ATATÜRK'ÜN ABD Yİ ZİYARET EDECEĞİ SÖYLENTİSİ O ÜLKEDE MANŞETLERE ÇEKİLMİŞTİ
(Çok uğraştılar davet ettiler ama o gitmeyecekti)
Gazete şunları yazmiş:
" İçinde bulunduğumuz asrın en büyük şahsiyeti olabilecek olan bir adam, A.B.D’ye nezaket ziyareti ve incelemeler yapmak üzere geliyor.
Bu şahsiyet, Türkiye Cumhuriyeti’nin Reisi ve Dünyanın en güçlü milli lideri Mustafa Kemal Paşa’dır.
Elinizden geliyorsa, Kemal Paşa’yı bu ziyaretinde görmeye çalışın, böylece torunlarınıza bir gün tarihteki en büyük adamlardan birini gördüğünüzü gururla söyleyebilirsiniz. "
Kemal Paşa, yıkılmakta olan bir imparatorluğun gelenekleri ile Kuran’ın öğretilerinde demlenen sıradan bir Türk çocuğu olarak hayata başladı.
Ancak bu sıradanlığı çok uzun sürmedi. Çocukken, padişahın askerlerinin parlak giysilerinden etkilenmiş ve onlardan biri olmak istemişti. Babası buna karşı çıkmıştı fakat küçük Mustafa’nın demirden bir iradesi vardı, böylece askeri eğitime başladı.
NASIL “KEMAL” OLDU
Öğretmeni ona Türkçe’de “haklılık” manasına gelen “Kemal” ismini verdi. O zamandan beri, Kemal isminin hakkını vererek yaşadı. Her zaman haklı oldu; askeri stratejisinde haklı, diplomaside haklı ve ülkesi için neyin iyi neyin kötü olduğunu kavramakta hep haklı çıktı.
Keskin zekası yaşla birlikte geliştikçe, Kemal Paşa, ilerlemeci bir çağ olan 20. asrın ortalarında, ortaçağdan kalma bir monarşi olarak kalan mevcut Türk hükümetinin acizliğini farketmeye başladı.
Aldığı eğitim, Selanik’teki askeri okuldan Istanbul’daki Harp Akademisi’ne kadar hem mükemmel bir asker hem de ateşli bir devrimci olmasını sağlamıştır.
MÜKEMMEL BİR ASKER
Cihan Harbi’nin çıkmasından evvel, Kemal Paşa bütün gücüyle Türkiye’nin İttifak devletlerine katılmasına karşı çıktı, ancak, her iyi vatanperver gibi o da, artık geri dönüş olamayacağını anlayınca Türkiye’nin geleceği için Savaşın ortasına atıldı.
Çanakkale yarımadasında, düşman İngiliz kuvvetlerine kesin bir yenilgi getiren Türk-Alman kuvvetlerinin tamamının başına geçti. Bu büyük zaferle Kemal Paşa milli bir kahraman oldu.
Akabinde, Tümgeneral olan Kemal Paşa, Cihan Harbi’nin Rusya cephesinde ve harbin ileri safhalarında ise Filistin’de askeri stratejisini ispatladı. Daha 1917 senesinde Kemal Paşa, müttefikler için umut olmadığını görmüş ve bu görüşünü dile getirmiştir.
Harp bittiğinde, Kemal Paşa yeni Milliyetci bir Hareket firkası kurdu. Küçük Asya’nın Ankara’sında askeri ve Milliyetçi bir meclis oluşturdu.
1919 senesinde Türkler, vatanı sadece O’nun kurtarabileceğine inanıyorlardı. Kemal Paşa, milli kuvvetlerin başına geçti ve Sakarya Nehri civarındaki savaş, kelimenin tam anlamıyla Yunan kuvvetlerini yıkıma uğrattı.
Sonra Harp, kazanılmıştı. ....
29 Ekim 1922’de Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Kemal Paşa, cumhur reisi seçildi. Kemal Paşa’ya itibar kazandıran bir dizi diplomatik zaferler gerçekleşti. İtilaf devletlerince işgal edilmiş halde olan İstanbul’un işgaline son verdi. 1926 yılında karşı devrimi bastırdı reformlar yapti.....
Bugün, Kemal Paşa, Türkiye’nin dünyanın en demokratik cumhuriyet olduğunu söylüyor. Diğer Türkler’e göre Türkiye’nin George Washington’u olan bu mavi gözlü, geniş omuzlu adam şimdi bizi görmeye ve biz de onu görebilelim diye Amerika’ya geliyor. “