına rağmen, söz konusu komutan onları alıkoymuş ve tren hareket edinceye kadar onlara izin belgesi vermedi. Bu durumda onlar, tamamen Culfa komutanının suçu yüzünden mahkemeye yetişemediler. Bunu teyit edecek kişiler olarak, bizimle beraber Culfa istasyonunda bulunan, daha sonra ise bizi komutanın yanına bırakarak, duruşmaya katılmak üzere trenle yolculuklarına devam etmiş olan yeminli vekil G. İ. Hatisov (Tiflis, Voznesensk Sok., 16) ile yeminli vekil yardımcısı M. M. Ter-Pogosyan’ı (Erivan, Gubernskaya Sok. 26) gösterebiliriz.

2) 7 Kasım 1915 tarihli karar doğrultusunda; tecavüz, keza ölümle sonuçlanan yaralamalar biçiminde gerçekleşen işkence suçundan yargılandık. Askeri Sahra Mahkemesi bizleri Ceza Kanunu 1484. Madde 1. Fıkrası ve 1477. Madde 2. Fıkrası çerçevesinde suçlu buldu. Mahkemeye çıkarılmamıza ilişkin kararda bize yöneltilen suçlamaların gerçek içeriğine bakılırsa, orada kasıtlı cinayet işlememize yönelik bir suçlama yer almamaktadır. Oysa kolordu mahkemesi ilgili yasalara ve ileri sürülen suçlamanın gerçek içeriğine rağmen bizim cinayet suçlusu olduğumuza karar verdi.

3) Yukarıda da açıklandığı üzere Azerbaycan-Van Birliği Komutanı 12 Ekim 1915 tarihli yazısında bu dosyanın yeniden görüşülmesini önermiş ve Askeri Sahra Mahkemesi kararına itiraz etmesinin gerekçesi olarak da sanıklar tarafından gösterilen tanıkların ifadelerinin alınmadığını, sanıkların mahkemede mağdurlar tarafından teşhis edilmediğini (ki bu hususlar mahkeme kararının yalnız sanıklar lehine değişmesine sebep olabilirdi) göstermişti. Oysa Kolordu Mahkemesinin 3 Eylül 1916 tarih ve 1752 sayılı yazısına cevap olarak, söz konusu birlik komutanı, karara itirazının sadece cezaların daha da ağırlaştırılması biçiminde anlaşılması gerektiğini ifade etti (6 Eylül 1916 tarih ve 64 sayılı telgraf metni; giden sayısı 673).

Mahkeme, cezaları ağırlaştırırken işte bu telgrafı esas almıştır; oysa dosyanın Kolordu Mahkemesinde görülmesi için usul açısından gerekçe olarak, birlik komutanının -savunma tanıklarının ifadelerinin alınmamış olması ve suçluların mağdurlar tarafından teşhis edilmemesine dayandırılan- önerisi esas alınmıştı. Bu yüzdendir ki, mahkeme suç sınıflandırmasını en ağır suç olarak değiştiremez ve cezayı ağırlaştıramaz.

Söz konusu son telgraf, yukarıda aktarılmış olan öneriyle çelişmesi nedeniyle hukuken geçerli olamaz; ayrıca anlaşmazlık dışında başka bir nedenle açıklanamaz, zira savunma tanıklarının ifadelerinin alınmamasına ve sanıkların mağdurlar tarafından teşhis edilmemesine dair vurgulamalar cezanın ağırlaştırılmasına yönelik kararla bağdaştırılamaz.

Yukarıda açıklanmış olan hususları dikkate alarak, temyiz edilen kararın iptalini ve davanın aynı mahkemede, fakat farklı bir heyet tarafından görülmesini talep ediyoruz.

Ermenice Ad ve Soyadları [vi] Ad ve Soyadlarının Çevirisi [vii]

Karapet Camkoçyan Karapet Camkoçyan
Martiros Akopyan Martiros Akopyan
Saak Olikyan Saak Olikyan
Maksut Cizmezyan Maksut Cizmezyan
Seno Arutunyan Seno Arutunyan
Hayk Ohanyan Hayk Ohanyan
Kerop Mhitraryan Kerop Mhitraryan
Karnik Babikyan Karnik Babikyan

(RGVİA fond 2100, liste 2, dosya 1094, yaprak I, 4, 4 arkası, 7-9, 7 arkası-9 arkası)

BELGE 37

Rus Kafkas Ordu Karargâhına Bağlı Askeri Mahkeme Daire Başkanı’nın Tehcir Öncesi Bir Olaya Dair Yazışmaları

“TÜRKİYE ERMENİSİ SANIKLARIN SAVAŞ BÖLGESİ KAPSAMINDA BULUNAN BİR MINTIKADA YAĞMA AMAÇLI SALDIRIDA BULUNMUŞ OLMALARINDAN İDAMLARINA”

Kopya

Mahkeme kararı Yirmi Sekiz Mart 1916 tarihinden itibaren geçerlilik kazanmıştır

Kolordu Mahkeme Başkanı Tuğgeneral Yevseyev

İşbu mahkeme kararı, 27 Mart 1916 tarihinde gece saat 10.00’da:

Askeri Savcı yardımcısı Astsubay Tsivtsivadze ile sekreter Senkeviç’in de hazır bulundukları halde, sanıklardan Tigran Avetisyants, Agasar Baloyants, Yerem Minasyants, Krikor Ovanesov, Tigran Marabyants ile Manuk Şarahbanyants’a tebliğ edilmiş; ayrıca dosya kapsamında yargılanan kişilere, işbu kararı hangi zaman süreleri içinde ve hangi prosedürler çerçevesinde temyiz edebilecekleri de açıklanarak; duruşma tutanakları da kendilerine teslim edilmiştir.

Kolordu Mahkeme Başkanı Tuğgeneral Yevseyev

KARAR

İmparator majestelerinin fermanı doğrultusunda, 26 Mart 1916 tarihinde, 1. Kafkas Kolordusuna bağlı Kolordu Mahkemesi’nin, mahkeme başkanı Tuğgeneral Yevseyev başkanlığında yapılan açık duruşmasında, geçici görevli olarak 173. Piyade Don Birliği’ne gönderilmiş olan Yarbay Grev ile Yüzbaşı Naibov’un, keza Askeri Savcı Yarbay Vısotski ile Sekreter Senkeviç’in de katılımıyla; Türk vatandaşları olan sanıklar Tigran Avetisyants, Agasar Baloyants, Yerem Minasyants, Krikor Ovanesov, Tigran Marabyants ile Manuk Şarahbanyants’ın dosyası ele alındı. Bu dosya, savaş bölgesindeki Kafkas Bölge Askeri Mahkemesi’ne sunulmuş, akabinde Kafkas Orduları Başkomutanı’nın talimatı gereğince 1. Kafkas Kolordu Mahkemesi’ne devredilerek; Savaş Bölgesi Kapsamında Olan Topraklar Yönetmeliği’nin 7 ve 19. maddeleri, Eyalet Genel Yönetmeliği 23. maddesine yapılan Ek (Yasalar Mecmuası, 1892 baskısı, 2. cilt) ve Kars Geçici Genel Valisi’nin 20 Şubat 1915 tarihli tebligatı çerçevesinde ve savaş döneminde geçerli olan yasalar doğrultusunda, söz konusu sanıkların, 1885 baskılı Suç ve Islah Cezaları Kanunu 13, 119, 1629 ve 1633. maddelerinde öngörülen suçlardan, Başkomutanın yukarıda adı geçen talimatına ve Savaş Durumları Tüzüğü’nün (1869, 4. baskı) 22. cilt 279. maddesine uygun olarak görülmesi istenmiştir.

Dosyada sanıklarla ilgili yazılı bilgiler bulunmamaktadır; hepsi Türk vatandaşı olup, Erzurum ilindendir. Bu meyanda:

1. Tigran Avetisyants, 28 yaş, Klice köyü;
2. Agasar Baloyants (Paloyants), 30 yaş, Artunts köyü;
3. Yerem Minasyants, 36 yaş, Ertil köyü;
4. Krikor Ovanesov, 38 yaş, Odzi köyü;
5. Tigran Marabyants, 27 yaş, Odzi köyü;
6. Manuk Şarahbanyants, 28 yaş, Odzi köyündendirler.

Dosyayı görüşen mahkeme heyeti, sanıkların SUÇLU olduklarına karar verdi:

1. Sanıklardan Tigran Avetisyants, Agasar Baloyants, Yerem Minasyants ve Krikor Ovanesov, birkaç gün süreyle (22-25 Aralık 1914 tarihlerinde) kendi aralarında ve başka kişilerle önceden anlaşarak ve onlarla işbirliği içinde; Kars ili Soğanlık kazası Sipkor köyüne kuvvetle saldırdılar, halkı ölümle tehdit ettiler ve tedhiş amacıyla el ayaklarını bağladılar, dövdüler, aleni biçimde paralarına ve diğer malvarlıklarına el koydular. Bu meyanda Kacaroğlu Abuzer Bey’in atını ve (kendi ifadesine göre) 52 ruble parasını aldılar; Ahmetoğlu Yusuf’un (kendi ifadesine göre) göre 58 ruble parasını, Memetoğlu Kaya’nın (kendi ifadesine göre) 145 ruble, Mustafaoğlu Memet’in (kendi ifadesine göre) 220 ruble, Garipoğlu Hasan’ın (kendi ifadesine göre) 150 ruble, Musaoğlu Veli’nin (kendi ifadesine göre) 220 ruble ve Hurşitoğlu Tahir’in (kendi ifadesine göre) 70 ruble parasına el konuldu. Bununla beraber, söz konusu kişilerden zorla alınan meblağlar konusunda sanıkların ifade ettikleri rakamlar Mahkeme tarafından abartılı bulunmuş olup, sanıkların eylemleri sonucunda mağdurların uğramış oldukları zararların miktarı net olarak tespit edilmemiştir. Ayrıca Mahkeme, adı geçen sanıkların, burada anlatılan eylemlerin gerçekleştirilmesine -hem niyet hem de eylem safhalarında- eşit düzeyde katıldıklarını, dolayısıyla çete oluşturmadıklarını kabul etmiştir.

2. Sanıklardan Tigran Marabyants ve Manuk Şarahbanyants, halkın paralarını ve mallarını yağmalamak amacıyla Sipkor köyüne silahlı saldırı düzenlemek konusunda Tigran Avetisyants, Agasar Baloyants, Yerem Minasyants, Krikor Ovanesov ile önceden anlaşarak, onlarla beraber köye geldiler, orada kendileri kimseyi doğrudan tehdit etmediler, kimseyi dövmediler, paralarını ve mallarını talep etmediler, hatta bunun aksine yaparak Memetoğlu Kaya ve diğerlerini, kendi arkadaşlarının darbelerinden korumaya çalıştılar.

Sanıklar tarafından işlendiğine kanaat getirilmiş olan suçların niteliği ve bu suçlarla ilgili cezaların belirlenmesi konusunu ele alan Mahkeme, işbu Kararın ilk maddesinde yer alan ve Tigran Avetisyants, Agasar Baloyants, Yerem Minasyants ile Krikor Ovanesov tarafından işlendiği sabit görülen, birkaç kişi tarafından önceden anlaşma yoluyla (fakat bu amaçla çete oluşturmadan) tüm sanıkların ortaklaşa davranarak, savaş bölgesi kapsamında bulunan bölgede bir köye yağma amacıyla saldırmaları biçiminde gerçekleştirilen suç; 1885 baskılı Suç ve Islah Cezaları Kanunu 13, 119, 1629 ve 1633. maddeleri, Kafkas Orduları Başkomutanı’nın yukarıda adı geçen talimatı, Savaş Bölgesi Kapsamında Olan Topraklar Yönetmeliği 19. madde 7. fıkrası ve yine aynı Yönetmeliğin 20. maddesi ile Kars Geçici Genel Valisi’nin 20 Şubat 1915 tarihli tebligatı kapsamında düzenlenmekte olup, Savaş Durumları Tüzüğü (1869, 4. baskı) 22. cilt 279. maddesinde belirtilen cezayı öngörmektedir. Suçluların idamını ve her türlü mülkiyet hakkından mahrum kılınmalarını gerektiren bu ceza, adı geçen sanıkların her birine tatbik edilmekle beraber, Ceza kanunu 18. maddesi doğrultusunda söz konusu idamın asılarak gerçekleştirilmesi, bu cezayla ilgili olarak Ceza Kanunu 22-24, 27, 28. maddelerince öngörülen tüm sonuçların ve haklardan mahrum etmelerin uygulanacağı da karara bağlandı. İşbu karar metninin 2. maddesinde Tigran Marabyants ile Manuk Şarahbanyants tarafından işlendiği kabul ve köye saldırmak suretiyle yağmalamak önerisini kabul etmek (eylem sırasında yağmadan gönüllü olarak vazgeçmişlerdir), söz konusu yağma niyetiyle ilgili gereken mercii veya en yakında bulunan mercii bilgilendirmemek olarak ifade edilen suç Ceza ve Islah Kanunu 13, 119, 1629 ve 1632. maddelerince öngörülmektedir: Yukarıda adı geçen yasa ve yönetmelikler, keza Savaş Durumları Tüzüğü (1869, 4. baskı) 22. cilt 279. maddesi doğrultusunda hareket eden Mahkeme, söz konusu sanıkların ikisine de bu Kanun’da öngörülen cezayı kesmiş, daha sonra ise, suç ortaklarının da itiraf ettikleri gibi, planlanan eylemi gerçekleştirmekten vazgeçtiklerini dikkate alarak, Ceza Kanunu 119. maddesi 2. fıkrası gereğince söz konusu cezayı iki kademe hafifletmiş ve böylelikle Ceza Kanunu 19 maddesinin ikinci kademesine geçilmiş ve söz konusu kademenin alt sınırı esas alınarak, her iki sanığın tüm mülkiyet hakları alınmakla 15 yıl süreyle kürek cezasına çarptırılmasına karar verilmiş. Bunun yanı sıra; Ceza Kanunu 22-25, 27 ve 28. maddelerinde öngörülen tüm haklardan mahrum edilme ilkesi de geçerli olacaktır.

Bu nedenlerden ve de 1885 baskılı Suç ve Islah Cezaları Kanunu 13, 119, 1629 ve 1633. maddeleri, Savaş Durumları Tüzüğü (1869, 4. baskı) 22. cilt 279. maddesi, Savaş Bölgesi Kapsamında Olan Topraklar Yönetmeliği 19. madde 7. fıkrası 20. maddesi, Eyalet Genel Yasalar Mecmuası (1. cilt, 1892 baskısı) 23. maddesi, Savaş Durumları Tüzüğü (1869, 4. baskı) 24. Cilt 910, 915, 1128-1155. maddeleri, Kafkas Orduları Başkomutanı’nın 26 Ekim 1914 tarihli genelgesi, Savaş Dairesi’nin 1914 tarih 424 sayılı ve 1915 tarih 513 sayılı emirnamelerinde ilan edilen redaksiyonlarıyla 24. cilt 1418, 1419, 1424, 1424-1 ve 1424-2 maddeleri doğrultusunda hareket eden Mahkeme:

1) Türk vatandaşları olan sanıklardan Tigran Avetisyants (28 yaş), Agasar Baloyants (30 yaş), Yerem Minasyants (36 yaş) ve Krikor Ovanesov’un (38 yaş), kendi aralarında önceden varılan bir anlaşma doğrultusunda, savaş bölgesi kapsamında bulunan bir mıntıkada yağma amaçlı saldırıda bulunmuş olmalarından dolayı, tüm mülkiyet hakları alınmak kaydıyla asılarak idam edilmelerine, ayrıca Ceza Kanunu 22-24, 27 ve 28. maddelerinde öngörülen tüm sonuçların ve hak mahrumiyetlerinin uygulanmasına; 2) Tigran Marabyants (27 yaş) ile Manuk Şarahbanyants’ın (28 yaş) söz konusu yağma amaçlı saldırıya katılmaları (saldırı sırasında gönüllü olarak geri çekilmişler) nedeniyle tüm mülkiyet haklarından mahrum edilerek 15’er yıl süreyle kürek cezasına çarptırılmasına, ayrıca Ceza Kanunu 22-24, 27 ve 28. maddelerinde öngörülen tüm sonuçların ve hak mahrumiyetlerinin uygulanmasına; 3) Bu dosya kapsamında tüm mahkeme giderlerinin sanıkların malvarlıklarından (onların birbiriyle ilgili sorumluluk taşıması ilkesi esas alınarak) eşit miktarda tahsil edilecek, sanıkların tümünün toplam malvarlıklarının yetersizliği durumunda ise bu giderlerin hazine tarafından karşılanmasına; 4) İşbu Mahkeme hükmünün, yasal geçerlilik kazandıktan sonra (fakat infaz öncesinde), keza temyiz talep ve şikayetlerinin olması durumunda Kafkas Askeri Bölgesi Başkomutanı’nın görüşlerine arz edilebileceğine KARAR vermiştir.

Gerekli imzaları havi gerçek nüshadır.

Aslının aynısıdır

Mahkeme Başkanı
Tuğgeneral Yevseev (İmza)
Aslına uygunluğunu denetledi:
Mahkeme Sekreteri (İmza)

(RGVİA fond 2100, liste 2, dosya 752, yaprak 22-24, 22 arkası-23 arkası)


BELGE 38

Rus Orduları Kafkas Cephesi Başkumandanı Prjevalski’nin, Tiflis’teki Askeri Genel Valisi’ne Telgrafı

“RUSYA’DAN GELEN ERMENİ GÖÇMENLER, TÜRK KATLİAMI YAPMAYA HAZIRLANIYORLAR”

Prjevalski’nin 10 Mayıs [1917] tarihli 4269 nolu telgrafının kopyası. Tiflis Askeri Genel Vali’ye.

Nisanın ortasında Aşkale bölgesinde Türklerin toplandığına dair bilgi geldi. Urati, Cın, Merdiven köylerinin aranmasıyla bu söylentilerin doğru olmadığı ortaya çıktı. Sadece dokuz asker tutuklandı. Bununla birlikte istihbaratçılar grubunun komutanının raporuna göre Aşkale’de demiryolu müfrezesinde gönüllü çalışan Türkler, ona yakında greve gitmek zorunda kalacaklarını belirtmişler, çünkü Rusya’dan gelen Ermeni göçmenler, yakın zaman içerisinde Türk katliamı yapmaya hazırlanıyorlarmış. Ermeniler tarafından böyle bir hareketin gerçekleşmesine izin vermemek için gerekli emirlerin verilmesini arz ederim. 4269. PRJEVALSKİ.

(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 94, yaprak 2)


BELGE 39

İşgal Hukukuna Göre İşgal Edilen Türkiye İllerinin Komiseri İvanitski’nin Telgrafı

“RUS TEBAASINA AİT ERMENİ GÖÇMEN AİLELERİ, CEPHE GERİSİNDEN GELEREK PASİN OVASI KÖYLERİNİ İŞGAL EDİYORLAR”

HASAN KALE
General LEVANDOVSKİ’YE

İşgal hukukuna göre işgal edilen Türkiye illerinin komiserinin telgrafını iletiyorum: Benim ve Transkafkasya Özel Komitesi Başkanı tarafından Hasan Kale bölgesi geçici komiseri Speranski’den 18 Mayıs [1917] tarihli 2691 nolu bir telgraf alındı: Son iki üç haftadır önemli bir kısmı Rus tebaasına ait Ermeni göçmen aileleri kitlesel olarak cephe gerisinden gelerek Pasin Ovası köylerine yerleşiyorlar. Bunlar, Türk kökenli ahalinin konutlarını, askeri birliklere ayrılan konutları ve aynı zamanda ekin alanlarını yerli Türk ahaliyi kovarak keyfi şekilde işgal ediyorlar. Ermenilerin Hasan Kale bölgesi köylerinde yayılmaları, Bölge Komiserliği’nin bilgisi haricinde Erzincan’ın Ognot bölgesinden göç eden nüfusun yerleştirilmesi planıyla yapılıyor. Özel Ermeni dernekleri tarafından örgütlenen bu göçün durdurulması için acil emir çıkartılmasını ve bütün talimatları verme yetkisinin bana verilmesini arz ederim. Özel Transkafkasya Komitesi’nin görevlendirmesiyle ordu karargâhına bunu bildirerek bütün askeri birliklere Komiser Speranski’ye yardım etmeleri konusunda emir verilmesini arz ederim. 1862. Komiser İvanitski. Komutan Komiser Speranski’ye yardım edilmesi talimatını verdi.

(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 1191, yaprak 40 ve arkası)


BELGE 40

Türk Orduları Kafkas Cephesi Kumandanı Vehbi Paşa’nın Rus Orduları Kafkas Cephesi Başkumandanı General Prjevalski’ye Mektubu

“ERZİNCAN’DAN RUS KOLORDUSUNUN AYRILMASININ ARDINDAN ERMENİ ZULMÜ, İNSANLIĞA KAN AĞLATACAK BİR DRAMA DÖNŞMÜŞTÜR”

9 (22) Ocak 1334 (1918)

Kafkas Cephesi Orduları Başkumandanı Prjevalski’ye

Ekselansları!

Rus ordularının işgal ettikleri malum vilayetlerdeki Osmanlı tabası Müslümanların Ermenilerin zulmüne karşı korunmasıyla ilgili tarafınızca sorumlu görevlilere verilen kesin emirden ve doğabilecek her türlü uygunsuz hareketlerin önlenmesine yönelik somut ve sert tedbirlerin alınması sözünüzden dolayı en içten teşekkürlerimi iletirim. Son dönemde ortaya çıkan olaylarla ilgili Kafkas Orduları Komutanı General Odişelidze’ye bu tür olaylara son verilmesi doğrultusunda önlemlerin alınması ricasıyla tarafımdan bilgi verilmiştir. Siz Ekselanslarına da, bana gelen aşağıdaki bilgileri iletmeyi ne yazık ki gerekli ve yararlı görüyorum. Özellikle Erzincan’dan Rus kolordusunun ayrılmasının ardından Ermeni zulmü, hanelere saldırı ve kuytu köşelerde adam öldürme boyutunu aşarak daha da yayılmış ve köylere açık saldırılara, kadınlara tecavüze, erkek nüfusun katledilmesine, köylerin ateşe verilmesine dönüşmüştür. Bu arada Erzincan’dan güneydoğu istikametine 18 kilometre uzaklıktaki Zekkih köyü, 12 Ocak 1334 [viii] tarihinde bu tür talihsiz olaylara maruz kalmıştır. Bir hafta öncesinde Ardası’dan 3 kilometre uzaklıktaki Müslüman köyü Koska, 30 kişilik bir Ermeni çetesinin saldırısına uğramış, köyün yakılmasının ardından insanlığa kan ağlatacak bir dram yaşanmıştır.

(…) Gerekli önlemlerin en kısa zamanda alınacağı umuduyla en derin saygılarımı, Siz Ekselansları, kabul etmenizi dilerim.

Kafkas Cephesi Orduları Kumandanı Ferik [ix] Vehbi Mehmet

Tiflis’e 1 (14) Şubat 1918 tarihinde ulaştı.

(Dokulentı İ Materialı Po Vneşney Politike Zakavkazya İ Gruzii, Tiflis, 1919, s.42 vd.)


BELGE 41

Tuğgeneral Levandovski’nin General Obraztsov’a 29 Ocak 1918 Tarihli Telgrafı

“İRAN, ERMENİ VE SÜRYANİ ORDULARININ OLUŞTURULMASINI PROTESTO EDEREK RUSLARA VE MÜTTEFİKLERİNE SINIRINI KAPATTI”

Acil

Erivan
General Obraztsov’a

Bugün cephe karargâhına bir rapor ulaştı. Culfa’daki İran konsolosu, İranlıların Ermeni ve Süryani ordularının oluşturulmasına karşı protestosunun bir göstergesi olarak Ruslara ve müttefiklerine sınırını kapattığını bildirdi. Rapor, Culfa’daki yedinci kolordu karargâhının tercümanı Praporşik [x] Sergeyev tarafından gönderildi. Kafkasya Genel Komutanlığı, acilen Culfa’ya gitmenizi, bu meseleyi araştırmanızı ve sonuçlar hakkında hemen doğrudan tel yoluyla bilgilendirmenizi emrediyor. 07575.

Kafkas Cephesi Karargâh Komutanı
Tuğgeneral Levandovski

(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 1142, yaprak 1)


BELGE 42

Kafkas Cephesi Karargâh Komutanı’nın Transkafkasya Komiserliği’ne Telgrafı

“MÜSLÜMANLARLA ERMENİ NÜFUS ARASINDA DOĞMAKTA OLAN KANLI KIRIM”

Kafkas Cephesi Karargâh Komutanı’ndan
No. 07610
30 Ocak 1918

Transkafkasya Komiserliği’ne

Erivan Müfrezesi komutanından Kürtler ve Tatarlar ile Ermeniler arasındaki çatışmalar hakkında bilgi alındı. Bazı köylerin, örneğin Reganlu’nun, garnizonun siperleriyle çevrilmiş olması araçlara ve trene saldırılara yol açıyor. Eğer şimdi hemen başında, bu bölgede Müslümanlarla Ermeni nüfus arasında doğmakta olan kanlı çatışmalara son verilmezse, kesin emin olabiliriz ki, kırım hızlı bir şekilde her yere yayılacaktır.

Bu durumdan kaçınmak için bu bölgeye halka ahlaki bir yoldan etki etmek amacıyla bir Müslüman-Ermeni heyeti göndermek kesinlikle şarttır. Şüphe yok ki, eğer bu kırımı durduramazsak bunu takiben Culfa’yla demiryolu bağı kopacaktır.

Meseleyle ilgili gerekli emirlerinizi arz ederim.

Karargâh Komutanı
Tuğgeneral Levandovski

(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 1141, yaprak 9)


BELGE 43

Rus Kafkas Orduları Komutanı Odişelidze’nin Telgrafı

“ERMENİ BİRLİKLERİ, KADINLAR VE ÇOCUKLAR DÂHİL SİLAHSIZ TÜRK HALKINA YÖNELİK KİTLESEL VAHŞİLİKLERE GİRİŞİYORLAR”

Telgraf

Tiflis. Transkafkasya Hükümet Başkanı’na
Kopya: Başkomutan’a

16 Şubat
No. 225
Sarıkamış
1365 132 15 12 10
Tarih: 15.02.19[1]8
Sayı: 77
32/365/1
1464

Hâlihazırda Türk birliklerine karşı konuşlanmış olan Ermeni birlikleri, hatta eşkıya Kürt çetelerine karşı bile tamamen yeteneksiz, düzenli Türk birliklerine karşı kesinlikle dirençsiz, askeri emirleri ise aynen buralardan ayrılmış olan Rus birlikleri gibi yerine getirmemektedir: Bu birlikler hızla bozulmaktadır, kadınlar ve çocuklar dâhil silahsız Türk halkına yönelik kitlesel vahşiliklerinin fiilen cezasız kalması bu durumu çok etkilemektedir. Erzurum’daki un stoklarımız iki haftadan fazla yetmez, peksimet iki hafta yeter; hayvan yemi hiç yok ve atlarımız yığınlar halinde kayboluyor; cephe gerisinde (Erzurum ile Sarıkamış arasında) ise tüm erzak ve yem depoları devrim komitesi önderliğindeki Rus birlikleri tarafından yağmalanmış ve hepsi taşınmıştır. Eğer ordu birlikleri ile 12.000’lik Ermeni halkı, çekilen Rus devrimci birliklerinin çölleştirdiği bu yolla geriye doğru hareket etmek zorunda kalırlarsa, açlıktan vahşileşirler ve bu durumda çevre halkının neler yaşayacağını ve ordunun kendi durumunun nasıl olabileceğini kestirmek zordur. Bu nedenle; birincisi, Sarıkamış’a erzak ve hayvan yemi yetiştirilmesi, ikincisi, barış görüşmelerinin başlatılmasını ve barış anlaşmasının yapılmasını uzatmamak, barış şartlarından birisinin de Rus askerleri ile nakliye işçileri ve zamanından önce çekilmiş olan demiryolu birliklerinin geride bırakmış oldukları ve tutarı milyonlarla ifade edilen malvarlıklarının taşınmasına dair bir hüküm içermesi konusunda Hükümet’e tavsiyede bulunmak istiyorum. 15 Şubat 1918. 75453

Odişelidze

(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 698, yaprak 4-5)


BELGE 44

Ermenistan’ın İlk Başbakanı ve Taşnak Partisi’nin Kurucusu O. Kaçaznuni’nin Taşnak Partisi’nin Yurtdışı Konferansı’na Sunduğu Rapordan

Resmi olarak Azerbaycan’la savaş durumunda değildik, ancak fiilen Karabağ’da ve kısmen de Kazah’ta çatışmalar yaşadık. Ardından ülke içinde sırasıyla Arbab, Zod, Zangribazar, Vedi-Bazar, Şarur-Nahcivan, Zangezur’de vd. yerli Müslüman halkla kanlı savaşlar yaşandı.

Azerbaycan’ın bize karşı olumsuz tutumunu çürütmemeli. Yine yerli Müslüman halkın Türkiye ve Azerbaycan’a dayanarak devlet karşıtı bir çizgi izlemiş olmalarını da çürütmemeli. Ancak önemli ki, içerden ve dışarıdan durumumuzun düzelmesini sağlayacak uygun önlemler bulamadık. Azerbaycan’la az ya da çok kabul edilebilir bir modus vivendi bulamadık, Müslüman bölgelerinde düzeni sağlayacak idari önlemler alamadık, silaha sarılmak zorunda kaldık, ordular gönderdik, yıktık ve katliamlar gerçekleştirdik ve bu başarısızlığın sonunda şüphesiz iktidar olarak itibarımızı yitirdik. Vedi-Bazar, Nahcivan gibi önemli noktalarda silah gücüyle bile iktidarımızı kuramadık, dağıldık ve geri çekildik. (…)

1918 yılında dağılan Türkiye, iki yıl içerisinde molayı iyi kullandı. İki senenin ardından Türkler hayata geri döndüler. Yeni, genç, vatansever eğilimli subaylar, Anadolu’da orduyu tekrardan yapılandırdılar. Türkiye’de milli bilinç ve kendini savunma içgüdüsü canlandı. Küçük Asya’daki geleceğini sağlamak için Sevr Antlaşması’na karşı silahla durulmalıydı. Açık ki, bu karşı hareket kuzeydoğuda ve güneybatıda ortaya çıkmalıydı.

Ancak Yunan cephesine yoğunlaşabilmek için Ermenistan tarafındaki cephe gerisini sağlama almaları gerekiyordu. (…)

Biz, savaştan kaçınmak için elimizden gelen her şeyi yapmadık. Sonuçtan bağımsız olarak; Türklerle ortak dili bulmak için daha fazla çaba harcamalıydık. İşte bunu yapmadık.

(…) Savaştan korkmuyorduk, öyle ki zaferden kesin emindik. (…) Tersine Oltu'yu beklenmedik biçimde ele geçirmemiz, Türkiye'ye bir meydan okumaydı. Gördük ki, bizzat biz savaşı istiyorduk.

Sınırda askeri harekâtlar başlamıştı ki, Türkler görüşme teklif ettiler. Önerilerini geri çevirdik. Bu büyük bir cinayetti. (…)

1920 sonbaharında Türklerin gözünde quantite negligeable (gülünç bir boyutta) olmadığımızı hatırlamak gerek. Geçmiş iki senenin felaketleri unutulmuştu bile. Halk, biraz dinlenmiş, hayata dönmüştü. İngilizler tarafından iyi giydirilmiş ve silahlandırılmış bir ordumuz vardı. Yeteri kadar askeri yedeğimiz de vardı. Elimizde Kars gibi önemli bir kale de bulunuyordu. Son olarak, o zaman basit bir kâğıt parçası olmayan Sevr Antlaşması, Türklere karşı büyük bir kozdu. (…)

Sevr Antlaşması, gözlerimizi kör etmişti.

Bugün anlıyoruz ki, Sevr Antlaşması yerine Türklerle doğrudan bir antlaşmaya yanaşmış olsaydık, çok şey kazanırdık. O zaman bunu anlamadık. (…)

Olgu, affedilemez olgu şudur ki, savaştan kaçınmak için hiçbir şey yapmadık, tam tersine savaşa biz yol verdik. Affedilemezliği ise Türkiye’nin askeri gücünden haberdar olmamamız ve kendi ordumuzu tanımamamızdır.

Savaş, tam bir mağlubiyetle sonuçlandı. Karnı tok, iyi silahlandırılmış ve giydirilmiş ordumuz savaşmadı. Ordularımız, devamlı geri çekildi, silahlarını bırakıp köylerine kaçtı. (…)

Bağımsızlık döneminde dış dünyada (Polonya'da, Avrupa ve Amerika'da) diplomatik çalışmalarımızın mahiyeti neydi ve hangi sonuçları verdi?

1919 ilkbaharında cumhuriyet delegasyonu ile milli delegasyon, barış konferansına yönelttiğimiz talepleri içeren muhtırayı (memorandum) müttefik devletlere birlikte sundular.

Bu muhtıraya göre, aşağıda adı geçen toprakların Ermenistan devletinin sınırları içine girmesi gerekiyordu:

a) Sınırları genişletilmiş Transkafkasya Cumhuriyeti (Erivan eyaletinin tamamı, Ardahan'ın kuzey kısmı hariç Kars ili, Tiflis eyaletinin güney kısmı, Yelizavetpol7 eyaletinin güneybatı kısmı);

b) Türkiye'nin yedi ili (Van, Bageş, Diyarbakır, Harberd, Sivas, Karin, Trabzon; Diyarbakır'ın güney bölgesiyle Sivas'ın batı kısmı hariç);

c) Kilikya'da dört sancak (Maraş, Sis, Celal-Bereket ve Aleksandretta ile Adana).

Karadeniz'den Akdeniz'e, Karabağ dağlarından Arap çöllerine uzanan Büyük Ermenistan tasarlanmakta ve talep edilmekteydi.

Bu emperyalist talep nasıl gerçekleştirilebilirdi?

Ne Ermeni Hükümeti'nin ne de yönetimdeki Taşnaksutyun Partisi'nin böylesine saçma bir projesi vardı. Tersine bizim delegasyon, bir direktif olarak Erivan'dan bizim mütevazı gücümüzle orantılı olan gayet mütevazı talepler getirmişti.

Nasıl oldu da delegasyon “denizden denize” talebini ortaya attı?

Bu garip ve inanılmaz bir durumdur, ama bu talebi Paris Ermenileri öne sürdü ve bizim delegasyon da kolonilerde hâkim olan eğilime uydu. Bu eğilim hepimizce bilinmektedir.
Delegasyona şunu söylediler. Eğer bu talepleri öne sürmezse, Türkiye Ermenileri kendi meselelerini “Ararat” cumhuriyetinin meselesinden ayıracak ve büyük devletlere bizden bağımsız olarak müracaat edecekler. Ayrıca Amerika'nın küçük Ermenistan'ı mandasına almayacağını, "denizden denize" Ermenistan mandasını ise üstleneceğini söylediler.
Bizim meselemizin büyük devletler karşısında savunulması bakımından, birbiriyle çelişen talepler öne süren iki ayrı organ olarak hareket etmek tehlikeli olduğundan ve de Amerikan mandası talep ettiğimizden, bizim delegasyon, almış olduğu direktiflere rağmen, bunu onaylamak ve memorandumu imzalamak zorunda kaldı.

Ben bizim delegasyonu suçlamıyorum, taleplerimizin daha mütevazı olması durumunda farklı sonuçlar alabileceğimizi de söylemek istemiyorum. Ama, en temel ve önemli konuların çözümü yönünde kendi irademizi ortaya koyamadık, çalışmaları kendi anlayışımız doğrultusunda yürütemedik, kendi yolumuzla gidemedik, başkalarının bizi peşlerinde sürüklemelerine imkân verdik. (…)

Bunlar geçmişte kaldı. Eğer yaptıklarımızı genel olarak değerlendirecek olursak, cumhuriyetin ilanından, ağır çalışmalarımızdan ve aldığımız sonuçlardan sonra denebilir ki, övünülecek hemen hemen hiçbir şey yapmadık ve omuzlarımıza aldığımız yük; devlet örgütlenmesi, devlet işlerinin idaresi; bizim kapasitemizin üzerindeydi. (…)

İmkânlarımızın ölçülerini bilemedik ve çoğu zaman doğru değerlendiremedik, engellerin boyutlarını anlamadık, karşı güçleri iyi değerlendiremedik. (…) Bizler devlet adamı olamadık. (…)

Taşnaksutyun’un artık yapacağı bir şey yok!
Partimiz yapması gereken her şeyi yaptı ve kendini tüketti. Yeni hayat şartları, yeni talepleri getiriyor ve bu taleplere cevap verecek yeterliliğe sahip değiliz. Demek ki, bu arenadan çekilip yerimizi bizden daha yeteneklilere bırakmalıyız. (…)

Söyledim, Taşnaksutyun’un artık yapacağı hiçbir şey yok. Doğru ifade etmedim. Son bir işimiz daha var, Ermeni siyasi hareketinin geçmişine ve kendi geçmişimize karşı bir yükümlülüğümüz daha var. Parti, kendi kararıyla bilinçli ve kesin olarak varlığına son vermelidir.

Evet, intiharı öneriyorum.

Tek onurlu çıkışın intihar olduğu durumlar olur. İşte Partimiz tam bu durumdadır.

Bunu dört-beş sene önce yapmalıydık. (…) Eğer bu kararı almazsak, ileride bizi yıkım ve şerefsiz bir son bekliyor. (…)

İşte acı gerçek! Bu gerçeği kabul etme cesaretini göstermeliyiz ve gerekeni yapmalıyız. Çözüm açık: Hayatımıza son vermek.

(O. Kaçaznuni, Daşnaktsutyun Bolşe Neçego Delat, İzdatelstvo “Zakkniga”, Tiflis, 1927, s.33, 36 vd., 43 vd., 46 vd., 60 vd.)

BELGE 45

H. Hovsepyan’ın 1930 Yılında Ermenistan’da Devlet Tarafından Azerice Basılan “Savaş ve Kuruluş’un 10 Yılı” Adlı Kitabından [xi]

“TAŞNAKLAR, AMERİKA’NIN, İNGİLTERE’NİN VE FRANSA’NIN ÇİZMELERİNİ YALAYARAK BÜYÜK ERMENİSTAN’I KURMAK PEŞİNDEYDİ”

(…) Taşnakların üç yıllık iktidarı süresince etnik savaşlar akıl almaz boyutlara vardı.

Taşnaklar Menşevik Gürcistanı ile bir defa, Türkiye ile iki defa, Azerbaycan ile ise birkaç defa savaştı. Ülke içinde Türk toplumunu maddeten ortadan kaldırmak siyasetini takip ettiler. Agbaba’da, Zengibazar’da, Vedibazar’da, Şarur’da on binlerce Türk vatandaşı katledildi.

Bu vatandaşların varlıkları talan edildi ve Taşnak humbapetalarının [xii] mülkiyetine geçirildi.

Milli çatışmalar için ve Türk toplumunu imha etmek için karşı devrimci Taşnak hükümeti, kırk bine yakın kişiyi silâhaltına aldı. Sözde “düzenli ordu”ların haricinde Taşnak hükümeti, onlarca humblar [xiii] oluşturdu. Bunları temin etmek için Taşnak hükümeti, emekçi köylülerin ve işçilerin üzerine ağır vergiler koydu. Kendi çirkin siyasetini gerçekleştirmek için bu vasıtalar yeterli değildi, buna binaen Taşnak hükümeti, İngiltere-Amerika emperyalistlerinin yardımına başvurarak onlardan yüklü miktarda araç aldılar.

Taşnak hükümetinin çirkin siyaseti sonucunda halk girişimi tamamen dağıldı. Toplumun bir kısmı maddeten ortadan kaldırıldı. Ülkede açlık, düzensizlik şiddetli bir şekilde devam ediyordu, tifodan ve başka bulaşıcı hastalıklardan binlerce insan öldü. Çirkin Taşnak siyasetinin kurbanları olan yüz binlerce Türkiye’den ve Yunanistan’dan gelen muhacirler, yırtıp pırtık, aç halde, yemekleri ve evleri olmadan ortada bırakılmışlardı.

Zaten az miktarda olan sanayi kuruluşları tamamen durmuştu, öyle ki hepsi dağınık durumdaydı.

Sanayi üretimi, 1913 yılı üretiminin yüzde 8-10’unu teşkil etmekteydi. Köy ekonomisi ise tamamen dağınık durumdaydı. İşlenmemiş ekim alanı 1913 yılının yüzde 24’ünü, teknik üretim yüzde 37.7’sini, büyük baş hayvanların sayısı yüzde 30’unu, küçük baş hayvanların sayısı ise 23.8’ini oluşturuyordu.

İki üç lokomotiften ve birkaç on vagondan ibaret olan demiryolu çok zayıf bir hale düşmüştü ve çok büyük zorluklarla çalışıyordu. Sanayi işçilerinin sayısı en düşük sayıya düşmüştü ve onlar da nakliyat ve şarap-konyak müesseselerinde çalışıyorlardı, iş günü 9-10 saatten ibaretti. Bütün işçiler seferberlik kapsamında mecburi surette orduya alınmışlardı. Köylerde sadece iş göremez erkekler ve kadınlar kalmıştı. Ülkeyi ölümle karşı karşıya getiren karşıdevrimci Taşnak hükümeti, Amerika’nın, İngiltere’nin ve Fransa’nın çizmelerini yalayarak emperyalistlerin yardımıyla “büyük ve bağımsız” Ermenistan’ı kurmak peşindeydi.

Ancak açıktır ki, onların planı hayal oldu. Batı Avrupa ve Amerikan emperyalistleri, yalnız Transkafkasya ve Bakû petrollerini ele geçirmek için Taşnakları kullandılar. (…)

Bir süre sonra Taşnak hükümeti, İngiliz emperyalistlerinin kışkırtmasıyla ve onların himayesi altında Türkiye ile savaşa başlayarak yeni bir maceraya başladılar. İşçi ve köylüler, bu savaşın karşısındaydılar, fakat onları silah zoruyla askere aldılar ve cepheye gönderdiler.

(H. Hovsepyan, Muvaraza ve Kuruluş 10 İli, Devlet Neşriyatı, İrevan, 1930, s.3 vd.)


BELGE 46

A. A. Lalayan’ın “Taşnaksutyun Partisi’nin Karşıdevrimci Rolü” Başlıklı Makalesinden

“TAŞNAKSUTYUN’UN ‘FİKRİ’, ERMENİ TOPRAKLARINDA YAŞAYAN AZERİ VE KÜRT NÜFUSU İMHA EDEREK ÜLKEYİ ‘ERMENİLEŞTİRMEK’Tİ.”

Taşnaksutyun’un karşıdevrimci diktatörlüğü döneminde (1918-1920), Ermeni olmayan bütün nüfus kanundışı sayıldı. Taşnaksutyun’un “fikri”, Ermeni topraklarında yaşayan Azeri ve Kürt nüfusu imha ederek ülkeyi “Ermenileştirmek”ti. (…)

2.5 senelik hükümranlıkları döneminde Taşnaksutyun, Ermenistan’da yaşayan Azerilere karşı sivil halkı ayırmadan öldürerek ve yağmalayarak, köyleri ve kasabaları yakıp yıkarak silahlı mücadele yürüttü. 1918-1919 yıllarında Taşnak hükümeti, “devletin taleplerini yerine getirmemek” bahanesiyle Azeri ve Kürt köylerinin sivil halkını bombaladı (ayrıca Ermeni köylerini de bombaladı). 1920 yılında ise Ermeni işçi ve köylülerinin şanlı Mayıs ayaklanmasının bastırılmasının ardından Taşnaksutyun, “Müslümanlar bizim düşmanımızdır” sloganı altında Azeri ve Kürt köylerini bombaladı ve sivil halkı katletti.

(A. A. Lalayan, “Kontrrevolyutsionnaya Rol Partii Daşnaktsutyun”, İstoriçeskie Zapiski, No. 2, 1928, s. 101)



BELGE 47

T. Haçıkoglyan’ın Sovyet Ermenistanı Kızıl Ordusu’nun Avcı Tümeninin 10. Yıldönümü Dolayısıyla Kızıl Ordu Tarafından Basılan Kitapçığından

“TAŞNAKLAR, KANLI ELLERİYLE BİNLERCE TÜRKÜ YOK ETTİKLER”

Şerefsiz Taşnak “cumhuryetinin” kısa döneminde Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye ile yapılan savaşlar, Taşnakların kanlı elleriyle binlerce Türkü yok ettikleri ve köylerini yakıp küle çevirdikleri Zangezur, Şarure, Daralagöz, Megrı, Arbaba, Zangibazar, Büyük Bedi’deki Türk köylerinde yaşanan vahşilikler, katliamlar, yağmalar hala akıllarda.

Askerlerde yaltaklık, dalkavukluk, keyfiyet, yağma psikolojisi, başkasının hesabından yaşama, suçsuz ve çaresiz kişileri öldürme psikolojisi kökleşmişti.

(T. Haçikoglyan, 10 Let Armyanskoy Strelkovoy Divizii, İzdatelstvo Polit. Uprav. KKA, Tiflis, 1930, s.4, 6)


BELGE 48

Önemli Sovyet Şarkiyatçısı V. A. Gurko-Kryajin’in “Yakın Doğu ve Devletler” Adlı Eserinden

“KARS VE ERİVAN BÖLGESİNDEKİ BÜTÜN MÜSLÜMAN NÜFUS YA YOK EDİLDİ YA DA CEBREN TÜRK VE YA İRAN TOPRAKLARINA GÖNDERİLDİ”

İşte bütün bu olumsuz şartlara rağmen görüyoruz ki, Ermeni emperyalistleri, Büyük Ermenistan hayallerinden vazgeçmediler; İngilizlerin parlamento baskının [xiv] ardından Anadolu’daki ortaya çıkan bulanık durumdan yararlandılar.

Bu amaçla, her şeyden önce “nüfus temizliğine” giriştiler. Kars ve Erivan bölgesindeki bütün Müslüman nüfus ya yok edildi ya da cebren Türk ve ya İran topraklarına gönderildi. Şuragel, Kağızman, Karakurt, Sarıkamış, Surmali yöreleri yakıp yıkıldı, on binlerce insan ise can havliyle kaçtı.

(V. A. Gurko-Kryajin, Blijniy Vostov i Derjavı, Nauçnaya Assotsiatsiya Vostokovedeniya Pri TsİK SSSR, Moskva, 1925, s. 93)


BELGE 49
Basar Geçar Bölgesindeki B. Mazra Hayvan Çiftliğinin Ekip Başı Azeri Kökenli Ermenistan Vatandaşı Veys Veysov’un Sovyet Ermenistanı’nda Yayımlanan Horrdayn Ayastan’da Çıkan Anılarından

“TAŞNAKLAR HANGİ VAHŞİLİĞİ YAPMADILAR Kİ!”

Taşnaklar, bizi kış vakti kurşun yağmuru altında köyümüzden kovdular. Bu “işi” General Silikov ve Tevosov yürütüyordu. Bölgemizdeki Türk köyleri tamamen yakıldı ve geriye sadece siyah külleri kaldı. Taşnaklar hangi vahşiliği yapmadılar ki! Ne kadar insan öldürdüler, ne kadar insan onlar yüzünden öldü! 8 candan oluşan ailemden sadece bir ben sağ kaldım. Şu an dolaştığımız bu dağlar, insan cesetleriyle kaplıydı. O zaman insanlar dağların kayalarından, sularından korkar olmuştu. Karanlığın basmasıyla korku içerisinde Taşnak katilleri ve yağmacıların gelişini beklerdik. Ülkenin sovyetleştirilmesinden sonra ben ve komşularım Taşnaklar tarafından yakıp yıkılan köylerimize döndüğümüzde her aileden yalnızca bir kişinin sağ kaldığını gördük.

Horrdayn Ayastan, 12 Temmuz 1936’dan aktaran: A. A. Lalayan, “Kontrrevolyutsionnaya Rol Partii Daşnaktsutyun”, İstoriçeskie Zapiski, No. 2, 1928, s.106)



BELGE 50

Sovyet Tarihçisi İrandust’un “Kemalist Devrim’in İtici Güçleri” Adlı Eserinden

“TÜRK NÜFUSUN FİZİKSEL OLARAK İMHA PROGRAMI TAMAMEN BİLİNÇLİ OLARAK FRANSIZ İŞGALCİLERİN YÖNETİMİNDE YÜRÜTÜLDÜ”

İşgal edilmiş bölgelerde terör rejimi uygulandı. Fransızların oluşturduğu Taşnaklardan müteşekkil jandarma birlikleri, Türk nüfusa karşı kitlesel cinayetlere giriştiler. İçine Kilikya’yı ve Türkiye’nin Trabzon’a kadar Doğu vilayetlerini de alan Akdeniz’den, Karadeniz’e “Büyük Ermenistan” projesi, müttefikler tarafından resmi olarak tartışıldı. (…)

Ermeni çeteleri, (…) sırayla bütün köyleri kılıçtan geçirdi. (…) Türk nüfusun fiziksel olarak ortadan kaldırılması programı tamamen bilinçli olarak işgalcilerin yönetiminde yürütüldü.


(İrandust, Dvijuşie Silı Kemalistskoy Revolyutsii, Gosuderstvennoe İzdatelstvo, Moskva-Leningrad, 1928, s. 67, 69 vd.)
[i] Belgenin arka sayfasında kayıt numaralarıyla birlikte Kafkas Orduları Merkez Karargâhı ve Askeri Mahkeme Başkanlığı damgası bulunmaktadır. Ayrıca okunamayan bir soğuk damga da vardır.
Ermenilerin 1915 Baharındaki Van ayaklanması kastedilmektedir.
Dosyanın kapağı.
Mahkeme karar metni.
Ermeni sanıkların işleme konmayan temyiz dilekçesi.
Ermeni alfabesiyle yazılmıştır.
Kiril alfabesiyle yazılmıştır.
1918 yılı.
Osmanlı Devleti’nde askeri kolordu komutanı. Bugünkü karşılığı tümgeneral ya da korgeneral olmaktadır.
Rus ordusunda asteğmen.
Metin Türkçeleştirilmiştir.
Taşnak gönüllü birliklerinin komutanlarına verilen ad.
Taşnak gönüllü birliklerine verilen ad.
16 Mart 1920 tarihinde İngilizlerin İstanbul’u işgal ederek Osmanlı Mebusan Meclisi’ni kapatmaları kastedilmektedir.
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...