CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Bilinçaltını Hedef Alan Maksatlar

'Kim bir şeyin tümünü görebiliyorsa, ona bütün parçaların manaları da anlaşılabilir olacaktır.' Sübliminal konusu budur.

Onun için tümden gelim ve tüme varım metodlarını birlikte çalıştırmak zorunludur, konunun hakkıyla anlaşılabilmesi için. O nedenle konuya yabancı olanlar için tekrar tekrar okunması gerekebilir. Doğaldır ki her bilimin kendine özgü bir dili vardır. Bu konu da daha çok parapsikoloji, spiritüalizm, derin psikoloji, kuantum fiziği alanında incelenmektedir şimdilik.

Psi güçleri ve etkileri’nin objektif gerçekliği, bizde Subliminal Reklamlar ve Reklamcılık Etiği ile gündeme geldi.

Subliminal yöntemle hazırlanan reklam türlerinde, televizyon, sinema vd izleyicisinin, hakkında bilgi sahibi olmadığı dahası görmediği, duymadığı kısacası duyularıyla fark etmediği imajlarla , sembollerle bilinçaltına gizli mesaj ve resimler gönderiliyor.

Gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen bu mesaj ve resimler bilinçaltına ulaşıyor ve tüketici üzerinde normal bir reklamdan çok daha yüksek oranda etki bırakıyor.

Subliminal reklamcılık denen bilinçaltını hedef alan bu tür reklamlar ilk kez 1950’li yıllarda Amerika’da ortaya çıktı. Ancak, reklamlarda kullanılması askeri amaçlarla kullanılmasından çok çok sonradır. O halde,
Psi hakkında biraz konuşmak, hatırlatmalar yapmak gereklidir.

Sübliminal = Bilinçaltı = Bilinçdışı = Üstünşuur = Psi :

Psi (Psych ; psyche) = öz, tin, can, nefes, canlılık, duygu, his; yanak, yüz, çehre..

Günümüzde bütün dünya psişe hakkında biliyor. 20 yüzyılın son çeyreğinde psi düşüncesi kamuoyunda iyice yaygınlaştı. Ve bütün dünyada esrarengiz ve bilinmez sanılan güçlerin, “imkansız” ihtimallerin, kısacası günümüzde ülkemiz gibi ülkelerde hüküm süren bilimsel düşüncenin kabul etmediği güçlerin, yeteneklerin hadiselerin ve görüntülerin sembolü oldu bu. ABD ve eski SSCB gizli yapılan Psi-araştırmalarıyla elde ettikleri bilgilerin bazı neticeleri gene kendi aralarında gizli parapsikoloji savaşı şeklindedir. Soğuk savaş bunun çok az bir yankısıdır.. ABD nin HAARP projesi de öyle.. NANO TEKNOLOJİ de tabii.

Doğu ve Batının askeri laboratuarlarında ve üniversitelerinde yapılan psi araştırmaları, psi imkanlarını hedef almıştır doğal olarak. Örn, ABD Irak’a çıkartma yapmadan önceki ve hava saldırıları sırasında kullandığı sembol, imaj ve beyin güdüm frekanslarını hatırlayınız.
En yeni bilimsel anlayışların gözetimi altında, modern teknik imkanlarla araştırma yapmaktadırlar. Bu konuda, Rusya’ da bizim bildiğimiz en az 8 büyük enstitü bulunmaktadır. En az bu kadar özenli bilimsel araştırma ABD ‘nin birçok üniversite ve özel araştırma merkezlerinde meydana gelmektedir.

Bizler için, onların bilimsel toplantılarından kamuoyuna sızan ve uzmanlık dergilerinde okunabilen her şey son derece faydalıdır. Fakat, yapılan deneylerin bilimsel esasları hakkında sunulan bildirileri çok eksik ve imalar şeklindedir. Ve Deneylerde kullanılan teknik araçların ayrıntılı tariflerinden kaçınılmaktadır. Gene, ulaşılan başarıların sonuçlarına ilişkin istatistik rakamlar aynı şekilde gizlenmektedir. Yani özetle, psi araştırmalarının büyük kısmı “top secret” başlığı altında yürütülmektedir. Yani, modern bir gizli bilimin ifşaatlarına bağlı olduğumuz ve psi tezahürlerinin varlığına ya inanmaya yada bırakmaya bağlı olduğumuz fakat kendimizce bir hüküm çıkaramayacağımız anlamına mı gelmektedir bu? Asla! Psi güçleri ve etkileri’nin objektif gerçekliği, yüzlerce yıl öncesinden beri bilinmektedir.

Yani psi araştırmaları yeni bir şey değildir ve gerçek bilimsel temele oturtulmuş psi araştırmaları ezelden beri mevcuttur. Geçmiş yüzyıllarda Batının ve Uzak Doğunun ileri gelen bilginlerinin buna katkısı çok olmuştur. Fakat onlar da gözlemlerini gizli tutuyorlar ve bunları sırdaş çemberine veriyorlardı. Bunun nedenlerinden biri, çok tehditkar ve devrimci bilgiler olarak kabul edileceği gerekçesiydi. Ancak yine de yazıları duruyor ve bilgileri emrimize amadedir.
Ülkemiz ise bir yeniyi daha başlatmıştı bu konuda. Yeterince sahiplenilmedi bir türlü. Yani, bütün bu bilgileri ıslah eden ve eksiklerini tamamlayan Dr. Bedri Ruhselman’ın bu konuda derin, kapsamlı çalışmaları ve yayınları vardır. Ve “nedense” bunları ülkemiz insanları değil ama, ABD , tüm BATI ve DOĞU çok iyi bilmekte ve kullanmaktadır

Kim bir şeyin tümünü görebiliyorsa, ona bütün parçaların manaları da anlaşılabilir olacaktır.
Sübliminal’in konusu bu ilke ile ele alacağız:

O nedenle de, bilimin en yeni konumuna göre, Subliminal = psi güçlerinin özünü ve gerçekleşmesini bilmeli; modern psi araştırmasının uygulamada nasıl ve nerelerde kullanıldığını görmeliyiz.
Altını kalınca çizmek gerekir ki, subliminalin niteliği yani ruhun ve ruhsal güç alanlarının reel güçleri hakkında genişçe bir bilgisizlik hakimdir.. Bu kaybın giderilmesi gereklidir. O halde :

Psi güçleri nedir?

Akşam evinizde tv açıp haberleri izliyorsunuz. Üzerinde fazla düşünmeye gerek duymadığınız bir olay. Çünkü naklin nasıl yapıldığını biliyorsunuz. Resim ve ses, yani ışık ve ses dalgaları, verici tarafından elektro manyetik dalgalara dönüştürülüp tv alıcısında tekrar ışık ve ses dalgalarına dönüştürülecektir. Nakli gerçekleştiren güç, elektrik enerjisidir biliyorsunuz.

Peki, enformasyon görüntülerinin diğer bir çeşidi olan ve bilinçte yüzeye çıkan resimlerin-imajların kaynağı neresidir? Örn, Bir mucidin ansızın aklına gelen fikrin kökeni nedir? Söz konusu tamamen yeni bir fikir ise, hafızanın gizli bir köşesinden gelmiş olamaz.
Şu veya bu şekilde bir yolculuğu – tatili ertelemenize sizi zorlayan iç ses ve ani seziş nasıl meydana gelmektedir?
Biriyle konuşurken karşınızdaki aniden düşündüğünüz şeyi söylüyor….peki, kitlesel telkin olayları nasıl meydana gelmektedir?

Demek ki butun insanlarda hatta tüm varlıklarda bulunan ortak bir şey- birbirini bağlayan bir şey kullanılıyor ki bunlar meydana geliyor. Yani varlıklar arasında irtibatsızlık - kopukluk olsa idi bunlar meydana gelebilir miydi?!

Bu, C.G.Jung tarafından keşfedilen, bizimse modern psi araştırmaları ışığı altında, evrensel yani ortak bir şuurdışı alan dediğimiz bağ sözkonusudur. Bu bağı yani ortak suurdışını bilinçli yada bilinçsiz kullanmak suretıyle hipnozdan tutunuz kehanelere, ilhamlara, keşiflere vd neden olursunuz. Örneğin tıpkı Tesla gibi. Tesla’nın icatları evrensel psi alanı (=enerjisi), uygulamaları da dunyanın manyetik alanından (=enerjisinden) yararlanılmak suretiyledir.

Özetle demem o ki, -olasıdır- kozmik boyutlara sahip olan, duyu organların dışında, bu görünmez suurdışı-ortak alanın üzerinde duracak olursak hepimiz psişik bir irtibat ağı ile onunla ve birbirimizle, bağlıyız. Nasıl her enformasyon veya bilgi, bir davranış reaksiyonu meydana getiriyorsa, burada da öyledir. İnsan ne kadar şuursuz olursa etki, onun için, o kadar tesirli ve zorlayıcıdır. Bu durumda, onun, davranışı şuursuzca düzenlediği ve yönettiği söylenebilir. Ancak bu şu da demektir ki, ortak şuur dışı alanın (tıpkı dünyanın manyetik alanı gibi) şuurlu olarak, belli bir frekansı etki altına alınıp, içindeki (depolanmış yani kullanılmış ve kullanılmayı bekleyen bilgi) akıtılabilir yada içine şuurlu olarak sokulan bilgi, uyumlu birilerine şırınga edilebilir. Bu, zaten uzun yıllardır Rusya’da kullanılmaktadır.

[ Evet, insanlığın bütün bilgisinin, şimdiye kadar ki ve bundan sonraki muhtemel olacak bütün düşüncelerin ve davranış kurallarının bir evrensel ansiklopedide toplanmış olduğunu düşünelim. Bu, şuurdışı=şuurüstü=şuuraltı olurdu. Ve işte insan bu evrensel ansiklopedinin bir nüshasına sahiptir. Buradan çıkan sonuç şudur:

- Bu nushadaki bilgileri açığa çıkarmak yada çıkaramamak bütün mesele burada. Yuzeye çıkarabilen öğrenmiştir yani bilinçlidir.
- Yine buradan çıkan sonuç şudur: Öğrenme, dıştan nakledilen bir olay değil, aksine, içsel bir okuma görme hadisesidir.
- Yani, bilinçlenmenin idraklenmenin önemi buradadır.
- Yani, bu durumda kontrol şuuraltının değil (ki buna otomatizma denir- farkındasızlıktır), şuurundur (ki buna şuurlu davranış-kendinin farkında olma-farkındalık hali denir) ]

Buradan özetle, hafıza, algıların kimyasal yolla beyin hucrelerine nakşedildiği bir depo olmadığı gibi, şuur ve şuurdışı = bilinçaltı da birbirinden ayrı değil bir bütündür. Bunlar ortak bir psi alanıdır. Yuzeyde olan kısmına şuur diyoruz, yuzeyin altında olan kısmına da
şuuraltı diyoruz,. bu tıpkı bir buzdağı örneğidir.

Bu evrensel yani ortak suurdışı=şuurdışı=psi alanı, pozitif amaçla ve şuurlu olarak kullanıldığında, örneğin barışı yaratıcı yeteneklerin genişletilmesi için üstün bir kaynak hizmete açılmış olur. Tersi ise, insanlığın birbirinin boğazına saldırmasına neden olur, ABD nin HAARP projesi gibi.

Bireyleri uyuşturucu gibi şeylerden, ruhsal bozukluklardan kurtarmak amaçlı olarak -yani satın almayı şartlandıran subliminal reklam tekniğinin tersine olarak kullanıldığını bir düşününüz… Bu tür uygulamalar, kişinin psi enerjisinin uyandırılarak, uygun raylara oturtulması demektir. Yani şuurdışını yalnızca psişik rahatsızlık ve diğer menfi olayların açıklaması olarak kabul etmek yerine, yaratıcı nitelikleri doğrultusunda incelemek ve bunları her normal ve sağlıklı insan için erişilebilir yapmak da söz konusudur.

Şimdi, subliminal reklamlarda neden sembol kullanılmaktadır etkileme gücü olarak? Ona değinelim: Semboller zaman dışı bilgi taşıyıcılarıdır. Bu tür bilgi nakli, ne zahmetli öğrenim ve yorucu düşünmeyi ne de şuurlu olarak iradeyi ortaya koymayı gerektirmektedir. Bu, bir şeyin veya durumun kavranmasından dolayı ortaya çıkan anı, doğrudan doğruya bilmedir. Bu şekildeki bilgi edinmeye, apaçıklık denmektedir. Her şeyde olduğu gibi her sembolünde bir titreşim hali vardır. Örneğin, bir kurukafa ile bir kalp sembolu arasındaki titreşim farkını ve hissettirdiklerini bir düşününüz.

Alışılmış duyularla algılanamayan ve psi-alanı’ na ait titreşim etkilerine dayanan vasıtalardan biri de subtronik müziktir. Kişilerin ön planda algıladıkları basit, hafif fakat arka plana yerleştirilmiş etkilerle süzülen kulağın duyamayacağı seslerle, semboller yerleştirilebilir şuuraltına ve kişi böylece yönetilebilir.

Bütün bunlardan demem o ki, benlik şuurunuzu kapsamlı uyanık tuttuğunuz takdirde, yanaşmalarına müsaade etmediğiniz bütün enformasyonlar, sizi etkisi altına alamaz. Etki altında olmak, bilinçsizlikle paralel orandadır.

Benlik şuurun uyanıklığı da seviye seviyedir. İnce ayrıntılar için ince ayar gereklidir, tıpkı radyo alıcısı gibi. Bilincin, çok açılı ve çok çeşitli idraklerle kapsam kazandırılması ve derinleştirilip yukseltilmesi şarttır. İtina ve sabır ile zihninizi kontrol etmeyi, her şeyden önce otomatik davranışları –otomatizmi- devre dışı bırakmak gereklidir. Yani her türlü isteklerin arzuların nedenini niçinini araştırmak ve bunlara hakim olabilme gücünü elde etmek ön koşuldur. Bu, öylesine yaşamamak demektir. Ne güdülerinin ne de güdülmenin etkisi altında olmamak demektir ki insana yakışan budur. Diğer türlüsü zaten hayvanlarda da mevcuttur.

Hakiki öğrenmek ve biliclenmek esasen, kendi araştırma, inceleme ve gözlemlerinizi artırıp, başkalarından duyduklarınızla karşılaştırmak, kritik etmek sonucu elde edilen, kendimizce yaratılan bilgidir. Sizi, siz yapan budur. Aksi halde bir taklitten, güdülenden daha fazla bir şey değilsinizdir.
Kendi gözlemleriyle ve kritik edip karşılaştırmalarla öğrenmek, diğer bir deyişle tam kanaat ortaya çıkarmak, işte bu bilimsel davranıştır. Şuurlu olmak kudrettir ve bu kudret dış güce üstündür. Konumuz sübliminal etkileme tekniği olduğuna göre, burada sübliminal etkilerle üstünlüktür.

Subliminal, muazzam bir güçtür.. Bunu bilmek ve kendimizde bu guce göre ve de kendimize ozgu ayarlar yapmak durumundayız.

Bilinçdışı etki alma etki verme; yada bilincalti etkisinin/gudumunun dilini çözmek; etkisini nasıl yanıtlayacağımızı bilmek, ayarlamak bilinclilik seviyemizi yukseltmekle, bizi biz yapan değerlerimizi, ozumuze dair ic bilgimizi açığa çıkarmakla ve ona kapsam kazandırmakla mümkündür..

Ozetle derin aklımızın ve beynimizin hakimi olmak zorunludur.

OVACIK ALTIN MADENİ VE HUKUK SAVAŞI - 1

Yöre halkının tüm direnişine, en yüksek mahkemelerin defalarca “Altın madeninin kapatılması” yönünde verdiği kararlara rağmen Ovacık Altın Madeni kapatılmadı.Üstelik yöre köylülerinin açtıkları davalarda karşı taraf altın madeni şirketi değil, devletti. Mahkemeler devletin verdiği izinleri iptal ettikçe siyasi iktidarda görevde bulunanlar şirket lehine temyize baş vurdular.

SİVİL HALK DİRENİŞİ

ÖNSÖZ

Ovacık Altın madenine karşı direnişi (1989 yılından bu güne kadar) yerel KUZEY EGE GAZETESİ ve ulusal basından çıkan haberleri “YORUMSUZ” olarak olanaklar elverdiğince bu toplamak istedik.

Yöre halkının tüm direnişine, en yüksek mahkemelerin defalarca “Altın madeninin kapatılması” yönünde verdiği kararlara rağmen Ovacık Altın Madeni kapatılmadı.

Üstelik yöre köylülerinin açtıkları davalarda karşı taraf altın madeni şirketi değil, devletti. Mahkemeler devletin verdiği izinleri iptal ettikçe siyasi iktidarda görevde bulunanlar şirket lehine temyize baş vurdular. Temyiz ret edince yeni izinler verdiler. Ve hep “MADENİN ÇALIŞMASI İÇİN ÇALIŞTILAR.” Hatta Bakanlar kurulu olarak gizli prensip kararları alıp bu kararın iptali için açılan davada yüksek mahkeme istemesine rağmen mahkemeye göndermek istemediler.

Halbuki, halkın oyu ile iktidara gelip ülkeyi yönetenler önce kendileri anayasa ve yasalara bağlı kalıp, yargı kararlarına uyması demokratik ve hukuk devleti gereği olmasına rağmen buna uyulmamıştır. Bunun için kimseden de hesap sorulamamış ve sorulamamaktadır. (Sadece birkaç kişi mahkeme kararlarını uygulamadığı için, AİHM kararına göre maddi tazminat ödemek zorunda kalmıştır.)

Ovacık altın madenine karşı verilen mücadele “DEMOKRATİK, YASAL ve PROVAKASYONA İZİN VERİLMEYEN HALK DİRENİŞİDİR.”

Ovacık Altın madeninin açılması için izin verilmesinden bu güne kadar;

Şirket; Ovacık altın madeni için ilk kez 1989 yılında Maden Dairesinden arama ruhsatını, 1991 yılında da Orman Bakanlığından işletme izni alır. Bu gün Ovacık maden arama bölgesinde altın bitmiş, şirket işletmeyi kapatmayıp Bergama _ Ayvalık ilçelerine bağlı çam fıstığı ormanları ile kaplı “KOZAK YAYLASINDA” altın aramak, buradan çıkardığı toprağı kamyonlarla Ovacık köyündeki işletmeye getirmek, burada eskiden olduğu gibi siyanürle yıkayarak altın elde etmek istiyor.

Ovacık altın madenine karşı mücadele edenlere destek olmayan, sessiz kalan “KOZAK KÖLÜLERİ” şimdi altına karşı mücadele başladılar. “BİZİM ALTINIMIZ ÇAM FISTIĞIDIR” diyorlar. Örgütlü Mücadele için “KOZAK YAYLASI DOĞAL ÇEVREYİ KORUMA KÜLTÜR VE TURİZM DERNEĞİNDE” kurdular.

“EUROGOLD” isimli altın şirketi 1989 yılında Maden dairesinden ilk arama ruhsatı ve orman bakanlığından 1991, Maden dairesinden 1992 yılında işletme izni aldığından bu yana;

ANAP iktidarları:

Başbakanlar, T. ÖZAL (1983 – 89),

Y. AKBULUT (1989 – 91), M. YILMAZ (1991 )

DYP-SHP (CHP) iktidarları:

Başbakan S. DEMİREL (1991 – 93),

T. ÇİLLER (1993–1996)

ANAP–DYP iktidarı:

Başbakan M. YILMAZ ( 1996)

RP –DYP iktidarı :

Başbakan N. ERTBAKAN (1996 – 97)

ANAP – DSP – DTP iktidarı

Başbakan M. YILMAZ (1999)

DSP azınlık iktidarı

Başbakan B. ECEVİT (1999)

DSP – MHP – ANAP iktidarı :

Başbakan B. ECEVİT (1999 – 2002)

AKP iktidarları :Başbakan A. GÜL (2002 – 03)

Başbakan T. ERDOĞAN .

Ama nedendir bilinmez hiç biri yargı kararlarını uygulamadı, farklı davranmadı.

Altın şirketleri, “OVACIK ALTIN MADENİ” ilk. Onun çalışması çok önemli. “BURADA BAŞARILI OLMALIYIZ Kİ, TÜRKİYEDE YÜZLERCE YERDE DAHA ALTIN ÇIKARMA VE İŞLETME RUHSATI ALALIM.” Bu yüzden ne pahasına olursa olsun Ovacık altın madeni çalışmalı diyorlardı.

Şimdi Ovacık’ da altın cevheri bitti. Sıra Bergama’nın yeni bir cenneti KOZAK YAYLASINDA altın arıyorlar. Buradaki toprağı kazacaklar, Ovacık’ da ki tesise götürüp oradaki siyanür havuzunda yıkayacaklar.

Kozak yaylasında hiç kimse arazisini madene satmıyor. Ama devletin hüküm ve tasarrufunda olan kamu malı ormanlarda “KOZA ALTIN MADENİ ŞİRKETİ” yine izini almış olmalılar ki binlerce çam ağacını kesiyor, torağı kazıyor, altın arıyorlar.

Bergama – Ayvalık ilçelerine bağlı köylerin bulunduğu KOZAK YAYLASINDA YAŞAYANLAR altın aranmasına karşılar. “BİZİM ALTINIMIZ ÇAM FISTIĞIDIR” diyorlar. Altın madenine karşı mücadele etmek için “KOZAK YAYLASI DOĞAL ÇEVREYİ KORUMA KÜLTÜR VE TURİZM DERNEĞİNDE” örgütlendiler.

Birde KAZ DAĞLARI var. Şimdi madenciler buraya da el attı. KAZ DAĞLARINDA binlerce çam ağacı kesiliyor, toprak delik deşik ediliyor. KAZ DAĞLARINDA ve çevresinde yaşayan herkes karşı olmasına, her gün basında bu konu gündeme getirildiği halde siyasi iktidar anlaşıldığı üzere madene karşı değil ve binlerce ağaç kesilecek, yer delik deşik edilecek, doğa siyanürle zehirlenecek. İbrahim BAYTAK

**************************************************************************************************************************

OVACIK ALTIN MADENİ MACERASI BAŞLIYOR

Altın madenlerinin işletilmesi batı ülkelerinde çevre bilincinin gelişmesi ile kamuoyunun tepkisi ve maliyeti çok artmış. Bu nedenle maden şirketleri çevre bilincinin ve sivil toplum örgütlerinin gelişmediği ülkelere yönelmiş.

Ovacık altın madeni ROMA – BİZANS döneminde işletilmiş Dikili – Burhaniye istikametine doğru 30 – 35 m derinde 1 ton toprakta 29-30 gram altın bulunuyor. (1 ton toprakta 20 gram altın çıktığında zengin sayıldığı düşünülünce Ovacık altın madeni çok zengin sayılır.)

ECZACIBAŞI (ESAN), AVUSTRALYA ACM GOLD, ve KANADA ve ALMAN sermayesi ağırlıklı Metal MİNNİNG firmalarının ortaklığı ile oluşturulan EUROGOLT MADENCİLİK A.Ş. Bergama’yı seçiyor.

AR – 40954 sayı 2104 / 1989 tarihli altın arama ruhsatı Enerji ve tabi kaynaklar Bakanlığı maden dairesince ECZACIBAŞI ENDRÜSTRİ Hammadde sanayi ve Ticaret A.Ş ne verilmiş.

Sonra EUROGOLD Madencilik hizmetleri A.Ş ne devir ediyor. Daha sonra sahanın siyanür ihtiyacı belirlenmiş 04.07.1991 tarihinde EUROGOLD işletme ruhsatı almış.

Bundan sonra Maden dairesine başvurarak Ovacık altın madeni teknolojik değerlendirme raporu sunup işletme ruhsatı istiyor. Bu raporda üretim nasıl ve hangi yılda yapacağını beyan ediyor. Bakanlık beyan doğru mu? uygun mu? Diye kontrol etmesi gereken maden dairesi yerinde hiç inceleme yapmadan raporu aynen kontrol kabul ediyor.

“Altın demek zenginlik demek” çevre köylüleri ve Bergamalılar seviniyor. Ancak madenden çıkan topraktan altının “SİYANÜR” ile ayrıştırılacağını öğrenince hayal kırıklığına ve korkuya kapılıyor insanlar.

Siyanür depolamak için, 36 futbol sahası büyüklüğünde üstü açık atık havuzu yapılıyor, tabanı kille kaplanıyor.

Altın makinelerle, dinamit patlatılarak çıkarılacak, toprak öğütülecek, siyanürlü su ile yıkanacak. İşte altın bu şekilde elde edilecek.

EUROGOLD çevre etki değerlendirme (ÇED) raporu hazırlıyor. Bunu ücreti karşılığı Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) mimarlık fakültesi çevre mühendislik bölümüne yaptırıyor. ÇED raporunu hazırlayan komisyon “SİYANÜRLE ALTIN ELDE ETMEK TEHLİKELİ DEĞİL” diyor.

Şirket tepkileri azaltmak için BÖL ve İŞLET yöntemi ile Çam köy ve Ovacıkta bazı kişilerin tarlalarını 4 – 5 katı fiyatına satın alıyor. Bazı insanları işe alıyor. Köylülerden araç kiralıyor.

Maden sahasında ormanlık bölgedeki bütün ağaçlar kesiliyor. Atık havuzunda sızıntı olması durumunda SİYANÜRÜN yer altı sularına karışma tehlikesi yaratıyor. Atık havuzunun üstü açık olduğundan SİYANÜRÜN buharlaşarak havaya karışması tehlikesi oluşuyor. Siyanürle kullanılan su ve siyanürlü toprak ne olacak? Madende iş bitip maden terk edilince 50 – 80 yıl arası etkisini yitirmeyen ve tehlike saçan atıklar ne olacak?

18.09.1992 tarihinde; SHP Bergama ilçe yönetimince ALTININ SAĞLAYACAĞI ZENGİNLİKLER Mİ? ÇEVRENİN YOK OLMASI MI? Konulu panel düzenleniyor. Panele bakan, milletvekilleri, muhtarlar, sendikalar, odalar, demokratik kitle örgütleri, basın ve TV ler çağrılıyor. Bakan ve milletvekilleri gelmiyor.

Panelin divan başkanlığını ALİAĞA belediye başkanı Hakkı ÜLKÜ, yazmanlığı DYP ilçe başkanı Nuray ALTINBAĞ ve Makine mühendisi İsmet BAYTAK yapıyor.

DYP ilçe başkanı bir öneride bulunuyor. “Her görüşten olan kişilerden bir kurul oluşturulsun. Bu kurul SİYANÜR İLE ALTIN ÇIKARILMASI zararlı veya değil karar versin” diyor.

ANAP ilçe başkanı Raşit ÜRPER panele kişi olarak katıldığını bu konuyu tartışmaya açan belediye başkanı Sefa TAŞKIN’ a teşekkür ettiğini söylüyor. “Ben jeoloji mühendisiyim. Riskler sıfır olmadan maden çalışmasın. Refah ve zenginlikten önce insan yaşamı gelir.” Diyor.

EUROGOLD genel müdürü ROGER MURDOCK, dünyada uzman şirketiz. En modern yöntemler uygulanacak. Altının çıkarılmasında siyanürle çıkarılması tek yöntemdir.

SHP ilçe başkanı Oktay KONYAR “bu yöntem risklidir. Altının bu yöntemle çıkılması konusunda yöre halkı arasında referandum yapılsın. “

Bergama belediye başkanı Sefa TAŞKIN, “siyanür zehirlidir. Hangi tedbiri alırsanız alın risk ve tehlikeyi önleyemezsiniz. Altının çıkarılmasında başka yöntem bulununcaya kadar altın toprağın altında kalsın” diyorlar.

* Bütün bu sakıncalar nedeniyle Bergama Çevre Derneği “REFERANDUM” yapılmasını istiyor. (eylül / ekim.1992)

* Çevre bakanlığı toplantı düzenliyor. Toplantıya katılanlardan bakanlık yetkilileri dışında herkes SİYANÜRLÜ ALTINA karşı. 30.10.1992

* Bergama altın izleme komisyonu SİYANÜRLÜ ALTINA HAYIR mitingi düzenliyor. Kuzey Ege araştırmasına göre madene, DYP, Ticaret Odası ve kaymakam hariç herkes karşı çıkıyor. 28.02.1993

* Bergama ÇEV –DER, Başbakan Tansu ÇİLLER’ e bir telgraf çekerek “SİYANÜRLÜ ALTIN İSTEMİYORUZ” diyor.

Bütün bunlara rağmen EUROGOLD firması maden sahasında arıtma tesisini kurmaya başlıyor, tüm partilerin ilçe yönetimlerini ve kitle örgütlerini “SİYANÜRLÜ ALTININ ZARARLI OLMADIĞI KONUSUNDA” İKNAYA ÇALIŞIYOR.”

* SHP İLÇE BAŞKANI Oktay KONYAR “SİYANÜRLÜ ALTINA HAYIR” derken Bergama Ticaret odası başkanı Ali İhsan SÜTER “gerekli tedbirler alındıktan sonra maden çalışsın” diyor.

* Eğit – Sen den Musa GÜNEŞ, Tüm önlemeler alınırsa sakınca yok.

* Eğitim İş’ den Mustafa ÖZKAN, Ulusal servet toprak altında kalmasın, insana veya çevreye zararı yoksa maden açılsın.

* DYP yönetim kurulu üyesi Kazım ÖZÇOBAN, Zarar asgariye indirilecek tedbirler alınsın maden açılsın. Hem işsizlik var diyoruz hem de işsizliği azaltacak fırsatlara hayır diyoruz.

* DSP den Adnan AVCI, Önemli olan insan sağlığı, madene karşıyız.

* RP den Mehmet ŞİMŞİR, Madeni yabancılar değil kendimiz işletelim.

* 15.03.1994 de Bergama ÇEV – DER Çam Köyde 1000 kişinin katıldığı “SİYANÜRLÜ ALTINA VEDA” paneli düzenliyor.

* 01.09.1994 de Bergama Belediye Başkanı Sefa TAŞKIN’ ın davetlisi olarak Bergama’ya gelen Münih teknik üniversitesi EKO Kimya Bölüm başkanı Prof. Rr. Friedhelm KORTE görüştüğü EUROGOLD yetkililerine projede eksik yönler bulunduğunu belirtiyor.

* 15.10.1994; Çevre bakanının “OLUR” vermesi nedeni ile maden çalışmaya başlıyor.

* 16.10.1994 günü Çam Köyde basın toplantısı yapılmasına karar veriliyor. Köyde bütün kahvehaneler mühürlü olduğundan basın toplantısı yolda yapılacak.

* Jandarma buna da izin vermiyor. Hatta TRT nin çekimine bile izin verilmiyor. ATV kamerasına el konuyor. Katılımcıların ısrarı üzerine basın toplantısını kapalı yerde yapılmasına izin veriliyor. Toplanan kalabalık yürümesine de izin verilmediğinden köye araçlarla gidiliyor ve köyde yapılan basın toplantısı olaysız olarak sona eriyor.

* Bergama belediyesinin (Ekim/1994) olağan toplantısında Başkan Sefa TAŞKIN’ a “altın madeni ile ilgilenmek, hukuki yollardan mücadele etmek, dava açabilmek ve madene karşı yapılacak tüm çalışmalar için” Belediye meclisi oy birliği ile yetki veriyor.

* Bergama Hükümet Konağının açılışı için Bergama’ya cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL gelecek. O gün “SİYANÜRLÜ ALTIN” ile ilgili her türlü protesto yasaklanıyor.

* En küçük bir protesto veya başka bir eylem olursa İzmir valisi Kutlu AKTAŞ Bergama belediye başkanı Sefa TAŞKIN’ ı sorumlu tutacağını belirtiyor. 17.11.1994

AVRUPA PARLEMENTOSU KARARI (17 kasım 1994-11 (E) 84-0410/94)

1- Siyanür içeren maddeleri madencilikte kullanılmasının yasaklanmasını ve yüz yıllık ürünlerle ormanları içeren değerli bölgelerin tahribinin önlenmesi amacı ile Türkiye Hükümetine çağrıda bulunmaya

2- Üye ülkeler ve Türkiye’nin, Ak deniz ve tarihi SİT’ lerini korumak için yükümlü olduklarının vurgulanmasına,

3- Üye ülkelere ve özellikle Federal Alman Cumhuriyetine tüm bölgede ciddi çevre ve sağlık hasarına yol açacak bir zehirli madde olan Siyanürün Alman şirketleri tarafından kullanımının yasaklanması ve Alman şirket ve bankalarının AB dışında bile Alman ve AB standartlarına riayet etmesi için çağrıda bulunmaya,

4- Komisyondan Bergama-Edremit yöresinde Lesbos Adasında ve Ege de planlanan siyanürle altın çıkartma yönteminin ekolojik etkilerinin, araştırılmasını talep etmeye ve komisyon ile üye ülkelerinin açık ve yakın ekolojik felaketin önlenmesi için tedbir almalarını talep etmeye,

Başkanlık tarafından bu kararın konseye, komisyona, Hükümetleri, üye ülkelerin parlamentolarına, Türkiye hükümetine gönderilmesine karar verilmiştir.

Oy kullanan üyeler :172

Kabul : 170

Ret : -

Çekimser : 2

(Kaynak :Bergama Belediyesi kaynak yayınları: Avukat Noyan ÖZKAN tarafından Türkçeleştirilmiştir.)

* Ülkemizde yürürlükte olan zeytin yasası, zeytinliklere 3 km den yakın yerlere toz, kimyevi atık, duman çıkaran tesis yapılamaz diyor. İşte bunun için Bergama belediye başkanı Sefa TAŞKIN, Bergama Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davada görevli bilirkişi heyetinin mahkemeye sundukları raporlarında altın madeninin çevresindeki zeytinliklere zarar vereceğini belirtiyorlar.

Asliye hukuk mahkemesinin kararına yapılan itiraz üzerine DEÜ mühendislik fakültesinden Doç. Dr. Hasan MORDOĞAN, çevre mühendisi Doç. Dr. Hikmet TOPRAK, EÜ Ziraat mühendisi Doç. Dr. Esen ÇELEN “EUROGEOLUN VERDİĞİ TAAHHÜTNAME VE ETKİN DENETİM NEDENİYLE BU ŞEKİLDE ALTIN ÇIKARILMASI ZARAR VERMEZ” diyorlar. 01.08.1995

* Güney Amerika kıtasında GUYAN’ da ki altın madeni siyanürlü atık barajı aşırı yağışlar sonucu taşmış. 01.09.1995

* Kütahya ili Dülkadir köyünde 9 yıldır GÜMÜŞ madeni işletmekte. Son yıllarda 22 si kanserden olmak üzere 34 kişi ölmüş. 01.11.1995

* Bölge halkı adına, Altın madeninin işletme izninin iptali için İzmir 1. İdare mahkemesine açılan dava ret edildi. 04.04.1996

* Bergama belediye başkanı Sefa TAŞKIN EUROGOLD şirketinden özel ulakla gönderilen yazılı işbirliği önerisini “BİZ İŞBİRLİKÇİ DEĞİLİZ, SATILACAK ONURUMUZ YOK” diye ret etti.

Ovacık ve civar köy muhtarları “BİZLER ÖLÜM TEHLİKESİ ALTINDA YAŞAMAK İSTEMİYORUZ” diyerek milletvekillerine madenin kapatılması için çağrı yapmış ve sonuna kadar mücadeleye kararlı olduklarını belirtmişler. 08.04.1996

* EUROGOLD altın madeni şirketi atağa geçerek 10.04.1996 da İzmir Ege Palas otelde genel müdür Jack TESDARD, yaptığı basın toplantısında 7 ayrı hükümet, 11 ayrı bakanlık ve bunlara bağlı 700 den fazla imzalı onay ile madeni çalıştırmak için izin aldıklarını, 12–15 ay sonra ilk altını çıkaracaklarını açıkladı. 15.04.1996

* Bergama belediye başkanı Sefa TAŞKIN, çok uluslu EUROGOLD şirketi altın madenini işletmek için direnirken bazı bilim adamlarınca, isimlerini çıkar karşılığı kullandıran bilirkişilerce desteklendiğini söylüyor. 22.04.1996

* Çevrecilerin, Ovacık altın madeninin işletmek isteyen EUROGOLD şirketine izin veren Çevre Bakanlığına karşı İzmir 1. İdare mahkemesine açtıkları davayı kaybetti. 3 hakimden biri “bilirkişi raporu şirketin taahhütnamede öngörülen koşulları yerine getireceği varsayımına dayanılarak incelendi” demiş ve “insan sağlığını önemli ölçüde ilgilendirir” diyerek karara katılmıyor, “Hiçbir ekonomik değer insan sağlığından önemli olamaz” diyor. 29.07.1996

* Ülkemizin değişik yerlerinden gelen çevreciler EUROGOLD genel müdürü Jack TESDARD sembolik olarak “katranlandı, kuş tüyü yapıştırıldı, Bergama’dan kovalandı.”

Ertesi gün de EUROGOLD’ un ocağına (Ovacık köyünde) incir ağacı dikildi. 17.02.1996

* EUROGOLD firması altın arayacağı bölgede 200 çam ağacı kesecek. Çevre köy muhtarları “KESME” diyor. Halbuki şirket yöneticileri yaptıkları protokole göre kesecekleri çam ağacı bedellerini Orman genel Müdürlüğüne yatırmışlar. Kesilecek ağaçlar Orman işletme müdürlüğü tarafından damgalanmış. 14.10.1996

* DSP İzmir milletvekili Veli AKSOY siyanürlü yöntemle altın üretilmesine izin verilen düzenleme gözden geçirilsin, altın işletmesi ulusal çıkarlarımıza uygun hale getirilsin diye meclis araştırması istemiş. 21.10.1996

* Ovacık altın madeninde 2400 çam ağacının kesime başlanmış ve 300 ağaç kesilmiş. Ancak Orman Bakanlığının talimatı üzerine kesim durmuş. 11.10.1996

Ağaç kesimi yeniden başladı.

15.10.1996 saat 14.30 da Altın madeni bölge köylüleri ÇANAKKALE-İZMİR yolunu 7 saat trafiğe kapattı. “Altın madeni istemiyoruz. Diye haykırdılar. Kaymakam Temel KOÇAKLAR 16 muhtarla toplantı yaptı. 25 kasım 1996 tarihinde Bergama’da miting yapılması için Kaymakamdan izin alınca köylüler olaysız olarak dağıldı. “Biz toprağımızı korumak ve çocuklarımızın siyanürden zehirlenerek ölmesini önlemek için mücadele ettiklerini söylediler.

Yağmura rağmen

“SİYANÜRLÜ ALTINA HAYIR” mitingine 2000 kişi katıldı. EUROGOLD DEFOL ,

Başka Bergama yok,

Siyanür varsa canlılar yok,

Bergama ekonomisi yok,

İçme suyu yok, pamuk, zeytin, tütün, Kozak çam fıstığı yok,

Bergama’mız yok,

Siyanürlü ölüme karşı yaşam hakkı istiyoruz diye haykırdılar. 25.11.1996

* CHP ilçe başkanı Oktay KONYAR, ÖDP ilçe başkanı Birol ENGEL ve Ovacık altın madeni yöre köylülerinden yaklaşık 100 kişi Bergama’da belden yukarıları çıplak bildiri dağıttılar.

EUROGOLD defol, siyanürlü altına hayır, korkmayın referandum yapın, susma sustukça sıra sana gelecek sloganlarını attılar. 23.12.1996

* Madencilikten sorumlu devlet bakanı Teoman Riza GÜNERİ, “altın çıkacak” deyince yöre köylüleri madenin açılmasına kesinlikle izin vermeyiz dediler.

DEÜ maden ve jeoloji mühendislik bölümü öğretim üyeleri ve yaklaşık 50 bilim insanı, “madene karşı gelmek siyasi şov, altın üretimi felaket demek ülke çıkarına uygun değil her maden ocağında risk vardır” demişler. 06.01.1997

* Altın madeni bölgesindeki 8 köyde yapılan referandum sonucunda 3233 kişiden 2886 kişi oy kullanıyor hepsinin oyu da madene HAYIR. Siyanürlü şirket, Türkiye’yi terk et, şimdi 17 köyde referandum diyorlar.

Buna rağmen hükümetin tavrında bir değişiklik görülmüyor. Hatta bakanlık yetkilileri şirkete “üretimi hızlandırın” diyor. Hükümetin tavrını İzmir valisi Kutlu AKTAŞ dile getiriyor. “MADEN AÇILACAK VE ÇALIŞACAK.” 20.01.1997

* Bergama Belediye düğün salonunda yapılan “Susurluktan siyanürlü altına” konulu toplantıda Narlıca köyü muhtarı “Siyanürle her gün ölmektense bu gün ölelim. Emperyalistler dün askerleri ile geldiler, bu gün siyanürlü zehirleri ile. Bu yüzden bu madene karşıyız. Narlıca köyü veya 17 köy için değil bölgemiz ve Bergama için karşıyız”

Oktay KONYAR, “Şirket 50 milyon dolar harcamış, bunu rüşvet olarak dağıtmış”

Bergama belediye başkanı Sefa TAŞKIN, “Susurluk devlet-mafya-siyaset çetesini açığa çıkardı. Burada ise devlet-siyanürcü şirket-sahte bilim adamları ortaya çıktı.”

ÖDP genel başkan yardımcısı Bülent FORTA, “Siyasetin ve doğanın kirlenmesi hakkında “doğayı insanlar, insanları siyaset kirletir." 24.10.1997

* Ovacık altın madeninin izinlerinin iptali istemi ile açılan “yürütmeyi durdurma” davasında Danıştay 2. Defa ret kararı. Ancak Danıştay davayı esastan inceleyecek. 17.02.1997

Bergama Belediyesi önünde toplanan altın madenine karşı olan eylemciler, İzmirli çevreciler gelince BERGAMA – İZMİR EL ELE ve SİYANÜRLÜ ŞİRKET BERGAMAYI TERK ET yazılı tişörtleri giydiler. Ellerinde meşale, davul, zurna eşliğinde Atatürk alanında halay çektiler. 19.03.1997

* ÖDP madene karşı çıkan köylülere destek için 15 sanatçıyı Bergama’ ya getirecek. 24.03.1997

* Altın madenine karşı “İZMİR-BERGAMA EL ELE HAREKETİ” İzmir’ den Bergama ASLEPİONA kadar bisiklet yürüyüşü gerçekleştirdi. 13.04.1997

* 22.04.1997 günü saat 03.00 de, yaklaşık 5.000 (beş bin) kişi yöre köylüsü altın madeninin etrafını çeviren tel örgüleri traktör, kamyon v.b. araçlarla geçerek, kadın, erkek, çocuk maden sahasına girdi. Araçları inşaat alanı çevresine park edip madeni işgal ettiler.

Olay duyulunca maden sahasına medya akın etti. 2 otobüs çevik kuvvet polisi, 2 panzer, çok sayıda jandarma geldi. Vali Kutlu AKTAŞ saat 14.00 de madene geldi. Köylülerin temsilcileri ile görüştü. Vali “yetkimi kullanıp madeni 20 gün kapatıyorum, madeni boşaltın, yoksa güvenlik güçleri güç kullanarak boşaltır” dedi. Köylüler ise “madenin çalışmasına izin veren bakan gelsin, maden tamamen kapansın” dediler. Tartışmalar sürerken Oktay KONYAR köylülere “madenin 1 ay kapanmasını kabul ediyor musunuz?” diye sordu. İtirazlar yapılsa da çoğunluk kabul edince işgal sona erdi.

*TÜBİTAK, “siyanürün çevre için büyük tehdit olduğunu açıkladı. 05.05.1997

* 07.05.1997 günü 23 otobüsle altın madeninin kapatılmasını isteyen 1300 köylü Ankara’ da CHP ve ANAP genel başkanları ile görüştü.

Bergama’ya gelen devlet bakanı Teoman Rıza GÜNERİ yaklaşık 5000 maden karşıtı köylü tarafından İzmir çatısında karşılandı. Bakanın Bergama’nın bütün köy muhtarları ile öğretmen evinde toplantı yapılacağı söylendi ve dağılmaları istendi. Köylüler kabul etmedi ve maden sahasına gidilmesini istedi.

Uzun tartışmalardan sonra bakan kabul etti. Topluca maden sahasına gidildi. Yerel basın ve ulusal medya, köylülerin temsilcileri, madenin yetkilileri, bürokratlarla birlikte maden sahası gezildi, açıklamalar yapıldı. Kesilen ağaçlar, hafriyatlar gösterildi. Köylüler madene alınmadı, madenin tel örgüleri dışında bekledi.

Bakan köylülerin sözcülüğünü yapan Oktay KONYAR’ a “madenin çevreye, doğaya ve insanlara zarar vermeyeceği konusunda gerekirse Ankara’da seni ikna edelim, sen köylülerin önderisin, sende onları ikna et” dedi. Oktay KONYAR buna şaşırdı, “bu doğru değil, madenin zararsız olduğuna köylüleri ben bile ikna edemem” dedi. Ve hemen öneriyi ret etti. Daha sonra toplu halde Çam köy meydanına gidildi. Bakan, vali, kaymakam, bürokratlar, belediye başkanı Sefa TAŞKIN, Oktay KONYAR, köy muhtarları, siyasi partilerin ilçe başkanları, medya ve yerel basın ve yaklaşık 5000 köylü önünde konuşmalar yapıldı. Köylüler kararlı bir şekilde madenin kapanmasını ve kapanmadığı taktirde eylemlerini sonuna kadar devam ettireceklerini söylediler, sloganlar attılar. Saatler süren tartışmalardan sonra bakanın çalışma taraflısı olduğu anlaşıldı. Sonuç alınamadan bakan köyden ayrıldı.

DANIŞTAY 6. Dairesi kararı;

Anayasanın 17. Maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına ve 56. Maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. SİYANÜR LİÇİ yöntemi ile altın madeni işletmek, yapılacak denetime güvenip risk azaldı demek mümkün değildir. Bu yöntemle maden işletilmesinde kamu yararı bulunmamaktadır.

Bu karar üzerine 18.05.1997 günü Çam köyde maden civarı köylüler ile ülkenin çeşitli yerlerinden gelen yaklaşık 5000 kişinin katıldığı piknik den sonra çevreciler ve ÖDP genel başkanı Ufuk URAS ve sanatçılarla birlikte Çam köy meydanına 7 KÖY KİTABESİ dikildi.

* EUROGOLD Ovacık altın madeninde inceleme yapan Avustralya büyük elçisi İzmir Grand hotelde basın toplantısı yapıp, “Türk yetkililer madenin çalışmasına sıcak bakıyor” dedi.

Konuşma sırasında salona yüzlerce Bergamalı girdi. Çevre yürütme kurulu başkanı Oktay KONYAR Evans’ a “bizi dinleyin” dedi. Bergama halkı siyanürlü altın madeni istemiyor. En büyük yargı kararı uygulanmıyor. EUROGOLD Bergama’ yı terk et dedi. Büyük elçi, pürüzler var, bunlar Ankara’da çözülebilir dedi. Bu söze tepki gösteren köylüler pankart açıp “siyanürcü şirket, Bergama’yı terk et” diye slogan atınca büyük elçi gitti. 23.06.1997

* Altın madeni yöre köylüleri madeni ablukaya alarak Danıştay kararının uygulanmasını istedi. Hükümet istifa etmiş olduğu için İzmir valisinden başka muhatap olmadığı için eyleme ara verildi. Köylüler “bir hafta içinde maden kapanmazsa yine geleceğiz” dediler.30.06.1997

* Köylüler madenin yolunu kesmek için geldiler. Başaramayınca tel örgülerin dışında beklediler. Sonradan gelenlerle içeri girmeyi başardılar. 500 çevik kuvvet polisi, 500 jandarma geldi. Kapı panzerle korundu. Geceyi burada geçiren köylüler ilk ışıklarda getirdikleri yiyecekleri çıkarıp kahvaltı ettiler. Danıştay kararı uygulansın diye bekleyen köylüler Siyanür tanklarının geldiğini öğrenince olaylar başladı. Köylüler karayolunu kesti. Maden içindeki araçlar, işletme binası ve Ovacık’ta yapılan binalar tahrip edildi. 38 kişi göz altına alındı. Daha sonra delil olmadığı gerekçesi ile serbest bırakıldılar. 07.07.1997

* Yeni hükümetin madencilikten sorumlu devlet bakanı Rüştü Kazım YÜCELEN “Bergama’ da altın çıkarılmasının koşulları uygun değil.”

Çevre bakanı İmren AYKUT “hukuka saygılıyız, hukuk kurallarını uygulayacağız” diyor.14.07.1997

* Hükümet madeni kapatmıyor. Çevre bakanı İmren AYKUT “mahkeme kararı sonuna kadar EUROGOLD çalışmayı durdursun” dedi. Şirket kabul etmedi, bize kapatma kararı gelmedi dediler. AYKUT verdiği sözü tutmayınca Bergama’ ya gelmedi.

Belediye başkanı Sefa TAŞKIN Bakanı Göçek’ te buldu. AYKUT, “henüz yargı aşamasında, karar kesinleşmedi, bu durumda kapatma gibi bir yetkimiz yok, şirkete rica ettik olay büyümesin, üretimi durdurun dedik.” 28.07.1997

* Çevre bakanı İmren AYKUT altın madenine karşı olduğunu söylerken “siyanür zararlı ise başka ülkelerde neden kullanılıyor?” dedi. 08.09.1997

* CHP ilçe başkanı Oktay KONYAR kızını madene karşı protesto gösterisine dönüşen bir düğünle evlendirdi. 10 eylülde Çam köyde kına gecesi, 11 eylülde Narlıca köyünde nikah yapıldı. Düğünde altın takmak yasaktı. 11.09.1997

* Altın madeni üretime hazır. 30.09.1997

* Bölge idare mahkemesi köylülerin lehine madenin kapanması için hüküm verince Çevre bakanı İmren AYKUT temyize hazırlanıyor. 03.11.1997

***

Türk tabipler birliği, “NUSRET FİŞEK HALK SAĞLIĞI ÖDÜLÜNÜ” altın madenine karşı mücadele eden yöre köylülerine verme kararı aldı.04.11.1997

* Danıştay 6. Dairesinin verdiği karara uyan İzmir 1. İdare

mahkemesi kararına rağmen 30 gün dolduğu (itiraz süresi sona erdiği) halde maden çalışıyor. İzmir valiliği “bize kapatma emri gelmedi” diyor.

Altın madeni mücadelesi Avrupa basınında. Önce Alman ARD TV, şimdi de BBC bölgede araştırma inceleme yapıyor.24.11.1997

* EUROGOLD üretime hazır olduklarını, tek eksiklerinin siyanür olduğunu açıklıyor. 22.12.1997

* EUROGOLD atağa geçti. Bergama da 4 restoranda iftar yemeği veriyor.

Madende 6 binası ruhsatsız olduğu için Bayındırlık bakanlı il yetkililerince mühürlendi. 05.01.1998

* EUROGOLD, Bergama da iftar yemeğini mahalle aralarındaki lokantalara da vererek yaygınlaştırıyor. 19.01.1998

* Ramazanda bedava iftar yemeği veren EUROGOLD bayramda da 4,5 TON çikolata alıp dağıttı. 02.02.1998

* İkinci çıplak eylem. Altın madenine karşı çevre halkı otobüslerle İstanbul’a gidip çıplak eylem yaptı.16.02.1998

***

Enerji bakanı Cumhur ERSÜMER “çevre bakanlığı iznini Danıştay iptal ederse yargı kararını uygulayacağız. 23.02.1998

* EUROGOLD deneme üretimi yaptı. İlk altını sattı. Şirket izinsiz olarak 18 TON siyanür getirdi. 3 TONU ile 932 gram altın üretti. Valilik ve yargı harekete geçti. Sağlık bakanlığı siyanür olan kimyasal depoyu mühürledi. 09.03.1998

* Kaymakamlık suç duyurusu yaptı. İzinsiz siyanür getirip test üretimi yapan maden yetkilileri yargılanıyor. 21.02.1998

Gönderen ibrahim baytak zaman: 13:06 0 yorum

Danıştay siyanürle altın çıkarılmasına izin veren çevre bakanlığı işlemini İPTAL ETTİ.

Kadın, erkek, çoluk, çocuk yüzlerce köylü Çam köyde halay çekti. 06.04.1998

Çevre bakanı İmren AYKUT “MADENİN KAPATILMASINA KARŞIYIM, Danıştay izni değil bildiği görüşü iptal etti.

EUROGODUN ruhsatı hukuki anlamda halen geçerli Bergama’dan bıktım artık ilgilenmiyorum” dedi. 13.04.1998

ÇAĞRI

Romanya'daki siyanür felaketi sonrasında Türkiye ve dünya kamuoyu; Bergama'daki siyanürlü altın işletmeciliğine karşı verilen mücadelenin haklılığını bir kez daha görmüştür.

Gün, siyanürlü altına karşı topraklarımızı, içme ve kullanma sularımızı, yaşam hakkımızı ve geleceğimizi savunma günüdür.

Biz aşağıda imzası bulunan kuruluşlar olarak, 14 Mart 2000, Salı günü, saat 12.00'de Bergama Cumhuriyet Meydanı'nda yapacağımız basın açıklamasına tüm halkımızı ve duyarlı basın-yayın kuruluşlarımızı davet ediyoruz.

BERGAMA'DA YAŞAMAK İSTİYORUZ! SİYANÜRE HAYIR!

SİYANÜRLÜ ALTINA KARŞI BERGAMA PLATFORMU

Bergama Belediye Başkanı/ ÖDP,/ EMEP/ HADEP/İP/ CHP/ DSP/ ENERJİ YAPI YOL-SEN/ TARIM GIDA-SEN/ EĞİTİM-SEN/ TÜM BEL-SEN/ ÇEV-DER/ KESTEL SULAMA BİRLİĞİ/ DEV MADEN-SEN/ ADD/ HALEVLERİ/ BERGAMA SİYATSETÇİLERİ İZLEME KOMİTESİ/ GENEL-İŞ/ MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI BERGAMA TEMSİLCİLİĞİ/ İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BERGAMA TEMSİLCİLİĞİ/ MUHASEBECİLER ODASI BERGAMA TEMSİLCİLİĞİ/ TUSAD/ ÇEVRE YÜRÜTME KURULU/ ECZACILAR ODASI BERGAMA TEMSİLCİSİ/ İZ-ÖVDER - 13.03.2000

TAŞKIN: MADEN KAÇAK ÇALIŞIYOR

ÇEV-DER Başkanı Sefa Taşkın İzmir’de yaptığı basın toplantısında EUROGOLD’UN kesikli olarak altın ürettiğini ileri sürdü. Sefa Taşkın ( ÇEV-DER Başkanı)

1998 yılı altıncı ayında, Narlıca, Pınar köy, Çam köy ve Bergama Belediyesi adına Bergama Asliye Hukuk Hakimliğine yapılan başvuruda, Mahkemeden, "Bergama ilçesinde EUROGOLD tarafından işletilmek istenen siyanürlü altın madeninin; maden sahasında üretim faaliyetlerinin ve şirketin yasal durumunun tespiti" isteniştir.

Bergama Asliye Hukuk Hakimliği, 98/230 nolu dosya ile görevlendirdiği, Kimyacı Prof. Dr. Gürel Nişli, İnşaatçı Yrd. Doç. Dr. Ayhan NUHOĞLU ve Ormancı Mühendis Güven ÇAKIR' dan oluşan bilirkişi heyeti 19.03.1999 günü maden sahasında yaptığı keşfin ardından yaptığı çalışma sonucunda hazırladığı tespit raporunu mahkemeye teslim etmiştir.

Bilirkişi heyetinin yaptığı tespitler, bölgede yaşayan insanların can güvenliğini ne denli tehlike içinde olduğunu sergilediği gibi, bir Hukuk Devleti sayılan Türkiye Cumhuriyeti'nde, bir yabancı şirket tarafından hukukun nasıl çiğnendiğini ortaya koymaktadır.

Bilirkişi tarafından yapılan tespitlerde, EUROGOLD'UN ayan beyan suç işlediği açıkça ortaya konmaktadır.

Raporda yer alan: "Prosesin her an çalışır vaziyete geçebilecek durumda olduğu ancak keşif sırasında faaliyette bulunmadığı anlaşılmıştır. Kimi metal aksamın paslanmaya uğradığı belirtilmiş ve bu durum heyetimizce tespit edilmiştir Bu düzeyde korozyonun (yani pasın) gözlenmesi kesikli üretim çalışmalarının yapılmış olabileceği sonucunu düşündürmektedir." İfadesi, mahkeme kararlarına, İzmir Valiliğinin ve Bergama Kaymakamlığının resmi tebligatına rağmen EUROGOLD firmasının altın madenini kesikli olarak çalıştırdığını, siyanür kullandığını, dolayısıyla altın ürettiğini: yasalara, yasaklara, mahkeme kararlarına karşı geldiğini açıkça göstermektedir.

Bergamalılar 1997'deki Danıştay kararından sonra

yaptığı açıklama ve çıkışlarda, EUROGOLD'UN Bergama'yı terk etmesi gerektiğini, bu şirkete güvenilmeyeceğini, daha önce yaptığı gibi madeni yasa dışı bir şekilde çalıştırabileceğini, yetkililerin maden alanındaki tel örgüleri söküp, EUROGOLD 'u yöreden uzaklaştırmaları gerektiğini belirtmişti.

Şimdi bu durum Mahkemenin tayin ettiği bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. EUROGOLD' un kaçak ürettiği altın bulunmalı, kaçak kullanılan siyanürün havaya ve suya karışması sonucunda olmuş olabilecek ölümlerin tespiti için, Sağlık Bakanlığı köylerde doğal kabul edilen ölümleri inceleme altına almalıdır.

2- Bugün maden sahasında, EUROGOLD tarafından inşa edilmiş, Romanya'daki siyanür kazasına neden olan atık barajının benzeri bir "atık barajı" mevcuttur. EUROGOLD yetkilileri bu barajın çevre için tehlike olmayacağını(!) göstermek için bu baraja girip yüzerler. İçine ördek atıp resim çektirirler.

Bergama Asliye Hukuk Mahkemesince tayin edilen Bilirkişi Heyetince hazırlanan raporda: "423 dönümlük orman arazisi için EUROGOLD' a verilen iznin 22.06.1997'de dolduğu", "Bu sürenin uzatılmadığı", buna rağmen "bu arazinin EUROGOLD tarafından tel örgüyle çevrildiği", bu arazinin içinde "atık barajı mevcut olduğu", "6831 sayılı Orman Kanunun 17. Maddesi gereği izin irtifak hakkı verilen sahalar içinde olsa bile yapılacak olan her türlü bina ve tesisler için Orman Bakanlığından ayrıca izin alınması gerekirken, Bergama Orman İşletme Müdürlüğünün kayıtlarında her hangi bir izin talebi olmadığı gibi izinin verilmediği anlaşılmıştır" denmekte, EUROGOLD' un maden sahasını izinsiz olarak işgal ettiği, izinsiz olarak baraj inşaat ettiği açıkça tespit edilmiştir.

Bu verilerden de görülmektedir ki, EUROGOLD' un maden sahasında yaptığı koskoca baraj kaçaktır. Küçücük bir gecekonduyu görüp garibanın başına yıkan yetkililer, koskoca barajı acaba neden görmüyorlar ya da görüyorlar da gereğini yapmıyorlar.

Bergama'daki varlığı hukuk dışıdır ve ilgililerce bu kanunsuzluğa derhal son verilmelidir.

3- Romanya'daki atık barajı bilindiği gibi yağışlar sonucunda bendin yarılması, taşması sonucunda Avrupa'nın en büyük çevre felaketlerinden birine yol açmıştı. Bilirkişi Raporu'nda benzer durumun Bergama için de söz konusu olabileceği açıkça görülmektedir. Raporda: ".. davacılarla yaptığımız mülakatlarda, aşırı yağışlarda barajın kapasitesinden fazla suya maruz kalarak taştığı, dolayısıyla fazla suyun tahliye edildiği, bu zamanlarda barajın kuzeydoğu yönünde bir sızıntının var olduğunun açıklandığı" tespit edilmiş ve bu durumla ilgili olarak "uzman kişilerin görüşlerine baş vurulması" önerilmiştir.

Söz konusu barajda binlerce ton zehrin depolanmak istendiği hatırlanırsa olayın korkunçluğu, EUROGOLD' un "benim teknolojim iyidir" türünden propagandalarının ne denli geçersiz olduğu bir kez daha görülür. Yukarıda belirtilen hususlardan anlaşıldığı gibi, Bergama Asliye Hukuk Hakimliği tarafından tayin edilen bilirkişi heyeti tarafından yapılan tespitlerde, EUROGOLD' un Bergama'daki varlığının Hukuk dışı olduğu, suç işlediği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bergama ve yöresinde yaşayan on binlerce kişinin can güvenliğinin el an tehlike içinde bulunduğu açıktır.

Bergamalılar gereğinin yapılması için Devlet yetkililerine konuyu iletecek, Bergama Mahkemelerine EUROGOLD' a ilişkin suç duyurusunda bulunacaklardır.

Kamu oyuna duyurulur! 13.03.2000

Sefa TAŞKIN’ ın Asliye hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi raporuna dayanarak yaptığı açıklamaya EUROGOLD yanıt verdi.

Sefa TAŞKIN’ ın asılsız iddiaları:

PERGAMON Derneği Başkanı Sayın Sefa TAŞKIN' ın 7 Mart günü yaptığı basın toplantısında Ovacık Altın Madeni'nde kaçak üretim yapıldığı, atık havuzunun kaçak çalıştırıldığı ve havuzda sızıntı olduğu biçiminde asılsız ve gerçek dışı ifadelere yer verilmiştir.

1- Sayın Sefa Taşkın' ın basın toplantısını üzerine bina ettiği Bilirkişi Raporu, Bergama Asliye Hukuk Mahkemesindeki bir delil tespiti konusudur. Bu nedenle mahkemenin, bilirkişi raporunun doğruluğu veya yanlışlığı konusunda herhangi bir kararı olamaz. Söz konusu bilirkişi raporunun Mahkemeye sunulması ile delil tespiti süreci tamamlanmıştır.

2- Bilirkişi Heyeti, raporunda, Ovacık Altın Madeni'nde kesinlikle bir kaçak üretim yapıldığını belirtmemiştir. Raporda, "... kesikli üretim yapılmış olabileceği sonucunu da düşündürmektedir" diyerek bir varsayımdan söz edilmiştir. Zaten Sayın Taşkın da, bu cümlenin can alıcı noktası olan ve bu varsayımı ifade eden "da" sözcüğüne basın bildirisinde yer vermemiştir.

Bilirkişiler, bazı metal aksamın paslanmaya uğradığını tespit ederek korozyon gözlenmesinin kesikli üretim yapılmış olabileceği sonucunu da düşündürdüğünü belirtmişlerdir. Hangi aksamın paslandığı, paslanan metalin bulunduğu ortam ile ilgili bilgi verilmeden, kesikli üretim ile üretim yapılmaması arasındaki korozyon farkları belirtilmeden bu şekilde düşündürme değerlendirmesi yapılması teknik açıdan doğru değildir.

Bilirkişiler, 19/03/1999 tarihinde yaptıkları keşif sırasında siyanür deposunun mühürlü olduğunu tespit etmişlerdir. Siyanür deposu mühürlü olduğuna göre ve siyanür olmadan altın üretimi yapılamayacağına göre tesiste bir üretim faaliyeti olmadığı tespit edilmiş olmaktadır.

3- Ovacık Altın Madeni tesislerinin inşası tamamlandıktan sonra müteahhit firmadan teslim alınabilmesi için, uluslararası bağımsız gözetim firması SGS nezaretinde 20-23 Şubat 1998 tarihleri arasında 96 saat süreyle bir test çalışması yapılmıştır. Bu durum, önceden İzmir Valiliğine bildirilmiştir. Bu çalışma sonucunda SGS tarafından verilen raporda, Çevre Bakanlığı'na taahhüt edilmiş olan limitlerin çok altında olmak üzere siyanür seviyesinin kimyasal bozundurma tesisi çıkışında 0.2 mg / lt ve atık havuzunda 0.1 mg / lt olduğu belirlenmiştir. Çevre Bakanlığı tarafından 12.05.1998 tarihli yazıyla, Danıştay 8. Dairesinin 01.04.1998 tarihli kararı uyarınca altın üretimi faaliyetinde bulunulmaması gerektiği şirketimize bildirilmiştir. Tarafımızdan, 27.05.1998 tarihli yazıyla Çevre Bakanlığına hiçbir üretim faaliyetinde bulunulmayacağı taahhüt edilmiştir. Bugüne kadar, bu taahhütün aksine hiçbir faaliyet olmamıştır.

Test çalışmasında sonra, tesiste herhangi bir üretim faaliyeti yapılmadığı Çevre İl Müdürlüğünün 1998, 1999 ve 2000 yılı denetim raporlarında ve İl Sağlık Müdürlüğünün 1999 ve 2000 yılı denetim raporlarında belirtilmiştir. Ovacık Altın Madeni üretim için gerekli olan sodyum siyanür de 01 Nisan 1999 tarihinde İzmir Valiliği talimatıyla tesis dışına nakledilmiştir. Siyanür, zaman içerisinde doğal olarak bozunan bir maddedir. Bu husus, Bilirkişi Raporunda da şu ifadelerle teyit edilmiştir. ".. keşif bilirkişi talebinden yaklaşık 7 ay sonra gerçekleşebilmiştir. Dolayısıyla bu konuda geç kalınmış ve barajdan numune alınmasının teknik olarak bir anlamı kalmamıştır."

4- Sayın Taşkın, geçen 1 yıl içerisinde siyanürden dolayı ölümlerin olduğunu iddia etmektedir. Yazımınızın başında belirttiğimiz gibi, siyanür seviyesinin kimyasal bozundurma tesisi çıkışında 0.2 mg/lt ve atık havuzunda 0.1 mg/lt olduğu belirlenmiştir. Uzmanları tarafından belirtildiği gibi bu miktarlardaki siyanürün ölüme sebebiyet vermesi mümkün değildir. Çok büyük bir felaket olduğu söylenen Romanya'daki kazada bile tek bir insanın öldüğü veya hastaneye kaldırıldığı rapor edilmemiştir.

5- Şirketimize, Orman Kanununun 17. Maddesine göre izin verilmiştir. İzne istinaden, tesislerin inşası için gerekli yer teslimi Bergama Orman idaresince yapılmıştır. Atık havuzu projesi DSİ tarafından onaylanmış ve yine DSİ' nin kontrolünde yapılmıştır. Atık havuzunun memba seddesinin tamamı ve mansab seddesinin büyük kısmı şirketin mülkiyetindeki arazinin üzerindedir. Danıştay kararını takiben Çevre Bakanlığı'nın yeni işlem tesis etmesi gereği dikkate alınarak izin süresinin uzatılması talebimiz askıya alınmıştır.

Orman arazisi şirketimizin mülkiyetindeki arazinin içinde bir ada olarak kalmaktadır. Tesisler etrafındaki tel örgünün büyük kısmı kendi arazimiz içindedir. Orman izniyle ilgili olarak Bergama Sulh Ceza Mahkemesi'ne açılmış ve 1998/491 esas numarasını almış olan kamu davasında "Orman idaresinden gelen yazı cevabına göre söz konusu yer için izin verilmiş olduğu anlaşıldığından söz konusu sanığın çalışmakta olduğu şirket aleyhine suç duyurusunda bulunulmasına yer olmadığına ve sanığın beraatine 16.10.1998 tarihinde 1998/676 karar sayısı ile karar verilmiştir".

6- Bilirkişi raporunda, atık havuzunun taşması konusunda "Konu ile ilgili olarak davacılar ile yapmış olduğumuz mülakatlarda ise, aşırı yağışlarda barajın kapasitesinden fazla suya maruz kalarak taştığı dolayısıyla fazla suyun tahliye edildiği, bu zamanlarda barajın kuzey doğu yönünde bir sızıntının var olduğu gibi açıklamalarda bulunmuşlardır." İfadeleri yer almaktadır. Yani davacı olarak Sayın Sefa Taşkın iddia ediyor. Ancak, Bilirkişi Raporunda bu cümlelerin devamında "Bilirkişi Heyeti olarak ilgi alanımız dışında olması nedeniyle bu konularda uzman kişilerin görüşlerine başvurulması gerektiği kanaatine varılmıştır" denilmektedir. Sayın Taşkın ise basın toplantısında bu cümleyi atlıyor.

Bu ifadede davacı Sayın Taşkın; Taşma olduğunu söyleyen Sayın Taşkın; Sızma olduğunu söyleyen Sayın Taşkın.

Bilirkişi de taşma ve sızmanın tespiti hususunda uzman olmadığını söylemiş, bir delil tespiti yapmamıştır. Buna rağmen, aynı Taşkın basın toplantısında delil tespiti yapılmış gibi bir beyanda bulunmuştur. Atık havuzumuzun etrafı, taşmaya karşı kuşaklama kanalı ile çevrilmiştir. Atık havuzunun memba ve mansabında setteler vardır. Memba settesi arkasında, gelen yağış sularını toplamak için su toplama havuzu mevcuttur. Bu nedenle, dışarıdan havuza su girmesi mümkün değildir. Dışarıdan su girmeyen yerde saten taşma olması da söz konusu değildir.

7- Tesisimiz, halkımıza tamamen açık bir tesistir. Her isteyen, mesai saatleri dahilinde tesisimizi gezebilir ve bilgi alabilir. Bunu sağlamak için Bergama Ofisimizden her gün maden gezi turları yapılmaktadır. İki yıldan beri, bu uygulamamız devam etmektedir.

8- Tesisin kötü niyetli kişilere karşı korunması gerekir. Tesisin içine kadar girerek Bergama halkının yararına tahsis ettiğimiz ambulansı bile yakanlara karşı tedbir gerekmektedir. Bunun için, 2495 sayılı kanun çerçevesinde, banka veya büyük mağazalarda her zaman karşılaştığımız Özel Güvenlik Teşkilatı görev yapmaktadır. Halkımıza karşı hiçbir çekincemiz yoktur. Güvenlik ile ilgili tutumumuz, halkımız tarafından bilinmektedir.

9- Daha önceleri kamuoyuna yaptığımız duyurularda açıkladığımız gibi bir kez daha belirtiyoruz: Romanya'daki kazaya neden olan şirket ile ne ana şirketimiz NORMANDY' in ve ne de şirketimizin ortaklık veya işbirliği şeklinde herhangi bir bağlantısı yoktur. Atık havuzumuzun, Romanya'daki kazanın olduğu tesisteki atık çamurundan yapıldığı bilinen atık deposuyla uzaktan yakından hiçbir benzerliği yoktur. Yapılan denetimlerde atık havuzumuzun, KESTEL Barajından daha güvenli olduğu ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar, halkın hakaret ve husumetine maruz kalmamız için söylenen, dayanağı olmayan gerçek dışı sözlerdir.

Bazı kişi ve kuruluşların, her fırsattan yararlanarak şirketimize karşı "çamur at izi kalsın" anlayışı ile hareket etmekte oldukları anlaşılmaktadır. Bu gerçek dışı iddiaların halkımız tarafından dikkate alınmadığından emin olmakla birlikte doğruları, zaman, zaman açıklamakta yarar görüyoruz. Halkımız kışkırtmalara kapılmasın, gönül rahatlığı içinde olsun. Saygılarımızla,Ovacık Altın Madeni - 13.03.2000

Ovacık Madeni Çalıştırılacak

Avustralya'da bir ekonomi gazetesinin iddiası: Ovacık

Madeni Çalıştırılacak

The Australian Financial Review, Bergama'daki altın madeninin işletileceğini açıkladı. Gazete, Ecevit'in, "Anlaşacağımızdan umutluyum" sözlerine yer verdi.

Ülkenin en büyük ekonomi gazetesi The Australian Financial Review haberinde, Avustralya Başbakanı John Howard'ın geçen hafta sonu gerçekleştirdiği Türkiye'deki temasları sırasında Ovacık altın madeninde altın arama ve çıkarma çalışmalarının sürdürülebileceği yönünde Türk Hükümeti'nden söz aldığını belirtti. Avustralya Başbakanının gezisini izleyen muhabirleri Loise Dodson ve Ian Howarth imzasıyla yayınlanan haberin başlığı ise "Başbakanların konuşmasından sonra Türk madeninde ilerleme" diye verildi.

Haberde, siyanür kullanımının çevreyi kötü etkileyeceği korkusuyla Türkiye'de büyük tepki alan madenin işletilme olasılığının ziyaretle birlikte gündeme geldiği belirtilirken, "Türk ve Avustralya Başbakanlarının resmi görüşmelerinde Türk hükümeti projeye onayını açıkladı" deniliyor.

Mahkeme kararı Avustralyalı NORMANDİ madencilik şirketinin tamamına sahip olduğu EUROGOLD' un 1997 Aralık ayından bu yana üretim için gerekli onayı beklediği hatırlatılan haberde, Başbakan Bülent ECEVİT’ in hükümet adına projeyi prensipte kabul ettiğini söylemesine rağmen projenin çevreci davalar nedeniyle iptal edilebileceği de vurgulanıyor.

Başbakan ECEVİT' n Avustralya Başbakanı Howard'a resmi görüşmeler sırasında söyledikleri ise şöyle aktarılıyor: "Bir anlaşmaya varacağımızdan umutluyum. Bu konu mahkemelere bağlı bir olay. Tabii ki biz tek başımıza bir karar alamayız. Ancak mesele üzerinde bir anlaşmaya varılacağını umut ediyoruz."Avustralyalı NORMANDİ madencilik şirketinin Ovacık'ta 78 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdiğine de yer verilen haberde, madenin üretime başlaması durumunda yıllık 105 bin ons altın elde edileceği kaydediliyor.

Altını ayrıştırma işlemleri sırasında kullanılacak siyanür yüzünden, Bergamalıların ve sivil örgütlerin tepki gösterdiği madenin geleceğini mahkeme belirleyecek. 01.05.2000

SEFA TAŞKIN’IN İDDİASI:

EUROGOLD'UN SAHİBİ NORMANDY G. AFRİKALILARA SATILIYOR

Bergama'da siyanürlü altın madeni işletmek isteyen EUROGOLD adlı şirketin Avustralyalı sahibi NORMANDY MINING firması G. Afrikalı ANGLO AMERİCAN CORP' a, 150 milyon Avustralya dolarına satılıyor.

AAC olarak da anılan, dünyanın en büyük altın ve elmas şirketlerinden biri olan ANGLO AMERICAN CORP' un uzun yıllar G. Afrika ve Rodezya'da ırk ayrımını savunduğu, ırkçı rejimlerin bu şirketin yardımıyla yıllarca ayakta kalabildiği biliniyor.

Avustralya'da yayınlanan FINANCIAL REVIEW gazetesinde 20.07.2000 tarihinde yer alan habere göre NORMANDY MINING firmasının sahibi ROBER CHAMPION' de CRESPIGNY,son ekonomik gelişme çevresinde şirketin satılacağını bildirdi.

Avustralya borsasında hisse senetlerinin değeri son on yılın en düşük değerine ulaşan NORMANDY MINING mali açıdan çok kötü duruma düşmüştü. On yıldan bu yana, halkın direnişine ve mahkeme kararlarına karşın Bergama'da ısrarla siyanürlü altın madeni işletmek isteyen EUROGOLD' un

Avustralyalı sahibi NORMANDY MINING' in Avustralya Borsasında (Stockhouse of Australia) işlem gören 1 adet hisse senedi:1993 yılı sonu ve 1994 yılı başında 2.8 Avustralya Doları iken 1999 ekiminde 1.5 Avustralya Dolarına düşmüş, bu tarihten itibaren sürekli düşüş yaşayan hisse senedinin değeri Temmuz başında 0.87 Avustralya Dolarına kadar inmiştir. Bu sert inişten NORMANDY MINING' in on yılda 3.2kat,son sekiz ayda1.7 kat değer kaybettiği anlaşılmaktadır.

Konuyla ilgili olarak Bergama'da kurulu ve PERGAMON Derneği olarak anılan Çevre Koruma Kuruluşunun ve Bergama belediyesinin eski Başkanı SEFA TAŞKIN şunları söylüyor

EUROGOLD' un sahibi el değiştiriyor,satılıyor. Hisse senetleri Avustralya'da büyük değer kaybeden NORMANDY 'in sahibi de CRESPIGNY kuruluşu şirketi satmakta buldu. Haziran ayı sonunda Avustralya'da NORMANDY tarafından işletilen BRONZEWING altın madeninde3 kişinin ölümüyle sonuçlanan kaza Türkiye'ye ileri teknolojiyi getirdiğini söyleyen EUROGOLD' un sahibi NORMANDY' ye büyük prestij kaybettirmişti.

Türkiye'ye ilk geldiği yıllarda Alman,Fransız ve Avustralyalı şirketlerin ortaklığıyla bir çok uluslu şirket görüntüsünde olan şirketi,DANIŞTAY kararından sonra siyanürlü madenin işletilemeyeceği kesinleşince önce Fransızlar sonrada Almanlar terk etti. 1 yıldan bu yana tümüyle Avustralyalıların kontrolünde bulunan EUROGOLD önceki yıllara göre daha agresif bir tutum sergilemiş,mahkeme kararlarını yok sayan bir tutuma girmiş hatta, Bergama'daki madeni işletmek için Avustralya Başbakanını dahi Türkiye'ye getirtmişti.

EUROGOLD' un sahibi NORMANDY şirketinin şimdi G. Afrikalıların eline geçeceğini anlaşılıyor. Dünyada yıllarca ırkçılığı ayakta kalmasına neden olan,bu yüzden on binlerce insanın acı çekmesine yol açan OPENHEIMER ailesine ait olan ANGLO AMERİCAN CORP' un (AAC),bu sicilli ırkçının EUROGOLD' un sahibi olacak olması anlaşılan Bergama çevre koruma mücadelesine yeni bir boyut katacaktır.

Yetkililer ve ilgililer, artık on yıldan bu yana Türkiye'de seyredilen "siyanürlü altın oyununa"son vermelidir. Bergama'da SİYANÜRLÜ ALTIN MADENİ işletilmeyeceği kesin olarak EUROGOLD' a tebliğ edilmeli,bugün batmakta olan Avustralyalı NORMANDY şirketinin uzantısı olan,yarın ırkçı ve gaddar AAC' nin malı olacak olan EUROGOLD evine gönderilmelidir. 31.07.2000

ALTIN KÖYLÜLERİNDEN EYLEM

Altın Bölgesi köylülerinden oluşan yaklaşık 60 kişilik bir gurup Hükümet binası önünde toplanarak Kaymakam Ali ŞANLIER’ e dilekçe verdiler.

Dilekçede şunlar yer alıyor:

KAYMAKAMLIK MAKAMINA BERGAMA, Başbakanlık müsteşarlığı 5.4.2000 gün ve B,02 Müs, 013.00.00-269-263 nolu yazısı ile İç İşleri, Sağlık, Bayındırlık, Enerji, Orman ve Çevre Bakanlıklarından BERGAMA-ÇAMKÖY-OVACIK MEVKİİNDE BULUNAN ALTIN MADENİ işletmesi ile ilgili olarak TUBİTAK' tan alınan rapora göre mahkeme kararlarında Belirtilen risk faktörünün ortadan kalktığı bu nedenle ilgili Bakanlıkların konuyu yeniden değerlendirmek suretiyle işlem tekemmül ettirmelerini istemiştir.

1-Öğrendiğimiz bu Başbakanlık genelgesi doğrumudur. Böyle bir genelge ilgili Bakanlıklara altın madenciliği ile ilgili bir talimat verilmiş midir?

2-Böyle bir Başbakanlık kararından sonra Orman Bakanlığın ait olan BERGAMA EUROGOLD firmasına tahsisi yapılan daha sonra BU TAHSİSİ YENİLEMİYEN Bakanlığın (Orman Genel Müdürlüğü) Orman alanı içerisinde izinsiz kaçak, atık barajı ve inşaatlar yaptığı gerekçesiyle BERGAMA MAHKEMELERİNDE ilgili firmaya DAVA AÇMASINA KARŞIN TAHSİSİ TEKRAR UZATARAK YARGI KARARLARINI BEKLEMEDEN GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANMIŞTIR.BU YÖREDE YAŞIYAN BİR YURTTAŞ OLARAK BİLME HAKKIMI KULLANMAK VE SÜRESİ İÇERİSİNDEYÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEBİNDE BULUNMAK İSTİYORUM. BÖYLEBİR TAHSİSİN İLGİLİ BAKANLIKÇA YAPILIP YAPILMADIĞININ, TARAFIMA HAKLARIMI KULLANMAK ADINA BİLDİRİLMESİNİ SAYGILARIMLA TALEP EDERİM.

‘GİZLİ ÖRGÜT’ SORUŞTURMASI

Bergama’da içlerinde eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın ve CHP eski İlçe Başkanı Oktay KONYAR’ ın da olduğu 81 kişi hakkında gizli örgütlerle ilişki içinde oldukları gerekçesiyle soruşturma açıldı.

Bergama Kaymakamlığının 1999 yılında Cumhuriyet Savcılığına yaptığı suç duyurusu üzerine, Bergama Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İlçe Jandarma Komutanlığından istenen tahkikat sonucu hazırlanan raporda, 81 kişinin gizli örgütlerle ilişki içinde olduğu, gizli örgütlerden finansal destek alarak devlet karşıtı eylemler yaptığı belirtiliyor.

Eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın: “Tahkikat dosyasına konmuş evrakların çoğunun başında EUROGOLD firmasının faks amblemi var.”

Bergama İlçe Jandarma Komutanlığı İllegal Kuruluş konusu altında 28 Mart 2000 tarihinde Bergama Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği raporda, masumane başlayan protesto gösterilerinin süreç içinde illegal örgütlerle ilişkiye dönüştüğünü ve devlete kafa tutan bir konuma geldiği belirtiliyor.

Hazırlanan bu raporun Bergama Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı 17.07.2000 tarihinde görevsizlik kararı vererek dosyayı İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderiyor. İzmir DGM de dosyayı inceleyerek, sanıkların ifadelerini almak ve yeniden değerlendirmek üzere takipsizlik kararı vererek dosyayı Bergama Cumhuriyet Savcılığı’na iade ediyor.

Bu durum üzerine Bergama Cumhuriyet Savcılığı 81 kişinin bölüm, bölüm ifadelerini almaya başladı.Konuya açıklık getirmesi bakımından İlçe Jandarma Komutanlığının yazısı ve mahkemelerin konu ile ilgili kararları:

İlçe Jandarma Komutanlığı’nın, Cumhuriyet Savcılığının isteği üzerine “İllegal Kuruluş” konu başlığı altında yaptığı tahkikat raporu

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA - BERGAMA

1-Bergama İlçesi ovacık köyü mülki sınırları içersinde l989 yılından itibaren çok uluslu yabancı şirket olarak EUROGOLD Altın Maden şirketi adı altında kurulan maden ocağı ve tesisleri Bergama ilçesinde faaliyete geçmesi halinde çevreye ve ekolojik yapıya zarar vereceği endişesi ile yerel vatandaşların tepkisine neden olmuştur. Bu tepkiler geçen zaman içerisinde ülkemiz genelinde bulunan legal ve illegal örgütlerin dikkatini çekerek Bergama Halkının yanında yer almak ve destek vermek şeklinde tezahür etmiştir. 1999 yılında itibaren şirket aynı isim altında diğer yabancı ortaklarından ayrılarak EUROGOLD Altın Madeni Şirketi adını almıştır.

Altın Maden şirketine karşı Bergama İlçesinde oluşturulan Maden Karşıtı Vatandaşların Kamuoyu desteği zaman içerisinde Marksist illegal örgütlerin insiyatifine geçerek örgütlerin istekleri doğrultusunda hareket eder konuma gelmiştir. Bergama ilçesinde resmi olmayan illegal bir yapılanmaya ve örgütlenmeye gidilerek ülkemiz geneline illegal örgütlerin finansman desteği ile taşınmıştır. Sadece Bergama köylülerinin masumane bir tepkisi ile başlayan tepkiler illegal örgütlerin ülkemiz genelinde gövde gösterisi yapılmasına kadar varan, görüntüde Bergama köylüleri olmakla birlikte illegal örgütlerin amaçlarına hizmet eden, devlete ve sisteme kafa tutan bir hareket noktasına getirilmiştir.

Yapacak oldukları Toplantı, Gösteri ve Yürüyüşlerde İlgi (c) Kanun gereğince Mülki Makamdan izin almaları gerektiği halde herhangi bir izin talebinde bulunmaksızın bu tür faaliyetlere girişmeleri illegal örgütlerin özelliklerindendir. Bergama İlçesinde İllegal Örgütlerin desteğinde oluşturulan

Çevre Yürütme Kurulu Yönetim Kurulu üyeleri EK-A Çizelgede belirtilen şahıslarda oluşmaktadır. Çevre Yürütme Kurulunun Halk Komitelerinin genellikle Maden Karşıtı Köylerden Komite Başı olarak görevlendirmeler yapıldığını, Bunlarında Köylerde Vatandaşları etkileyebilecek şahıslardan seçilmiştir.

2-1996 yılından itibaren EUROGOLD Altın Madenine karşı Bergama İlçesi ve Ülkemiz genelinde genellikle izinsiz olarak tertiplenen Eylemlere ait Kayıtlarımızda bulunan, Belgeler, Gazete Küpürlerinden Takip edilerek tespit edilenler EK-B Çizelgede çıkartılmıştır. Ayrıca birer suret fotokopileri ilişikte sunulmuştur.

3-Ayrıca İllegal örgütlerden DHKP-C ve TİKKO örgütlerinin İNTERNET sayfalarında açmış oldukları E-MAİL' lere ait suretler ilişikte sunulmuştur. Bunların içeriklerinde resmiyette bulunmayan ancak yapmış oldukları birkaç senelik illegal faaliyetlerin devamlılığı ve kamuoyunda oluşturdukları yapıya bakıldığında bu faaliyetlerin yapılabilmesi için gerekli olan finansal maliyeti de hesaba katıldığından bu faaliyetlerin Bergama ilçesinin Çam köy, Narlıca, Pınar köy ve Ovacık Köylülerinin kendi başlarına organize etmedikleri anlaşılmaktadır. İllegal örgütlerin finansal desteği ile yapıldığı veya Yurt dışındaki güçlerce finansal destek sağlandığı değerlendirilmektedir.

4-Oluşturulan bu illegal Çevre Yürütme Kurulunun Başkanı durumundaki Sanık Oktay KONYAR ve Yönetim kurulundaki diğer sanıkların yapmış oldukları eylemlerden Maden Sahasının iki defa işgali neticesinde meydana gelen zarar ve ziyan ile ilgili Adli Tahkikatlar yapılmıştır. Davaları devam etmektedir. Bunun haricinde Kamu düzenini bozucu nitelikteki yaptıkları İzinsiz Toplantı, Gösteri ve Yürüyüşler, Basın Açıklamaları ve Konvoylarla Örgütlü bir suç işlenmektedir. Ayrıca Çevre Yürütme Kurulu, Yönetim Kurulunu oluşturan Sanıkların bir çoğunluğunun Kamu görevlisi olmaları dikkat çekmektedir.

5-1996 yılında günümüze kadar yapmış oldukları

Gönderen ibrahim baytak zaman: 13:02 0 yorum

Eylemlerde Çevre Yürütme Kurulu üyelerinden Sanık Sefa TAŞKIN' ın CHP'den Bergama Belediye Başkanı olarak görevli olduğu dönemde Belediyenin Kamusal imkanlarını kullanarak Kanunsuz eylemlere destek verdiği tespit edilmiştir. Bu konuda Bergama Emniyet Müdürlüğü ve İlçe Jandarma Komutanlığının izinsiz eylemlerin çekimlerine ait Video Kaset çekimleri incelendiğinde yeterince delil elde edilecektir. Bu video kasetlerde EK-A Çizelgedeki Çevre Yürütme Kurulu Yönetim Kurulu üyelerinin, Oluşturulan Halk Komitesi Başlarının ve üyelerinin eylemlere bizzat katıldıklarının delil olarak elde edilmesi mümkün olacaktır.

6-Çevre Yürütme Kurulu Yönetim Kurulundaki şahısların, Köylerde oluşturulan Halk Komiteleri Başları ve üyelerinin Devletin birliğine ve Milletin bütünlüğüne aykırı bir yapılanma içerisinde olduklarından ileride daha vahim olayların önüne geçilebilmesi için örgütlü suç niteliğindeki illegal yapılanmalarından dolayı işlem yapılmasını arz ederim.

Şerafetin YILMAZ - J. Yüzbaşı İlçe J. Komutanı

Bergama Cumhuriyet Savcılığı'nın kararı

HAZIRLIK EVRAKI İNCELENDİ:

Bergama Kaymakamlığınca 28.05.1999 ve 26.07.1999 tarihlerinde sanıklar Oktay KONYAR ve Birol ENGEL' in başkanlığında Bergama İlçesi Çevre Yürütme Kurulu ve Köy Komiteleri adı altında sözde köylülerin yaşamsal taleplerini savunan Yerel Yönetim Organları adı altında yasal olmayan organlar oluşturarak bu organlar aracılığı ile yasadışı faaliyetlerde bulunmaları hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine;

C. Başsavcılığımızca İlçe Jandarma Komutanlığı'na yaptırılan tahkikatta Sanık Oktay KONYAR ve Birol ENGEL ile bir kısım kamu görevlileri ve Bergama'da ikamet eden değişik meslek guruplarına bağlı yukarıda adları yazılı sanıkların Bergama İlçesinde Çevre Yürütme Kurulu ve Köy Komiteleri adı ile gayri hukuki oluşum içerisine girdikleri ve köylerde köy komitelerini görünüşte oluşturdukları, Bergama'da faaliyeti

Danıştay kararı ile durdurulan EUROGOLD Madencilik Şirketinin çalışması ve faaliyetlerini ve çevrenin kirlenmesine yönelik diğer hareketleri protesto amacıyla kurulan bu örgütün zamanla Marksist illegal örgütlerle ilişkiler içine girdiği ve bu örgütlerden finansal yönden yardım alarak Bergama ilçesinde örgütlü olarak bir kısım izinli, bir kısmı izinsiz olmak üzere gösteri yürüyüşü, basın açıklamaları ve toplu protestolarda bulundukları zamanla eylemlerini yurt sathına yayarak Mersin, Ankara ve İstanbul'da da eylem yaptıkları, örgütün insiyatifinin zamanla DHKP/C ve TİKKO adlı yasadışı örgütlere geçmesi nedeni ile devletin birliğine ve bütünlüğüne zarar verici hukuk tanımaz yasadışı faaliyetlerde bulundukları iddia edildiği, bu haliyle sanıkların eylemlerinin TCK. nun 171. maddesindeki suçu oluşturduğu,Sanıklara atılı suçun kovuşturma görevi de Devlet Güvenlik Mahkemeleri nezdindeki Devlet Güvenlik Cumhuriyet Başsavcılığı'na ait olduğundan Bergama Cumhuriyet Başsavcılığımızın GÖREVSİZLİĞİNE, evrakın gereğinin taktir ve ifası için 2845 Sayalı Yasanın 4. ve 9. maddeleri uyarınca görevli ve yetkili İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi C. Başsavcılığına gönderilmesine karar verildi. 17.07.2000

DGM’nin Görevsizlik kararı

Bergama Kaymakamlığının suç duyurusu nedeniyle tahkikat yapılıp dosya görevsizlikle DGM C. Başsavcılığımıza gönderilmiş ise de mevcut durumu itibariyle suç ittifakı ve cürüm işlemek için çete oluşturmak suçunun unsurları bulunmadığı sanıkların savunmalarının tespit edilmediği anlaşılmıştır.

Sanıkların ifadeleri tespit edilerek yeniden değerlendirme yapılması yeni deliller bulunması halinde dosyanın geri gönderilmesi bu haliyle müspet suçun unsurlarının bulunmadığı nedeniyle DGM C. Başsavcılığının görevsizliğine dosyanın görevli Bergama C. Başsavcılığına gönderilmesine karar verildi.31.7.2000

SEFA TAŞKIN' IN EK SAVUNMASI

BERGAMA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

Hazırlık tahkikat no:2000/1911-TALEPTE BULUNAN :Sefa Taşkın Bergama - TALEBİN KONUSU

Hazırlık evrakı arasında bulunan ve müşteki EUROGOLD şirketinin Faks amblemini taşıyan bir kısım evrakın, tarafımızca kabul edilmediğine dair beyan, savunma ve dosyadaki ileri sürülen olaylar Sebebiyle ilgilisinin yargılanıp beraat ettiğine ve EUROGOLD yetkililerin Yargılandıklarına dair beyan ve savunma.

İZAHAT Yukarda hazırlık No. su yazılı tahkikat ile diğer bir kısım sanıklarla birlikte savunmam alındıktan sonra, talebim üzerine evrakın fotokopileri tarafıma savcılığınca verilmiş olup; tarafımdan yapılan inceleme sonucu; Tahkikat dosyasına konmuş evrakların çoğunun başında EUROGOLD FİRMASININ FAKS AMBLEMİNİN olduğunu tespit ettim. EUROGOLD firmasından jandarmaya faks yolu ile gönderildiği anlaşılan bu evrakları kabule imkan yoktur. Çünkü tahkikat evraklarının EUROGOLD firmasınca oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Objektiflikten uzak, tek yanlı, şikayetçi firma tarafından hazırlanıp evraka ilave edilen bu evraklara itibar imkanı yoktur. Tarafımdan kabul edilmemektedir.

Ayrıca tahkikat evrakı arasına sıkıştırılan ve yapıldığı iddia edilen olaylarla ilgili kişiler olaylardan ve toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununa aykırılıktan yargılanıp beraat etmişlerdir. Dava dosyaları Bergama asliye ceza mahkemesindedir. EUROGOLD firması yöneticileri kaçak ve izinsiz atık barajı inşa etmekten, kaçak altın üretmekten ve orman kanununa aykırı davranmaktan Bergama Sulh Ceza Mahkemesinde yargılanmaktadırlar. Kendi fiillerini kapatmak amacı ile bizi suçlamaktadırlar.

SONUÇ VE İSTEK : Yukarda izahını yaptığım hususatı savunmama ek olarak sayın Başsavcılığınıza sunarım.13.9.2000 Sefa Taşkın

İLLEGAL ÖRGÜT

Bergama ve altın madeni bölgesi köylülerinden oluşan 81 kişi hakkında illegal örgütle ilişkide olmak suçundan soruşturma açıldı. Cumhuriyet Savcılığı 81 kişinin ifadelerini 10-15'li guruplar halinde alıyor.

Konu yargıya intikal ettiği için bu konuda söylenecek bir şey yok. Fakat ilginç olan İlçe Jandarma Komutanlığı'nın yaptığı tahkikatta kanıt olarak gösterilen belgelerin üst kısımlarında EUROGOLD' un faks amblemi olması.

Konu ile ilgili olarak EUROGOLD Yönetim Kurulu üyesi Orhan GÜÇKAN ile görüştük. GÜÇKAN olaydan kendisinin bilgisi olmadığını fakat belgelerin kendi fakslarından çıktığını kabul ederek, "bizim çok geniş arşivimiz var. Jandarma bizden döküman istemiş olabilir" dedi.

Jandarma Komutanlığı'nın olayın tarafı olan bir kurumdan belge isteyeceğini olanaklı görmüyoruz. Ayrıca sözü edilen Belgelerin içinde bir tane de Kuzey Ege Gazetesi var. Kuzey Ege Gazetesini bizden istemek varken İlçe Jandarma Komutanlığı neden Kuzey Ege Gazetesini EURGOLD' tan istesin?

Sefa Taşkın da bu durumun altını çizerek Cumhuriyet Başsavcılığı'na ek savunma verdi.

Kuzey Ege Gazetesi olarak konunun açıklığa çıkması gerektiğine inanıyoruz. Saygılarımızla...Kuzey Ege

İFADELERİ ALINAN 81 KİŞİNİN TAM LİSTESİ

Oktay Konyar 2- Birol Engel 3- Sefa Taşkın 4-İrfan Keskin 5-Düzğün Aslan 6-T ülay Aslan 7-Erol Enel l8-Uyar Demircioğlu 9-Kadir Uludağ l0-Bahattin Bayındır 11-Mehmet Albayrak l2-Nazmiye Albayrak l3-Seçkin Üste l4-Recep Canbaz l5-Cihat Balabanl 6-Mehmet Kahramanl 7-Denizhan Polatl 8-Hüseyin Özdemir 19-Musa Malkoç 20-Hıdır Seçkin 21-Cafer Doğan 22 - M.Kemal Çulçuoğlu 23-Serkan Seçkin 24-Ramazan Esgin 25 - Halil Bozkurt 26 - Cezmi Tormukçu 27-İbrahim Baytak 28 - Remziye Çelik 29 - A. Ümit Özavcı 30-Ümit Şahinler 31-Nurcan Taban 32-Sebahat Gökçe

33-Osman Doğruk 34-Hüseyin Özyaylacı 35-Muzaffer Duran 36-Muhterem Doğrul 37-Mustafa Karacaoğlu 38-Tahsin Sözer 39-Ramazan Gökçeoğlu 40-İbrahim Dağ 4l-İbrahim Şahin 42- Ümmühan Şahan 43-Erdoğan Çevik 44-Raziye Uludağ 45-Sülayman Bektaş 46-Arife Öçkan 47- dile Doğrul 48-Emin Çandan 49-Halil Solak 50 - Şahsenem Dikmenoğlu 5l-Aydoğan Akbaş 52-Bayram Ali Kuzu 53-Neslihan Akkaya 54-Hilmi Gerğin 55-İbrahim Yoldaş 56-Zeynel Akkaya 57-Veli Balta 58-Ramazan Başkaya 59-Kemal Kılınç 60-Ali Beyazkuş 6l - Selami Papağan 62 - Musa Palas 63 - Hüseyin Kural 64-Mehmet Emin Kural 65-Hüseyin Doğan 66-Enver Akyüz 67-İsmail Andaş 68-Yusuf Akçit 69-Zeynel Abidin Altıntaş 70-İsmail Kurhan 71-Muharem Doğan 72-Yusuff Kurulan 73-Bayram Kıray 74-Ali Topuz 75-Yurdaer Yaman 76-Kazım Akçit 77-Hüseyin Andaş 78-Muharem Altıntaş 79-Abdullah Yaman 80-Cemal Kılınç 81-Hamza Kural

BİRSEL ALTIN LEMKE'YE ALTERNATİF NOBEL ÖDÜLÜ

On yıldan bu yana sürdürdükleri savaşım ile topraklarında siyanürlü altın madeni işletilmesini engelleyen, tüm dünya kamuoyunu siyanürlü altın madenlerinin yarattığı tehlikelere karşı uyaran Bergamalıların büyük dostu ve yardımcısı BİRSEL ALTIN LEMKE' ye "alternatif NOBEL ödülü" verildi.

Bergamalıların uluslararası platformda savunulmasını ve dünya çevre kuruluşlarıyla ilişki kurmasını sağlayan, Dünyanın seçkin çevrecilerinden biri olan BİRSEL ALTIN LEMKE aynı zamanda PERGAMON DERNEĞİ üyesi.1950 yılında İstanbul'da doğan BİRSEL ALTIN LEMKE, bir süre Siyasal Bilgiler Fakültesine öğrenim gördü. Uzun yıllar Amerika ve Almanya'da yaşayan Birsel dört çocuk annesi. Türkiye'nin seçkin turizmcilerinden biri olan Birsel A. Lemke Balıkesir- Burhaniye 'de bir tatil köyü işletiyor.

1980 yılından bu yana, her yıl İsveç Parlamentosu tarafından verilen ve "RIGHT LİVELIHOOD AWARDS" (Yaşama Hakkı Ödülü), aynı zamanda "ALTERNATİF NOBEL ÖDÜLÜ" olarak anılıyor. Bu ödülün fikir babası, aynı zamanda bir pul kolleksiyoncusu ve bir İsveç ve Alman vatandaşı olan JACOB VON UEXKULL' dur. Ödülün veriliş amacı: "günümüzde karşılaştığımız ivedi sorunlara karşı çözüm önerenleri onurlandırmak ve desteklemektir. UEXKULL' a göre vatandaşı NOBEL' in "insanlığa büyük yararlar sağlayanlar için verdiği ödül", "insanlığın geleceği için üstün çalışmalar yapanları" ihmal ediyordu ve böylesine bir "ALTERNATİF ÖDÜL" gerekliydi.6 Aralık günü İSVEÇ PARLEMENTOSUNDA düzenlenecek bir törenle verilecek olan 2000 yılı ödüllerine 4 kişi alacak.

Bu kişiler ve ödül nedenleri şunlar:

1-Etiyopyalı bilim adamı TEWOLDE GERBE EGZİABHER, doğal yaşamın korunması yönünde harcadığı çabalardan dolayı.

2-ENDENOZYALI avukat MUNIR, ülkesindeki insan haklarının korunması yönündeki çalışmaları nedeniyle.

3-ABD' li bitki genetikçisi WES JACKSON, çevreye uyumlu bitkilerin yetiştirilmene yaptığı katkılardan dolayı.

4-Türkiyeli BİRSEL LEMKE, siyanür kullanılarak işletilmek istenen altın madeninin olası zararlarına karşı ülkesini korumak için sürdürdüğü uzun soluklu savaşım ve bu zararlı teknolojinin yasaklanması için yapılan uluslar arası kampanyadaki anahtar rolü için.

Ödül sahipleri yaklaşık 200.000 ABD Doları tutarındaki ödülü paylaşacaklar. Konuyla ilgili olarak, Bergama'da kurulu ve PERGAMON DERNEĞİ olarak anılan Çevre Koruma Kuruluşu Başkanı SEFA TAŞKIN şunları söylüyor:

Bergama çevre hareketine büyük katkısı olana BİRSEL ALTIN LEMKE' nin böyle bir ödül almış olması Bergama'nın sesinin ta nerelerden duyulduğunun göstergesidir. On yıldan bu yana, Bergama köylüleri bin bir zorlukla dertlerini sokak, sokak tüm dünyaya anlatmaya çalışırken, Sevgili Birsel' in Bergama için dünyada çalmadığı kapı kalmamış, adeta Bergama halkının Avrupa ve Dünyada görünmez elçisi olmuştur. ABD'de Birleşmiş Milletlerin danışmanı Mineral Policy Center, Alman Yeşiller Partisi, Avrupa Parlamentosu, dünyaca ünlü bilim adamları Prof. KORTE ve COUSTON, hep Birsel' in olağanüstü gayretleriyle kapılarını Bergamalılara açmış ve yardımcı olmuşlardır. On yıldan bu yana tüm varlığıyla Bergama’yı yaşayan Birsel' in bu ödülü alması, siyanürlü altına karşı sürdürülen savaşımın kutsanmasıdır. Birsel, uluslararası düzeyde bu kadar önemli bir ödülü alan ilk Türk yurttaşı olma onurunu kazanmıştır. Bergamalılar haklı savaşımlarının bu düzeyde bir kez daha kabul görmesinden büyük onur duymaktadırlar.

Bu bağlamda, Dünyanın onurlandırdığı Bergamalıların haklı savaşım karşısında, Türkiye Devleti yetkilerinin mahkeme kararlarını uygulayıp Bergama’da siyanürlü madenini işletilmeyeceğini açık bir dille açıklamaları, EUROGOLD şirketine bu madenini işletilmeyeceğini tebliğ edip. Bergama'dan gitmelerini sağlamamaları, buna karşılık Bergamalıları "gizli örgüt" kurdular diye suçlamaları, ibret vericidir.

Türkiye'yi Avrupa'ya, "Bergama savaşımına gönül verenler" gibi insanların taşıdığını ne zaman görecekler." 09.10.2000

ALTIN MADENİNDE GERİLİM

Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘Madene iki TIR siyanür geldi” haberi maden bölgesinde gerilime neden oldu.

EUROGOLD, “Ovacık Altın Madeni'ne siyanür gelmedi”

Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan haberin özeti:“..

Başbakanlığın talimatı üzerine Orman Bakanlığı, daha önce iptal ettiği ve süre uzatma istemini geri çevirdiği EUROGOLD maden şirketinin orman alanını kullanma iznini yeniden uzattı, Sağlık Bakanlığı da aynı doğrultuda karar aldı. Son olarak da Çevre Bakanlığı'nın, EUROGOLD tarafından yeniden hazırlanan ÇED raporuna onay verdiği öğrenildi. Bayındırlık ve Enerji bakanlıkları, Danıştay'ın kesinleşmiş

kararına karşın verdikleri ruhsatları iptal etmemişlerdi. Bu durumda, EUROGOLD un Bergama Ovacık altın madenini işletmesi için hiç bir engelin kalmadığı bildirildi. Şirketin, üretime başlamak için İzmir Valiliği'nin onayını beklediği öğrenildi. Bu arada önceki gün maden alanına gelen iki büyük TIR içinde, daha önce köylülerin tepkisi üzerine madenden uzaklaştırılan siyanürün bulunduğu öne sürüldü. Bölgede durumun gergin olduğu, on yıllık mücadelenin ardından en başa dönülmesinin köylülerde tepki yarattığı bildirildi."

Konu ile ilgili olarak EUROGOLD’ un basın açıklaması:

Ovacık Altın Madeni'ne siyanür gelmedi. Cumhuriyet Gazetesi'nde 13.10.2000 tarihinde yer alan "Siyanürlü Altına Onay" başlıklı haberde, asılsız ve yöre halkını tahrik edici bilgiler yer almıştır.

Söz konusu haberde ileri sürüldüğü şekliyle, Ovacık Altın Madeni'ne ne iki büyük TIR içinde ne de bir başka biçimde hiçbir zaman siyanür gelmemiştir. Söz konusu tarihte, tesisimize;

1- Arızalanan bir iş makinasını götürmek üzere bir kamyon;

2- Zemin düzeltmek üzere birkaç kamyon mıcır gelmiştir. Bu faaliyetlerin, yöre halkını kışkırtmaya yönelik olarak kullanılması üzücüdür.

Hatırlanacağı gibi, 01.07.1997 tarihinde gazetelerde çıkan ve aynı kaynaklı "siyanür tankları madene geldi" haberi üzerine tesis basılarak şantiye binaları tahrip edilmiş ve araçlar yakılmıştı. Şimdi, o günleri hatırlatacak biçimde aynı tahrikler yine yapılmaktadır.

Her konuda şeffaf olan işletmemiz bu konuda da şeffaf davranacaktır.

Ovacık Altın Madeni ve tesisleri, arzu edenlerin ziyaretine her zaman açıktır.

Medyada yer alan bu bilgi tamamen gerçek dışı ve asılsızdır. Kamuoyuna saygılarımızla bildiririz. 16.10.2000

İsmet SİVRİOĞLU (Ovacık Altın Madeni İşletme Müdürü)

EUROGOLD, ALTIN ÇIKARMAYA HAZIR

EUROGOLD Ovacık Altın Madeni'ndeki 6 bin 500 ton altın rezervini, siyanür yönetimiyle yılbaşından itibaren çıkarmak için harekete geçti.

Maden sahasında siyanür tehlikesinin tamamının önlendiğini belirten TÜBİTAK'ın raporunun ardından Başbakanlık Müsteşarlığı'nın izniyle engelleri aşmaya başlayan EUROGOLD Orman Bakanlığı'ndan gelen saha tahsisiyle altın çıkarmaya bir adım yaklaştı.

EUROGOLD Yönetim Kurulu üyesi Orhan GÜÇKAN, "İzin yenileme çalışmaları devam ediyor. Bürokratların imza işlemlerinin dışında alınacak izinlerden sonra altın araması yapacağız. 711 bürokratın imzasına ihtiyacımız var. Zaten elimizde bir TÜBİTAK Raporu bulunuyor. Biz kesinlikle hiçbir yere siyanür bulaştırmayacağız. Zaten elimizde olan teknolojiyle bu imkansız. İnsanlar çok farklı konularda konuşuyorlar. Kapılarımız herkese açık. İsteyen istediği saatte gelip madenimizi kontrol edebilir. Kapılarımız köylülere daima açık olacaktır" dedi.

İş imkanı: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Hazine Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı ile sürekli irtibat halinde olduklarını belirten GÜÇKAN, "Altın madenciliği İzmir'i ve Ege Bölgesi'ni geliştirecek. Özellikle bir maden işçisi 16 kişiye daha iş imkanı sağlar. Gazetelerde EUROGOLD ' la ilgili haber çıktığı andan itibaren yüzlerce kişi iş için bize başvurdu. Bergama'daki altın Ege için büyük şanstır" diye konuştu.

GÜÇKAN, Ovacık'ta 70 milyar dolar değerinde rezerv bulunduğunu bunun işlenerek satılması durumunda 300 milyar dolarlık gelir sağlanacağını sözlerine ekledi. Bergama Ovacık Köyü'nde bulunan altın madeninde mühendisler sürekli makinelere bakım yaptıklarını belirterek, çeşitli aletlerin bakımlarının da bilgisayarla yapıldığını söylediler. Madende

Atık Deposu, Patlayıcı Madde Deposu, Su Toplama Kulesi, Cevher İşleme Tesisleri, Toz Ölçüm Lokasyonları, Gürültü Ölçüm Lokasyonları, Meteoroloji Ünitesi, Toprak Setleri, Açık Ocak, Yeraltı Ocağı gibi tesisler bulunuyor. 23.10.2000 - (İSMAİL GÖKMEN) Yeni Asır

KÖYLÜLERE TV SORUŞTURMASI

Çam köyden 24, Narlıca köyünden 58 kişi toplam 83 Köylü geçen hafta SHOW TV’ de yayınlanan röportajları yüzünden soruşturma görüyor.

Bergama'da Siyanürlü altın madenine karşı yaptıkları eylemlerle adını duyuran çevreci köylüler mahkeme kapılarını arşınlamaya devam ediyorlar. Bu kez de köylerine çekime gelen Show Tv’ye çıkarak konuşma yaptıkları için Bergama cumhuriyet savcılığının isteği doğrultusunda Jandarma 'ya ifade vermek için geldiler.

Bu arada İzmir'den çevik kuvvet gelerek güvenlik önlemi aldı. Çam köyden 24, Narlıca köyünden 58 kişi toplam 83 Köylü geçen hafta Show Tv’de Narlıca köy meydanında çekimleri yapılan ve yayımlanan programda toplu gösteri yaptıkları gösteri ve toplantı yürüyüş yasasına muhalefet ettiniz ve slogan attınız gerekçesi ile ifade verdiler.

Çıkışta açıklama yapan köylüler 10 yılı aşkındır yasaların bize verdiği hakkı kullanarak madenle ilgili eylemler yaptık. Fakat ilk defa bir TV kanalına çıkıp konuşma yaptık diye bizim ifademize baş vurdular. Bu hareketlerle bizi yıldıramazlar.

Biz kanun ve yasaların biz tanıdığı bu haklı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bizi ikide birde Jandarmaya veya savcılığa ifade vermek için çağırarak yıldırmaya çalışıyorlar. Bir programa bakmak veya çıkmak suç mudur?. O zaman tüm TV' lere çıkanlar suçludur. Onlarında ifadeleri alınsın. Cumhuriyet' le yönetilen bir ülkede krallık yönetimi gibi ikide birde bizi çağırarak ifade alıyorlar. Cumhuriyete uygun davranılmasını istiyoruz" dediler 30.10.2000

Bergama'da kesintisiz mücadele

İzmir(Cumhuriyet Ege Bürosu)

Yörelerinde siyanürle altın üretimine karşı yıllardır mücadele eden Bergama köylüleri, önümüzdeki günlerde Bergama'dan Çanakkale'ye kadar yürüyerek protestolarını sürdürecekler.

İzmir- Bergama- Eşme- Sivrihisar el ele hareketi tarafından düzenlenen "Bergama köylüleriyle Dayanışma" kokteyli İzmir Barosunun yeni binasındaki teras katında yapıldı. Kokteyle İzmir Barosu Başkanı Noyan Özkan, Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, ÇYDD, ADD, İzmir Tabib Odası, İnsan Hakları Derneği, SOS Akdeniz Derneği, TEMA temsilcileri, TMMOB' a bağlı odaların İzmir şube yetkilileri, sendika ve siyasi partilerin temsilcileri da katıldı.

Müzik gruplarının şarkıları ve İzmirli şairlerin eşliğinde düzenlenen dayanışma kokteylindeki tüm katılımcılar, Bergama'da yeni bir sürecin başladığını ve desteklerinin eksilmeden süreceğini bildirdiler. Bergama Çevre Yürütme Kurulu Sözcüsü Oktay KONYAR, Bergama ve ülke topraklarını emperyalizme karşı korumak için mücadele ettiklerini belirtti. Bergama köylülerinin eylemleriyle gizli örgüt kurma suçlamasına maruz kaldıklarını söyleyen KONYAR, "Eğer biz bir örgüt kurmuşsak merkezimiz Ankara'daki eski TBMM binası, liderimiz de Atatürk'tür. Bergama köylülerinin hukuksal alanda kazandığı zaferi, değişik yollarla gölgelemek istiyorlar ama biz kararlıyız. EUROGOLD firması, Bergama ile Türkiye'yi terk edinceye kadar hukuksal eylemlerimiz sürecektir" dedi KONYAR, Bergama köylülerinin önümüzdeki günlerde Bergama'dan Çanakkale'ye kadar yürüyerek 11 yıldır sürdürdükleri mücadelelerine yeni bir boyut katacakların da kaydetti.

İzmir-Bergama, Sivrihisar el ele hareketi sözcüsü Tuncay KARAÇORLU da, yeni davaların açılması konusunda Bergama köylülerine gereken desteği vereceklerini belirterek, "Bergama köylülerine olan toplumsal desteği arttırmak ve hukuku aşan son gelişmelerin ülkemiz gündeminde yer almasını sağlamak için bu dayanışma toplantısını düzenliyoruz. Farklı kurumların temsilcilerinin Bergamalı köylüler için bir araya gelmesi önemli bir mesajdır" dedi.

KARAÇORLU, Başbakanlık genelgesiyle Çevre, Sağlık ve Orman Bakanlığı'nın EUROGOLD' a yeni olanaklar tanıdığını belirterek şöyle konuştu: "Bilim, toplum ve mahkeme kararlarını yok sayarak izin verme girişimlerine artık son vermek ve hukukun kararlarını uygulatmak için dayanışma sergiliyoruz. Ortak kararlılığımızı gösteriyoruz. Bergama halkının yürüttüğü doğa, çevre ve hukuk mücadelesinde dayanışma ve katılım inancımızı bir kez daha ilan ediyoruz. Bergama halkının yıllardır süren mücadelesinde ülkemiz, bölgemiz ve geleceğimiz adına elde edilen kazanımlar bugünlerde geri almak isteyen çıkar çevrelerine, uluslararası talanın önünü açmak isteyenlere ülkemizin hiçbir yerinde izin vermeyeceğiz. Bunu yine vurguluyoruz."

Eski Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın da, İzmirli aydın çevrenin Bergamalılara sahip çıkmasının son derece önemli bir olay olduğunu belirterek, "Mahkeme kararlarına rağmen yasa dışı bir şekilde madeni çalıştırma girişimlerinin görüldüğü bu süreçte böylesi dayanışma girişimleri çok önem kazanıyor. Bergamalılar, yaşama haklarını ve hukukun üstünlüğü ilkesini savunmaya devam edecekler. Hem kamuoyunu bilgilendirmek hem de yetkileri uyarmak için değişik eylem ve davranışlarda bulunacaklar. Bu süreçte tüm Türkiye'yi ve özellikle İzmirlileri yanımızda görmek istiyoruz" dedi. Taşkın, Türkiye'deki avukatları kesinleşmiş mahkeme kararlarını savunmaya, bilim adamlarını çevreye ve insana zarar vereceği kanıtlanmış bir işletmeye karşı çıkmaya çağırarak, "Hep birlikte el ele vererek kazanılmış haklarımızı koruyacağız" diye konuştu.

Bergama köylülerinin siyanürlü yöntemle altın üretimine karşı açtığı davada vekilliğini yapan Avukat Senih Özay da, Başbakanlığın TÜBİTAK raporuna dayanarak ilgili tüm kamu kuruluşlarına "siyanürle altın madeni işletilme izni verilmesi" talimatı verdiğini söyledi. Çevre Bakanlığı'nın maden şirketi lehine kararın çıktığını, Bayındırlık ve İskan ile Sağlık bakanlıklarının izinlerinin de çıkmak üzere olduğunu öğrendiklerini kaydeden Özay, "Bergama köylüsü daha önce nasıl hukuk zaferi kazandıysa, yeniden davalar açılacak, kazanılacaktır. Bergama köylüleri de tüm dünyaya örnek olan sivil itaatsizlik eylemlerine devam edecektir" dedi. 13.11.2000

KUVAYI MİLLİYE YÜRÜYÜŞÜ

Altın yöresi köylüleri, emperyalist EUROGOLD şirketine karşı KUVAYI MİLLİYE ruhunu canlandırmak amacıyla Çam köyden Çanakkale’ye yürüyor. Yaklaşık 40 kişinin katıldığı yürüyüş 13 Kasım Pazartesi günü başlıyor. “Emperyalist EUROGOLD Şirketini de, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisindeki yerli işbirlikçilerini de yenmeye kararlıyız. Çanakkale'de bu vatan uğruna toprağa düşmüş 250 bini aşkın kefensiz şehitlerimize söylemeye gidiyoruz.”

Bergama’da siyanürlü yöntemle altın madeni işletilmesine karşı çıkan Bergamalı köylüler, kazanılmış haklarının ellerinden alınmak istenmesine karşı yeniden eylemlere başlıyor. Köylüler, kurduklarını ilan ettikleri, "Kuvayı Milliye" örgütü adı altında Pazartesi günü Çanakkale'ye doğru yürüyüşe geçecekler. Örgüt liderlerinin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu söyleyen Bergama köylüsü, Kuvayı Milliye Yürüyüşüyle, emperyalistlere geçit verilmeyen Çanakkale'de, aynı geleneği ve kararlılığı sürdürdüklerini açıklayacaklar.

Çokuluslu şirket EUROGOLD' un Bergama'da işletmek istediği altın madeninin yaşam haklarını ellerinden alacağı gerçeğinden yola çıkan köylülerin başladığı direnişin, süreç içinde emperyalizme karşı duruş şekline gelmesi, Bergama hareketine yeni bir boyut kazandı. Aydın çevrelerin de desteğiyle kazandıkları yasal hakların ellerinden alınmak istenmesi, Bergamalı köylüler yeniden yollarda döküyor. 10 yıldır siyanürle altın madenine karşı direnen köylülerin bugüne değin gerçekleştirdikleri barışçıl eylemler yeniden başlıyor. Bergama köylülerinin sözcüsü Oktay KONYAR, "Siyanürlü altın madenine karşı ve dolası ile emperyalizme karşı sürdürdüğümüz örnek direnişte eylemlerimiz devam ediyor" dedi. KONYAR, dünyada bugüne değin en uzun soluklu sivil toplum savaşımını büyük bir kararlılıkla gerçekleştirdiklerini söyleyerek şu görüşlere yer verdi.

"Bergama köylüsü, "Vatan toprağı kutsaldır. Kaderine terk edilemez" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün yol göstericiliğinde ve onun liderliğinde, Söylevi rehber alarak mücadele eden çağdaş Kuvayı Milliyecilerden oluşuyor. Şimdi bu kişiler Bergama'dan Çanakkale'ye, Kuvayı Milliye yürüyüşü gerçekleştiriyor. Emperyalist EUROGOLD Şirketini de, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisindeki yerli işbirlikçilerini de yenmeye kararlı olduğumuzu, Çanakkale'de bu vatan uğruna toprağa düşmüş 250 bini aşkın kefensiz şehitlerimize söylemeye gidiyoruz. Kararlığımızın kökeni, kendimizdedir. Ülkemizin değerlerini korumak için bizim gibi, Mustafa Kemal'in önderliğinde sonuna kadar savaşan şehitlerimize bu ülkeyi ve topraklarını koruyacağımızı söyleyeceğiz"

Köylüler Pazartesi günü Ovacık Köyü'nden başlayacakları yürüyüşlerinde sırasıyla Altınova, Ayvalık, Gömeç, Karaağaç, Burhaniye, Edremit, Zeytinli, Akçay, Güre, Altınoluk, Küçükkuyu, Ayvacık, Ezine, Bayramiç, İntepe, güzergahlarını kullanacaklar. 20 Kasım Pazartesi günü Çanakkale'ye ulaşacak Bergama Köylüsü aynı gün Çanakkale şehitliklerini ziyaret edecek. 13.11.2000

Gönderen ibrahim baytak zaman: 12:59 0 yorum

MAHKEME KARARLARI UYGULANSIN

Altın yöresi köylülerin Çanakkale’ye yürüyüşünde, köylüler kesinleşmiş mahkeme kararını boyunlarına astılar.

Pazartesi günü sona erecek olan yürüyüşe yurtdışından da büyük destek veriliyor.

Yaşam haklarını savunmak ve hukukun çiğnenmesine tepki göstermek amacıyla Bergama köylülerinin sürdürdüğü yürüyüşe yurtdışından da destek geldi. Köylüler, altın madeninin çalıştırılamayacağına ilişkin mahkeme kararlarını boyunlarına asarak yürüdüler.

Bergamalıların Kuvayi Milliye yürüyüşünde "Kazanılmış haklarımızı elimizden alamazlar" diye yola çıkan köylüler, madeninin çalıştırılmayacağına ilişkin verilen mahkeme kararlarını boyunlarına asarak yürüdüler. Sadece yaşam hakkını savunmakla kalmadıklarını belirten köylüler, aynı zamanda "hukukun üstünlüğü" ilkesini de savunduklarını belirterek, "Kesinleşmiş mahkeme kararlarını boynumuza asarak kilometrelerce yürüyor ve bu kararların çiğnenmek istendiğini dile getiriyoruz. Bizi buna zorlayan yetkilere yazıklar olsun" dediler.

Edremit'ten Altınoluk'a yürüyüşe geçen köylülere yol boyunca gösterilen ilgi yine yoğundu. Edremit'ten sonra Güre'de yaklaşık 500 kişilik bir kalabalık tarafından karşılanan Bergama köylülerine burada çiçekler verildi ve Gürelilerin Bergamalıların yanında olduğu bildirildi. Köylüleri karşılayan Güre Belediye Başkanı Kamil Saka, "Emperyalizme karşı yürüyen Bergama köylülerinin enerjisi ve mücadelesi devam ediyor. Onları destekleyerek örnek alıyoruz" dedi.

Bu arada, Bergamalı köylülerin Güre'den ayrılmasından sonra, belediye başkanı Saka ile birlikte bazı zabıta memurları ve ADD göre Şubesi Başkanı Erol Mamak jandarma tarafından ifadeleri alınarak serbest bırakıldı. Sorguları yapılanların bugün savcılığa çıkarılacağı bildirildi.

Öte yandan 22 Kasım pazartesi günü Çanakkale Şehitler Anıtı önünde olacak Bergamalılara büyük ve coşkulu bir karşılama töreni hazırlanıyor. TMMOB' a bağlı meslek odaları, sivil toplum örgütleri, İzmir, Balıkesir, Çanakkale baroları ve çevreye duyarlı yurttaşlar tarafından karşılanacak köylülerle birlikte Şehitler Anıtı'na gidilecek.

Yurtdışından da destek Bergamalılara destek amacıyla mesaj gönderen Münih Teknik Üniversitesi'nden Prof. Friedhelm Korte, "Size uzun protesto yürüyüşünüzde başarılar ve güç diliyorum" dedi. Prof. Korte, Bilimin şu andaki durumuna göre, teknoloji, doğa ve kültür alanındaki son verilerin ışığında Bergama yöresinde yapılması planlanan altın işletmesi kabul edilemez" görüşünü savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü. Ben bir bilim adamı olarak siyanürlü altına karşı Edremit Körfezi'nde ve Bergama'da yürütülen mücadeleye yıllarca destek verdim. Bu desteğimi bilirkişi raporlarımla, yayınlarımla ve hem Türkiye'deki hem uluslararası konferanslardaki konuşmalarımda daima gösterdim. Ayrıca sizi bütün kalbimle de destekliyorum. Uluslararası insan hakları kuruluşu FIAN'ın Almanya Başkanı Petra Sauerland ise gönderdiği dayanışma mektubunda şöyle dedi.

"Cumhuriyet Gazetesi'nden altın firmalarına karşı olan 300 kilometre süren yürüyüşünüzü öğrendim. Sizlerin temel yaşam ortamınızın mahvedilmesine, ormanlarınızın yok edilmesine, sularınızın kullanılıp azaltılmasına, zehirlenmesine, zeytinliklerinizin yok edilmesine, mahkeme kararlarına uyulmamasına karşı ve köylerinizin varlığının korunması için verdiğiniz savaşımda, sizinle dayanışma içinde olduğumu göstermek amacıyla bu mektubu yazıyorum. Altın yeryüzündeki toprakların yüzde 50'si de böylece yok edilebilir. "Bizim altınımız bizim zeytinimizdir" sloganı bütün dünyada aynı haksızlığa uğramış halklara moral vermektedir." 20.11.2000

EUROGOLD’TAN BASIN AÇIKLAMASI

Çevre Bakanlığı'nın tesisimiz henüz proje aşamasında iken 1994 yılında verdiği olumlu görüş, mahkemece 1998 yılı sonlarında verilen kararla iptal edilmiş ve bu iptal kararı idare tarafından uygulanmıştır. Şirketimiz, Çevre Bakanlığı'nın öngördüğü tüm tedbirleri verdiği taahhütlere uyarak gerçekleştirmiştir. Bununla da yetinmemiş ilave tedbirlerde alarak yeni işlem tesisi için idareye müracaat etmiştir. İdare, bunun üzerine, muhtemel risklerin alınmış bulunan tedbirlerle ortadan kalkıp kalkmadığını TÜBİTAK'a inceletmiş ve sonuçların olumlu çıkması üzerine de tesisin faaliyete geçmesi için gerekli işlemlerin tamamlanmasına karar vermiştir.

Mahkeme kararı ile Türkiye'de siyanür kullanımı yasaklanmamıştır.

Mahkeme kararında siyanür kimyasalının yaratacağı muhtemel riskler giderilmedikçe, faaliyete izin verilmesinde kamu yararı olmadığı ifade edilmiştir. Zaten, hiçbir ekonomik faaliyet yada teşebbüs mahkeme kararı ile yasaklanamaz. Mahkemeler ancak bir idari işlemin hukuka uygun olup olmadığını denetler. Aksi iddia edildiği gibi, mahkeme kararı ile siyanür kullanımı yasaklanmış olsaydı, Türkiye'de siyanür kullanan tesislerin çalıştırılması mümkün olmazdı; siyanürün ithalatı da yasaklanırdı. Oysa ki, ülkemizde, Kütahya-Gümüş köy tesisleri dahil siyanür kullanan binlerce tesisten hiçbiri kapatılmamıştır. Anlaşılıyor ki konu siyanür değildir. Amaç, Türkiye'deki altın madenciliğinin önünü kesmektir. Ovacık Altın Madeni, Türkiye'de altın madenciliğinin başlaması için anahtar konumuna gelmiştir. Ülke genelinde 70 milyar dolarlık altın potansiyelinin ve yaratacağı 300 milyar dolarlık katma değerin ülke ekonomisine kazandırılmasını engellemek, şayet başka bir amaç güdülmüyorsa, hiç kimseye yarar sağlamaz. Kaldı ki bugün çoğu gelişmiş ülkelerde olmak üzere, tüm dünyada bine yakın tesis siyanür kimyasalını kullanarak altın üretmekte ve ülkelerinin ekonomilerine büyük değerler katmaktadır.

Yöre halkının çevre ve insan sağlığı konusundaki endişelerini saygıyla karşılıyoruz. Mesajlarını dikkatle değerlendiriyoruz. Çevremizin havasını, suyunu ve toprağını korunması ile ilgili her tedbiri almış olduğumuz bilimsel olarak da ortaya konmuştur. Bununla birlikte, bu yönde gelebilecek her öneriyi de değerlendirmeye hazırız. İnsanımıza her konuda açık davranmayı ilke edindik. Bugüne kadar binlerce komşumuz tesisimizi gezdi ve bilgi edinme hakkını kullandı. Bizimle temas kurmak istemeyenlere de buradan çağrıda bulunuyoruz: Gelin konuşalım ve bu tesisten en yüksek faydayı sağlamanın yollarını arayalım. 04.12.2000 Saygılarımızla.-Sabri Karahan-Genel Müdür

BERGAMALI KÖYLÜLER AFRİKA'YA MESAJ GÖNDERDİ

Bergama köylüleri, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Johannesburg'ta düzenlenen kalıcı organik kirleticilerin (kok) sınırlandırılmasıyla ilgili BM toplantısına, çevre örgütü Greenpeace aracılığıyla, internet üzerinden "siyanürlü yöntemle altın üretimine hayır" mesajı ilettiler.

Bergama'nın Narlıca köyünde toplanan köylüler,Greenpeace örgütünün kurduğu masada,internet ortamında isimlerini yazarak Güney Afrika'daki tehlikeli kimyasalların yasaklanması konusunda görüşme yapan 100'ün üzerindeki hükümet temsilcisine doğrudan mesaj gönderdiklerini söyledi. Temuge, bu mesajların, Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki toplantıda kurulan dev ekrana yansıdığını belirterek, "Bergama'da yapılan eylem, uluslararası eylemler zincirinin ayağıdır. Dünyanın her yerinden zehirli kirliliğe maruz kalmış yörelerin insanları,mesaj iletiyor" dedi. (ERDAL ÇARBOĞA) 11.12.2000

SEFA TAŞKIN’DAN AÇIKLAMA

Bergama'da çok uluslu EUROGOLD şirketi tarafından işletilmek istenen "siyanürlü altın madenine" ilişkin olarak Başbakanlık Müsteşar yardımcısı Füsun Koroğlu tarafından 4 Ocak 2001 günü Bakanlar Kuruluna bir brifing verildiği, bu brifingde Sn. Füsun Koroğlu tarafından "Bergama'daki işletmenin çalışmamasının yabancı sermeyenin Türkiye'ye girişini engellediği, Türkiye'nin önemli gelir kaybına uğradığı iddia edilmişti. Konuyla ilgili olarak Bergama'da kurulu

PERGAMON Derneği olarak anılan Çevre Koruma Kuruluşu ve Bergama Belediyesi Eski Başkanı Sefa TAŞKIN' ın açıklaması :

Yöremizde işletilmek istenen siyanürlü altın madenine karşı yüksek mahkeme Danıştay Nisan 1997'de son noktayı koymuştur. Bilirkişi raporlarına dayanarak ve tarafların yüce mahkemeye verdiği yüzlerce bilgi ve belgenin incelenmesi sonucunda verilen karara göre Bergama'da siyanür kullanarak altın madeni işletmek Anayasamızın 17. Maddesinde yer alan "herkes yaşama hakkına sahiptir" ve 56.Maddesinde yer alan herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir" ilkelerine aykırıdır.

Yüksek Mahkeme siyanürlü altının insan ve çevre sağlığına vereceği zararları açıkça tespit etmiştir. Yine Danıştay'ın kararına göre "Bergama'daki madenin işletilmesinde hiçbir kamu yararı yoktur" Sağlığa zararlı olduğu, kamuya yararı olmadığı Yüksek Mahkeme Danıştay tarafından kesin ve nihai olarak karara bağlanmış bir konuda, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Füsun Köroğlu'nun siyanürlü altından yana tutum takınarak Bakanlar Kurulunu ikna etmeye kalkışması çok ilginçtir.

Aleyhine Danıştay tarafından karara varılmış bir konuda, çok uluslu EUROGOLD şirketinin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Füsun Koroğlu'nu ikna etmiş olması ibret vericidir.

Anayasamızın 312. Maddesine göre "yargı kararları değiştirilemez ve uygulanması geciktirilemez."

Türkiye Cumhuriyeti eğer bir hukuk devleti ise Bergama'da siyanürlü maden işletilemez. Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı, mahkeme kararlarına karşı çıkarak suç işlemekte, Bakanlar kurulunu suç işlemeye teşvik etmektedir. Bir çevrede yaşama hakkına sahiptir" ilkelerine aykırıdır. 08.01.2001

ALTIN BİLEZİK TOPLAYACAKLAR

Bergama Çevre Yürütme Kurulu Sözcüsü Oktay Konyar, yeni bir kampanya başlattı.

Bergama Çevre Yürütme Kurulu Başkanı Oktay Konyar, dün İzmir Valiliği önünde yaptığı açıklama ile "devlete altın bilezik bağışlama kampanyası" başlattıklarını söyledi. Devletin altın açığını gidermek için her ailenin bir bilezik bağışlamasını isteyen Oktay Konyar, "Eurogold'un devlete vereceği payın bin katını ulus olarak biz sağlayalım" dedi. Konyar, en yüksek yargı organı tarafından "siyanürle altın aranmasında kamu yararı yoktur" şeklinde karar verilmesine rağmen, Tübitak'a hazırlatılan raporla altın aranmasına izin verildiğini belirterek, Kendimizi devletin şevkatli kollarında değil, yavaş, yavaş ölümün dibinde olduğumuza inandık. Birer altın bilezik

Devletimin, "Her şeyi doğru yaparım," "Her şeye ben karar veririm," "Benim dediğim olur" demesiyle, polisiye tedbirlerle korkutmasıyla sorun çözümlenmez, büyür" dedi. Devletin altın açığını giderebilmek için duyarlı insanların birer altın bilezik bağışlaması için kampanya başlattıklarını söyleyen Konyar, "Eurogold'un, devlete vereceği altının yüz katını, bin katını seve seve vereceğiz. İlk altın eşim Şenol Konyar'ın annesinin hatıra bileziğidir" diye konuştu. Konyar, Eurogold'un Ovacık'taki altın madeninden siyanürlü yöntemle bir yılda 3 ton (90 bin ons) altın çıkarmayı hedeflediğini belirterek, "Bir ons altının şu andaki fiyatı 274 dolar. 3 ton altının karşılığı olan 90 bin ons altının tutarı ise 23 milyon dolar yapıyor. Maden yöneticileri, bu altını üretmek için 21 milyon dolarlık harcama yapacaklarını açıkladılar. Bu durumda 2 milyon dolarlık karları söz konusu oluyor. Türkiye Cumhuriyeti Maden yasasının 15. maddesine göre bu tür işletmeler, karlarının yüzde 10'u oranında bir payı, vergi ve fon olarak ödüyorlar. Yani devlet Eurogold'dan yılda 130 milyar liranın karşılığı olarak 200 bin dolar alacak. 130 milyar liraya da bugün tanesi 65 milyon liradan 2 bin bilezik alınır. 17 köyde yaşayan 14 bin insan da 2 bin bileziği ödeyebilir. Eşimin annesinden kalma bilezikle başlattığımız kampanyada topladığımız altınları bir fonda biriktireceğiz. Devlet teklifimizi kabul ettiğini açıkladığı anda da bilezikleri teslim edip, topraklarımızda özgür yaşayacağız" diye konuştu. Bergama Belediye bütçesinin 4 trilyon lira olduğunu belirten Konyar, "Bu paranın yanında, 130 milyar lira, 17 köyde yaşayan 14 bin insan için sorun değil" dedi. 05.02.2001 (ERDAL ÇARBOĞA/SİNAN KESKİN)

EUROGOLD'A YASAL GÜVENCE HAZIRLIĞI

Endüstri bölgeleri hakkında yasa tasarısıyla, Bergamalıların yıllardır savaş verdiği Eurogold şirketinin önü açılmak istenirken köylüler direnişi sürdürmeye kararlı. Tasarıda, ''Halen yarım kalmış ya da tamamlandığı halde işletmeye geçememiş veya faaliyeti durdurulmuş olan ve basit yatırım tutarı 5 milyon ABD Doları karşılığı Türk Lirası'nın üzerinde olan yerli ve yabancı sermaye yatırımları endüstri bölgesi yatırımı sayılır'' deniliyor. Tasarıyla garanti altına alınmak istenen Eurogold'un özetle ''siyanürle altın arama ve çıkarma'' faaliyetinin insan ve çevre sağlığı açısında riskli olmadığının ya da risklerin kabul edilebilir limitlerin altına çekildiğinin öne sürüldüğü Ekim 1999 tarihli TÜBİTAK raporu, benzer durumdaki işletmelerin de ''ülke menfaatları açısından yararlı'' olacağını iddia ediyor.

TÜBİTAK raporuyla yoğunlaşan Eurogold lehine kamuoyu oluşturma çabalarına karşın yılmadıklarını ve mücadeleyi ülke geneline yayarak sürdüreceklerini belirten Bergama köylüleri ise yeni eylem planları hazırlığında. Köylüler, endüstri bölgeleri yasa tasarısının Meclis'ten geçmesinin ve Eurogold'un yasal güvenceye alınmasının direnmelerine engel olmayacağını dile getirerek daha önce de firmanın çok sayıda bakanlıktan izin alabildiğini anımsattılar. 12.02.2001

EUROGOLD’TAN BASIN AÇIKLAMASI

Ovacık Altın Madeni'nde kaçak altın üretilmemiştir

Geçtiğimiz günlerde, bazı medya kuruluşlarında, şirketimizce Ovacık Altın Madeni'nde kaçak altın üretildiği yolundaki gerçek dışı ve şirketimizi itham edici haber nedeniyle Kamuoyunu aşağıdaki hususlarda aydınlatmak gereği doğmuştur.

1-Şirketimiz, 1996 Ekim ayında inşaatına başladığı ve Aralık 1997 itibariyle tamamlamış olduğu altın madeni üretim tesislerinde, bugüne kadar hiçbir üretim faaliyetinde bulunmamıştır.

2-Şirketimiz tesislerinin inşaatının tamamlandığı Aralık 1997 tarihine kadar, bazı vatandaşlarımız tarafından Çevre Bakanlığı aleyhine İzmir İdare Mahkemesinde açılmış bulunan ve daha sonra da Danıştay'da devam eden davada dile getirilen yürütmenin durdurulması ve iptal talepleri 23 Ekim 1997 tarihine kadar sürekli reddedilmiş; Çevre Bakanlığı'nın olumlu görüşünü iptal eden mahkeme kararına ilişkin yargı süreci Kasım 1998'de kesinleşmiştir.

3-Altın madeni üretim tesislerinde kullanılması öngörülen "siyanür" maddesinin olumsuz etkisini %100 bertaraf eden dünyanın en modern çevre teknolojisinin müteahhitliğini gerçekleştiren Kanada firmasından söz konusu teknolojik sistemin teslim alınması için Şubat 1998'de 96 saat süren bir test çalışması yapılmış ve sistemin işleyişinin mükemmelliği somut biçimde test edilmiştir.

4-Tamamen bu çevre teknolojisinin test edilmesine yönelik 96 saatlik bu çalışma dışında, madende hiçbir üretim faaliyetinde bulunulmadığı gibi; bazı medya kuruluşları tarafından maksatlı ve itham edici biçimde kaçak üretim olarak nitelendirilen ufak bir altın kütlesi de bu test çalışmalarının doğal sunucu olarak elde edilmiştir.

Bu vesile ile, şirketimizin bugüne kadar tamamen hukuka bağlı hareket ettiğini ve devletin işlemlerine güven ve saygıdan hiçbir zaman uzaklaşmadığını kamuoyuna bir kez daha saygı ile duyururuz. 12.02.2001 İsmet Sivrioğlu Ovacık Altın Madeni Müdürü

TEPEKÖY'DE EUROGOLD'A TEPKİ

İçlerinde Genel Müdürleri Sabri Karahan'ın da olduğu Eurogold ekibi, köylüleri ikna amacıyla gittiği Bergama Tepe köyde tepkiyle karşılandı.

Tüm köy halkı kadın-erkek, çoluk-çocuk Eurogold ekibine tepki gösterdi. Eurogoldçular tepki üzerine arabalarına binerek taş yağmuru altında köyden kaçtılar.

Eurogold Genel Müdürü Sabri Karahan, İşletme Müdürü İsmet Sivrioğlu, Halkla İlişkiler Müdürü Hayrettin Öğüt, Halkla ilişkiler görevlisi Nurettin Turgut ve Hasan Çiftehan'dan oluşan Eurogold ekibi, Tepeköy Muhtarı Halil Battal'ın davetlisi olarak 18 Şubat Pazar günü akşamı köye gittiler.

Madenin açılması için köylüleri ikna etmek isteyen ekip, köy halkı tarafından hiç ummadıkları bir tepkiyle karşılaştılar. Muhtar tarafından karşılanan ekibe ilk tepki bir köylüden geldi; "Biz sizinle dost olamayız, aramızda zehir var" dedi. Tepe köy kökenli Adnan Serdaroğlu, "Eurogold Genel Müdürü Sabri Karahan burada, maden hakkında sormak istediklerinizi sorabilirsiniz" sözleri üzerine köylüler, "Eurogold'u istemiyoruz, köyümüzden defolun" dediler. Madencilerin köylerine geldiğini duyan kadın ve çocuklar da kahve önünde toplanmaya başladı. Kahve içindeki tepkilerin artması üzerine Eurogold ekibi köyü terk etmek için dışarı çıkanca, dışarıdaki kadın ve çocuklar, "Yuh" sesleri ile tepkilerini göstermeye başladılar.

Genel Müdür arabasına binip acele ile köyden kaçarken dışarıdaki kadın ve çocuklardan oluşan yüzlerce kişilik köy halkı Genel Müdürün arabasını taş yağmuruna tuttu. Köyün sağduyulu insanları, ekibin diğer üyelerini linçten kurtardı. Onlar da taş yağmuru altında köyden son sürat kaçtılar.

Köylüler daha sonra Narlıca köyüne giderek durum değerlendirmesi yaptılar. Eurogold'un şikayetçi olmaması üzerine gözaltına alınan olmadı. Köylüler kendi aralarında bir karar alarak, Eurogold yanlısı köy muhtarı Halil Battal ile konuşmama ve düğünlerine, cenazelerine çağırmama kararı aldılar. Ayrıca Köy İhtiyar Heyetinden Savaş Evran, Köksal Aydın, Kamil Başkurt ve Bilgin Erdal, Muhtar Halil Battal'ı düşürmek için görevlerinden istifa ettiler. Böylece Eurogold'un, çevre köylüleri ikna etme girişimi Tepeköy'de hüsranla sona ermiş oldu. 19.02.2001

GÜNDEM EUROGOLD'A TEPKİ

Eurogold'un çevre köylüleri ikna etme girişimlerinin başarısız olduğu en son Tepeköy'de kendini gösterdi. Öfkeli köylülerin elinden Eurogold ekibini yine Tepe köy'ün sağduyulu insanları kurtardı. Köylülerin bu noktaya gelmesinde, Eurogold'un, "yakında madeni açacağız" sözlerinin yattığını düşünüyoruz. Tepe köy halkının bu sağduyulu insanlarının olayı bir linç boyutuna dönüşmesine izin vermemesini memnunlukla karşılıyoruz.

Altın madeni açılıyor mu?

Bergamalılar arasında, 'maden yakında açılıyor' sözleri üzerine Eurogold'a sorular yöneltik ve en üst düzeyde sorularımıza yanıt aldık. Bu yanıtı iç sayfalarımızda bulabilirsiniz. Bu yanıtta ise madenin henüz tüm izinleri almamış olduğu ortaya çıkıyor. Madene karşı çıkanların tepkilerinin yasal sınırlar içinde kalmasını diliyoruz. Saygılarımızla... 19.02.2001 - Kuzey Ege

EUROGOLD’UN YANITI:

OVACIK ALTIN MADENİ'NİN SON DURUMU ve YÖREYE SAĞLAYACAĞI FAYDALAR

· Yargı kararı ile Çevre Bakanlığı'nın Ovacık Altın Madeni hakkındaki "olumlu görüşü" iptal edilmiş ve bu karar idare tarafından uygulanmıştır. Mahkeme kararı ile Türkiye'de siyanür kullanımı yasaklanmamıştır. Mahkeme kararından sonra,Türkiye'de yıllık siyanür kullanımı 300 bin ton olarak devam ediyor. İzmir Çevre Hareketi Avukatları'ndan Çetin Turan da olayı aynı şekilde açıklamıştır: "Dava konusu idari işlem iptal edilmiştir"

(Bergama Belediyesi Kültür Yayınları, No 40, 1998, sayfa 9).

İzmir Çevre Hareketi Avukatları'ndan Noyan Özkan'a göre, bu karar şu anlama gelmektedir: "Danıştay 6. Dairesi, risk faktörü nedeniyle alınan önlemleri yeterli bulmamıştır" (Bergama Belediyesi Kültür Yayınları, No 33, 1997, sayfa 13).

İzmir Çevre Hareketi Avukatları tarafından da "alınan önlemlerin yetersiz bulunması" olarak tespit edilen bu durum karşısında, Eurogold, yargı kararında tek, tek sayılan "olası risk faktörlerini" değerlendirmiş ve bunları gidermek üzere tesiste ilave çevre tedbirleri almıştır. İdare, muhtemel risklerin alınmış bulunan tedbirlerle ortadan kalkıp kalkmadığını incelemek üzere TÜBİTAK'ı görevlendirmiştir.

TÜBİTAK Başkanlığı bünyesindeki Yer, Deniz, Atmosfer Bilimleri ve Çevre Araştırma Grubu (YDABÇAG). tarafından bir uzmanlar kurulu oluşturulmuştur. Bu kurulda yer alan çevre, çevre kimyası, çevre ekolojisi, çevre hukuku, cevher hazırlama, hidrojeoloji, jeoteknik, jeofizik-sismoloji, neotektonik-deprem konularında uzman bilim adamları kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili inceleme ve değerlendirmeler yapmışlardır.

Uzmanlar Kurulunun Değerlendirme Raporu'nda "Yargı kararında öne sürülen risklerin tümüyle giderildiği" belirlenmiştir. İdare, yeni belirlemeler karşısında, Ovacık Altın Madeni'nin işletilmesi için idari işlemlerin tekemmül ettirilmesine karar vermiştir. Zaten, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Yıldırım Uluer, yargı kararı hakkında şu şekilde görüş vermiştir. "İdarenin şirkete verdiği izin ve ruhsatlar yargı kararıyla askıya alınmış durumdadır" (Bergama Belediyesi Kültür Yayınları, No 40, 1998, sayfa 8). Bu aşamada, Ovacık Altın Madeni'nin işletmeye geçebilmesi için, gerekli izinlerin tamamlanması beklenmektedir.

Ovacık Altın Madeni'nde alınmış olan çevre tedbirleri sayesinde ne yöre halkının sağlığı ne de suyu, toprağı, havası tehlike altında değildir. Ovacık Altın Madeni, yöreye ekonomik ve sosyal pek çok faydalar sağlayacaktır:

1) Üretilen altının parasal değerinin yarısı, işçi ücretleri, malzeme satın alımı ve hizmet alımları karşılığı olarak yörede kalacaktır.

2) Bu harcamalar, ayrıca, bölge ekonomisinde 400 milyon dolarlık bir katma değer yaratacaktır.

3) Altın madenlerinin, bütün dünyada turistlerin ilgisini çekmesi nedeniyle bölge turizminde bir canlılık olacaktır.

4) Çıkarılan altının yörede rafine edilmesi ve işlenerek mücevher-takı haline getirilmesi sayesinde, yöreye yılda 30 milyon dolar ek gelir girecektir.

5) Madenin kapatılmasından sonra islah edilen maden arazisinde, sera çiçekçiliği, kültür mantarcılığı, meyvacılık gibi yeni tarım ve ziraat faaliyetlerinden gelir elde edilebilecektir.

6) Tesiste istihdam edilecek 250 işçi yöreden temin edilecek ve bu işçiler eğitilerek işe uygun hale gelecekler.

7) Ayrıca, tesis için gerekli mal ve hizmet alımları nedeniyle yörede yeni iş sahaları yaratılacak ve böylece 1200 kişiye daha iş imkanı doğacak.

8) Burs, yabancı dil ve meslek kursları, okul ve ders araçları desteği, bina desteği sayesinde yöredeki eğitim ve öğretime doğrudan katkı yapılacaktır.

9) Yöre gençleri için mücevher işlemeciliği biçiminde yepyeni bir meslek doğacaktır.

10) Madendeki sağlık hizmetlerinden yöre halkı da yararlanacaktır.

11) Yöredeki sosyal ve kültürel altyapı ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlanacaktır. 12.02.2001

EUROGOLD: PRESTİJİMİZ İÇİN VARIZ

Eurogold Genel Müdürü Sabri Karahan, prestij için Ovacık Altın Madeni konusunda direndiklerini, bırakıp gitmeleri halinde dünya çapında, çevreci direniş karşısında, işletmeden vaz geçildiği imajını vermek istemediklerini söyledi.

Karahan, Ovacık altın Madeninin, Türkiye'nin tüm madenlerinin açılması için bir anahtar konumunda olduğunu da belirtti.

Eurogold Madencilik Genel Müdürü Sabri Karahan, Ovacık Altın Madeni işletmeye açılmazsa Türkiye'nin altın işini unutması lazım. Ovacık Altın Madeni, Eurogold için artık para kazanmanın dışında bir prestij meselesi oldu dedi. 11 ayrı bakanlıktan alınması gereken izinlerle yıllardır uğraştıklarını belirten Sabri Karahan, açılan davaları da adım adım kazanarak hukuki kurallar içinde yollarına devam etmeyi planladıklarını söyledi. Eurogold'un Ovacık Altın Madeni için planladığı yatırım bedelinin 110 milyon dolar olduğunu ifade eden Karahan, şöyle konuştu. "Ovacık'taki toplam rezerv 24 ton altın, 24 ton da gümüşten oluşuyor. Bizim orada 240 ton siyanür kullanmamız söz konusudur. Unutmayın, bugün Türkiye'de çeşitli işletmelerde toplam yılda 3 bin ton siyanür zaten kullanılıyor. Ayrıca bizim siyanürün çevreye zarar vermemesi için gerekli önlemleri alıyoruz. Bizim eninde sonunda 110 milyon dolarlık yatırımdan kazanacağımız topu topu 20 milyon dolardır."

BU GELİR YETER Mi?

Sabri Karahan, "20 milyon dolarlık gelir için bu kadar direniş karşısında uğraşmaya değer mi? Neden bırakıp gitmiyorsunuz?" sorusu üzerine şunları söyledi.

"Burada olay parasal gelir boyutunu aşmıştır. Ovacık Altın Madeni, Türkiye'de diğer rezervlerin bulunup, işletmeye açılmasının kapısını aralayacaktır. Ayrıca, Türkiye'deki uğraşımızın bir başka boyutunu da dünya kamuoyu oluşturuyor. Yani, Eurogold'un çevreci direnişi karşısında çekildiği izlenimini vermek istemiyoruz. Çünkü, kendimizi haklı görüyoruz. Kullandığımız teknolojinin çevre kirliliğini asgariye indirdiğini savunuyoruz. Bunu da burada göstermek istiyoruz.

Nitekim açılan her dava adım, adım bizim lehimize sonuçlanıyor. Bizim amacımız çevredeki köylülerle de el sıkışıp, hep birlikte oradaki altın rezervini değerlendirmek, o bölgeyi geliştirmek. Oradaki köylülere rağmen, onları karışımıza alarak da bir iş yapmak istemiyoruz."

Altın Potansiyeli Karahan'ın aktardığı bilgilere göre, Türkiye'nin altın potansiyeli 6 bin 500 ton olarak tahmin ediliyor. Bu rakam, altın madenciliğinde ilk sıraları alan ABD, Avustralya ve Kanada'dan daha yüksek düzeyde bulunuyor. Türkiye'nin altın potansiyelinin yerindeki değeri ise 70 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bu altının yeryüzüne çıkarılabilmesi için yapılması gereken arama yatırımı 8 milyar dolar, tahmini işletme yatırımı ise 12 milyar dolar olarak hesap ediliyor.

Bu rezervin yaratacağı toplam katma değer için öngörülen rakam ise 295 milyar dolar. Bu rezervin işletilmesiyle doğrudan yılda 6500 kişiye, dolaylı olarak da 100 binden fazla kişiye istihdam yaratılacağı belirtiliyor. Yapılan hesaplara göre, mevcut 7 adet altın projesi Türkiye ekonomisine 2.25 milyar dolarlık gelirin yanı sıra 11 milyar dolarlık da dolaylı katkı sağlayacak, 215 ton altın ve 110 ton gümüş rezervinin işletilmesini içeren bu projelerin yaratacağı istihdam ise, en az 10 yıl süreyle yıllık olarak doğrudan 1300, dolaylı olarak 21 bin olacak. 09.03.2001 Hürriyet

İZMİR BAROSU VE TABİP ODASI YÖNETİM KURULU TOPLANTILARINI NARLICA'DA YAPTI.

Bergama köylüsüne destek büyüyor.

Bergama Yörelerinde siyanürlü yöntemle altın madeni işletmeciliğine karşı direnen Bergama köylülerine destek günden güne artıyor. Bu kapsamda, İzmir Barosu ve tabip odası yönetim kurulu toplantıları Bergama'nın Narlıca Köyü'nde gerçekleştirildi.

İzmir Barosu Yönetim Kurulu Başkanı Noyan ÖZKAN, çevreye ve hukuka duyarlı tüm meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerine Bergama köylülerinin yanında yer almaları çağrısında bulundu. Özkan, "Bergama sürecinde çevre mücadelesinin yanı sıra hukuk devletini de savunuyoruz" dedi.

Bergama köylüleri kazanılmış haklarının ellerinden alınmak istenmesine karşı eylemlerine hız verdiler. Köylüler, bu kapsamda dün Narlıca köyünde yaklaşık 2 bin kişilik grupla ellerinde meşaleler yakarak maden sahasına kadar yürüdüler ve yetkililer bir kez daha çağrıda bulundular. Altın madeninin işletilmemesi konusunda sorumluları göreve çağırdılar.

Bergama köylülerinin sözcüsü Oktay Konyar, son süreçte güvenlik güçlerinin kendilerine olan baskısının daha da artırdığını belirterek, İzmir Barosunun bu konunun takipçisi olmasını istedi. İzmir Barosu yönetim kurulu toplantısında, alınan kararların başında Başbakanlığa mektup yazılarak Danıştay kararına karşın, ilgili bakanlıklardan Eurogold'a verilen izinlerin kaldırılması istendi. Başbakan Müsteşarı Füsun Köroğlu, Çevre ve Sağlık Bakanlıklarının müsteşarları hakkında suç duyurusunda bulunulmasına da karar verildi.

Türkiye Barolar Birliği'nin 13 Mayıstaki genel kurulunda Bergama sürecinin gündeme getirilmesi, meslek odalarının köylülerinin yanında müdahil olması için de girişimlerde bulunulması; Köylülerin sözcüsü Konyar'ın söylediği jandarma baskısı için gerekli incelemelerin ve girişimlerin yapılması; AİHM nezdinde yapılacak girişimlerin değerlendirilmesi kararlarına varıldı.

Toplantıya İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri Kurtuluş Binici, Nedim Değirmenci, Arif Ali Cangı, Beydağ Traş, Ercan Demir, Mine Öztürk, Ayşen Erdoğan katıldılar. Noyan Özkan, toplantı sonunda köylülere yaptığı açıklamada, "Bizim tek silahımız hukuk, Bergama köylülerinin kazanılmış haklarının ellerinden alınmasına karşı tüm içtenliğimizle yanınızda olduğumuzu bildiriyoruz. Bergama'yı sadece bir çevre meselesi olarak ele almıyoruz. Hukuk devleti de savunuyoruz. "Madenin çalıştırılmasına ilişkin mahkeme kararları uygulanmalıdır" diyoruz.

Bergama'da altın lobisinin yeni girişimleri söz konusu. Madenin işletileceği duyumlarını alıyoruz, bunun için de ilgili bakanlıkların gerekli izinleri verdiğini öğreniyoruz. Bergama köylüsü bugüne kadar barışçıl, kararlı direnişini bundan sonra da sürdürecektir. Bu süreçte, unutmamanız gereken yalnız olmadığınızdır" dedi. 12.01.2001

SİYANÜRLÜ ALTIN RİSKİ: BERGAMA'YI AŞTI

Bergama Ovacık dışında onlarca yerde altın aranmasına başlanmak istendiği vurgulanan TTB açıklamasında "Sadece Bergama halkı değil, on binlerce kişi risk altına girecektir" denildi,

BİA Haber Merkezi 02.03.2001

BİA- Türk Tabipleri Birliği (TTB), "siyanür liç" yöntemiyle Bergama'da ve Türkiye'nin dört bir yanında yapılacak olan altın madenciliğine karşı olduğunu açıkladı.

Bergama Ovacık dışında onlarca yerde altın aranmasına başlanmak istendiği vurgulanan TTB açıklamasında " Sadece Bergama halkı değil, birçok yerleşim yerinde yaşayan on binlerce kişi risk altına girecektir. " denildi.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin, bugün (cuma) yaptığı basın açıklamasında "Bergama'nın aynı zamanda haklı bir mücadeleyi veren insanların itirazı, karşı çıkışı" olduğu belirtilerek şöyle denildi: "Bergama dayanışmadır, her şeyin para olarak görmeyen, satılmayan ve dayanışmayı öne çıkartan bir halk hareketidir de aynı zamanda. "Bir başka ifadeyle Bergama bugün Türkiye'nin en fazla ihtiyacı olan değerlerin de örneklendiği hiçbir yapaylık taşımayan sahici bir kuvvettir, moral değerdir." Doğa dengesi bozulunca insan sağlığı da bozulur

Türk Tabipleri Birliği "siyanür liç" yöntemiyle Bergama'da ve Türkiye'nin dört bir yanında yapılacak olan altın madenciliğine neden karşı olduğunu şöyle açıkladı:

1-Hekimler insan sağlığını doğrudan ilgilendiren konuların yanı sıra çevreyi etkileyebilecek her türlü risk ve olası sonuçlarıyla da ilgilenirler. Doğanın dengesinin bozulması insan sağlığını da etkileyen sonuçlar doğurur. Bu yöntemde kullanılan siyanür, çevre ve insan sağlığı için ileri derecede toksiktir.

2-Cevherde altın ve gümüşün yanı sıra bulunan arsenik ve ağır metallerin atık bileşiminde büyük miktarlarda bulunması çevrede yaşayan insanların sağlığını doğrudan tehdit edebilecektir. Deprem olursa bekleyen tehlike

3- Tesis atık havuzunun, toksik maddelerle dolu bir atık depolama alanı olarak tesis kapandıktan sonra da kalacak olması , kaza ya da deprem olasılığında bütün yöre için büyük bir tehlike oluşturacaktır.

4-Daha önce Danıştay tarafından işletme ruhsatının iptali yönünde verilen karara rağmen, Başbakanlık Müsteşarlığının talimatı üzerine TÜBİTAK tarafından hazırlanan rapor herhangi bir uygulamaya dayanak oluşturmamaktadır.

Çünkü;

Birçok yerinde insan sağlığına bir zarar gelmeyeceğinin vurgulanmasına karşın, raporu yazan kurul içinde bırakınız bir halk sağlığı ya da çevre sağlığı uzmanının bulunmasını, sağlık alanında çalışan hiç kimse yoktur.

Raporda uzman hekim görüşüne yer verilmemiştir,

Rapor, birçok çelişki içermektedir ve üslup açısından da bilimsel bir çerçeveye oturmamıştır,

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı öğretim üyelerinin yanı sıra, Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği öğretim üyelerinin de raporun bilimsel olmadığını ve eksiklikleri bulunduğunu belirtmektedirler. İnsanların hasta olmasını beklemek yerine

5-Bir insan hakkı olan çevre hakkı, gelecekte olabilecekleri de içerir. Uluslararası çevre hukuku metinlerinde de "risk" ve "olasılık" kavramları ele alınmaktadır. Çağdaş halk sağlığı anlayışında insanların hasta olmalarını beklemek yerine önlem almak ve olası riskleri ortadan kaldırmak geçerlidir. Kullanılacak bir yöntemin ya da maddenin insan sağlığı açısından risk oluşturması ve hastalık yapabilme olasılığının bulunması o yöntem veya maddenin kullanılmamasını gerektirir.

6-Yörede yaşayan insanların sık sık sağlık kontrolünden geçeceği ve her türlü önlemin alınacağı söylenmektedir. Ancak kaza ve deprem riski dışında, insan sağlığını tehdit etme olasılığı bulunan ağır metallerle zehirlenme , uzun yıllar boyu yavaş bir süreçte gerçekleşebilir . Bu tür çevre sağlığı sorunlarına yol açan ağır metal vb. etkenlere bağlı kanser gibi hastalıkların oluşması bir anda olmaz ve ne tür etkiler oluştuğunu ölçmek çok zordur. Bu nedenle insan sağlığına zararı önceden bilinen madde veya yöntemlerin daha ilk başta ortamda olmaması koruyucu hekimlik açısından en doğru olanıdır. On binlerce kişi risk altında

7-Bergama Ovacık dışında onlarca yerde altın aranmasına başlanmak istenmektedir. Sadece Bergama halkı değil, bir çok yerleşim yerinde yaşayan on binlerce kişi risk altına girecektir. İnsanların yaşam hakkı, sağlık hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve eko sistemin sürdürülebilirliği göz önüne alınarak Bergama Ovacık Altın madeni işletilmemelidir ve en kısa zamanda, daha yolun başında kapatılmalıdır. 12.02.2001

BOR MADENİNİ ÖZELLEŞTİRMEK GELECEĞİMİZİ ÇALMAKTIR,

Bor Yataklarının Özelleştirilmesine dair bir Uzmanın Görüşleri

Eti Holding Özelleştirilmesi içinde bulunduğum kurum olan Eti Holding, IMF ile imzalanan stand-by anlaşmasında özelleştirilecek kurumlar arasına sokulmuştur. Bu karar verilen borca karşılık istenen diyettir ama lütfen, size argüman olarak sunulan, ancak gerçeklerden yola çıkan saptamalarımı okuyun: Eti Holdingin Durumu Eti Holding, eski adıyla Eti bank; 1935'ten itibaren Türkiye'de madencilik sektörüne lokomotiflik yapmış ve öncülük etmiştir. Eti Holding son 15 yılda yaşanan tekrar, tekrar yapılanmalar çerçevesinde şu anda sadece iki önemli işletmeye sahiptir:

Eti Bor Karlılığı Eti Bor geçen yıl karlılıkta Türkiye 6.sı olmuştur. Arçelik kadar karlıdır (150 milyon dolar net kar) . Arçelik rekabet koşullarına açıktır ama Eti Bor oligopol karakterli dünya piyasasında her zaman için bu karı, kurumun içinde bulunduğu hantallığa ve olanaksızlığa rağmen yapar, hem de Türkiye'de hiç bir kurumun yapamadığı kar marjlarıyla yapar Dünya bor yataklarının %70 'i bu ülke sınırları içerisindedir. Rezervlerin toplam değeri, sıkı durun, en kötümser hesapla 300 milyar dolardır (Dış borcun 3 veya 4 katı). 300 milyar dolar veya daha fazlası; her sene 400-500 milyon dolar olarak dünya piyasalarından rahatlıkla tahvil edilebilir. Kısaca çocuklarımızın, torunlarımızın hayatına katkı yapacak gelir özelleştirme kapsamına konmuştur.

Eti Alüminyum: daha az karlı ama büyük bir piyasada tek üretici ve karda. Eti Holdingin Fiyatı Şimdi size soru: en kötümser hesapla ve sadece 300 milyar dolarlık bor rezervine sahip (diğer maden rezervleri hariç) ve acayip karlı bir kuruluş olan Eti Bor ve bu kuruluşun bağlı olduğu Eti Holdingin fiyatı kaç milyar dolardır?

Bor nedir?

Bor ancak 2300 derecede katı halden sıvı hale geçer. Sanayinin tuzu olarak adlandırılır. 2300 derecede ergimesi yangın geciktirici, içerdiği kimyasal özellikler yüzünden kaliteli bir yakıttır (Ruslar Sputnik-1'de yakıt maddesi olarak kullanmıştı) Özellikleri sayesinde fiberglas, e-glas, cam, uzay (otomobil camı, optik camı gibi kalite aranan ürünlerde), deterjan, seramik sektörleri gibi sektörlerde 250'den fazla kullanım alanı vardır ve çoğunda alternatifsizdir.

Teknolojilerin gelişmesi boru daha cazip ve alternatifsiz yapmaktadır.

Bor Piyasası Dünya bor pazarında iki firma fiyatları belirler: Eti Holding AŞ ve US Borax.

Pazar payları sırasıyla %31 ve %37 olmasına rağmen US Borax, sadece katma değerli ürünler satması nedeniyle daha fazla gelire sahiptir.

Eti Holding, borları sadece cevher olarak çıkaran küçük özel işletmelerin 1979 yılında devletleştirilmesinden sonra ton başına 40-50 doları bulan ham cevher fiyatlarını 150-300 dolarlara, %8 olan pazar payında % 31'lere kadar çıkarmış, daha fazla kar ve katma değer sağlayan rafine bor ürünleri üretimine ve satışına geçmiştir. (daha gidecek yol çok ve aynı sorun şu anda seramik sektöründe hammadde olan feldspar ihracatında yaşanmaktadır, feldspar çok ucuza özellikle italya pazarına verilmektedir, dolayısıyla zenginlik transferi.)

Dünya bor rezervlerinin % 70'i Türkiye'dedir. Borların rezerv kalitesi olarak en kaliteli cevher Türkiye'de bulunmaktadır. (hadi petrol yok bor var) Rakip US Borax'ın kimyasal prosesten geçirdiği bor kalitesine bizim BORUMUZ madenden çıktığında sahiptir ve Amerika uzay mekiği Challenger düştüğünde sağlam kalan tek parçası Türk borlarından yapılmıştı.

Bor Hukuku 2840 sayılı Kanunun 2.maddesinde yer alan "bor tuzları, toryum ve uranyum madenlerinin aranması ve işletilmesi devlet eliyle yapılır." Bu kanun maddesiyle yüksek kar marjları elde edilen bor ürünleri devlette kalmıştır. Borların Türkiye'ye Katkısı Borlar Türkiye'ye her yıl 220 milyon dolar ihracat geliri, 150 milyon dolar net kar sağlamaktadır. Yatırımların bürokratik engelleri aşıldığı takdirde orta ve uzun vadede ihracat geliri tahmini olarak 450 milyon dolara, karda 250 milyon dolara rahat çıkabilir (yapılacak yatırım 20 milyon dolarlık bir yatırım, New York'ta bir apartman dairesi fiyatı; bu ne garip ülke ya.

Hele bir de iyi finans, iyi mühendislik, iyi Ar-ge, iyi insan kaynaklarıda devreye sokulursa...) Zaten tek uçakta taşınabilir bir şey olsaydı, kaçırılırdı.

Bor'da Oyuncular Şu anda gerçekte Eti Holdingin rakibi olan İngiliz-Avustralya kökenli Yahudi sermayesi olan US Borax (sahibi Rio Tinto Zinc) ve son yıllarda Latin Amerika'da bulunan küçük bor yataklarını kapatan Citibank Venture Capital'dır yani Citibank.

Her biri bir ulus-devlet gücüne ulaşmış firmalar. Görüldüğü üzere rakipler son derece güçlüdürler. Bunların yanında Park Holding, Alman sermayesine bağlı olarak sadece ihracat yapmak için Eti Holdinge başvurmuştur. Başvurusu hukuksal olarak uymadığı için geri dönmüştür.

Sonuç

Borların Özelleştirilmesi durumunda Türk Halkı, Türk Devleti, ve Tüm Türkiye elinde bulunan gelecek yıllara yayılı bulunan en aşağı 300 milyar dolarlık gelirden mahrum olacak ve Türk Borları ya New York'a yada Londra'ya zenginlik aktarmaya başlayacaktır.

BOR ZENGİNLİĞİNİN TÜRKİYE'DE KALMASI İÇİN BOR ÖZELLEŞTİRİLMEMELİDİR.

OKTAY KONYAR'A 18 AY HAPİS

Altın madenine karşı çıkan köylülerin sözcüsü Oktay Konyar'a, 28-11-1999 tarihinde 'Tenekeli Eylem' olarak isimlendirilen eylem nedeniyle 18 ay hapis cezası verildi.

Oktay Konyar'ın 18 ay hapis kararı, 'geçmişte mahkumiyeti bulunması ve suç işleme eğilimi dikkate alınarak' tecil edilmiyor. Konyar kararı temyiz edecek.

Bergama Asliye Ceza Mahkemesi Oktay Konyar ve İrfan Keskin'e, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetten 18'er ay hapis cezası verdi.

Bergama Asliye Ceza Mahkemesi, video kasetin çözümü sonucu, Oktay Konyar'ın yasal olmayan yürüyüşü megafonla yönettiği, İrfan Keskin'in de ona yardım ettiğini belirlemesi ve yine video kayıtlarda, Güvenlik Amirinin topluluğa, "Yasal olmayan yürüyüş yapıyorsunuz, dağılın" biçiminde birkaç kez uyarı yapıldığını buna rağmen yürüyüşe devam edilmesi üzerine suçun oluştuğu kanısına vardı.

İrfan Keskin de 18 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Keskin'in cezası tecil edildi. Keskin de temyize gideceğini bildirdi.

Asliye Ceza Mahkemesi kararın hüküm kısmında şunlar yer alıyor: Sanıkların subut bulan kanuna aykırı gösteri yürüyüşünü yönetmek suçundan dolayı eylemlerine uyan 2911 S.K.' nun 28/1 maddesi gereğince suçun işleniş biçimi ve özelliği göz önüne alınarak 1 yıl 6 ay hapis ve 10.000 TL .P.C. ile cezalandırılmasına, Sanıklara verilen ağır para cezasının 4421 S.K .nun 6. mad. Değişik TCK. Ek 4 mad. Gereğince 60.000.000 TL A.P.C. sına yükseltilerek cezalandırılmalarına,

Sanıklardan İrfan Keskin'in geçmişte mahkumiyetinin bulunmaması ve suç işleme eğilimi göz önüne alındığında bir daha suç işlemekten çekineceği hususunda mahkememize müspet kanaat hasıl olduğundan sanığa verilen cezanın 647 S.K.nun 6. maddesi gereğince TECİLİNE

Diğer sanık Oktay Konyar'ın geçmişte mahkumiyetinin bulunması ve suç işleme eğilimi dikkate alınarak cezasının tecil edildiği taktirde bir daha suç işlemekten çekineceği hususunda mahkememize müspet kanaat hasıl olmadığından 647 S.K.' nun 6. maddesinin sanık hakkında uygulamasına yer olmadığına...

DAVA KONUSU OLAN EYLEM

ALTIN YÖRESİ KÖYLÜLERİ YENİDEN EYLEMDE

Uluslar arası Tahkime, termik ve nükleer santralleri ile Rize Çamlıhemşin'deki kurulmak istenen hidroelektrik santraline karşı gösteri yapan köylüler bu kez de ayaklarına teneke bağlıyarak yürüdüler.

Bergama'da altın çıkarmak isteyen Eurogold şirketine karşı 10 yıldır bu yana mücadele eden ve birbirinden ilginç eylemlerle seslerini Türkiye ve dünyaya duyuran altın yöresi köylüler eylemlere yeniden başladılar. Uluslar arası Tahkime termik ve nükleer santraller ile Rize Çamlıhemşin'de kurulması planlanan hidroelektrik santraline karşı çıkan köylüler, ayaklarına teneke bağlayarak yürüdüler. Tenekeleri bu kez ayağımıza bağladık. Eurogold buradan giderken de arkalarından çalacağız.

Pazar günü sabah saat 10:00 sıralarında Çam köy meydanında toplanan yaklaşık 1000 civarında köylü Çevre Yürütme Kurulu Başkanı Oktay Konyar öncülüğünde el ele tutuşarak madene doğru yürüyüşe geçti.

Üzerlerinde, Eurogold, Uluslar arası Tahkim, Atom santralleri, Rize Çamlıhemşin'deki Fırtına Vadisinde kurulmak istenen hidrolik elektrik santrallerine karşı çıkan pankartlar bulunan köylüler ayaklarına da teneke bağladılar. 26.03.2001

SEFA TAŞKIN: EUROGOLD İŞÇİ ALACAĞI VAADİ İLE HALKI BİRBİRİNE DÜŞÜRMEYE KALKIŞIYOR, SUÇ İŞLİYOR.

Bergama'da siyanürlü altın madeni işletmek isteyen EUROGOLD'un son günlerde işçi alacağına ilişkin yaptığı propagandaları nedeniyle Bergama'da yaşanan gerginlik üzerine; Pergamon olarak anılan Çevre Koruma Kuruluşunun ve Bergama'nın eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın şu açıklamayı yaptı:

Bergama köylülerinin yörelerinde işletilmek istenen siyanürlü altın madenine karşı sürdükleri mücadele, gösterdikleri direnç karşısında, çok uluslu EUROGOLD şirketine yapacağının şaşırdı.

Bilindiği gibi Nisan 1997'de, yüksek mahkeme Danıştay'ın verdiği nihai karar çerçevesinde Bergama'da siyanürlü madenin çalıştırılması yasal olarak mümkün değildir. Mahkeme kararına göre, bu maden: Anayasamızın 17. maddesinde yer alan "herkes yaşama hakkına sahiptir" ve56. maddesinde yer alan "herkes sağlıklı ve dengeli hiç çevrede yaşamak hakkına sahiptir." İlkelerine aykırıdır.

Mahkeme kararlarına ve Türkiye'de hukukun üstünlüğünü savunma Bergama köylüsünün bu madene karşı çıkışta karalı oluşu; Bergama'da ve Türkiye'nin her yanında yaptığı barışçı ve sevimli eylemler kamuoyunun malumdur. Bu duruma rağmen EUROGOLD şirketi Bergama'yı terk etmiyor ve bölgede huzursuzluk yaratmaya devam ediyor.

Madeni çalıştırmak için türlü ikna (!) yöntemleri kullanmaktan çekinmiyor. İnsan sağlığına zararlı olduğu mahkeme kararıyla tespit edilmiş. Bergama'daki siyanürlü madenin EUROGOLD tarafından, reklam yoluyla propaganda yapması 1998 yılında yüksek Reklam Kurulu tarafından yasaklanmış ve bu yönde reklam yapan EUROGOLD'a 80 milyar TL ceza verilmişti.

Son günlerde, bölgede, radyolara verdiği yasadışı reklam ve ilanlarla yakında madenin çalıştıracağını iddia eden, sözde işçi alacağını açıklayan EUROGOLD hakkı birbirine düşürecek tehlikeli adımlar atıyor. Maden alanına 30-40 km uzaklıktaki köylere yaptığı çağrı sonucu, siyanürlü altın madenin zararları konusunda bilgi sahibi olmayan ve kendisine iş isteğiyle müracaat eden köylüleri kendi yandaşı yapmaya çalışıyor, bu kişileri siyanürlü madene karşı mücadele eden köylülere karşı kışkırtıyor.

EUROGOLD, ilgililere verdiği taahhütnamede belirttiği gibi; maden çalışsa bile ancak uzman düzeyinde 117 kişi çalıştıracaktır. Bu açıkken; yüzlerce kişi işe alacakmış zamanı vererek binlerce kişiyi, gerek dışı bir biçimde iş vaadi ile oyalamak, onları madene karşı direnen köylülere karşı kışkırtmak, tehlikeli sonuçları ilerde görülecek ciddi bir provakasyondur.

EUROGOLD, ne yaparsa yapsın maden çevresinde yaşayan köylüleri direnişlerinden vaz geçiremeyecektir.

Anlaşıldığına göre, iş vaadi ile kandıracağı uzak yörelerin köylülerini direnişçi köylülerin karşısına çıkarmayı tasarlamaktadır. Bergama halkı, kutsal Ramazanda iftar yemeği veren, kuzu koç dağıtan, sağa sola para saçmasını pek seven Avustralyalı EUROGOLD' nun bu tür provakasyonlarına alışıktır.

Hiç merak etmesin ki, iş vaadi ile kandırmaya çalıştığı köylüler bu vaadin gerçekleşmediğini gördükçe, pek yakında direnişçi köylülerin destekçisi olacaktır.

Ancak, Avustralyalı EUROGOLD' un Bergama macerası gittikçe tehlikeli boyutlara vurmakta, halkı birbiriyle çatışır noktaya doğru itmektedir. Türkiye'de EUROGOLD' da göz yunan ilgililer olduğu gibi, dur diyecek diri güçler de vardır. 02.04.2001

EUROGOLD KAÇ İŞÇİ ALACAK?

Eurogold'a rekor başvuru yapılmasının ardından, şirket kaç işçi alacak? Sorusu Bergama'da tartışma konusu oldu.

Eurogold'un alacağını açıkladığı, uzman düzeyindeki başvurular için 11.500 başvuru formu alındı.

Şirketten verilen bilgiye göre; Formun 7500-8000 tanesi doldurularak Eurogold'a işe girmek için başvuru yapıldı.

Şirket yetkilileri madende 240 kişinin çalışacağını belirtiyor. Madende şu anda kendi verilerine göre 30'u koruma olmak üzere 60 kişi çalışıyor.

Ayrıca ücretsiz olarak işten çıkarılanlardan 20 kişi tekrar işe alındı. Geride bekleyen 30 ücretsiz izinli de yakında işe tekrar alınacak. Bu durumda 240 kişilik kontenjanın 110'u dolmuş durumda. Mühendis düzeyinde uzman ve yabancı personeli de ilave edersek rakam 200'e yaklaşıyor.

Geriye 40-60 kişilik bir işçi alımı ancak söz konusu olabilecek. 09.04.2001

BERGAMALININ HUKUKA SAYGI EYLEMİ

Bergama köylülerinin sözcüsü Oktay Konyar, Bergama'da yargı kararlarının uygulanmasını istediklerini söyleyerek ''Yargının ya bağımsızlığı vardır ya da yoktur. İkisinin ortası olamaz. Yargı Bergama'da bu madeninin işletilmemesi yününde karar vermiştir. 11 yıldır süren direnişimiz, sonuç alınıncaya kadar devam edecek. Yargı kararları uygulansın, Bergamalı köylü, evine dönsün'' dedi.

OZAN YAYMAN

BERGAMA - Bergama'da siyanürle altın çıkarmak isteyen Eurogold'un üretime geçmek için işçi ve iş makinesi getirmeye başladığı duyumunu alan yöre halkı önceki gece madeni kuşattı. 3 binin üzerinde Bergama köylüsü, pazartesi gecesi ellerinde meşalelerle maden sahasının çevresinde dolaşarak ''Eurogold gidecek, bu iş bitecek'' sloganları attı.

Köylülerin eylemi, olağanüstü güvenlik önlemleri altında gerçekleşti. Bergama'nın yanı sıra Kınık ve Aliağa'dan bölgeye gelen takviye jandarma birlikleri, maden sahası etrafında kordon oluşturdular.

Köylüler, eyleme ''Hukuka saygı'' adını vererek yargı kararları uygulanıncaya değin mücadelelerinin süreceğini söylediler.

Bergama köylüsünün son eylemi Narlıca köy meydanında akşam saatlerinde başladı. Narlıca' nın yanı sıra Pınar köy, Çam köy, Tepe köyden gelen 3 binin üzerinde köylü, taşıdıkları meşalelerle Ovacık altın madeni sahasına tek sıra halinde yürüyüşe geçtiler. Jandarma, köylüler Bergama-Çanakkale yoluna geldiğinde barikat oluşturdu.

Köylülerin sözcüsü Oktay Konyar ile Bergama İlçe Jandarma Komutan Vekili Jandarma Kıdemli Astsubay Cevdet Özdeyli arasında gösterinin sona erdirilmesi konusunda yaşanan tartışma, köylülerin, ''Halkız, haklıyız, kazanacağız'' sloganlarıyla sona erdi ve yürüyüşe devam edildi.

Kalabalık grubun Ovacık Köyü önünden geçtiği sırada gerginlik en üst seviyeye ulaştı. Oktay Konyar, Bergama'da yargı kararlarının uygulanmasını istediklerini söyleyerek ''Yargının ya bağımsızlığı vardır ya da yoktur. İkisinin ortası olamaz. Yargı Bergama'da bu madeninin işletilmemesi yününde karar vermiştir. 11 yıldır süren direnişimiz, sonuç alınıncaya kadar devam edecek. Yargı kararları uygulansın, köylü, evine dönsün'' dedi.

HOPDEDİKS ÖDÜLLERİ

Siyanürlü altına karşı 11 yıldır mücadele eden ve renkli eylemleri nedeniyle birçok ödül alan Bergamalılar, bu kez, kendilerini destekleyenleri "ekmek, papatya ve zeytin dalı" ile ödüllendirdi.

12 Kurum, 5 çevreci kurum, 10 bilim adamı, 22 yurttaş ve 14 basın mensubunun ödüllendirildiği Tepe köy Meydanı'ndaki törende konuşan. Bergama Çevre Yürütme Kurulu Başkanı Oktay Konyar, siyanürlü altın madenine karşı 11 yıldır inanılmaz bir yürekle mücadele veren köylülerin sadece Bergama'yı korumakla kalmadığını, ulusal bağımsızlığı simgeleyen bir davranış da gösterdiklerini söyledi, "Gece-gündüz, kar-kış demeden Türkiye'nin her yerine gittik. Bu mücadeleyi hep beraber başaracağız. Yunanistan bizi örnek aldı, biz bir yargı kararını bile uygulatamadık. Bu işi bitirmeye kararlıyız" dedi.

EKMEĞE MAKBUZ KESTİ

Bergamalıların uzun süredir avukatlığını yapan ve bugüne kadar tek kuruş almayan avukat Senih Özay, köylülere, aldığı ekmek karşılığı makbuz kesti, "Artık yaşlandım. Ayrıca, hastayım. İzinizle, görevini, İzmir Barosu Başkanı Noyan Özkan ve mücadeleyi destekleyen avukatlara bırakmak istiyorum" diye konuştu. Özkan da, Bergamalıların mücadelesine hep birlikte hukuksal destek vereceklerini söyledi. Belediye Eski Başkanı Sefa Taşkın ise, hukuk kuralları içersinde madeninin çalışmaması için tepki göstermeye devam edeceklerini kaydetti.

YEDİ DÜVELE RAĞMEN

TMMOB Genel Başkanı Kaya Güvenç de, mücadeleye, tüm meslek mensuplarının desteğini sürdüreceğini belirtti, "İşiniz zor. Yedi düvele karşı mücadele ediyorsunuz. O yedi düvelin günümüzdeki adı kürselleşme, IMF, G-7, Avrupa Birliği ve nafta. Buradaki adı ise, Eurogold. Ancak, işiniz kolay. Türkiye sizinle" dedi. Prof. Dr. Tolga Yarman da, Akkuyu ve Bergama'ya destek verdiğini hatırlattı, " Her eylemle birer destan yazdınız" diye konuştu.

AVUSTRALYA'YA BİLE GİTTİ

Mücadelenin simge isimlerinden "Hopdediks" lakaplı merhum Bayram Kuzu, pijamasıyla anılırken, bir ödül de Avustralya'ya gönderildi. Avustralya'nın yerli halkı Aborojinler adına ödülü alan Emek Değirmenci, "Bergama, 3'üncü Dünya atıklarının çöplüğü olamaz" dedi. 23.04.2001

Macit Sefiloğlu, (DHA) Hürriyet

NORMANDY

Siyanürcü şirket Eurogold, öğrendiğimize göre "Normandy" adıyla sahnede. Önceleri de Ovacık Altın 2000 dedilerdi.

Adı ne olursa olsun, Derviş Programı'na sarılanlar, rahat, rahat, "Yabancı sermaye için Türkiye cennettir," diyor, ülkemizin dostunun, düşmanının değil, onların Türkiye'ye yapacağı yatırımın önemli olduğunu, dünya sermaye piyasasına bar, bar bağırarak ilan edip duruyorlar. Çok uluslu şirketler de çullanmışlar ülkemize, işbirlikçileri aracılığıyla ne emek yaşamı bırakıyorlar, ne de rahat bir üretim yaşamı. Fatura sürekli emekçilere kesiliyor. Sürekli kemer sıkan, sürekli fedakarlık eden emekçiler oluyor. Artık emekçilerin kemer sıkmak istemediğini, fedakarlık etmek istemediğini alanlarda haykırarak ilan ettiğini Sağır Sultan bile duydu. Alanlarda "EMEK PROGRAMI" ilan ediliyor, işyerlerinde, mahallelerde, köylerde emekçiler, "Krizin faturası, krizi çıkaranlara," diye haykırıyor.

Çoğu kez düşünüyorum: Bu kadar talandan, hortumdan, bir kalemde trilyonlar götürenler ve onların can dostları kimler? Onları koruyanlar kimler? Bunlar neden İMF'c i, DB' ci, ABD' ci, AB' ci, MAİ' ci, MİGA' cı, TAHKİM' ci?

Neden bunlar EUROGOLD'cu, NORMANDY' ci? Onlar için, "İMF defol, Eurogold defol, Normandy misin, nesin, defol, bizim halkımız sizi istemiyor, Bergama köylüsü sizi istemiyor, defolup gidin ülkemizden" demek neden bu kadar zor acaba?

Bunu anlamak için, bir on yıl daha mı bekleyeceği sanılıyor Bergama köylüsünün? Minareyi çalan, kılıfını hazırlarmış, derler. Eurogold ve Normandy kılıfı, Tahkim Yasası'nda yararlanmak için mi düşünüldü, dersiniz? Eğer öyleyse bu değişikliğin başarı şansını, gidin, Tepe köy Kartalları'na sorun. Adınızı değiştirenlere sorun. Artık gidin ülkemizden. İstenmediğinizi anlamış olmalısınız artık.

İzmir Sivil Toplum Şenliği: Türkiye'de ilk kez İzmir'de Sivil Toplum Kuruluşları Fuarı açıldığını öğrendim.

Gelecek yıl "Uluslar arası" nitelikte olacakmış. Fuarın açılışı Kültür Parkta yapılmış. 163 Sivil Toplum Kuruluşu artı bir Bergama Köylüleri, eşittir 164 olmamış. 163'te kalmış. 163 Sivil Toplum Kuruluşu katılmış sempozyuma.

Ayrıca çok sayıda İzmirli katılmış törene. Bergama köylüsünün sözcüsü Oktay Konyar'ın "Onur Konuğu" olarak katılacağının açıklanmasına karşın, nedense "Başvurmadığı" gerekçesiyle Bergamalılara yer ayrılmamış. Konyar'ın gelişi, bu nedenle tedirginlik yaratmış.

Bergama köylüleriyle, burada, HER YER BERGAMA, HEPİMİZ BERGAMALIYIZ," diyerek eylem yapacağından kaynaklanıyordu, herhalde bu tedirginlik.

Bizim köylüler alıştı artık: "Halkız, halklıyız, kazanacağız," demeye. Eurogold'un adı, değil Normandy, "Le jour le plus long" da olsa, Eurogold'un kurtuluşu yok. İşte o zaman, "Halkız, haklıydık, işte kazandık," diyecekler...

Ve zeybekler maden alanında oynanacak coşkuyla, çoluk çocuk, topluca... 14.05.2001- Gani Oğuz

BERGAMA PERGAMON DERNEĞİ’NDEN BASIN AÇIKLAMASI:

KİRLİ YÜZE YENİ MAKYAJ: EUROGOLD ADINI DEĞİŞTİRDİ, NORMANDY OLDU!

12 yıldan bu yana Bergama yakınlarında, siyanür kullanarak altın madeni işletmek isteyen, yöre halkından ve Türkiye kamuoyundan gördüğü büyük tepki sonucunda bugüne değin bu emeline ulaşamayan EUROGOLD şirketi adını değiştirdi.

1980'li yılların sonunda Alman ETALLGESELLSCHAFT, Fransız BRGM ve Avustralyalı NORMANDY POSEIDON şirketlerinin 1/3 oranında ortaklıklarıyla, bir Anonim şirketi olarak Türkiye'de kurulan EUROGOLD: Türkiye'de ve Avrupa'da görülen yaygın tepkiler sonucunda; önce Almanların, ardından Fransızların çekilmesiyle Avustralyalıların elinde kalmıştı. EUROGOLD'un sahipliğini üstlenen Avustralyalı NORMANDY POSEIDON şirketi, dünyada bir çok altın madenine sahip olan ve G.Afrika'da ve Rodezya’da ırkçılığın yıllarca ayakta kalmasını sağlayan ırkçı, ünlü OPPENHEIMER ailesine ait ANGLO AMERİCAN CORP. Şirketine yakınlığıyla tanınıyor.

Türkiye'ye ilk geldiklerinde İngiliz ve Fransız genel müdürlerle çalışan EUROGOLD, dünyanın bir çok yerinde siyanürlü altın madenciliği yapan ve oralardaki halkın tepkisine karşı deneyimli olan Avustralyalıların eline geçtikten sonra Türk kökenli yöneticilerle çalışmaya başlamış, halkın karşı çıkışına ve kesinleşmiş mahkeme kararlarına rağmen Bergama'daki altın madenini işletmenin yollarını daha yoğun bir biçimde aramaya başlamıştı. Son günlerde, yörede yaptığı alım satımlarda kullandığı faturalardan ve gazetelere verdiği ilanlardan anlaşıldığına göre Eurogold adını ve kimliğini değiştirmiş NORMANDY AŞ. Adını kullanır olmuştur.

PERGAMON DERNEĞİ BAŞKANI SEFA TAŞKIN

Konuyla ilgili olarak: Bergama Belediyesi Eski Başkanı ve Bergama'da Kurulu Çevre Koruma Kuruluşu Pergamon Derneği Başkanı Sefa Taşkın şu açıklamayı yaptı:

Bergamalılar on iki yıldır sürdürdükleri mücadele ile siyanür altın madenine karşı canlarını ve çevrelerini koruyorlar. Halkın bu onurlu mücadelesi sonucunda dünyanın en büyük çevre kirleticilerini bünyesinde barındıran EUROGOLD' u bütün Türkiye tanıdı. Halkı kandırmak, onlara siyanürü sevdirmek için yaptığı bütün girişimleri ibretle seyretti: Ramazanda yemek dağıtmaktan Kurban bayramında koç dağıtmaya; asılsız iş vaadlerinden kendisine karşı çıkanları yüksek ücretle iş vermeye; TC yasalarını hiçe sayarak kaçak inşaatlar, barajlar yapmaya; Mahkeme Kararlarını dinlemeyerek tesisleri kaçak olarak işletmeye; yasa dışı bir biçimde reklam yapmaya ilan vermeye, bu tutumu elan sürdürmeye kadar bir çok yasa ve etik dışı davranışa, Türkiye, EUROGOLD' un, bu çok uluslu şirketin vasıtasıyla tanıştı.

EUROGOLD olan adını değiştirerek NORMANDY adını alan bu siyanürcü şirket anlaşılıyor ki, kendini Türkiye ye yeniden kabul ettirmek, kirli olan adını temiz göstermek, belki de önündeki yasal engelleri aşmak için yeni oyunlar peşindedir.

Geçenlerde Yunanistan'da da yasaklanan, ardından da tüm dünya da yasaklanması için büyük kampanyalar başlatılan siyanürlü altın işletmeciliğini Türkiye'de gerçekleştirmek için yeni kampanyalar düzenlenmektedir.

Ancak tüm çabalar nafiledir.

Türkiye ve Bergama, tüm dünyayı kirleten şirketlerin Türkiye'deki bir kolu olan bu siyanürcü şirketi adı ister EUROGOLD olsun ister NORMANDY, gayet iyi tanımaktadır. Halkın ve yasaların gücü karşısında kimse duramaz. 14.05.2001

MADENİNİN ÇALIŞMASI DURDURULSUN

Altın bölgesi köy muhtarları, Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılarına dilekçe göndererek "Mahkeme Kararlarını uygulamayan ilgililer ve yetkililer hakkında yasal işlem yapılmasını, maden çalışmalarının acilen durdurulmasını" istediler.

17 köy muhtarının ortak dilekçesinde, “Yasaları ve mahkeme kararlarını uygulamayan ilgililer ve yetkililer hakkında yasal işlem yapılmasını, yöremizde kanun hakimiyetinin sağlanmasını, madenin çalışmasının acilen durdurulmasını arz ve talep ederiz” dediler.

Adını NORMANDY olarak değiştiren EUROGOLD şirketinin, son günlerde, mahkeme kararlarına rağmen Bergama'da siyanür kullanarak altın madeni işletmek için faaliyetlerini hızlandırması üzerine, başta Narlıca Köyü Muhtarı Veysel Akşit ve Çam köy Muhtarı Ali Zeybek olmak üzere maden bölgesinde bulunan köylerin muhtarları, ortak bir dilekçeyle Cumhurbaşkanlığına, TBMM Başkanlığına, Başbakanlığa, İç İşleri Bakanlığına, Başbakan Yardımcılarına başvurarak: "Mahkeme Kararlarını uygulamayan ilgililer ve yetkililer hakkında yasal işlem yapılmasını, maden çalışmalarının acilen durdurulmasını" istediler.

Maden sahasında son günlerde kırma makinelerinin çalıştırılması, yoğun toz bulutunun ve gürültünün görülmesi, Madenin çalışıp çalışmadığına ilişkin olarak sahasını denetlemek isteyen köy muhtarları Veysel Akşit ve Ali Zeybek' in maden sahasına sokulmaması üzerine Bergama'da kurulu ve Pergamon Derneği olarak anılan Çevre Koruma Derneği yöneticileri Emine Gündem, Aytül Bulut ve İsmail Demir, Bergama Cumhuriyet Savcılığına başvurarak madende faaliyet gösterilmesine neden olanlar hakkında suç duyurusunda bulundular.

Konuyla ilgili olarak Pergamon Derneği ve Bergama Belediyesi Eski Başkanı Sefa Taşkın şunları söylüyor:

Adını NORMANDY olarak değiştiren EUROGOLD kesinleşmiş mahkeme kararlarına Rağmen siyanürlü madeni işletmeye çalışıyor. Suç işliyor. İlgililer ses çıkarmıyor. Köylüler son derece tedirgindir.

Türkiye bir hukuk Devleti ise mahkeme kararlarına uyulur ve bu maden çalışmaz. EUROGOLD, yetkililerin ve köylülerin gözünün içine bakarak zorla bu madeni çalıştırmak istiyor.

Bergama köylüsü Türkiye de en bilinçli, en aktif ve en kararlı çevre hareketini yarattı. Canlarını ve çevrelerini korumak için mücadelede son derece azimlidirler. Yetkililer, EUROGOLD' un bu yasa dışı davranışlarına dur demeli bölgede kamu esenliğinin ve huzurunun bozulmasını önlemelidirler.

DİLEKÇEDE İMZALARI BULUNAN KÖY MUHTARLARI:

Aziz Kaya Yenikent Belediye Başkanı, Tezcan Keskin Alacalar Köyü Muhtarı, Hikmet Çolak Tekkedere Köyü Muhtarı, Selim Ak Sağancı Köyü Muhtarı, İbrahim Kart

Yalnızev Köyü Muhtarı, Veysel Akşit Narlıca Köyü Muhtarı, Ali Köprü Yenikent Zafer Mah. Muhtarı, M. Hakkı Kök Kurfallı Köyü Muhtarı, Mehmet Perişan Eğrigöl Köyü Muhtarı, Ali Zeybek Çamköy Muhtarı, Hayrettin Çimen Süleymanlı Köyü Muhtarı, Fahrettin Çolak Yenikent Yunus Emre Mah. Muhtarı, Levent Bulut Sarıdere Köyü Muhtarı, Hasan Şahin Bozköy Muhtarı, İbrahim Beyazkuş Pınarköy Muhtarı, Muzaffer Çetin Küçükkaya Köyü Muhtarı,

17 KÖY MUHTARININ DİLEKÇESİ

CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA ANKARA

Bilindiği gibi EUROGOLD (NORMANDY) adlı yabancı şirket tarafından yöremizde siyanür kullanılarak işletilmek istenen altın madeni, yüksek mahkeme Danıştay tarafından Anayasamızın 27. maddesinde yer alan "Herkes yaşama hakkına sahiptir", 56. maddesinde yer alan "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak hakkına sahiptir" ilkelerine aykırı bulunmuş ve " işletilmesinde hiçbir kamu yararı bulunmadığı" tespit edilmiştir. Bu karar Mayıs 1997'de kesinleşmiştir.

Buna rağmen EUROGOLD (NORMANDY) altın şirketi Bergama'dan gitmemiş, İzmir Bayındırlık İl Müdürlüğünün hakkında yıkım kararları bulunan, kaçak olarak inşa edilmiş tesisler sökülmemiştir.

Durum böyle iken son bir haftadır EUROGOLD (NORMANDY) şirketi yasa dışı bir şekilde inşa ettiği tesisleri kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen çalıştırmakta, yasaları ve: Mahkeme kararları değiştirilemez, uygulanması geciktirilemez" diyen Anayasamızın 138. maddesini çiğnemektedir. İlgili devlet yetkililerinin bu duruma seyirci kalması ibret vericidir.

Bu duruma köylerimizde yaşayan insanlarımız büyük bir tepki ve infial duymaktadır. Yasaları ve mahkeme kararlarını uygulamayan ilgililer ve yetkililer hakkında yasal işlem yapılmasını, yöremizde kanun hakimiyetinin sağlanmasını, madenin çalışmasının acilen durdurulmasını arz ve talep ederiz. 21.05.2001

ATIK HAVUZUNDA PİKNİK

Altın bölgesi köylülerinin atık havuzunda piknik yaparak madenin çalışmasını protesto etme girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.

Altın bölgesi köylüleri madene giremeyince İzmir-Çanakkale karayolunu 7 saat boyunca trafiği kapattılar. Oktay Konyar önce gözaltına alındı sonra serbest bırakıldı.

Pazar sabahı 27.05.2001 tarihinde Saat 4:30'da , Narlıca-Çam köy-Ovacık-Pınar köy- Tepe köy-Yalnız ev- Aşağı kırıklar -Süleymanlı-Yeni kent köylerinden kadın ve çocukların da olduğu yaklaşık 3 bin kişi toplandı.

Kalabalık, deneme üretimine başladığını açıklayan madene doğru harekete geçti. Amaçları madene hiçbir zarar vermeden atık havuzda piknik yaparak madenin çalışmasını engellemekti.

Fakat madene yaklaştıklarında maden çevresinin ROBOCOP jandarma, Foça ve Bergama jandarmaları tarafından koruma altına alındığını gördüler. Jandarma kalabalığın madene doğru yürüyüşünü engelledi ve yolda yürümelerine izin vermedi. Bunun üzerine topluluk tarlalardan İzmir-Çanakkale karayoluna gelerek karayolunu trafiğe kapattılar. Olay yerine gelen jandarma topluluktan karayolunu boşaltılmasını istedi. Jandarma güçleri ile topluluk arasında yapılan görüşmelerden sonra karayolunun bir şeritinin derhal boşaltılması konusunda anlaşmaya varıldı.

İtfaiye olayların başlamasına neden oldu. Karayolunun bir şeritini boşaltan topluluğa birden Bergama Belediyesine ait İtfaiye aracından tazyikli su sıkılmaya başlandı. Bunun üzerine topluluk itfaiye aracını taş yağmuruna tuttu. Taşlardan bir itfaiye eri yaralandı. Bu olaylar üzerine jandarma kalkanlarını kullanarak köyleri karayolu dışına tarlaya sürmeye başladı.

Yaşanan gerginlik sırasında iki astsubayla Oktay Konyar'ın tartışması yumruklaşmaya dönüşünce Oktay Konyar gözaltına alındı. Konyar'ın gözaltına alınmasına sinirlenen topluluk, Oktay Konyar serbest kalıncaya kadar eyleme devam etme kararı aldılar. Topluluğun bu kararlı direnişi karşısında Oktay Konyar serbest bırakıldı. Eylem yerine gelen Konyar alkışlar ve sloganlar karşılandı. Konyar'ın eylemin amacına ulaştığını belirterek, olaysız bir şekilde dağılacaklarını söylemesi üzerine 7 saat süren eylem sona erdi. 28.05.2001

MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...