CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

HANGİ ATATÜRKÇÜLÜK ?

"Büyük Davamız; En Uygar ve En Kalkınmış Millet Olarak, Varlığımızı Yükseltmektir." M.K. ATATÜRK


Ülkemizde, 1980'li yıllar ve öncesin de sanki tüm vatandaşlarımız "Atatürkçü" idi…

Sağcısı, solcusu, kapitalisti…

Köylüsü, kasabalısı, kentlisi…

Yaşlısı, olgunu, genci…

Zengini, orta hallisi, fakiri…

Öğrencisi, öğretmeni, velisi…

Esnafı, memuru, işçisi…

Sanatçısı, sporcusu, gazetecisi…

Doğulusu, Batılısı, Kuzeylisi, Güneylisi…

"Atatürkçüyüm" veya "Kemalist'im" derdi… Ama bu Atatürkçülüklerin hiçbiri de birbirine benzemez ve fikri kavganın sanki temel sebebi gibi idi. Neden böyle olmuştur ?

1951 yılında yürürlüğe giren 5816 sayılı "Atatürk'ü Koruma Kanunu" ile başlamıştır bu çeşitli, Atatürkçülükler !

Her türlü izm'in savunucuları, Atatürk'ün düşünceleri ve söylevlerinden kendilerine uyan bazı sözlerini alarak 5816 sayılı yasaya karşı Maske yapmışlardır. Böylelikle yasal bir korunma zırhına bürünme ihtiyacını gidermişlerdir. Ancak, gerçek anlamda Atatürk'ü ve fikirlerini anlamak gibi bir eylemde bulunulmamış ve sosyal gruplar arasında ayrılıklar daha fazla giderek büyümüştür.

Bizim en büyük zaafımız, Atatürk'ü anlatamamak ve anlamamak olmuştur. Ama bir grup vardır ki; Sürekli, fırsat buldukları zaman ve mekanda Atatürk'ü tenkit edip, küfretmişlerdir. Yalan ve iftiralarla bezenmiş hikayeler, gerçekmiş gibi körpe dimağlara ve saf vatandaşlarımıza enjekte edilmiştir. Atatürk, Türklük ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı üzerine kurulmuş irticai fikirler engellenememiş, bilakis oy kaygısı yüzünden sağdaki ve soldaki partiler tarafından beslenmiştir…

Artık Yeter ! Bugüne kadar, Türk Halkını yöneten ve yönetmeye talip olan siyasiler hiç olmazsa bir kere olsun Atatürk'ün bu veciz sözünü anlasınlar "Hakikati Konuşmaktan Korkmayınız!" ve gereğini yapsınlar. Yapamayacaklarsa kıyak emekliliklerini yaşamak için çekilsinler !

Türk Milleti yaratılışı gereği "Teşkilatçıdır" Kesinlikle bu kaos ortamından Türklüğün şanına yakışır bir şekilde kadrolar çıkacaktır ve liderini de bulacaktır.Zira Biz Türkler, Atatürk'ün dediği gibi ; "Lüzumuna Kani Olduğumuz Bir İşi Yapmalıyız" Yaparız…Atatürk sömürücüsü ve istismarcıları ve düşmanlarını da yok ederiz…


Atatürk'ün Türk Milleti ve Devletinin, bağımsızlığının ilelebet kalması ve kalkınması için göstermiş olduğu gayret, şanlı bir destandır.

Atatürk çok sabırlı, planlı ve fırsatları iyi değerlendiren bir Liderdi. Bu özellik kesinlikle unutulmamalı. Atatürk'ü tam anlayabilmek için; Fikirlerini, söylemlerini ve icraatlarını bir bütün halinde değerlendirmek gerekir. Atatürkçü çizgide birlik oluşturulamadığı için, bu sıkıntılar çekiliyor.

Türkiye'nin sorunları vardır. Ancak bu sorunlar çözülemeyecek kadar zor değildir. Önemli olan dürüst, bilinçli ve inançlı kadroların iş başına gelmesidir. Türk Milletinin, cesareti ve çalışma azmi tüm sorunları yok eder. Korku ve endişe içerisinde yaşayanlar, hiçbir zaman başarılı olamaz.

Korkulacak tek bir şey vardır; "Öz Güveni Kaybetmek ! ve Aslını Unutmak!"

Atatürk'ün şu uyarısı her zaman hatırlanmalı ;

"Hafızasını Kaybeden Milletler, Yok Olmaya Mahkumdur."


Yılmaz KARAHAN

"TURKUM" DIYEN HER INSAN, OKUMALI VE OGRENMELI !




Ataturk'un 1 Kasim 1937 tarihinde, T.B.M.M. de yaptigi hitabeti asagida verilmistir. Bu Hitabet, incelendiginde Dunya'nin super gucu olabilecegimiz algilanacaktir. Zira, Ataturk'un gostermis oldugu Hedeflere "Milli" bir gucle nasil varildigi gorulecektir. 1923'ten 1937 yilina kadar gecen 14 yil zarfinda bu kalkinma ornegi hic bir Millete nasip olmamistir. Ancak Ataturk'un vefatindan sonra, bu Kalkinma Hamlesinin durdurulup da nasil bir Promosyon Ulkesi haline gelmemizde hic bir Millete nasip olmamistir !


"Sayin Arkadaslar,

Endustrilesmek en buyuk milli davalarimiz arasinda yer almaktadir. Calismasi ve yasamasi icin ekonomik elemanlari memleketimizde mevcut olan buyuk, kucuk her cesit endustriyi kuracagiz ve isletecegiz. En basta Vatan savunmasi olmak uzere urunlerimizi degerlendirmek ve en kisa yoldan en ileri ve refahli Turkiye idealine ulasabilmek icin bu bir zorunluluktur.

Bu kanaatle Bes Yillik Sanayi Planinin geri kalan butun hazirliklari bitirilmis olan bir kac fabrikasini da suratle basarmak ve yeni plan icin hazirlanmak gerekir. Endustrilesme karar ve hareketimize paralel olarak bu gunku kanunlarimizda dusunulecek degistirmeler ve eklenecek bazi yeni hukumler vardir. Bunlarin baslicalarini soyle ozetleyebiliriz : Sermayesinin tamami veya buyuk kismi Devlete ait ticari-sanayi kurumlarin mali kontrol seklini; bu kurumlarin bunyelerine ve kendilerinden istedigimiz ve isteyecegimiz ticari usul ve anlayisla calisma gereklerine gore suratle duzenlemek… Bu gibi kurumlarin bu gunku usullerle calisabilmelerine ve gelismelerine imkan yoktur.

Mevcut gumruk tarifeleri kanununda bu gunku politika ve egitimimize uygun tedbirleri almak gerekir.

Diger onemli nokta, daha once de isaret ettigim gibi, memlekette bazi bolgelerde goze carpacak onem kazanmis olan hayat pahaliligi konusuyla ugrasmak… Bunun icin, bilimsel bir arastirma yaptirilmali ve tesbit edilecek sorunlar ile radikal ve planli sekilde mucadele edilmelidir.

Kucuk esnafa ve buyuk sanayicilere ihtiyac duyacaklari kredileri, kolay ve ucuzca verecek bir orgut kurmak ve kredinin normal sartlar altinda ucuzlatilmasina calismakta cok gerekli islerdendir.

Turkiye'de devlet madenciligi, milli kalkinma hareketleriyle yakindan ilgili onemli konulardan biridir.

Genel endustrilesme anlayisimizdan baska, maden arama ve isletme isine; herseyden once, dis odeme imkanlarimizi, doviz gelirimizi arttirabilmek icin, devam etmek ve ozel bir onem vermek zorundayiz.

Maden Tetkik ve Arastirma Dairesinin calismalarinin, buyuk olcude gelistirilmesini ve bulunacak madenlerin rantabilite hesaplari yapildiktan sonra, planli bir sekilde hemen isletmeye konulmasini saglamamiz gerekir. Elde bulunan madenlerin en onemlileri icin, uc yillik bir plan yapilmalidir.

Eregli sirketini satin aldigimizi ve Eregli Komur Havzasinda rasyonel bir uretim planinin, gunun sorunu oldugunu biliyorsunuz. Bunun tamamlanmasi, cabuklastirilarak, komur uretimi kisa bir zamanda en az bir misli arttirilmalidir.

Diger yonden Maden Tetkik ve Arama Dairesinin, Divrigi sahasinda buldugu ve cevher nispeti itibariyle onemi buyuk olan demir madenini suratle isletilmesine gecilme ve Karabuk Demir ve Celik Endustrimizin ihtiyac plani disindaki kisminin, ihracatina baslanilmalidir.

Liman islerinde modern ve planli calisma ve fiat tarifelerindeki indiriminin uyandirdigi memnuniyetin verimli sonuclari, ticarette dikkati cekmistir. Bu yolda devam edilmesinde isbet olacaktir. Ekonomik bunyemizdeki gelisme, deniz ulasim araclari ihtiyaclarini her gun arttirmaktadir. Yeni siparis edilen gemilerden bir kismi onumuzdeki ilkbaharda gelmis bulunacaktir. Fakat bunlar, bu gunden gorulmekte olan genis ihtiyaca cevap verecek sayi ve oranda degildir.

Yeni gemiler insa ettirmek ve ozellikle eski tersaneyi, ticaret filomuz icin, hem onarim hem yapi merkezi olarak calistiracak careleri saglamak gerekir.

Su gunlerde, Yuksek Meclise su urunleri ve Deniz Bank hakkinda bir tasari gelecektir. Bu konunun, yuksek ilginizi cekeceginden suphe etmiyorum.

Arkadaslar ,

En guzel cografi durumda bulunan, uc tarafi denizle cevrili olan Turkiye; endustrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetistirme yetenegindedir. Bu yetenekten yararlanmayi bilmeliyiz. Denizciligi, Turk'un buyuk milli ulkusu olarak dusunmeli ve onu az zamanda basarmaliyiz. Ekonomik kalkinma; bagimsiz ve egemen Turkiye'nin daima daha kuvvetli daima daha refahli Turkiye idealinin, bel kemigidir. Turkiye, bu kalkinmada iki buyuk kuvvet serisine dayanmaktadir.

Topraginin iklimleri, zenginlikleri ve basli basina bir servet olan cografi durumu; bir de, Turk Milletinin, silah kadar, makinada da tutmaya yarasan kudretli eli ve milli olduguna inandigi islerde ve zamanlarda tarihinin akisini degistirir bir gucle beliren yuksek sosyal benlik duygusu…

Sayin Milletvekilleri ;

Demiryollari, bir ulkeyi uygarlik ve refah isIklariyla aydinlatan kutsal bir mesaledir.

Cumhuriyetin ilk yillarindan beri, dikkatle israrla uzerinde durdugumuz demiryollari yapma politikasi, amaclarina ulasmak icin, durmadan basari ile uygulanmaya devam olunmaktadir.

Dogu ve Guney de, Sivas-Diyarbakir gibi buyuk illere varan hatlar, gecen yil icinde, Sivas-Malatya ara hatti ile birbirine baglanmistir. Zonguldak'a varmis bulunan hatta bu zengin komur havzasini Ic Vatana baglamis bulunuyor.

Sivas'tan sonra, Doguya dogru uzanip gitmekte olan hat da, varilacak ilk nokta olan Divrigi'ye ulasmistir. Bu kol, onumuzdeki yil Erzincan'a varmis bulunacaktir. Diyarbakir'dan Dogu'ya uzanacak hattin da insasina baslanmistir.

Dogu demiryollarinin satinalinmis oldugunu bilirsiniz. Guney de Nusaybin'e giden hattan baska, yurticinde butun demiryollarinin yonetim ve isletmeleri Cumhuriyet Hukumetlerinin elindedir.

Demiryollari insaatimizin gelismesi, Iran Transit yolunun ilerlemesi ve motorize edilmesine de yararli olmustur. Istanbul'dan itibaren baslayan Avrupa turist yolunun asfalt olarak yapilmasina devam olunmaktadir.

Bu tarz insaatin, bir plan dahilinde memleketin diger alanlarina da yayilmasi bekledigimiz milli basarilardandir. Karayolu ve kopruler insaati gelismektedir. Demiryollari yapimi politikamizi uygulamaya basladigimiz yillar icinde 78 kopru, gecise acilmis bulunuyor. 23 kopru de insa halindedir. Bu kopruler, her biri basli basina birer teknik ve sanat eseri olarak yeni nesillere Cumhuriyetin armagan abideleri olacaktir. Demiryolu hatlarimizi, Ic Bolgelere baglayacak ve bu hatlari biran once, milli ekonomik kalkinmaya buyuk hizmetini saglayacak olan karayolu insaatinin onumuzdeki donemlerde, yogunlastirlarak, bir plan dahilinde genisletilmesi gerekir.

Her Bolgenin ihtiyacina gore, istasyonlarda tamamlayici tesisatta yapilmak ve cesitli mallarin gerektigi gibi gonderilmesini saglayacak, teknik sartlari olan vagon adedini arttirmak zorunludur. Bunda da buyuk yardimlarinizin esirgenmemesini dilerim.


Su ve imar islerine dikkatle devam edilmektedir.


Posta-Telgraf-Telefon islerimizde esasli bir gelisme vardir. Bununla beraber, sehirler arasindaki telofon konusmalarini biran once bitirilmesine calisilmalidir. Ankara'da yeni bir radyo istasyonunun yapilmasina baslanmis oldugunu memnunlukla belirtmek isterim.

Sivil havayollari Idaresi, devlet kuruluslari arasinda, modern bir idare halinde yer almistir.

Butun teknik sartlar ve guvenlik gereklerine uygun sekilde calismakta olan bu idarenin, buyuk sehirlerimizin hepsi arasinda en modern ulasim yolu rolunu biran once yapmaya baslamasi, uluslararasi hatlarda da, kendi araclariyla iliski kurma imkani, az zamanda saglanmasini bekledigimiz onemli islerdendir.


Arkadaslar ,

Butun devlet kuruluslarinin canliligi, gurbuzlugu, islemesi yonunden, buyuk dikkatle uzerinde durulmasi, gerekli olan mali hayatimiz konusuna deginmek istiyorum.

Cumhuriyet butcelerinin belirli hale gelen ve daima kuvvetlenmesi gereken birlesIk ozellikleri, yalniz denk oluslari degil, ayni zamanda koruyucu, kurucu ve verimli islere, her defasinda daha fazla pay ayirmakta olmalaridir.

Bu politikamizin, milli faaliyetler uzerinde derhal yaratmaya basladigi etki iledir ki, butce tahmin rakkamlarimiz, yalniz gerceklesmekle kalmamis daima butce fazlasiyla kapanmaya baslamistir.

1936 yili butcesi, tahmine ve 1935 yilinda gerceklesmis gelirlere gore, 22 milyon fazla ile kapanmistir. 1937 butcesinin de uygulamada gosterdigi gidis, ayni umidi, fazlasiyla verecek durumdadir.

Bu sonuc; memleket ekonomisinin gelismesini, halk icin calisan bir hukumetin, halkin yararina olarak aldigi tedbirlerdeki isabeti de dogrulamaktadir.

Samimi bir sekilde yapilmis bir butce ve gercek odeme dengesine dayanan paramizin, yururlukteki satinalma gucunu kesin sekilde koruyacagiz.

Her turlu mali yukumluluklerimizi, gunu gunune yerine getirmekle devletin guvenirligini ve mali sermaye ve hisse senetlerini koruma ve destekleme konusunda butun tedbirleri almak ve bu mevzuda dikkatli bulunmak prensibimizdir.

Devlet gelirlerinin artirilmasini, yeni vergiler konulmasindan cok, devamli bir programla, mevcut vergilerin kesilmesi ve toplama usullerinin duzenlenmesinde aramak gerekir.

Son iki yil icinde hayvanlar, tuz, seker, cimento, petrol ve benzin elektrik hammadeler resim ve vergilerinde yapilan ve herbiri % 30-50 oraninda bir vergi indirimini ifade eden bu azalmanin, uretimi tesvik yonunde vatandas ve memleket icin olumlu ve hayirli sonuclar verdigini gormekteyiz.

Hayvan vergisi, buhran ve muvazene vegileri uzerinde arastirmalar yapilarak, butcenin denklik esasini bozmayacak sekilde, yavas yavas indirim careleri dusunulmelidir.

Bundan baska, memleketimizde yetismeyen hammaddeler ve uretim maliyeti uzerinde etki yaparak, dis memleketlerle, islenmis mal rekabetini guclestiren her turlu vergi ve resimlerin kaldirilmasi gerekir.

Gerek bu konular uzerinde calisirken, gerekse herhangi bir mali karar alirken ilk gozonune getirecegimiz sey, milli faaliyet ve milli uretimimize, yani verginin bizzat ana kaynagi uzerinde yapacagi etki olmalidir. Maliye memurlari da, ic isleri memurlari gibi, halk ile devamli temasi olan kuruluslarda calismaktadirlar.

Bunlarin da, halk ile iliskilerinde, halk icin calisan bir halk hukumetinin dogal niteliklerinden olan, en buyuk dikkat ve ozen gostermek ve buyuk olcude guven ve inanc vermek prensiplerinin gelismesine, ozellikle itina etmeleri gerekmektedir.

Cumhuriyet rejiminde hazine yarari demek; kanunun hazine lehine tesbit ettigi halka, kanunun mukellefi karsilastirdigi gorevi gayet denk bir halde elde tutmak demek oldugunu biran hatirdan uzak tutmamak onemli prensibimizdir.

Tekel konusunda, ozen gosterilmesi gereken esas prensip, bu kurumlarin mali monopol, ticari kurulus ve milli valorizasyon kurumu hareketlerinin dikkatle birlestirilmesidir.

Disariya tutun satislari ve ihracat konusu, daha yakindan ilgilenmeye deger tasir niteliktedir.

Gumruklere gelince; bunda tesisata calisma usullerine ve kanuni konular bakimindan, gerekli duzenleme tedbirlerine hiz vermek zorunludur. Tekel tarafindan islenmis mal fiyatlari uzerinde yapilan indirimler, satislari artirmistir.

Bu usulun devamli olarak dikkatte bulundurulmasi yararli olur.


Arkadaslar ,

*Buyuk Davamiz, en uygar ve en kalkinmis Millet olarak varligimizi yukseltmektir.*


Bu, yalniz kurumlarinda degil, dusuncelerinde koklu, bir inkilap yapmis olan Buyuk Turk Milletinin dinamik idealidir. Bu ideali en kisa zamanda basarmak icin fikir ve hareketi beraber yurutmek zaruriyetindeyiz. Bu tesebbuste basari, ancak tureli bir planla ve en rasyonel tarzda calismakla mumkun olabilir. Bu nedenle, okuyup yazma bilmeyen tek vatandas birakmamak; memleketinin buyuk kalkinma savasinin ve yeni catisinin istedigi teknik elemani yetistirmek; memleket davalarinin ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yasatacak fert ve kurumlari yaratmak; iste bu onemli ilkeleri en kisa zamanda saglamak, Kultur Bakanliginin uzerine aldigi agir zorunluluklardir.

Isaret ettigim ilkeleri, Turk Gencliginin beyin yapisinda ve Turk Milletinin bilincinde daima canli bir halde tutmak, universitelerimize ve yuksek okullarimiza dusen baslica gorevdir.

Silahlanma ve donatim programimizin uygulanmasi basariyla ilerliyor. Bunlari memleketimizde yapmak emelimiz, gerceklesme yolundadir. Harp endustrisi kuruluslarimizi daha cok gelistirmek ve genisletmek icin alinan tedbirlere devam edilmeli ve endustrilesme calismalarimizda da ordu ihtiyaci ayrica gozonunde tutulmalidir.



Bu yil icinde denizalti gemilerini yurdumuzda yapmaya basladik. Hava Kuvvetlerimiz icin yapilmis olan uc yillik program, buyuk Milletimizin yakin ve bilincli ilgisiyle simdiden basarilmis sayilir.

Bundan sonrasi icin, butun ucaklarimizin ve motorlarinin memleketimizde yapilmasi ve harp hava endustrimizin de bu esasa gore gelistirilmesi zorunludur. Hava kuvvetlerinin aldigi onemi gozonunde tutarak bu calismayi planlastirmak ve bu konuyu layik oldugu onemle

Milletin gozunde canli tutmak gerekir.

Buyuk Milli disiplin okulu olan Ordunun ekonomik, kulturel ve sosyal savaslarimizda bize ayni zamanda en gerekli elemanlari da yetistiren, buyuk bir okul haline getirilmesine, ayrica ozen gosterilip yardimci olunacagina suphem yoktur."
KAYNAK : Inkilabimiz ve Ilkelerimiz Em. Tum Gen. Turhan Olcaytu


Ataturk'un tum siyasetcilere ve idarecilere bu hitabetinin uzerinden tam 70 yil gecti… 5 tane 14 yil !

Butun imkansizliklara ve yokluklara ragmen Ataturk'un donemindeki ilk 14 yilda Turkiye Super Devlet olma yolunda… Dunya'ya ABD yerine belkide BIZ yon verecek iken !

Ataturk'ten sonraki 5 tane 14 yilda ne oldu da el kapisindan yardim ister olduk ?

Borcsuz ve denk butceli bir Devlet, nasil olurda dogmamis cocugu bile borclu olabilecek bir Millet durumuna getirir ?

Bir Turk Evladi olarak bunun hesabini istiyorum !

Cunku ; Ataturk'un dedigi gibi Turk Milletinin Davasi Buyuk !

Kucuk Davalar pesinde olan bir milletin efradi olsaydim elbette hesap sormazdim. Ancak, BEN TURK'UM …


"BUYUK DAVAMIZ, EN UYGAR VE EN KALKINMIS MILLET OLARAK VARLIGIMIZI YUKSELTMEKTIR."

ATATURK

Yilmaz Karahan

Cin'in "tek dunya, tek ruya" si ve bizim yuksek Turkiye idealimiz

Cin'in "tek dunya, tek ruya" si sadece olimpiyat oyunlarini gerceklestiriyor olmalari mi acaba? Sanmiyoruz.

( "Sari istila" dan bahsedildigini duymussunuzdur. Siyah, Kizil ve Beyaz'larin dunyada hukum surmesinin bitiminde SARI derili IRK in, tum dunyada hukmunu surme donemi. )

Cin'in, gorunenin ardinda gorunmeyen - sakli - "tek dunya, tek ruya" si ile ilgilenmek zorundayiz yuksek Turkiye idealine sahip olanlar olarak.

Zira, Mustafa Kemal Ataturk'un manevi mirasi, onun yuksek Turkiye idealidir. Bu mirastan oturu, gelecegin yuksek medeniyet ufkunda bir gunes gibi dogmakla vazifeli bir ulkeyiz.
Yani, gercek anlamda "tek dunya, tek ruya" si olan yani cihanda sulhu / birlesik insanlik realitesini gerceklestirecek olan biziz.

Yurtta (tabii cihanda da) sulh icin yapilmasi lazim gelenlerin basinda, isbirlikciligi degil isbirligi vardir. Yurdumuz sathinda ise, her alanda isbirligini zaman kaybetmeden saglamakla mukellefiz.

Olimpiyat oyunlarinin basketbol'daki gucluleri (ispanya, yunanistan, ABD) nin oyunlari bu konuda cok sey anlatmis olmalidir Kemalistlere, Ulusalcilara, antiemperyalistlere.
Zira, bireysel oynayan kaybetmektedir. Ornegin almanyanin yenilme nedeni budur. Ne SAVUNMAda ne de HUCUMda basari gosteremediler. Oysa, yunanistan tam tersi idi ve rakibine yetismesi gereken kendiymis gibi maci surdurdu. yani hic gevsemedi, lackalasmadi, kisacasi rakibini asla hafife almadi... Zaten ilkeleri bu.

Demek istedigimiz odur ki, bireysellik ile degil, tum takim arkadaslarinin ayni oneme sahip olmasiyla oyun kazanilir. Bu bilinen birseydir, ancak, olimpiyat gibi etkinliklerde karsilasmalar nasil milletler arasinda (yada bir ulkenin kulupleri arasinda) yapiliyorsa, ekonomi, siyaset, egitim, vd'de de milletler arasinda oynanmaktadir, hatta din dahi.

Salt basket macini seyretmekle dahi (ulusta yada uluslararasinda)dusunme, hissetme teknikleri alanı basta olmak uzere her alanda teknik ilerleme adina cok sey ogrenilebilir ve gelistirilebilir.

Oyledir ki, gerilememiz ve ekip olmanin onemini yitirmemiz icin olsa gerek, sporu yasamin bir parcasi olarak goren bir millet olmamiza ket vurulacak her sey uygulanmistir ve uygulanmaktadir ic ve dis dusmanlar marifetiyle . hersey cok acik: Ulkemiz komik sayilacak bir sayi ile olimp. katiliyor. Ve tek tuk basarilar elde ediyor. Oysa rusya, abd gibi ulkeler, adeta sporcu cikartmasi yapiyor, sonra da insanimizca basarilarina imreniliyor.

Ozetle, Kemalistler, ulusalcilar anti emperyalistler en azindan ornegin, bir ABD yunanistan ispanya milli basketbol takimi oyunlarini izlemeli ve gerekli ilkeleri ivedilikle cikarmalidir Ulusta ve uluslar arasinda uygulamak uzere. Zira medeniyet gunesi olmak, bireyselligin on plana alinmasiyla degil, ekip ruhuyla gerceklecek olandir. Zira Yuksek Turkiye idealine iletmenin, cok acili, ic ice ve girift alan faaliyetlerini icerdigi kuskusuzdur.

O nedenle, Kemalistler, ulusalcilar antiemperyalistler her alanda (ekonomi, siyaset, askeri, egitim, din, vd alanlarinda) kondisyonlu, cigeri yeten ve konsantrasyonu tam sporcular olmakla mukelleftir.

Mustafa Kemal Ataturk'un manevi mirascilarina zorunlu hatirlatmalar ve dinin gercek felsefesi hususunda seferberlik cagrisi

Ey yuksek Turk,

Yazimiz uzun. Zaman zaman tekrarlar da yaptik. Goz kapaklarimiza yazilsin icin. Biliyorsunuz cok soz, uzun soz bir sey icin soylenir: Gercegi anlamayanlara gercege getirmek icin… Bu gercek de, Turkiye ‘nin, Yuksek medeniyet ufkunda yeni bir medeniyet gunesi gibi dogmak icin vazifeli olmasidir. (1)

Bu vazife dogrultusunda olarak,

Ataturk’un bilinc alaninin tum insanligi ihata ediciligini hissetmeden _ anlamadan onu pur dikkat can kulagi ile dinlemeden, O’nu ornek almadan Ataturkcu _ Kemalist olmak, verimsiz bir ugrasi olarak kalmaktadir.

Ataturk'u yetkince anlamak icin gereken unsurlardan biri dinimizin gercek felsefesini incelemek, arastirmak ve de dini ihtisas sahibi olmaktir. Bunun icerigine, din psikolojisi dahildir. Ulkemizin icinde bulundugu bu amansiz durumdan, bu vazife zaten kendini ortaya cikarmisti. Kisaca demek istedigimiz o ki, Milletimizi, iktidarlara, karanliga ve satana hizmet eden dini kurumlarin; karisik, suni, bos inanclarin eline birakamayiz.

Zira, sadece halkimizda degil tum beseriyette, din hakkindaki ihtisas ve bilgi, her turlu hurafelerden siyrilarak hakiki ilim ve fennin nurlariyla aritilmis ve mukemmel oluncaya degin din oyunu aktorleri kendilerini besletmeye yani maddi manevi somurmeye devam edeceklerdir. Bu somurgenlerce, yuksek medeniyet ufku daha oteye itilmektedir.

Lazim olan ilmi niteliklerle; cok namuslu, cok caliskan ve genel kulture sahip olmasi gereken bir Ataturkcu, bir Kemalist ferdin dini ihtisas sahibi de olmasi zorunlu oldugu kendini nicedir ayan beyan ortaya koymustu, koymaya devam da edecektir.

Ilerlemeye engel, dini bos inanislarla doldurulmus fertler, aydinliga yaklasmazlarsa kendilerini yok ve mahkum etmisler demektir. Oyleyse, dinimizin gercek felsefesini incelemis, arastirmis bilimsel ve teknik olarak telkin kudretine sahip olan fert / fertlerin Ataturk’un manevi mirasini koruyabilecegi apaciktir.

Halkimiz, bilimsel ve teknik olarak (ornegin subtronik muzik ve de subliminal mesaj gonderme yoluyla) yapilan ve kendi aleyhine konusturan ve aleyhine ugras verdiren telkinlerle nasil uyur gezer, teslimiyetci vd haklarini goremez ve arayamaz hale sokulduysa, dahasi, geriletildiyse, iste bu telkinlerin aksi istikametinde ve daha kapsamlisi ile kudretli telkin calismalari yapilmasi acil ve zorunludur.

Mustafa Kemal Ataturk, Turk’ten Turklukten bahsederken her zaman yukseltici, ilerletici ozguven saglayan vb ici dopdolu kelimeleri deha bilinciyle, basat (dominant) sekilde kullanmistir: “yuksek Turk”; “Turk milleti caliskandir. Turk milleti zekidir.” “NE MUTLU TURKUM DIYENE” …. Bunun nedeni sudur (spirituel ifade ile,) : AGZIMIZDAN CIKAN SOZCUKLER, BIRER ENERJIDIR… BILEREK VE SUURLU BIR SEKILDE IFADE EDILMESI GEREKIR. Cunki hersey bir nabiz gibi atmaktadir… cunki her atis sonsuz tohumlarin sacilmasina vesile olmaktadir.

Denizli orneginde (2) oldugu gibi, din oyunu aktorlerinin / sefil insanlik dusmani din simsarlarinin yani guzel ahlak dusmanlarinin camilerde cirit atmasinin nedeni cok aciktir: Kemalistlerce – Ataturkcu dusunce sahiplerince bu alanin da bos birakilmasidir. bos birakildigi icin bu alan somurgenler tarafindan doldurulmustur.

Simdiye kadar milletimizin basina gelen butun felaketler kendi talih ve geleceklerini ‘baska birisinin’ eline terk etmesinden kaynaklanmistir. “baska birisi” ifadesi genis kapsamlidir. Insan, maneviyatsiz yapamaz. Zira salt maddiyat yasami kupkurudur. Yani sefil, insanlik dusmani din somuruculerinin camileri us edinmeleri Kemalistler’ce, Ataturkcu Dusunce sahiplerince kutsal mimberlerden halkin anlayabilecegi dille ruh ve dusunceye hitap edilerek ahalinin aydinlatilmayisi ve halka yol gosterilmeyisi nedeniyledir.

Hatirlayiniz ki, kutsal mimberlerden halkin anlayabilecegi dille ruh ve dusunceye hitap olunmakla:

- Ataturk’un ifadesiyle: ehli islamin vucudu canlanir, dimagi saflanir; imani kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur.

Dusunce ve bilgisindeki kirlilikten dusunemez duruma dusmus olan halkimizi, Ulkemizin her yerinde bulunan kutsal mimberlerden halkin anlayabilecegi dille ruh ve dusunceye hitap edilerek:

- Hakimiyet’in nasil bir nur oldugu, onunde taclarin tahtlarin nasil eridigi;
- Hakimiyet’in mide meselesi olmadigi, benmerkezciligin kendine hakimiyetsizligin ta kendisi oldugu;
- duygularini somurtturmelerinin, beyinlerini yagmalattirmalarinin cok buyuk zaaf oldugu, bunun neticesi olarak da Turkiye cumhuriyeti olarak icinde bulundugumuz amansiz halin, kendinin ve milletinin Hakimiyetsizliginin bir sonucu oldugu;
- Kendine hakimiyetin, bilinen oz ifadeyle eline, beline, diline, zihnine, hakimiyetle gerceklesebildigi;
- Kendine hakim olamayanin hic bir sey yapamayacagi, o nedenle de kendine hakim olamayan bireylerin olusturdugu toplumlarin Milli Hakimiyetinin de olamayacagi;
- Kendine hakimiyetin tam olmadigi yerde ozgurluk ve bagimsizligin da dogal olarak elin belin dilin yani bu araclarin hakimiyetine gececegi ve bunun neticesinde ferdi ve milli benligin kaybolacagi; (bkz. somurge olmayi arzulayan Fatih Altayli’nin sundugu vatan haini kizlara) (bkz. turbanlilarin ulkemizin bagimsizligina goz dikmelerine, el koymalarina, milletimize ait ne varsa satmalarina ) (bkz. Eline diline beline hakim olamayanlarin bir bez parcasina bagli namuslarina- namussuzluklarina)
- her ne kadar bunlarin tersini yapmayi secmenin de ozgurluk oldugu soylenirse soylensin bunun ozgurlugun kotuye kullanim oldugu;
- ……….. ……….. vd vd

Ozetle, Islamin 5 sartinin, BUTUN DINLERDE MEVCUT OLAN 10 EMIR’IN, tamamen kendine kisacasi eline beline diline beynine hakimiyet icin verildigi;

Isa peygamber hz’in, “dusuncelerinizden bile sorumlusunuz” ifadesiyle ferdin kendi beynine zihnine hakimiyetini gerceklestirmesinin zorunlu oldugu;

Yani, Milli hakimiyetin, bireyin kendine olan hakimiyetiyle basladigi;

Hakimiyeti hayatlarina sokamayanlarin yani 10 emre hilafsiz uymayanin cok namuslu olamayacagi;

Aplike edebilmenin de yani kendi uzerinde -icguduleri, istekleri duygulari vicdani uzerinde -hakimiyet kurabilmenin de temelinde saglam bilgi ve bilincliligin bulundugu;

( kaba bir iki Ornekle: kendine hakim olamayip gunah isleyenlere, “Iste su kadar su duayi okursan gunahlarindan affolursun” seklinde muslumanlarda gorulen seyin, hristiyanlardaki gunah cikarmanin bir versiyonu oldugu; Gunah cikarmanin da, dinin yozlasmasinin esasli bir gostergesi oldugu; )

Takiyyenin tum Kutsal Kitaplarin, “Yalan soylemeyeceksin; Dogru ol!’ emri ile tamamen celistigi, dahasi bir sirk olarak Kur”an’in dusmani oldugu (Takiyyeyi savunmak kesinlikle “seytani” bir ifade ve eylemdir. Cunki takiyye yani riya / oldugu gibi gorunmeme, Islam Peygamberi'nin ifadesiyle, ‘sirk-i hafî' yani ‘gizli putperestlik'tir.
Riyakârligin insanligin hayatina bir ur, bir kanser gibi musallat ettigi tip, onursuz, guvenilmez insan tipidir. Bir gulucugun, bir tutam sakalin, iki rekât namazin, bes kurusluk sadakanin; AB_D “yardimlarinin”; AB uyeligi arkasinda kâinat dolusu rezilligi saklayabilir riya.) ;

Kuran'in yeterli oldugunu, her seyi acikladigini ve gerekli teferruatlari verdigini basta Kuran'in kendisi soyledigi halde, Mezhep ve Tarikatlarin varlik nedeninin esasen Din’in kaynagindan ogrenilmesini engelleme faaliyeti oldugu;

Allah’in emrinin cok calismak oldugu bilindigi halde, ici bos dualara yonelmenin, ornegin, cami onlerinde bolca satilan “Gullu kitap” taki ogutlere uymanin ‘buyu’ islemlerinden bir versiyon oldugunu,

Calismak demenin ise, bosuna yorulmak, terlemek olmadigi, zamanin icaplarina gore ilim ve fen her türlü medeni buluslardan azami derecede yararlanmak zorunlulugu oldugu;
vd vd … hususlarinda, kalp ve vicdanlarina hitap ederek, kutsal mimberlerden kamuoyunun yeterince ve saglam bilgiyle bilinclendirilmesi gerektigi apaciktir.

Cesitli maniplasyonlarla elinden alinan hakimiyetine nasil sahip cikabilecegi konusunda, dini, siyasi, ekonomik, sosyal vd maniplasyonlar ve olasi maniplasyonlara uyanik kalmak hususlarinda, halkimizin idraklenmeleri ve bilinclenmeleri icin bugune kadar ellerinden tutulmus olsaydi, camiler, seytan hizmetkarlarinin cirit attigi yani halkimizi KARANLIGA ve SIRKE ILETTIGI yer olmazdi. bkz. Denizli’deki ornege.

Karanlik, nursuzluktur yani ilim ve fennin; medeniyetin nurlariyla isiyamamaktir. Butun kotuluklerin anasi cahilliktir. Cahillik, nursuzluktur, isiksiz kalmaktir.

Hutbe okumaktan amac ahalinin aydinlatilmasi ve ona yol gosterilmesidir. Baska birsey degildir. O nedenle, hutbe okuyacak olanlarin sahip olmalari gereken ilmi nitelikler, ozel liyakat ve genel kulture sahip olmalari cok onemlidir.

Yuz, ikiyuz, hatta bin yil onceki hutbeleri okumak, insanlari cahillik ve cagin gerisinde birakmak demektir. iste, bugune degin camilerde yapilmis olan bu oldugu nedeniyledir ki ornegin, cok namussuzlar da, irtica da iktidar olabilmis, ornegin Denizlideki o buyuk kotuluk kitabi camilerde dagitilabilmistir.

Toparlayarak soyleyecek olursak, minberlerde soylenecek sozlerin bilinmesi ve anlasilmasi, ilim ve fen gerceklerine uygun olmasi lazimdir. Hutbe okumaktan amac ahalinin aydinlatilmasi ve ona yol gosterilmesi oldugundan hutbeyi verenlerin siyasi olaylari, sosyal ve medeni olaylari hergun izlemeleri zorunludur. Bunlar bilinmedigi takdirde halka yanlis telkinler verilmis olur.

Halkin temiz, saf duygularindan yararlanarak milletin maneviyatina el uzatan kimseler ve onlarin izleyicileri ve muritleri elbette ki bir takim cahillerden, insanlik dusmanlarindan ibarettir. Bunlar Turk milleti icin sorun olusturacak durumlarin meydana gelmesinde daima etken olmuslardir. Milletimizin onunde acilan kurtulus ufuklarinda araliksiz yol almasina engel olmaya calisanlar hep bu kurumlar ve bu kurumlarin mensuplari olmustur. O nedenle Kemalistler _ Ataturkcu Dusunce sahipleri kutsal mimberlerden de millete surekli anlatmalidir ki, bunlarin millet bunyesinde yaptiklari tahribati hissetmek lazimdir. Bunlarin varligini hos goru ile karsilayanlarla Menemen’de Kubilay’in basi kesilirken seyretmeye katlananlar ve hatta alkislamaya cesaret edenler aynidir.

Halkimiz, hakimiyet hususunda ayrintili bir sekilde (orn, “kelebek etkisi” ‘kuantum” bilgisinin idrakiyle) aydinlatilmali bilgilendirilmelidir ki:

BILGI HATAYI DUZELTIR.

BILGI, ESARETIN SONU DEMEKTIR. BILGI, GUC DEMEKTIR. GUC, CESURCA HEDEFI GORMEKTIR.

HAKIMIYET HUSUSUNDA SAGLAM VE TAM BILGI KAYNAGIMIZ, DUNYA'NIN YENI DONEMI ICIN EN USTUN MERKEZ BILGI OLAN MUSTAFA KEMAL ATATURK'TUR.

Bilgimiz odur ki, kiyametine kadar dunya, ‘hakimiyet donemi / hakimiyet realitesi’ni calisacak yasayacaktir. Yani, spirituel ifade ile, hakimiyet donemi / hakimiyet realitesi, bu dunya okulunun bitis realitesidir.

Hakimiyet donemi bilgileri ellerimizdedir. Dahasi, tum dunyanin elindedir. Ve, dunyanin hic bir ulkesinde ‘hakimiyet kayitsiz sartsi milletindir’ ilkesi soylenmemistir _ gorulmemistir. Unutmayiniz, agzimizdan cikan sozcukler birer enerjidir. Agzimizdan cikan sozcukleri bilerek ve suurlu bir sekilde telaffuz etmek zorundayiz. Tipki Ataturk gibi.

Netice olarak tekrarlayalim ki, yuksek medeniyet ufkunda yeni bir medeniyet gunesi gibi dogmakla vazifeli ulke Turkiye, tam bagimsizligini ve kayitsiz sartsiz hakimiyetini somutlastiracaktir. Bu husus, konsantrasyon isidir, cehit isidir. Boyle durumlarda, varligin onunde kapilar acilir, hatta duvarlar yikilir.


Not: (1) “…. bu Asya milletinin icinde daha karisik, suni, bos inanclardan ibaret bir din daha vardir. Fakat bu cahiller, bu gucsuzler (zavallilar) sirasi gelince, aydinlanacaklardir. Onlar aydinliga yaklasmazlarsa, kendilerini yok ve mahkum etmisler demektir. Onlari Kurtaracagiz. “ Mustafa Kemal Ataturk; 1923

Not: (2) :




* * *

Kaynakca: Mustafa Kemal Ataturk’un gorus ve direktifleridir. (Ataturkculuk; Genel Kurmay Baskanliginca Hazirlanmistir: 1. Kitap; Milli Egitim Basimevi)
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...