CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

100 Belgede Ermeni Meselesi ÖNSÖZ

Rus Devlet Arşivlerinden
100 Belgede Ermeni Meselesi

Mehmet Perinçek
ÖNSÖZ

Ermeni meselesi ve buna bağlı olarak Ermeni soykırımı iddiaları, son dönemde Türkiye ve dünya kamuoyunu belki de en fazla meşgul eden konuların başında geliyor. Bu iddiaların esasını oluşturan 1915-23 yılları arasında Türkiye’nin doğusunda yaşanan olayların en önemli tanıkları ise Türk ve Ermeni taraflarını hariç tuttuğumuzda, Çarlık Rusyası ve Sovyet Rusyası’dır. Bu bakımdan bugünkü Rusya Federasyonu devlet arşivleri, Ermeni meselesinde gerçeklerin açığa çıkartılmasında önemli rol oynayacak belgelere sahiptir.
RUS DEVLET ARŞİVLERİNİN ÖNEMİ
Birincisi; Çarlık Rusyası, bir tarafı kadar Ermeni meselesinin içindedir ve Kafkas Cephesi’nde savaşan bir devlet olarak 1915 tehcirinin öncesi ve sonrasını ayrıntılarıyla kayda geçirmiştir. İkincisi; Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye’nin Doğu Cephesi’nin Sovyet Rusya’nın Transkafkasya Cephesi olması, Sovyet arşivlerinin birinci elden bir kaynak olduğunu göstermektedir. Üçüncü olarak ise Çarlık arşivleri, Taşnakları kullanan bir güç olarak Taşnak belgelerinin bir kısmına sahipken, Sovyet arşivleri ise bir Sovyet cumhuriyeti olarak Sovyet Ermenistanı’nın arşivlerinin bir kısmını bünyesinde barındırmaktadır. Bugün araştırmacılara kapalı olan Ermeni devlet arşivlerindeki bazı belgelere Rus devlet arşivleri üzerinden ulaşmak mümkündür. Bunlara Azerbaycan ve Gürcistan kaynakları da eklenebilir.

Dolayısıyla Alman generallerinin, İngiliz subaylarının, Amerikan misyonerlerinin gözlemleri, emperyalist emellerini bir kenara bıraktığımızda dahi, “kişiselliği” aşamazken, Rusya her iki dönemde de olaylara devlet olarak tanıklık etmektedir. Bunlara bir de Ermeni ve diğer Transkafkasya cumhuriyetlerinin kaynaklarını eklediğimiz de Rus devlet arşivlerinin Ermeni meselesinin en temel belgelerini barındırdığını söylememiz abartı olmayacaktır.

Bu arşivlerdeki belgelerin niteliğinin önemi ise tümünün Çarlık Rusyası’nın, Sovyet devletinin, Taşnak ve Sovyet Ermenistanı’nın en üst düzeydeki yetkilileri tarafından imzalanmış çok gizli raporlar, yazışmalar olmasından kaynaklanmaktadır. Arşivlerdeki Türk-Ermeni meselesine ilişkin belgeler, bir taraftan iddia sahiplerinin itiraflarını içerirken veya Ermeni meselesini Türkiye’ye karşı kullanan güçlerin tespitlerini ortaya koyarken, diğer taraftan, Çarlık ve Sovyet Rusya gibi üçüncü bir gücün saptamalarını yansıtması nedeniyle de, uluslararası alanda etkili ve geçerli kanıt değeri taşımaktadır. Özellikle raporlar ve iç yazışmalar, devlet yetkililerinin gerçeği belirlemeye yönelik samimi değerlendirmelerini içermektedir.

RUS DEVLET ARŞİVLERİNDEN ÇIKAN TEMEL SONUÇLAR

Rus devlet arşivlerindeki belgelerin içerik açısından ortak özelliği ise Türkiye’nin tezlerini esas olarak doğrulamaları ve Ermeni soykırımının uluslararası bir yalan olduğunu tartışmasız bir biçimde gözler önüne sermesidir. 8 senedir Rusya’da Çarlık Rusyası’nın ve Sovyet döneminin devlet arşivlerinde Ermeni meselesi üzerine yaptığım çalışmalar sonucunda ulaştığım belgelerin temel sonuçları şu şekilde özetlenebilir:

Bu belgeler, 1915-1920 yılları arasında Ermeni çetelerinin Transkafkasya’da, Doğu Anadolu’da ve Kilikya olarak adlandırılan Adana ve Maraş bölgesinde Türkiye ve Azeri Türklerine ve Kürtlere yönelik sistematik katliam politikası izlediğini kanıtlamaktadır.

Ermeni çetelerinin etnik temizlik politikası, Birinci Dünya Savaşı’nda ve sonrasında Ermeni çeteleri ile Türk devleti ve Müslüman halk (Türkler ve Kürtler birlikte) arasında savaşın ve karşılıklı kırımın (mukatele) yaşanmasına yol açmıştır. Böylece iki taraf da birbirine şiddet uygulamıştır.

Ermeni-Müslüman boğazlaşmasının sorumlusu, Batılı emperyalistler ve Çarlık Rusyası’dır. Osmanlı devletini ve Anadolu’yu paylaşmak isteyen büyük devletler, bağnaz milliyetçi Ermeni örgütlerini kışkırtmışlar ve savaşa sevk etmişlerdir. Osmanlı devleti, TBMM hükümeti ve Müslüman halk, bu durumda savaş önlemleri almış ve ayaklanan Ermeni çetelerini şiddetle bastırarak haklı bir savaş vermiştir, kendi vatanını savunmuştur
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...