100 BELGEDE ERMENİ MESELESİ
2.BÖLÜM
Mehmet Perinçek
BELGE 6
Ermeni Bolşevik Önderi O. A. Arutyunyan’ın Hatıralarında 1905 Kırımı ve Taşnaklar
“TAŞNAKLAR, 1905 YILINDA AZERİLERİ YOK ETMEK İÇİN KAMPANYA BAŞLATTILAR”
1905 yılının başlarında Bakû’de cereyan eden kardeş kırımı, silahlı Taşnak çeteleri mavzeristlerin çekip çevirdiği Kamarlo’da da devam etti. Taşnaklar, Azerbaycanlıları “öldüre bildiğin kadar öldür, yağmala, kimseye acıma” sloganlarıyla yok etmek için kampanya başlattılar. Taşnaklar, Ermeni köylerine dağılarak katliam konuşmaları yaptılar, emekçi köylüleri ellerinde silah Ermenilerin “onurunu ve hayatını korumaya” çağırdılar, Ermeni nüfusu Azerbaycanlılara karşı silahlandırmaya çabaladılar. Taşnak eşkıyaları; yağma yaptılar, sivil halkı öldürdüler, onların köylerini ateşe verdiler. Bu tür olayların son bulmasından sonra Ermeni halkının sözde “kurtarıcıları” evlerine geri döndüler ve “zaferlerinin” şerefine şölenler düzenlediler.
Taşnaklar, silah konusunda hiçbir yokluk çekmediler, öyle ki Ermeni piskoposları Horen ve Suren tarafından yetkili kılınan heyetin gönderildiği Vorontsov-Daşkov’un [i] özel izniyle silahlandırılmışlardı. Taşnak humbları [ii] , köylüler üzerinde büyük bir yüktü. Köylük bölgelerde bulunmuş ve köylülerden kan içici hmbapetlerin >[iii] faaliyetleri konusundaki yakınmalarını dinlemiştim. İnsanda ne rahat ne yaşam bırakıyorlardı. “Birileri gidiyor, diğerleri geliyor” demişti köylüler. “Hepsini besle, yatacak yer ver, atlara arpa ve kuru ot ver; peki zamanı değil mi artık eve gitmenin?” Köylülerin böyle bir “küstahlığına” kırgın bir sesle şu cevabı vermiş hmbapet: “Siz, bize muhtaçsınız.” “Niye ki?” diye sormuş köylüler. “Çünkü biz, sizin hayatınızı ve varlıklarınızı kurtarıyoruz. Eğer biz olmasaydık, Azerbaycanlılar gelir, hepinizi doğrar, evlerinizi yakar ve hayvanlarınızı çalardı.” “Biz, Azerbaycanlılarla dostane yaşıyoruz. Bizim toplumumuz onlardan değil, sizden çekiyor.” diye cevaplamış haklı olarak köylüler. Hmbapetler, sadece tehditle köylülerden para ve ürün alabiliyorlardı. Silah satın alma bahanesiyle halktan zorla para toplanması, 1907 yılına kadar sürdü. Bölgenin köylüleri, hmbapetlerin aldatmacalarına, dolandırıcılıklarına ve tecavüzlerine artık tahammül edemiyorlardı. Hepsini köylerden kovdular: “Sizi ve atlarınızı yeteri kadar besledik. Yokluk içinde yaşarken size ağır haraçlar verdik. Bizi yokluğumuzla ve ailelerimiz için duyduğumuz kaygılarla baş başa bırakın.” Mavzeristlerin tehditleri boşunaydı. Taşnak kan içicileri tarafından büsbütün yağmalanan ve çileden çıkarılan köylüler, sadece onlara yardım etmeyi reddetmedi, ayrıca başında hmbapetlerin olduğu Taşnak sürülerini köylerden kovaladılar da.
Maceracılardan, katillerden ve cani öğelerden meydana gelen Mavzerist-Taşnaklar, önemsiz bir sebepten veya sebepsiz yere her zaman mavzerlerini bir insanı öldürmek için kullanmaya hazırlardı. Taşnaklar tarafından düzenlenen Dalar köylülerinin bir toplantısında “milli kahraman” rütbesindeki hmbapet Sumbat, çeşitli süslemelerle humbasının “zaferleri” üzerine konuşmaya başladı ve bir bölgede tek tük kalmış, Ermenilerin hayatı için sözde tehlike yaratan Azerbaycanlıları nasıl yok ettiklerini anlattı. Şans eseri o toplantıya ben de denk gelmiştim. Cesaretimi topladım ve açıktan hmbapet Sumbat’a karşı çıktım. Ona hiddetle Azerbaycanlıların Ermeniler için tehdit olmadığını söyledim. Sözlerimi tamamlayamadan hmbapet Sumbat, mavzerini çıkarttı ve bana nişan aldı, ama şansıma o anda yanında duran okul arkadaşım öğretmen Haçik, mavzeristin kolunu tuttu ve “Bolşevik”in hakkından gelmesine izin vermedi. Bizim bölgenin Taşnakları ve hmbapetleri bana bu adı takmışlardı.
(O. A. Arutyunyan, Vospominaniya, Armyanskoe Gosudarstvennoe İzdatelsvo, Yerevan, 1956, s.47 vd.)
BELGE 7
Sovyet Tarihçisi P. Kitaygorodski’nin “Sömürge Köleliğinden Milli Bağımsızlığa” Adlı Eserinden
“RUM-ERMENİ BURJUVAZİSİ, TÜRKİYE’NİN MİLLİ EKONOMİSİNDE YIKICI BİR ROL OYNUYORDU”
O dönemde İngiliz ve Fransız sermayesi Osmanlı Türkiyesi’nde oldukça etkili olan Rum ve Ermeni burjuvazisine dayanıyordu. (…) Rum-Ermeni burjuvazisi esas olarak tefeci Fransız bankerleriyle ilişki içerisindeydi ve Türkiye’nin milli ekonomisinde yıkıcı bir rol oynuyordu. Bu gruplar, Batı’yla hemen ilişki kurmanın peşindeydi. (…)
Tahıl ambarı Anadolu, İstanbul’dan kopartılıyordu. Rum-Ermeni burjuvazisi, tekrardan İngiliz-Fransız sermayesinin himayesi altında kaybettiği ekonomik durumunu geri kazanmaya başladı. Türk milli burjuvazisi ise yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
(P. Kitaygorodski, Ot Kolonialnogo Rabstva K Natsionalnoy Nezavisimosti, “Moskovski Raboçiy”, 1925, s.30, 41, 58 vd.)
BELGE 8
Taşnaksutyun’un Yayın Organı Orizon Gazetesinde 1912 Yılında Yayımlanan Makaleden
“NE BİR TÜRK NE DE TÜRK DEVLETİ BUNDAN BÖYLE HİÇBİR ERMENİ İÇİN DEĞER TAŞIMAMAKTADIR”
(…) Türk devlet yetkilileri ve iktidar sahipleri bilsinler ki, ne bir Türk ne de Türk devleti bundan böyle hiçbir Ermeni için değer taşımamaktadır. Varlıklarını korumak için başka yollar düşünsünler. (…)
(Orizon, No. 196, 1912’den aktaran: K. N. Karamyan, K. N. Karamyan, Polojenie Zapadnıh Armyan, “Armyanski Vopros” i Mejdunarodnaya Diplomatiya V Posledney Çetverti XIX Veka İ Naçale XX Veka, Yerevanski Gosudarstvennıy Universitet, Yerevan, 1972, s.81.)
BELGE 9
Sovyet Ermenistanı’nın Yazarlarından S. G. Pirumov’un “Yurtdındaki Taşnaklar” Başlıklı Kitabından
ÇARLIK RUSYASI’NIN “ERMENİSİZ ERMENİSTAN” PROJESİ VE TAŞNAKLARIN ROLÜ
Çarlık Bakanı Lobanov-Rostovski [iv], “Ermeni meselesi”nde kendi hükümetinin politikasını karakterize ederek istisnai bir kesinlikte ve arsızca şunu açıklamıştı: “Bize Ermenisiz Ermenistan lazım!”
Ermeni milliyetçiliğinin saldırgan partisi Taşnaksutyun, Çarlık bakanının sloganını hayata geçirmek için bütün gücüyle her şeyi yaptı: Bayrağına şunu yazdı: “Bağımsız ve birleşik Ermenistan” ve… Çarlık generallerinin, İngiliz bakanlarının, Fransız bankerlerinin, Amerikan “hümanistlerinin” ve bütün papazların “yardımıyla” Türkiye’de bir “Ermenistan”a ulaştı, ama gerçekten de Ermenisiz.
(S. G. Pirumov, Daşnaki Za Rubajom, İzdanie Nauçnoy Assotsiatsii Vostokovedeniya, Tiflis, 1934, s.129)
BELGE 10
Ermenistan’ın İlk Başbakanı ve Taşnak Partisi’nin Kurucusu O. Kaçaznuni’nin [v] Taşnak Partisi’nin Yurtdışı Konferansı’na Sunduğu Rapordan
“GÖNÜLLÜ BİRLİKLERİN OLUŞTURULMASI HATAYDI”
Daha Türkiye’nin savaşan ülkeler ailesine katılmadığı ve katılmaya hazırlanmadığı 1914 sonbaharı boyunca Transkafkasya’da büyük bir gürültü ve büyük bir enerjiyle Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlandı.
Ermeni Devimci Partisi Taşnaksutyun (ARPD), birkaç hafta önce Erzurum’da gönüllü birliklere karşı olumsuz bir tavır alma kararı almış olmasına rağmen, birliklerin oluşturulmasında ve Türkiye’ye karşı askeri harekâtlarda aktif rol aldı. Oldukça kötü ve ciddi sonuçlar doğurabilecek böylesine ağır ve sorumluluk gerektiren bir meselede, ARPD’nin Transkafkasya organları ve çeşitli yöneticileri, partinin en üst organı olan kongrenin iradesinE karşı geldiler. (…)
Kayıtsız şartsız Rusya’ya bağlandık. Temelsiz bir şekilde Çarlık hükümetinin çabalarımız ve yardımlarımız karşılığında bize Türkiye’deki özgürleşmiş Ermeni vilayetlerinden ve Transkafkasya’daki Ermenistan’dan oluşan özerk Ermenistan’ı bahşedeceğinden emindik.
Kafamızda kavak yelleri esiyordu. Kendi dileklerimizi başkalarına dayattık, içi boş laflara, yetkisiz kişilere çok önem verdik, girdiğimiz hipnozun etkisiyle gerçekleri görmemeye başladık ve hayal âlemine daldık. (…)
1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu göçe (tehcir) tabi tutuldu, kitlesel sürgünler ve baskınlar gerçekleştirildi. Bütün bunlar Ermeni meselesine ölümcül bir darbe vurdu.
Tarihsel Ermenistan'ın, bize devreden gelenekler ve Avrupa diplomasisinin vaatleri doğrultusunda, bağımsızlığımızın temelini oluşturması gereken bölgeleri boşaltıldı; Ermeni vilayetleri Ermenisiz kaldı.
Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır; sonradan da anlaşıldığı üzere, Türkiye'de Ermeni meselesinin temelli çözümü açısından bu yöntem en kesin ve en uygun bir yöntemdi.
Ve bugün, bizim milislerin savaşa katılmalarının Türkiye Ermenilerinin kaderini ne derecede etkilediği sorusunu sormak da abestir. Sınırın bu tarafında bizim farklı bir çizgi izlemiş olmamız durumunda, acımasız baskıların olmayacağını kimse söyleyemez. Türklere karşı düşmanlığımızın teraziye konulmaması durumunda söz konusu baskıların da aynı nitelikte olacağını kimse söyleyemez.
Bu konuda değişik görüşler olabilir.
Gerçek, gerçek olarak kalmaktadır ve burası çok önemli ki, Türk egemenliğine karşı onlarca yıl önce başlatılmış olan mücadele, Türkiye Ermenilerinin sürülmesi ve yok edilmesiyle, dolayısıyla Türkiye Ermenistanı'nın boşaltılmasıyla sonuçlanmıştır.
Korkunç gerçek budur (…)
Acı acı kötü talihimize sızlanmak, kendi mutsuzluğumuza kendi dışımızda bir sebep aramak, Taşnaksutyun Partisi’nin de kaçınamadığı milli psikolojimizin tipik bir özelliği.
Rusların bize alçakça davrandığına emindik, sanki özel bir teselli verecekmiş gibi. (Sonra sırada Fransızlar, Amerikalılar, İngilizler, Gürcüler, Bolşevikler, yani bütün dünya vardı.)
Tembelliğimiz ve uzak görüşlü olmamamız sanki kahramanlıktı. Sonuçta bu, şöyle bir durum ortaya çıkardı. Her isteyen bizi aldatabilir, bize ihanet edebilir, kesebilir veya başkasını kestirtebilirdi.
(O. Kaçaznuni, Daşnaktsutyun Bolşe Neçego Delat, İzdatelstvo “Zakkniga”, Tiflis, 1927, s.10, 12 vd., 15)
BELGE 11
Menşevik Gürcitanı’nın Toprak Bakanı Karibi’nin [vi] Ermeni İddialarına Karşı Yazdığı “Kızıl Kitap” Adlı Eserinden
“TÜRKLERİN YERİNDE KİM OLSA AYNISINI YAPARDI”
1880’lerin sonunda Avrupa diplomasisi, Türkiye’deki Ermenilerin memnuniyetsizliğini büyük bir ustalıkla kullandı. Ortadoğu’daki siyasi dengeleri altüst edecek Türkiye ile Rusya arasında güçlü bir anlaşmanın sağlanmasını ve Rusya’nın boğazlara ilerleyişini engellemeyi umarak bu memnuniyetsizliği körüklemeye başladı.
Bu tehdide karşı Avrupa diplomasisi, elinden geleni ardına koymadı. Bir şeklide Rusya’yı Türkiye’yle yeni bir savaşa çekmeye ve Türkiye’yi iç çekişmelerle zayıflatarak Rusya için karlı bir ortak olmaktan çıkarmaya çalıştı.
Batı Avrupa siyaset adamları, bu yönde amaçlarına ulaşmak için sinsice Ermenileri Türkiye’deki durumlarının ne kadar kötü olduğuna inandırdı ve onların bu durumdan ancak Avrupa’nın desteğiyle çıkabilecekleri fikrini empoze etti. (…)
Türkler ve Kürtler, Ermenilere niçin saldırdı? Aynı dönemde, hatta Yunanistan ve Türkiye arasında açık kanlı bir savaş [vii] varken bile, Rumlarla böyle bir ilişki içinde olmadılar. Cevap açık. Türkiye’deki Rum nüfusu Yunan-Türk Savaşı sırasında dürüstçe, rejime bağlılığını sürdürerek tam tarafsızlığını korudu. Savaşta hiçbir şekilde yer almadı. Sessizce savaşın sonuçlarını bekledi. Tabii kimse de onları kandaşları Yunanlılara sempati duymaya ve onlarla aynı ruha sahip olmaya zorlamadı.
Türkiye’deki Ermeni nüfusu ise Ermeni devrimci partileri [viii] yüzünden açıktan kendi devletinin düşmanları tarafına geçti ve kendi memleketlileri olan Kürtlerin ve Türklerin hiddetini üstüne çekti.
Tekrarlıyoruz: Kesin düşüncemiz şudur ki, Ermeni şeflerinin en temel hatası, Ermeni gönüllü birliklerini oluşturmalarıdır ve bu politikanın sonucunda milli nefreti ateşlemeleridir. (…)
Türkiye’nin yerine Hıristiyan Rusya’yı veya yüksek kültüre sahip Almanya’yı koyun. Eğer Rus Lehleri Avrupa’da yaşayan bütün Lehleri bir devlet örgütünde birleştirmek adına Avusturya Lehlerine katılsaydı ve bağlı bulundukları Rusya’ya karşı savaşsaydı Rusya ne yapardı? Eğer Alsace-Lorraine’deki Fransızlar, Almanya’ya karşı savaş için gönüllü birlikler oluştursalardı Almanlar ne yapardı? Doğal olarak bu iki uygar Hıristiyan devlet de Türkiye Ermenilere ne yaptıysa onu yapardı. (…) İngilizler, düşmana katılmayı düşünmeyen, sadece geçmişteki bağımsızlığını geri talep eden İrlanda’yı bile daha dün ateş ve kanla dize getirdiler.
(Karibi, Krasnaya Kniga, Tiflis, 1920, s.21 vd., 25, 82 vd.)
BELGE 12
General Prof. Dr. N. G. Korsun’un [ix] Kızıl Ordu Harp Akademisi’nde Askeri Coğrafya Dersinde Okutulan “Türkiye” Adlı Eserinden
“MÜSLÜMANLAR, ERMENİ NÜFUSTAN 5 KAT DAHA FAZLAYDI”
Ermenilerin Dünya Savaşı’na [x] kadarki özellikle Ermeni vilayetlerinde yoğunlaşmış (Van, Bitlis, Erzurum, Harput, Diyarbakır, Sivas, Trabzon ve Adana. İstanbul’da ise nüfusun yüzde 15’ine varıyordu.) toplam nüfusu 1.500.000 kadardı. Bütün bu bölgelerdeki Müslümanlar (Türkler ve Kürtler), Ermeni nüfusundan 5 kat daha fazlaydı, ancak 1914-18 savaşı öncesinde bize [xi] katılan topraklardaki Ermeni nüfusu, Anadolu’daki Ermeni nüfusunun üçte ikisini oluşturuyordu, ancak burada da Ermenilerin toplam nüfus içerisindeki payı yüzde 25’ti ve burada da Müslümanlar 2 kat daha fazlaydı.
(N. G. Korsun, Turtsiya/Kurs Lektsii Po Voyennoi Geografii, Çitannıh V Voyennoy Akademi RKKA, Vısşii Voyennıy Redaktsionnıy Sovyet, Moskva, 1923, s.37)
BELGE 13
General Prof. Dr. N. G. Korsun’un SSCB Savunma Halk Komiserliği Devlet Askeri Yayınevi Tarafından Basılan “Alaşkart Ve Hamadan Harekâtları/1915 Yılında Dünya Savaşı’nın Kafkasya Cephesi” Adlı Eserinden
“ASKERİ İKTİDAR VE TÜRK NÜFUS, TEHCİR EDİLENLERE KARŞI NAZİK BİR TUTUM ALDI”
Bu reformlarla [xii] ilgili meselelerde Rusya, Ermenilerin resmi hamisi gibi hareket etti. Bu politika, Ermeni halkının Rus feodal ve kapitalist sınıfları tarafından nihai olarak köleleştirilmesi ve sömürülmesini adına yürütülüyordu. Savaşın başlamasıyla Çarlık hükümeti, sözde “tarihi görevini” gerçekleştirmek adına, aslında Boğazlarla İstanbul’u ve Türkiye Ermenistanı’nı ele geçirmek için hemen taleplerini oluşturdu.
Çarlık hükümeti, özellikle karışık milli-siyasal yapısıyla Türkiye Ermenistanı’nın incelenmesine çok ciddi şekilde önem verdi. (…) Rus kumandanlığı, Kafkas ordularının Türkiye’ye düzenleyeceği saldırıda Ermenilere ve Süryanilere dayanmayı planladı. (…)
Rusların Ermenistan içlerine doğru istilası, Osmanlı Türkiyesi’nin “mirasından” Çarlık Rusyası’nın payına düşen bölge olarak taşıdığı askeri-siyasi anlam dışında, Osmanlı devletinin temel bölgesi olan Anadolu’yu ve Ortadoğu’daki Alman-Türk harekâtları için büyük önem taşıyan Almanlarla birlikte yapılan Bağdat demiryolunu tehdit ediyordu. Bunlarla birlikte bu istila, Rusları Musul petrollerine yaklaştırıyordu. Ayrıca Rusların Türkiye’nin içlerine doğru girmesi, genel olarak Transkafkasya’yı ve Ruslar tarafından işgal edilmiş olan İran’ın kuzeybatı bölgelerini ve özellikle Bakû petrol bölgelerini ve Çiaturi manganez yataklarını Türkiye’nin saldırılarından koruyordu. (…)
İçişleri Bakanlığı’nın bildirdiğine göre savaşın başında, özellikle de Sarıkamış çarpışmasının ilk safhasında Ermeni nüfusu, tamamen yeni silahlarla silahlandırılmıştı. Hatta silahlandırma, Transkafkasya’da Türk istilası tehlikesinin tamamen ortadan kalkmasından sonra da artan tempoda devam etti. İçişleri Bakanlığı’nın bildirimine göre Ermeni gönüllü birliklerinin kendi özel genelkurmayı vardı. Öyle ki, bildirimler şu adrese gidiyordu: “Tiflis, Ermeni Genelkurmayı, Hatisov’a (şehrin başkanı).” Bununla birlikte bu birliklerin oluşturulması ve özel olarak himaye edilmeleri, Kafkasya’daki diğer halklarla Ermeniler arasında gerginliğin doğmasına neden oldu. (…)
Belirtilen dönemde yaklaşık bir milyon kişi tehcir edildi. Askeri iktidar ve Türk nüfus, tehcir edilenlere karşı nazik bir tutum aldı. (…) Salgın hastalıklar ve yokluk, göç edenlerin yaklaşık yüzde 50’sinin hayatına mal oldu.
Bu tehcir, 3. Türk Ordusu’nun Ermenilerden oluşan memurlarını, uzmanlarını ve işçilerini kaybetmesine yol açtı.
(N. G. Korsun, Alaşkertskaya İ Hamadanskaya Operatsii Na Kavkazskom Fronte Mirovoy Voynı V 1915 Godu, Gosudarstvennoe Voyennoe İzdatelstvo Narkomata Oboronı Soyuza SSR, Moskva, 1940, s.6 vd., 153, 189)
BELGE 14
Sovyet Ermenistanı’nın Önemli Devlet ve Bilim Adamlarından A. B. Karinyan’ın [xiii] “Ermeni Milliyetçi Akımlarının Özelliklerine Dair” Başlıklı Makalesinden
“ERMENİ GÖNÜLLÜ BİRLİKLERİ, KÜRT VE TÜRK NÜFUSU SİSTEMATİK OLARAK İMHA ETTİ”
(…) Şimdi gizli emellerini açıktan göstermeye başlamışlardı, Türkiye Ermenistanı’nda yaşayan Hıristiyan olmayan bütün gruplara karşı nefretlerini artık gizlemiyorlardı. Rus ordularının zaferleriyle coşan “gönüllüler” [xiv] , şimdi işgal edilmiş bölgelerde bütün gücünü etkisini artırmaya ayırıyordu. Bunu başarabilmek için de Ermeni olmayan nüfusun fiziksel olarak yok edilmesi metoduna başvuruyordu. (…)
Belirlenen bu idealin gerçekleştirilmesindeki en ciddi engel, Türkiye Ermenistanı’nın karışık milli yapısı ve Ermenilerin ‘altı vilayette’ azınlıkta olmalarıydı. Ermeniler, sadece bazı bölgelerde önemsiz bir çoğunluğa sahipti. Diğer grupların niceliği, özellikle de Müslüman olan halklar tartışmasız çoğunluğu teşkil ediyordu. Bu yüzden bu gruplara karşı Taşnaksutyun Partisi’nin inisiyatifinde yukarıda belirtilen önlemler alındı.
Rus ordusunun raporlarından ve talimatlarından görülüyor ki, Ermeni gönüllü birlikleri, en geniş ölçüde, Hıristiyan olmayan halkın ortadan kaldırılmasıyla uğraştılar. Gönüllü birlikler, Kürt ve Türk nüfusu sistematik olarak imha ederek Taşnaksutyun Partisi’nin Ermeni bölgesinin Müslüman öğelerden temizlenmesini ve sınırların çevrilmesini öngören planını yerine getirdiler. Bu ‘program’, Rus ordularındaki birliklerin komutanlarının rahatsızlıklarını birçok kez dile getirmelerine rağmen inatla uygulandı. Bu program, Ermenilerin kendileri için de yıkıcıydı. Esasen Ermeni köylülerinin, tabii ki, Kürtleri ve Türk köylülerini kendi tarafına çekmekte çıkarı vardı. Yüzyıllardır Ermenilerle aynı şartlarda birlikte çalışan Kürtler ve Türk emekçi kitleleri, komşularıyla ortak çıkarlarla bağlıydılar. Bu o kadar açıktı ki, bunu Çarlık Rusyası’nın askeri diplomatları bile sıkça dile getirmişti. Taşnaksutyun Partisi tersini yaptı. Politikalarıyla Türkiye’deki Ermenilerin durumunu daha da dayanılmaz hale getirdi. Gönüllüler tarafından gerçekleştirilen zorbalıklara misilleme olarak Türk köylüleri de Ermeni halkının hakkından geldi ve Türk hükümetinin bütün ‘görevlerini’ yerine getirdi. (…)
(A. Karinyan, “K Harakteristike Armyanskih Nationalistiçeskih Teçeniy”, Bolşevik Zakavkazya, No. 9-10, 1928, s.65 vd.)
BELGE 15
Ermeni Sovyet Tarihçisi A. A. Lalayan’ın “Karşıdevrimci ‘Taşnaksutyun’ ve Emperyalist Savaş 1914-1918” Başlıklı Makalesinden
“TAŞNAKLAR; TÜRK KADINLARINI, ÇOCUKLARINI, YAŞLILARINI VE HASTALARINI KATLETMEDE AZAMİ ‘CESARETİ’ GÖSTERDİLER”
“Gönüllü” hareketi, kana susamış humbapetaların (Andranik Paşa, Amazayep ve diğerleri) komutasındaki Taşnak birliklerinin Türk kadınlarını, çocuklarını, yaşlılarını ve hastalarını ortadan kaldırmak işinde azami “cesareti” göstermelerini ifade etmektedir. Taşnak birlikleri tarafından işgal edilen Türk köyleri, orada yaşayan insanlardan “kurtarılmış” ve tanınmaz hale getirilmiş kurbanlarla dolu bir harabeye çevrilmiştir. (…)
Görüldüğü gibi Taşnak gönüllü hareketinin sonuçlarından biri on binlerce Türk emekçisinin imha edilmesidir. (…)
(A. Lalayan, “Kontrrevolyutsionnıy ‘Daşnaktsutyun’ İ İmperialistiçeskaya Voyna 1914-1918 gg.”, Revolyutsionnıy Vostok, No. 2-3, 1936, s.92)
BELGE 16
Bir Ermeni Yetkilinin “Rus-Türk Savaşı’nda Ermeni Gönüllü Birliklerinin Faaliyetleri” Başlıklı Raporundan
ERMENİ KİTLELERİ GÖNÜLLÜ HANEKETİNİN PEŞİNDEN NASIL SÜRÜKLENDİ?
(…) Hükümet [xv] çevrelerinde savaşın 1915 baharından önce başlamayacağı öngörülüyordu. Demek ki, faaliyetleri iyi temeller üzerinde inşa etmek için oldukça zaman vardı. Fakat olaylar, düşünülenden daha hızlı gelişti. Yönetim organının hükümetin talebi üzerine işi olağanüstü biçimde hızlandırması gerekti, öyle ki savaşçıların seçiminde sıkı kıstaslar uygulanamadı ve iki-üç hafta içerisinde bütün gönüllülerimizi sınıra yığmak zorunda kaldık. Gönüllü hareketi esnasında Ermeni halkı, genel bir coşkunluk gösterdi; binlerce yaşlı ve genç, sağlıklı ve hasta, savaş eğitimi almış ve almamış olan, iyi ve kötü, erdemli ve erdemsiz kişi örgütlenme bürosunun emrine yazılmak için akın etti. Ve bunları geri çevirmenin imkânı yoktu. Ermenilerin ayak bastığı yerkürenin en ücra köşelerinden, hatta Yeni Buhara’dan ve Amerika’dan dahi gönüllüler geldi. Cahilini de eğitimlisini de tek bir fikir coşkulandırıyordu, hepsinin kalbi bir atıyordu, asırlık zincirlerini kırmaya gidiyorlardı. Peşi sıra gece ve gündüz, günlerce ve haftalarca gönüllü kayıtlarının yapıldığı yerin eşiğini aşındırdılar. Kayıt olana dek önerdiler, rica ettiler, bazen tehditler savurdular, hatta ağladılar. Ermeni halkının ruhunun derinliklerinde saklı erdemi gösteren ne kadar dokunaklı tablolar ortaya çıktı kayıtlar sırasında.
(Marksizm-Leninizm Enstitüsü Ermenistan Şubesi Parti Arşivi fond 4047, liste 1, dosya 91, yaprak 1’den aktaran: C. Kirakosyan, Zapadnaya Armeniya V Godı Pervoy Mirovoy Voynı, İzdatelstvo Yerevanskogo Universiteta, Yerevan, 1974, s.201 vd.)
BELGE 17
Ermeni Bolşevik A. Erzikyan’ın Sovyet Ermenistanı’nda Ermenice Basılan “Emekçilerin Mahkemesinde” Başlıklı Eserinden
“ÇARLIK RUSYASI, TÜRKİYE ERMENİLERİNİN SEMPATİSİNİ KAZANMAK İÇİN GÖNÜLLÜ BİRLİKLERİ KULLANDI”
Vorontsov-Daşkov [xvi] , askeri açıdan gönüllü birliklerin ciddi bir kuvvet etmeyeceğini çok iyi biliyordu, ancak Rusya ordularının geçişi esnasında Türkiye Ermenilerinin Rus ordularına sempatisini kazanmaya ihtiyacı vardı ve bunu en iyi gönüllü hareketi sağlayabilirdi.
(A. Erzikyan, Na Sud Trudyaşihsya, Tiflis, 1927, s.62)
BELGE 18
Çarlık Rusyası Dışişleri Bakanı S. D. Sazonov’un İstanbul Büyükelçisi Girs’e Telgrafı
ÇARLIK RUSYASI, KÜRT VE ERMENİ KARTINI BİRLİKTE KULLANDI
Telgraf No. 53 17/4 [xvii] Mart 1914
Ermeni reformlarının gerçekleştirilmesiyle bağlantılı olarak Bitlis’teki Kürt hareketini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bitlis ve Van’la ilişkileri olan ve hala burada bulunan Abdulrezak [xviii] üzerinden Kürtleri yönlendirmek sizce uygun olmaz mı?
(Mejdunarodnıe Otnoşeniya V Epohu İmperializma. Dokumentı İz Arhivov Tsarskogo İ Vremennogo Pravitelstva 1878-1917 gg., seri 3, c.2, Gosudarsvennoe Sotsialno-Ekonomiçeskoe İzdatelsvo, Moskva-Leningrad, 1933, s.29 vd.)
BELGE 19
Taşnaklar Tarafından Yönetilen Ermeni Milli Bürosu’nun Birinci Dünya Savaşı’nın Hemen Başında Çar II. Nikolay’a Gönderdiği Bildiriden
“ERMENİLER, HAYATLARINI VE VARLIKLARINI YÜCE RUSYA’NIN VE ONUN TAHTININ ŞANI İÇİN FEDA ETMEK ÜZERE AYAĞA KALKMIŞLARDIR”
(…) Şanlı Rus orduları, kendi hükümdarlık toprakları boyunca karlı Ermenistan tepelerinde ve engin Alaşkert vadisinde, Almanya’ya ihtiyaç duyarak kudretli Rusya’ya el kaldırma cüretini gösteren Türkiye’ye karşı savaşırken, Ermeniler, atalarının öğütlerini dinleyerek (…), hayatlarını ve varlıklarını Yüce Rusya’nın ve onun tahtının şanı için feda etmek üzere ayağa kalkmışlardır.
Türkiye’yle savaş müjdesi, bütün Ermeni halkını coşkulandırmaktadır. Bütün ülkelerden Ermeniler, şanlı Rus ordularında yer almak ve Rus silahının başarısına kanıyla hizmet etmek için can atmaktadır. Düşmana karşı zafer kazanmak için Yüce Tanrıya dua ediyoruz. Yeni şanlı Rus silahı olmak ve Rusya’nın Doğu’daki tarihsel görevini yerine getirmek vatan borcumuz olmaktadır. Kalbimiz bu istekle yanmaktadır.
Rus bayrağı, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında özgürce dalgalanacaktır.
Sizin iradeniz, yüce devletlim, Türkiye boyunduruğu altındaki halklara özgürlük verecektir.
(Mşak, No. 271, 1914’ten aktaran: Marents, “Litso Armyanskogo Smenohovstva”, Bolşevik Zakavkazya, No. 3-4, 1928, s.89)
BELGE 20
Ambartsum Arakelyan’ın Mşak Gazetesinde 20 Eylül 1914’de Yayımlanan Makalesinden
“TÜRKİYE, PARÇALARA AYRILMAK ZORUNDADIR VE BU, TARİHİN VE MANTIĞIN KAÇINILMAZ TALEBİDİR”
(…) Tarihin hükmü acımasızdır: Türkiye, kendi başına bağımsız bir organ olarak yaşayabilecek durumda değil; o ölmek ve parçalanmak zorunda ve onun enkazından bağımsız, özgür ve uygar bir yaşama başlayacak yeni devletler yükselecek. Türkiye, parçalara ayrılmak zorunda. Bu, tarihin ve mantığın kaçınılmaz talebidir.
(Mşak, 20 Eylül 1914, No. 208’den aktaran: C. Kirakosyan, Zapadnaya Armeniya V Godı Pervoy Mirovoy Voynı, İzdatelstvo Yerevanskogo Universiteta, Yerevan, 1974, s.212)
BELGE 21
Çarlık Rusyası III. Siyasi Dairesi Danışmanının İstanbul Büyükelçisi M. Girs’e Telgrafı
“TÜRKİYE’YLE SAVAŞ HALİNDE ERMENİLERİN, SÜRYANİLERİN VE KÜRTLERİN AYAKLANMALARININ TAM ZAMANIDIR”
Telgraf No 2851 23/10 Eylül 1914
Yüksek Başkomutan ve Kafkas Valisi, Türkiye’yle savaş halinde Ermenilerin, Süryanilerin ve Kürtlerin ayaklanma hazırlıklarının tam zamanı olduğu konusunda hemfikirdir. Çeteler, İran idaresinden tam gizli olarak Azerbaycan’daki konsoloslarımızın ve oradaki birliklerimizin komutanlarının gözetimi altında oluşturulacaktır. Hazır halde bulunacak silahlar, sadece gerekli zamanda verilecektir. Parasal destek için kredi vardır. Çeteler, yalnız bizim iznimizle harekete geçirilecektir.
Bugün bakan sizin Amiral Ebergard’a gönderdiğiniz telgrafa [xix] atıfta bulunarak Genelkurmay Başkanı’na durumun gerginleşmesi sonucunda vakit kaybetmeden yukarıda belirtilen önlemler çerçevesinde, ama tabii ki daha ayaklanma başlatmaksızın hazırlıklara geçilmesi gerekliliğini belirten bir telgraf göndermiştir.
Klemm
(Mejdunarodnıe Otnoşeniya V Epohu İmperializma. Dokumentı İz Arhiva Tsarskogo İ Vremennogo Pravitelstva 1878-1917 gg., seri 3, c.6, bölüm 1, Gosudarstvennoe Sotsialno-Ekonomiçeskoe İzdatelsvo, Moskva-Leningrad, 1935, s.232 vd.)
BELGE 22
Rusya’nın Maku Konsolosunun 27 Ekim 1914 [xx] Tarihli Şifreli Telgrafı
“AMAÇ, ERMENİLERLE İŞBİRLİĞİ HALİNDE TÜRKLERİ KÜRDİSTAN’DAN KOVMAK”
Bakanlığa. Abdul Rezak, 500 silahlı Kürtle Çaldıran’dan Türkiye’ye saldırıya geçti. Aynı zamanda ona bağlı Kürtleri etrafında topluyor. Amacı, Ermenilerle işbirliği halinde Türkleri Kürdistan’dan kovmak. Kopyası Tahran’a.
/İmza/ Olferyev
27 Ekim 1914
(Rusya Askeri Tarih Devlet Arşivi (RGVİA) fond 2100, liste 1, dosya 517, yaprak 17)
BELGE 23
Karargâh Komutanı Yudeniç’in [xxi] General Nikolayev’e Telgrafı
“ARALARINDA ÇATIŞAN ERMENİLER VE KÜRTLER HİMAYEMİZDEN YOKSUN KALACAKTIR”
31/X [1914] saat akşam 9
IĞDIR BEYAZIT GENERAL NİKOLAYEV’E
Ermeni gönüllü birliği adına Dro’ya ve Kürtler adına Abdul Rezak’a [xxiiVan’a girişte kendi aralarında çatışmamalarını telkin ediniz, zira her ikisi de kendi amaçlarını takip edecektir. Her kim bunu yerine getirmezse himayemizden yoksun kalacaktır.
Yudeniç 2492
(RGVİA fond 2100, liste 1, dosya 517, yaprak 29)
BELGE 24
Kars Bölgesi Askeri Vali Yardımcısı’nın Kars Bölgesi Askeri Valisi’ne Tehcir Öncesinde Yazdığı Rapor
“MÜSLÜMAN KÖYLERİNİ ERMENİLERİN SALDIRILARINDAN KORUMAK GEREK”
Kars Bölgesi Askeri Vali Yardımcısı’nın Kars Bölgesi Askeri Valisi’ne 4 Ocak 1915 tarihli 2 nolu raporunun kopyası
Geçtiğimiz Aralık ayının 28’inde Verh, Kotanlı köylerinden ve Soğanlık kazasından geçerek kale bölgesine girerken Kotanlı’ya yağma amacıyla gelmiş olan Türk tüfekleriyle ve Rus Berdanka tüfekleriyle silahlanmış on bir Ermeninin ve ikisi Ermeni biri Rus olan 39. Topçu Tugayı’nın 1. Bataryası’nın 3 aşağı rütbeli askerinin, memur Ramfopul ve bana eşlik eden muhafızlarla birlikte benim tarafımdan tutuklandığını Siz Ekselanslarına bildiririm.
Yukarıda bahsi geçen tutuklulardan Kotanlı köyü ahalisinden gasp edilmiş 100 ruble, belgeler ve silahlar benim tarafımdan geri alındı.
Para ve silahlar şimdilik bende duruyor; birliklerine teslim edilen aşağı rütbeliler hariç tutukluların ayrıntılı tahkikatı ise, 30 Aralık tarihli 81 nolu raporda benim tarafımdan Kars bölgesinin Genaral-Valisi’ne sunuldu. Bu raporda Kotanlı köyünde 7 yaya muhafızın Müslüman köylerini Ermenilerin saldırılarından korumakla tam sorumlu olarak bıraktığımı rapor ettim. Albay Grigoliya.
ONAY:
Kâtip: İmza
(RGVİA fond 2100, liste 2, dosya 460, yaprak 36 ve arkası)
BELGE 25
Askeri Vali Podgurski’nin Sarıkamış, Oltu, Kağızman Bölgeleri Komutanlarına Telgrafı
“HIRİSTİYAN NÜFUS TARAFINDAN MÜSLÜMANLARA KARŞI GİRİŞİLEN YAĞMANIN ÖNLENMESİ İÇİN HER TÜRLÜ KARARLI ÖNLEMİ ALIN”
Savaş koşulları kapsamında
Askeri Vali Podgurski’nin Sarıkamış’a Albay Grigoliya’ya, Ardağan, Oltu, Kağızman bölgeleri komutanlarına telgrafının kopyası.
Hıristiyan nüfus tarafından Müslümanlara karşı girişilen yağmanın ve çapulculuğun önlenmesi için her türlü kararlı önlemi alın. Ağır cezalarla korkutarak askeri mahkemeye verileceklerini bildiriniz; tutuklayınız, silahsızlandırınız, suçluları mahkemeye veriniz. Aşağı rütbelileri birliklerine teslim ediniz. Gelişmelerini bana bildiriniz. İmza. Vali Podgurski. No 59. 12 Ocak 1915’te gönderildi.
ONAY:
Kâtip: İmza.
(RGVİA fond 2100, liste 2, dosya 460, yaprak 75)
[i] Çarlık Rusyası’nın Kafkasya Valisi.
[ii] Taşnak silahlı çeteleri.
[iii] Taşnak silahlı çetelerinin komutanlarına verilen ad.
[iv] Aleksey Borisoviç Lobanov-Rostovski, Türkiye’de ve bir çok Avrupa ülkesinde büyükelçilik görevini yürüttükten sonra 1867-1878 yıllarında içişleri bakanlığı, 1895-1896 yıllarında da dışişleri bakanlığı görevinde bulundu. 1896 yılında öldü. Bkz. Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nin (1970-1977 baskısı) A. B. Lobanov-Rostovski maddesi.
[v] Ovanes Kaçaznuni (İgithanyan), 1918 yılı Temmuz ayında kurulan Ermenistan devletinin ilk başbakanıdır. Taşnak hükümetini, 1919 Ağustos ayına kadar 13 ay yönetmiştir. Taşnaksutyun Partisi’nin kurucularındandır ve önemli lideridir. Ermenistan’ın ve Taşnak Partisi’nin en yetkilisidir.
1868 yılında Gürcistan’a bağlı Ahıska bölgesinde doğmuştur. Mimarlık eğitimi aldıktan sonra Bakû, Batum ve Tiflis’te mimar olarak çalışır. Taşnak örgütüne Bakû’de katılır. 1905-1906 yıllarındaki Ermeni-Tatar çatışmaları sırasında karşılıklı kırımı engellemek üzere kurulan komisyonda görev yapar. 1911 yılında Taşnaksutyun davasından arandığından dolayı Türkiye’ye kaçar. İstanbul’da, ardından da Doğu Anadolu’da bulunur. Propaganda faaliyetleri yürütür. 1914 yılında Transkafkasya’ya geri döner. 1917’de Ermeni Ulusal Konseyi üyesi olur. 1918’e kadar Kafkasya parlamentosunda (Seym) Taşnak temsilcisi olarak bulunur. Trabzon ve Batum’da Türklerle yapılan barış görüşmelerinde Ermeni heyeti içinde yer alır. 4 Haziran’da Hatisov’la birlikte Ermenistan Cumhuriyeti adına Batum Antlaşması’na imza atar. 1918 Temmuzu’nda bağımsız Ermenistan’ın ilk başbakanı olur. 1919 Ağustosu’na kadar bu görevde kalır. 1919 Şubatı’nda Ermenistan Parlamentosu’nun kararıyla yardım sağlamak amacıyla ABD’ye ve Avrupa’ya gider. 1920 yılında Ermenistan’a geri döner ve Ermenistan Parlamentosu başkan yardımcılığına atanır.
1920 yılında Ermenistan’da Bolşevik iktidarının kurulmasının ardından tutuklanır. 1921 yılında Bolşevik yönetimine karşı yapılan karşıdevrimci ayaklanmanın bastırılmasından sonra ülkeyi terk eder. 1921-24 yılları arasında Bükreş’te yaşar. 1923 yılında elinizdeki kitabı yayımlamasının ardından Taşnak Partisi’nden istifa eder, geri dönmek için Sovyet Ermenistan’ı hükümetine başvurur. 1925 yılında Erivan’a yerleşir. Mimar olarak çalışır, üniversitelerde ders verir ve profesörlük unvanını alır. 1938 yılında hayatını kaybeder. Bkz. Entsiklopediya “Armyanski Vapros”, Yerevan, 1991, s.197.
[vi] Gerçek adı P. P. Goleyşvili olan Karibi, Gürcü Menşevizminin önemli yayıncılarından ve parti yöneticilerinden biridir. Karibi, Menşevik Gürcistanı’nın Jordanie hükümeti döneminde Toprak Bakanlığı yapmıştır. Karibi, daha sonra Bolşeviklere katılmıştır. Bkz. Karibi, Net Sil Bolşe Molçat, c.1, Sovyetski Kavkaz, Tiflis, 1925, s.1.
[vii] Kitabın 1920 yılında basıldığı göz önünde tutulursa burada Osmanlı dönemindeki Türk-Yunan savaşlarının kastedildiği anlaşılmaktadır.
[viii] Taşnaksutyun, Hınçak vb. kastedilmektedir.
[ix] 8 Ocak 1877 tarihinde doğan General Prof. Dr. Nikolay Georgiyeviç Korsun, 1897 yılında Konstantinov Topçu Okulu’nu, 1905 yılında ise Genelkurmay Akademisi’ni bitirdi. Birinci Dünya Savaşı sırasında Genelkurmay Yüksek Karargâhı’nda görev yaptı (Mayıs 1915-Eylül 1916), Kazak Alaylarının komutanlığını üstlendi (Ağustos 1917’ye kadar), ardından Genelkurmay’ın Genel Kumandanlığı’nda çalıştı (1917). 1918 yılından itibaren Kızıl Ordu’da Bütün Rusya Genelkurmayı’nda ve Doğu Cephesi Birinci Ordusu’nda görev yaptı. 1922-1954 yılları arasında M. V. Frunze Askeri Akademisi’nde öğretim üyesi olarak ders verdi, bilimsel çalışmalarda bulundu. 1954 yılında emekliye ayrıldı. Üstün hizmetlerinden dolayı 2 kez Lenin Nişanı’na, Kızıl Bayrak madalyasına ve 2 kez de Kızıl Yıldız madalyasına layık görüldü. Askeri tarih alanında birçok eser verdi. 14 Kasım 1958’de hayatını kaybetti. Bkz. Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nin (1970-1977 baskısı) N. G. Korsun maddesi.
[x] Birinci Dünya Savaşı.
[xi] Rusya.
[xii] Ermeni reformları.
[xiii] Artaşes Balasiyeviç Karinyan (Gabrielyan), 11 Kasım 1886 tarihinde Bakû’de doğmuştur. 1907 yılından beri Sovyetler Birliği Komünist Partisi üyesi olan Karinyan, 1910 yılında Petersburg Üniversitesi’ni bitirir. Ardından Bakû’de devrimci faaliyetlerin merkezinde yer alır. 1918 yılında Bakû Komünü’nün Adalet Halk Komiseri (Bakanı) olur. Ermenistan’da Sovyet iktidarının kurulmasının ardından Sovyet Cumhuriyeti’nin İktisat Komitesi Başkanlığını yapar. 1924-28 yılları arasında Ermenistan Merkez Yürütme Kurulu Başkanı’dır. Karinyan’ı, 1929-30 yıllarında Ermenistan SSC Eğitim Halk Komiser (Bakan) Yardımcısı olarak görüyoruz. 1906 yıllından beri yayıncılıkla uğraşan A. B. Karinyan, İskra, Bakinskiy Raboçi, Pravda, Put Pravdı gibi Bolşevik yayın organlarında makaleler yazmıştır. Ermenistan SSC Bilimler Akademisi üyesi de olan Karinyan, üstün hizmetlerinden dolayı Lenin Nişanı ve Emekçi Kızıl Bayrak madalyasıyla ödüllendirilmiştir. 1982 yılında ölen Karinyan’ın siyaset, iktisat ve tarih üzerine yayınlarının dışında edebiyatçı ve eleştirmen kimliğiyle de birçok eseri vardır. Bkz. Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nin (1970-1977 baskısı) A. B. Karinyan maddesi.
[xiv] Ermeni gönüllü birlikleri kastedilmektedir.
[xv] Rus hükümeti.
[xvi] Çarlık Rusyası’nın gönüllü birliklerin örgütlenmesinde önemli rol oynayan Kafkasya valisi.
[xvii] 4 Mart eski Rus takvimine, 17 Mart günümüz takvimine göredir. Bundan sonraki belgelerdeki iki ayrı tarih, bu ayrımdan kaynaklanmaktadır.
[xviii] Türk makamlarından kaçarak Rusya’ya sığınan Kürt aşiret lideri.
[xix] 21 Eylül tarihli 1150 nolu telgrafta Girs, sadrazamla “Göben” gemisinin Karadeniz’e çıkışıyla ilgili yaptığı görüşmeyi aktarmış ve “Almanların elinde” bulunan Türkiye’nin bütün deniz filosunun Karadeniz’e çıkabileceği tehlikesine işaret etmiştir. 22 Eylül 1164 nolu telgrafta ise Girs, “Breslau” gemisinin Karadeniz’e çıktığını haber vermiştir. Bkz. Mejdunarodnıe Otnoşeniya V Epohu İmperializma. Dokumentı İz Arhiva Tsarskogo İ Vremennogo Pravitelstva 1878-1917 gg., seri 3, c.6, bölüm 1, Gosudarstvennoe Sotsialno-Ekonomiçeskoe İzdatelsvo, Moskva-Leningrad, 1935, s.232.
[xx] Eski Rus takvimi tarihidir. Bundan sonraki Rusya Askeri Tarih Devlet Arşivi belgelerinde orijinali esas alınarak eski Rus takvimine göre tarih belirtilmiştir.
[xxi] Nikolay Nikolayeviç Yudeniç (30.7.1862-5.10.1933), Birinci Dünya Savaşı’nın başında karargâh komutanıdır. 1915 Ocak’ından itibaren Kafkas Ordularının komutanlığını yapar. 1916 yılındaki Erzurum ve Trabzon harekâtlarını yönetir. Mart-Nisan 1917’de Kafkas Ordularının başkomutanlığı görevini üstlenir. Bkz. Sovyet Ansiklopedisi’nin (1970-1977 baskısı) N. N. Yudeniç maddesi.
[xxii] Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslarla işbirliği yapan Osmanlı vatandaşı olan Kürt ağa.
Bu milletin tek sahibi var: Kendisi!
Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız. -Mustafa Kemal Atatürk
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:
Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,
Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!
Ne mutlu Türküm diyene!.
Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,
Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!
Ne mutlu Türküm diyene!.
Bunları Biliyor muydunuz?
Bunları Biliyor muydunuz?
* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”
* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,
* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,
* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,
* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,
* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...
* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”
* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,
* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,
* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,
* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,
* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...