Dünyada hiçbir zaman rakip olamayacağınız sektör büyükleri vardır. Basit bir örnek vermek gerekirse araba lastiği firmaları -Michelin Pirelli gibi- bunların gücü sermayeden öte, imalat üstünlüklerinden gelir. Lastik imalatının temeli kautçuk ağacına dayanır ki bu firmalar dünya kautçuk orman bölgelerini satın almışlardır. Haliyle temel hammadde de kendi ellerinde olduğu için bu firmalarla yarışamazsınız.
Dünyadaki çoğu savaşın temeli, stratejik alan veya stratejik malzeme kavgasıdır.
Afganistan demir yataklarına sahipti. Ortadoğu ülkeleri petrol, doğalgaz altın vs.
Uzakdoğu eski zamanda baharat kaynağıydı.. yeni çağda karabiberin gramının altının gramından pahalı olduğunu düşünürsek.
Arjantin Peru gibi Latin Amerika ülkelerinin Avrupalılar tarafından keşfedildikten sonra gemilerle kuş pisliği dağlarını kendi ülkelerine tarımda verimlilik gübre için taşıdıklarını - bugünün üre'si -unutmamak lazım.
Fransa'nın kahve ve şeker kamışı uğruna ordusunun çoğunu sıtmadan kaybedip bugünkü ABD de bulunan verimli ova pozisyonundaki topraklarını -New Orleon gibi- satmak zorunda kalması, Napoleon' un güç kaybedip ingiltere'nin gerisine düşmesine;
Hollanda'nın gemi filoları sayesinde ticaret yollarına hakim olup zengin ülke statüsünde söz sahibi oluşuna sebep hep hammadde savaşlarıdır.. bu uğurda native bir milleti yok edecek ölçüde kıyım yapmaktan kapitalizm geri kalmamıştır.
Bu azgın sömürüye ideolojik olarak karşı duran sembolik ülkeler olmuştur Vietnam ve Cuba gibi. Vietnam'da kapitalistler global göz dağı verirken; Küba, ideolojik karşıtlığın son kalesi gibi hayat memat meselesi mahiyetinde korunmuş ayakta tutulmuştur.
Bir de ipek yolu gibi, baharat yolu gibi bu hammaddelerin kolay, masrafsız ve emniyetli taşınacağı güzergahlar vardır. Tarih boyunca bu güzergahlar bir Doğu'nun bir Batı'nın eline geçmiştir.
Doğu ve Batı'nın savaşı din eksenli değil zenginlik temellidir. Haçlı seferleri gibi Kudüs'ü elde tutmaya yönelik ataklar, bu el değiştirişleri kökten çözmeye yöneliktir.
Ha keza islamı yayma adı altında yapılan cihad ve fetihlerde öyle. Dinler, bu savaşlarda motive edici körük vazifesi görmüşlerdir.
Bu cephelerin lojistik üssü olan yerler bellidir. Malta adası, Kıbrıs, İstanbul vs.
Bana göre dünyanın çatısı Everest tepesi değil İstanbuldur. Tarih öncesinden beri yerleşim alanı olarak göz koyulan tarih boyunca da alınmak istenen. Hz. Muhammed dahil tüm islam liderleri ve orduları yönünü buraya çevirmiş, adeta Osmanlı'ya işaret etmiş, Fatih'e nasip olmuş bir şehir; merkez, köprü üs. Koskoca Batı Roma İmp. yıkılırken uzantısı Bizans, bu korunaklı kale ve vergi toplama noktasında ömrünü bin sene daha uzatabilmiştir.
Biz bin sene kalabilecekmiyiz bilmiyorum ama gercekten şanslı olduğumuz kesin. Şansımız, şu birbirine sınır komşu olmak istemeyecek Uzak Doğu ve Batı arasında tampon oluşumuz.. bizi bi kaşık suda boğabilecek güçte de olsalar bizi yaşatmak isteyecekler. Çünkü araya sıkışmışız sürebilecekleri yer yok.. bu alanı boşaltırlarsa bir taraftan biri dolduracak. Anadolu'ya Doğunun hakim olması veya Batının hakim olması, dünya dengelerini değiştirir.
Bu yüzden ülkemiz üstüne oynanan siyasi ve finansal oyunlar hiç bitmeyecektir. Bize düşen, konumumuzu faydalı şekilde kullanıp teraziyi bozmadan kuvvetlenmektir.
Dünyadaki çoğu savaşın temeli, stratejik alan veya stratejik malzeme kavgasıdır.
Afganistan demir yataklarına sahipti. Ortadoğu ülkeleri petrol, doğalgaz altın vs.
Uzakdoğu eski zamanda baharat kaynağıydı.. yeni çağda karabiberin gramının altının gramından pahalı olduğunu düşünürsek.
Arjantin Peru gibi Latin Amerika ülkelerinin Avrupalılar tarafından keşfedildikten sonra gemilerle kuş pisliği dağlarını kendi ülkelerine tarımda verimlilik gübre için taşıdıklarını - bugünün üre'si -unutmamak lazım.
Fransa'nın kahve ve şeker kamışı uğruna ordusunun çoğunu sıtmadan kaybedip bugünkü ABD de bulunan verimli ova pozisyonundaki topraklarını -New Orleon gibi- satmak zorunda kalması, Napoleon' un güç kaybedip ingiltere'nin gerisine düşmesine;
Hollanda'nın gemi filoları sayesinde ticaret yollarına hakim olup zengin ülke statüsünde söz sahibi oluşuna sebep hep hammadde savaşlarıdır.. bu uğurda native bir milleti yok edecek ölçüde kıyım yapmaktan kapitalizm geri kalmamıştır.
Bu azgın sömürüye ideolojik olarak karşı duran sembolik ülkeler olmuştur Vietnam ve Cuba gibi. Vietnam'da kapitalistler global göz dağı verirken; Küba, ideolojik karşıtlığın son kalesi gibi hayat memat meselesi mahiyetinde korunmuş ayakta tutulmuştur.
Bir de ipek yolu gibi, baharat yolu gibi bu hammaddelerin kolay, masrafsız ve emniyetli taşınacağı güzergahlar vardır. Tarih boyunca bu güzergahlar bir Doğu'nun bir Batı'nın eline geçmiştir.
Doğu ve Batı'nın savaşı din eksenli değil zenginlik temellidir. Haçlı seferleri gibi Kudüs'ü elde tutmaya yönelik ataklar, bu el değiştirişleri kökten çözmeye yöneliktir.
Ha keza islamı yayma adı altında yapılan cihad ve fetihlerde öyle. Dinler, bu savaşlarda motive edici körük vazifesi görmüşlerdir.
Bu cephelerin lojistik üssü olan yerler bellidir. Malta adası, Kıbrıs, İstanbul vs.
Bana göre dünyanın çatısı Everest tepesi değil İstanbuldur. Tarih öncesinden beri yerleşim alanı olarak göz koyulan tarih boyunca da alınmak istenen. Hz. Muhammed dahil tüm islam liderleri ve orduları yönünü buraya çevirmiş, adeta Osmanlı'ya işaret etmiş, Fatih'e nasip olmuş bir şehir; merkez, köprü üs. Koskoca Batı Roma İmp. yıkılırken uzantısı Bizans, bu korunaklı kale ve vergi toplama noktasında ömrünü bin sene daha uzatabilmiştir.
Biz bin sene kalabilecekmiyiz bilmiyorum ama gercekten şanslı olduğumuz kesin. Şansımız, şu birbirine sınır komşu olmak istemeyecek Uzak Doğu ve Batı arasında tampon oluşumuz.. bizi bi kaşık suda boğabilecek güçte de olsalar bizi yaşatmak isteyecekler. Çünkü araya sıkışmışız sürebilecekleri yer yok.. bu alanı boşaltırlarsa bir taraftan biri dolduracak. Anadolu'ya Doğunun hakim olması veya Batının hakim olması, dünya dengelerini değiştirir.
Bu yüzden ülkemiz üstüne oynanan siyasi ve finansal oyunlar hiç bitmeyecektir. Bize düşen, konumumuzu faydalı şekilde kullanıp teraziyi bozmadan kuvvetlenmektir.