CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Yuksek Turkiye Icin:

''Ekseriyetle kendi milletimizi, kendi tarihimizi, kandi an'anelerimizi, kendi hususiyetlerimizi ve ihtiyaclarimizi almaliyiz.

Munevverlerimiz, belki butun cihani tanir, lakin kendimizi bilmeliyiz. Munevverlerimiz, milletimi en mesut millet yapayim der. Baska milletler nasil olmissa oyle yapalim der. Lakin dusunmeliyiz ki, boyle bir nazariye hic bir devirde muvaffak olmus degildir. Bir millet icin saadet olan sey, diger bir millet icin felaket olabilir. ayni sebep ve serait birini mesut ettigi halde digerini bedbaht edebilir. Onun icin bu millete gidecegi yolu gosterirken; dunyanin her turlu ilminden, kesfiyatindan, terakkiyatindan istifade edelim. Lakin unutmayalim ki asil temeli kendi icimizden cikarmak mecburiyetindeyiz.(1923, S.D. II. Sf.140)


''HERTURK FERDININ SON NEFESI, TURK ULUSUNUN NEFESININ SONMEYECEGI, ONUN EBEDI OLDUGUNU GOSTERMELIDIR. YUKSEK TURK! SENIN ICIN YUKSEKLIK HUDUDU YOKTUR. ISTE PAROLA BUDUR.'' (11 Ocak 1935, Mulkiye Mektebi Ogrencilerine)

Mustafa Kemal Ataturk

Beyinsizlik, Zihinsel isgal ve Soykirim, Kotuluk Savasi

Zihin bir parasut gibidir, sadece acikken ise yarar. Hadi su parasutleri acin! 

Bilgi, guc demektir. Bilgiyi kullanmak, uygulamaya sokmak da gucu aciga cikarmak ve CALISMAK demektir.

Bilgiyi edinmek yetmez, kullanmak, uygulamak sarttir. Salt yazi ile, konusma ile yetinmek, gorev yaptigini sanmak ahkam kesmekten gayri bir sey degildir. 

Ornegin, korku ve gerilim geri ama cok etkili bir vibrasyon kullanimidir. Uzerimizden korku ve gerilime dayali siyasete ve korku ve gerilimden beslenmeye son vermek yada en azindan etkisiz kilmak elimizdedir. Oysa Ulusalci, Kemalist arkadaslarimiz felaket tellaligi ile korku ve gerilim siyasetcilerinin, korku ve gerilimden beslenenlerin ekmeklerine yag surmektedir. 

Salt felaket haberini vermek enerjiyi dusurmekten gayri bir ise yaramaz. Enerjiniz dustukce karsi taraf guclenir -bkz birlesIk kaplar yasasi-.

Orn, saldirgan = korku ve gerilim siyaseti olan devletlere bir bakiniz, hep bunu uygulamak suretiyle guclenmisler ve guclenmektedirler. Ulkemizde de bu uygulanmaktadir. Ne yazik ki bu uygulamanin basarilmasinda Kemalistler, Ulusalcilar (felaket haberlerini verip, bilimsel caresini, teknik tedbirini gostermediklerli icin) en buyuk rolu ustlenmis durumdadirlar. Kisacasi kuyu, kendi elleriyle kazdirilmaktadir.
 
Oysa, 'forward' dahi olsa felaket haberini veren bir Kemalist bir Ulusalci, bu felaketin onlenmesi icin kendince gerekli uyandirmalari, tedbirleri, careleri ve oyunu tersine cevirme bilgilerini ve uygulama metodlarini da vermelidir. Boylece ENERJI DUSURUCU KISI olmayacaktir. Fikirdaslar, hedef birligi olanlar birbirlerinin enerjilerini artirmasi gerekir, dusurmesi degil.

Aksi takdir de, salt felaketleri yayinlamak ve yayimlamak suretiyle, (ornegin, ''yikiliyoruz, bitiyoruz, sonumuz su olacak'' vb icerikli konular) enerji dusurucu, yikici vibrasyonunu ulastirmaktadir kisilere.

Bu olumsuzluk, yikim iceren yayin, yayim ne kadar kisi tarafindan bilinirse  -ve ancak care uretilmezse, caresi bilinmezse-, o kadar kisi tarafindan gerilim ve korku vibrasyonu yayilima gecirilecek ve bu, sadece kisilerin suuraltina degil ortak suuraltina da yerlesecektir. Korktugunuz sey basiniza gelecektir. 

Ve hatirlanmaldir ki bu ortak suuralti tarafindan insanlar, halklar yonetilmektedir. Yine hatirlanmalidir ki, suuralti suzgec kullanmaz, olumlu olumsuz herseyi her doneyi kaydeder, Yani kendisinde ne mevcutsa onunla kisiyi yonetip yonlendirir: Felaket tellalligi ile doluysa onunla, cozume odaklilik ile doluysa onunla kisiyi yonlendirir.

"Zamanin gereklerine gore bilim ve teknik ve her turlu medeni buluslardan azami derecede yararlanmak zorunludur. ": Mustafa Kemal Ataturk

Acikca gorulen odur ki, Kemalistler ve Ulusalcilar, suur, suuralti ile ilgilenen bilim dallarindan ve tekniklerinden azami derecede yararlanma ihtiyaclari icindedir. Ulkemizde encok da AKP ve TARAF  bunlari kullaniyor.. Acaba antiemperyalistler, Kemalistler ve Ulusalcilar niye bunlardan yetkince bilgi sahibi degil?  ve bunlari niye kullanmiyor?.  Ogrenip kullanmaya da istekli gorunmuyor, acaba bu durumu hangi suurlati kayitlarindan oturu olabilir? Bunu ancak kendilerinde bi arastirma yaparlarsa bulabilirler.. Zira, Zihin bir parasut gibidir, sadece acikken ise yarar. Hadi su parasutleri acin! 



*****

ZIHINSEL ISGAL YOLUYLA MODERN FIZIKSEL SOYKIRIM

Turkiye'nin Icinde bulundugu zihinsel isgal ve soykirim; icinde yasadigimiz akvaryumu kirleten, zihinleri kilitleyen ve toplumlari acinacak hale getiren boylesine acimasiz bir akil oyunudur.
 
- Ulkemizde emperyalizmin ve isbirlikcilerinin beyinsizlestirdikleri olan Turk budunu ve Turkluk dusmanlari bu yontemi hayatin her alaninda uygulamaktadir;
 
- ve adeta kok hucre nakli gibi kendi zihniyetlerini, emelerini yerlestirmektedirler:
 
Zihinsel isgal
 
Topla tufekle isgal edilemeyecek, edilse bile sonuc alinamayacak ulkelere yonelik, biraz uzun bir surecte farkli yontemler uygulaniyor. Cocukluktan baslayan ve ustalikla yerlestirilen zihinsel isgal, toplumlari tum kutsallarindan vazgeciriyor. Kabul ettirilen yasam tarzi bircok sosyal hastalik uretiyor.
 
Karanlik bir savasla karsi karsiyayiz. Nicin karanlik? Cunku bu savas gozlerimizi kor ediyor, gercekleri goremiyoruz. Bize gosterilen bos hayallerle zaman tuketiyoruz. Dusmanin kim oldugunu, nerede oldugunu goremiyoruz. Hangi silahla, nasil ve nereden saldiracagini da bilemiyoruz. Dogrudan beynimize saldiriyorlar, farkinda degiliz. Bes duyumuzu ve zihnimizi gizlice ele geciriyor. Algimizi olusturan iletisim kaynaklari elden gidiyor, oylece bakiyoruz. Sonucta algimiz giderek degisiyor.
 
Bizi biz yapan degerler elden giderken, beynimize ve algimiza bunun ozgurluk, demokrasi, zenginlik oldugu yaziliyor. Ozgurluk maskesiyle tum yasam kaynaklarimiz ve ozgurluk alanlarimiz bir bir elden giderken, beynimiz uyusturulmus seyrediyoruz. Akil tutulmasi iste bu! Her cesit goz boyama ve aldatma sonucu dostu dusman, dusmani da dost gormeye basliyoruz. Bu karanlik savas, bizi kendimizden bile supheye dusuruyor. Toplumsal paranoya ve sizofreni olmaya zorlaniyoruz. Bundan daha karanlik savas olur mu?
 
AMAC INSAN ZIHNINI ELE GECIRMEK
 
Bu karanlik savasin hedefi; derin aklimizi ve beynimizi once dagitmak, sonra kendi gayesine uygun olarak yeniden olusturmak. Bunun icin de oncelikle aydin, sanatci, toplum onderleri ve bilim adamlarinin beynine kuresel sifreler koyarak yeni beyinler devsiriyor. Son iki asirdir bu sistem fabrika gibi calisiyor ve gelecegin karar vericilerini yetistiriyor. Stratejik yerlerin bu beyinlerle sessiz ve derinden ele gecirilmesi, her cesit isgalden daha kolay ve etkili bir yontem. Bu karanlik akil oyunuyla belirlenen kotu kader ise yasam tarzimiz oluyor.
 
Bilincaltina gonderilen sinyallerle korpe beyinler yikaniyor, gelecegin kuresel robotlari hazirlaniyor. Insan ve toplumun yasam tarzini kurgulamanin en kestirme yolu budur. Medyayi dikkatlice incelersek zihinsel isgalin her cesidini kolayca gorebiliriz. Bu yontemin en etkili oldugu donem ise cocukluk donemi:
 
Bu donemde algilanmasi istenen nesneler, sevgi ve guven sozcukleri icine gizlenerek reklamlar, cizgi filmler ve cocuk programlariyla sunulur. Cunku ilk algilanan nesneler anne baba gibi vazgecilmez olacaktir. Bu sekilde cocugun zihinsel bariyerleri kolayca gecilerek sigaradan cep telefonuna, janjanli seylerden kolali ickilere kadar yasam tarzina girmesi istenen her sey, zihinlere kok hucre nakli gibi ekilir. Minik beyinlere binlerce kere asilanan 'hayata baglar'-'baglan hayata' gibi sifre sozcuklerle iliskilendirilen goruntu ve kurgular, cocuklari hayata bagliyan vazgecilmez nesneler olur. Onlarsiz hayat artik mumkun degildir.
 
Minik yavrular bu nesnelerin sagliga veya insan hayatina zararli olabilecegini idrak edemez. Sonraki yillarda bu nesnelerin zararli oldugu idrak edilse bile is isten gecer ve bu aliskanliklar hayatin parcasi olur. Artik insani yasadigi dunyaya baglayan bu nesnelerdir ve bunlar olmadan yasamak anlamsizdir. Bunlarin yan etki ve zararlari bile unutulur, bagimlilik benligi esir alir. Ozgurlukler, sadece silahla yok edilmiyor. Henuz resit hale gelmemis beyinlerin bu sekilde programlanmasi, ozgurlukler acisindan endise vericidir. Minik beyinlere surekli asilanan bu tehlikeden, 'Selocanlarimizi' yani, kuresel minik robotlara donusturulmeye calisilan canlarimizi, nasil koruyabiliriz? Yasam tarzini sinsice belirleyen bu akil oyununu idrak edemeyen milletlerin yasamasi cok zor.
 
ZIHINSEL ISGAL VE SOYKIRIM
 
Insan beynini ele geciren ve yasam tarzini kurgulayan bu savas, eglenceden egitim ve kulture kadar bir cok alanda sessiz ve derinden devam ediyor. Bu zihinsel savas aslinda kulturel salgin olarak yayiliyor. Insan beynine en yogun bilgi girisinin oldugu ortamlar; egitim kurumlari, yazili ve goruntulu medya, internet ve eglence mekanlari bu salginin yayilma yerleri. Cunku bu virus bilgilendirme, egitim, ogretim, eglendirme gibi yararli faaliyetler sirasinda zihinlere kolayca nufuz ediyor.
 
'Yat yat uyu' virusunun uyusturdugu beyinlere kolayca yerlesen ve hastalikli yasam tarzini sinsice yukleyen bu salgin pop kulturu, cagdas ve modern yasam gibi fiyakali isimler arkasina saklanarak, dilimizden magaza isimlerine kadar yoresel ve geleneksel bize ait ne varsa hepsini 4 asamada silip supuruyor.
 
1. Birinci asama, dis dunyayi tanima ve bilgilendirme maskesiyle yapilan zihinsel aldatma ile baslar. Yararsiz bilgilerle, pembe hayallerle sanal bir dunya kurulurken aslinda yapilan is, zihinsel aldatmadir. Bu pembe dunyanin zihinleri uyusturan morfini ise televole.
 
2. Ikinci asama ise bilgi bombardimani arasina sokusturulan kirli bilgilerle insa edilen zihinsel kirletme donemidir. Bilgi caginin en ciddi sorunu, bu bilgi kirlenmesinin yillar suren tortusu olan zihinsel kirlenmedir. Bu donemde yalan yanlis bilgiyle doldurulan kirlenmis beyinler, kendilerine yaklasan felaketi kurtulus gibi gorurken, bilincaltina yazilan secenekler listesinden secimler yapmayi ozgurluk zannedebilir.
 
3. Ucuncu asamada, yabanci kulturel degerler ve dusunce sekli butun zihni kaplarken zihinsel isgal tamamlaniyor demektir. Beyinler siglasirken yasam tarzi istenilen sekle donusmus olur.
 
4. Bu son asamada ise zihinsel kolelige yol acan zihinsel soykirim donemidir. Bize ait ne varsa, acimasiz sekilde imha edilir. Milli ve manevi degerler, vatan, bayrak, din, ahlak ve size ait her sey gereksiz, modasi gecmis ve cag disi kabul edildigi icin imha edilmelidir. Bu son donem bildigimiz soykirimdan daha acimasiz ve tehlikelidir. Cunku maddi soykirima ugrayan toplumlar bedenen yok oldugu icin, artik onlari kullanma sansi yoktur. Zihinsel soykirima ugrayan toplumlar ise asgari bir ucretle kole olarak kullanilabilir. Esareti kurtulus olarak algilayan bu gonullu kuzular, beyinlerine islenen biat ve itaat programlari sonucu sefalet ucretiyle calisan verimli suruler olurlar. Kanli savaslar sonucu esir alinan toplumlar ise surekli isyan ettigi icin verimli degildir. Aradaki fark budur.
 
KOTULUK SAVASI
 
Zihinsel soykirima ugrayan toplumlar, yasam tarzini disaridan yuklenen degerlere gore tanzim ettigi icin kendi degerlerine yabancilasir, kucumser hatta onlari dusman gibi gormeye baslar. Kutsal degerleri cignenir veya satilirken sevinir ve uzulenleri yadirgar, 'noolmus yani?' der. Cunku ruhunu yeni kutsallar sarmistir.
 
Kendi annesini, babasini, esini, kardesini bile acimasiz bir sekilde oldurmekten cekinmez ama ayni gun eglence partisi verirken, sakladigi annesinin cesedini, arkadaslarinin keyfini bozan utanilacak bir nesne gibi gorur.Tum insani degerlerin yok edildigi bu yeni yasam tarzina cabucak alismistir artik. Yasadigi toplumu asagilayan anlayisin temeli iste bu zihinsel soykirimdir. Zihinsel isgalin gizlenerek sonu gelmez vahsetin reyting malzemesi yapilmasina ne demeli?
 
Iyi olan her seyi yok ederek yerine kotuluk tohumlari eken bu karanlik savas, iyilerin kaybettigi ve yalniz kotulerin kazandigi kotuluk dunyasinda yasamanin kuralini da belirliyor; kotu olmak ve kotuluk etmek! Toplumsal siddetin temelinde iste bu kotuluk salgini var. Bulasici hastalik gibi yayilan bu salgin, yasam tarzimizi her cesit hastalik ve kotuluk ureten batakliga ceviriyor. Bu batakligi kurutmadan, kotuler ve kotuluklerle tek tek nasil bas edebiliriz? 'Iyiler kazanir, kotuler kaybeder' gercegine dayanan iyilik dunyasini beyinlere nasil isleyebiliriz?
 
Gercek hayattan 'rol modeli' olarak zihinlere yansiyan; guc ve paranin butun degerleri ezerek yerine gecmesi, toplumun yasam tarzini kemiren baska bir salgin hastaliga daha yol aciyor. Bu tehlikeli salgin yolsuzluktur. Guc ve paraya ulasmak icin her yolu mubah kilan bu virus, esir aldigi toplumu cokertir, yasam tarzini hastalik ureten batakliga cevirir. Cunku tum kaynaklar yolsuzluga kurban gittigi icin, ruhsal ve sosyal hastaliklar icinde kivranan toplum yeni kurban olacaktir. Onlenemeyen sosyal hastaliklar, zincirleme yolla ve cig etkisiyle yasam tarzimizi iste boyle kirletiyor.
 
CAGDAS KOLELIK
 
Zihinsel isgale ugrayan toplumlar, beyinleri siglastigi icin soygunun boyutunu kavrayamaz, neden ve nasil gittigini anlayamaz, onlem alamaz. Alik alik seyreder. Kaybettigi bu trilyon dolarlarin binde birini bile tekrar borc alabilmek icin, kedinin kendi kuyruguyla oynadigi gibi surekli dolanir durur. Surekli sahte sifreleri cozmekle oyalanir. Halbuki, asil Da Vinci'nin sifresi; kendi hayatinin ve sagliginin kilitlendigi bu sifredir, bilemez ve cozemez! Iste bu zihinsel isgal ve soykirim; icinde yasadigimiz akvaryumu kirleten, zihinleri kilitleyen ve toplumlari acinacak hale getiren boylesine acimasiz bir akil oyunudur.
 
Zihinsel soykirima ugrayan toplumlar, icine dustukleri hastalik ureten batakligi idrak edecek ve kurutacak zihinsel yetenek ve derinligi de kaybederler. Onlarin yapabilecegi tek sey; bu batakligin surekli urettigi sivrisinek ordusuyla savasmak ve kit kaynaklarini ahmakca harcamaktan ibarettir. Ama bu sivrisinek bulutlari hic bitmeyecektir.
 
Toplumu beyinsiz hale getirecek her islem, zihinsel koleligi saglamanin en kisa yoludur. Bunun uzerine algi yonetimi de eklenirse, bir tek kursun bile atmadan bilincalti kurgulama ile toplumlar kolayca yonetilir. Bilim ve akil gucunu koruyamayan devletler, yoneten akli kaybettigi icin yonetilen duruma duserler. Cagdas kolelik iste boyle olusuyor.
 
Bu akil oyununda, sagliktan ekonomiye her alanda devam eden kuresel savasin degisIk sekillerini bilmeyen toplumlarin yasama sansi yok.
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...