Yunan Ordusu 15 Mayıs 1919 saat 08.40’da sözde Hıristiyanların can ve mal güvenliğini korumak için İzmir’e çıkmaya başlamıştır. Yunan Ordusu, işgalin ilk 48 saatinde İzmir’de 2000 Türkü katletmiştir.
İzmir’de 2 gün süren katliamlardan sonra Yunan Ordusu 19 Mayıs 1919’da Urla’yı, 16-17 Mayıs günü devam eden çatışmalardan sonra işgal etmiştir. Yunan birlikleri 20 Mayıs’ta Çeşme’ye girmiş, 22 Mayıs’ta Menemen Yunan Ordusu tarafından işgal edilmiştir. 17 Haziran’da Menemen’de 1000 Türk; İngiliz, Fransız, Amerikan ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir tahkik komisyonun raporuna göre nedensiz öldürülmüştür.
25 Mayıs’ta şehzadeler şehri Manisa, Yunan Ordusu tarafından işgal edilmiştir. 25 Mayıs aynı zamanda Bayındır ve Selçuk ilçelerinin işgal günüdür. 27 Mayıs 1919’da Yunan Ordusu, Aydın kent merkezini işgal etmiştir. 28 Mayıs günü Tire işgal edilmiştir. 29 Mayıs’da Turgutlu ve Ayvalık işgal edilmiştir. Ayvalık’ta 172. Alay, Türk Ordusu’nun Yunan Ordusu’na “ilk kurşununu” sıkmıştır. 30 Mayıs’ta Ödemiş’te Jandarma ve halk örgütlenmesi ile ’Ödemiş Yiğitleri’ direnmişlerdir. Yunan Ordusu, 4 Haziran’da Nazilli’ye girmişir. 5 Haziran’da Akhisar işgal edilmiştir. 12 Haziran’da Bergama büyük bir direnişten sonra düşmüştür.
15 Temmuz 1919’da Sadrazam Vekili Mustafa Sabri, Yunan mezalimini şikayet ederek, Müttefiklerin konuyu tahkik etmelerini istemiştir. Paris Konferansı Yüksek Konseyi, 18 Temmuz tarihli toplantısında İngiliz, Fransız, Amerikan ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir tahkik komisyonu kurulmasına karar verilmiştir. Komisyon 13 Ekim 1919’da raporunu Yüksek Konsey’e sunmuştur. Rapor Yunan vahşetini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Lord Curzon gibi bir Türk düşmanı dahi “Rumlar ve Ermeniler içtenlikten yoksundurlar. Türkler cesur ve namusludurlar. Rumlar, İzmir’de hırsızlık ve çapulculukla birlikte Türkleri kırıma uğrattılar. Savunmasız ve kimseye zararı olmayan binlerce Müslüman’ı öldürdüler” demek zorunda kalmıştır.
Yunan Ordusu’nun bu işgali devam ederken, dağılmış ordu ve Kuvay-i Milliye çeteleri cephe oluşturmaya çalışmaktadırlar. Albay Kazım komutasında Ayvalık- Soma-Akhisar kesiminde Kuzey Cephesi kurulmuştur. Merkezi Eşme’de bulunan Albay Bekir Sami’nin komutasında Çerkes Ethem güçleri, 68. Alay’ın oluşturduğu Merkez Cephe ikinci cepheydi. Demirci Mehmet Efe ile 57. Tümen komutanı Albay Şefik komutasındaki cephede Güney Cephesi’dir. 1919 sonbaharında sayıları 17.500 olan Türk güçleri “Milne Hattı” diye bilenen hatta mevzilenmiştir. Yunan Ordusu ilerlerken Çerkes Ethem başta olmak üzere çeteciler, düzenli orduyu denetim altına almaya çalışırlar. Mustafa Kemal, Albay Refet’i bu çabaları etkisizleştirmek için bölgeye yollar ancak Refet Bey başarısız olur.
Böylece 1920’ye ulaşılır. 12 Ocak 1920’de İstanbul’da Meclis toplanmış ve 17 Şubat 1920’de Misak-ı Milli kabul edilmiştir. 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edilmiştir. Milletvekillerinin tutuklanması üzerine Meclis 18 Mart 1920’de tatil edilmiştir. 5 Nisan’da Şeyhülislam Dürrizade, milliyetçilerin katlinin vacip olduğuna dair fetva yayınlamıştır. M. Kemal’in çağrısı üzerine 23 Nisan 1920’de BMM Ankara’da toplanmıştır.
Haziran 1920’de 54 bin mevcutlu Yunan Ordusu, Sevres Antlaşması görüşmeleri devam ederken, Soma-Balıkesir ve Salihli-Alaşehir istikametlerinde hücuma geçmiştir. Soma, Salihli, Nazilli düşmüştür. Bandırma, Mudanya işgal edilmiştir. 8 Temmuz’da Bursa düşmüştür. Çerkes Ethem, Demirci’de başarılı bir saldırı yaptı. Türk güçlerinin Gediz saldırısı ise başarısız oldu. 10 Ağustos 1920’de Sevres imzalandı. 9 Ocak 1921’de başlayacak Birinci İnönü Muharebeleri yaklaşmaktadır. Şimdi bütün bunları neden yazdığımı, üstelik neden makaleye “Yunan Ordusunun Lübnan Harekâtı” başlığını verdiğimi sorabilirsiniz. Cevabı çok açık değil mi? Ne diyor AKP’li İhsan Şener, “Yunan tarihinde bir Ege Savaşı yok. Bunu biliyor musunuz? Mesela, Yunan tarihinde Ege’de Türklerle bir savaş yok.”
Ondan daha iyi bilecek değiliz ya? Bütün bunlar olsa olsa Lübnan’da olmuştur diyorum bende!..
İzmir’de 2 gün süren katliamlardan sonra Yunan Ordusu 19 Mayıs 1919’da Urla’yı, 16-17 Mayıs günü devam eden çatışmalardan sonra işgal etmiştir. Yunan birlikleri 20 Mayıs’ta Çeşme’ye girmiş, 22 Mayıs’ta Menemen Yunan Ordusu tarafından işgal edilmiştir. 17 Haziran’da Menemen’de 1000 Türk; İngiliz, Fransız, Amerikan ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir tahkik komisyonun raporuna göre nedensiz öldürülmüştür.
25 Mayıs’ta şehzadeler şehri Manisa, Yunan Ordusu tarafından işgal edilmiştir. 25 Mayıs aynı zamanda Bayındır ve Selçuk ilçelerinin işgal günüdür. 27 Mayıs 1919’da Yunan Ordusu, Aydın kent merkezini işgal etmiştir. 28 Mayıs günü Tire işgal edilmiştir. 29 Mayıs’da Turgutlu ve Ayvalık işgal edilmiştir. Ayvalık’ta 172. Alay, Türk Ordusu’nun Yunan Ordusu’na “ilk kurşununu” sıkmıştır. 30 Mayıs’ta Ödemiş’te Jandarma ve halk örgütlenmesi ile ’Ödemiş Yiğitleri’ direnmişlerdir. Yunan Ordusu, 4 Haziran’da Nazilli’ye girmişir. 5 Haziran’da Akhisar işgal edilmiştir. 12 Haziran’da Bergama büyük bir direnişten sonra düşmüştür.
15 Temmuz 1919’da Sadrazam Vekili Mustafa Sabri, Yunan mezalimini şikayet ederek, Müttefiklerin konuyu tahkik etmelerini istemiştir. Paris Konferansı Yüksek Konseyi, 18 Temmuz tarihli toplantısında İngiliz, Fransız, Amerikan ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir tahkik komisyonu kurulmasına karar verilmiştir. Komisyon 13 Ekim 1919’da raporunu Yüksek Konsey’e sunmuştur. Rapor Yunan vahşetini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Lord Curzon gibi bir Türk düşmanı dahi “Rumlar ve Ermeniler içtenlikten yoksundurlar. Türkler cesur ve namusludurlar. Rumlar, İzmir’de hırsızlık ve çapulculukla birlikte Türkleri kırıma uğrattılar. Savunmasız ve kimseye zararı olmayan binlerce Müslüman’ı öldürdüler” demek zorunda kalmıştır.
Yunan Ordusu’nun bu işgali devam ederken, dağılmış ordu ve Kuvay-i Milliye çeteleri cephe oluşturmaya çalışmaktadırlar. Albay Kazım komutasında Ayvalık- Soma-Akhisar kesiminde Kuzey Cephesi kurulmuştur. Merkezi Eşme’de bulunan Albay Bekir Sami’nin komutasında Çerkes Ethem güçleri, 68. Alay’ın oluşturduğu Merkez Cephe ikinci cepheydi. Demirci Mehmet Efe ile 57. Tümen komutanı Albay Şefik komutasındaki cephede Güney Cephesi’dir. 1919 sonbaharında sayıları 17.500 olan Türk güçleri “Milne Hattı” diye bilenen hatta mevzilenmiştir. Yunan Ordusu ilerlerken Çerkes Ethem başta olmak üzere çeteciler, düzenli orduyu denetim altına almaya çalışırlar. Mustafa Kemal, Albay Refet’i bu çabaları etkisizleştirmek için bölgeye yollar ancak Refet Bey başarısız olur.
Böylece 1920’ye ulaşılır. 12 Ocak 1920’de İstanbul’da Meclis toplanmış ve 17 Şubat 1920’de Misak-ı Milli kabul edilmiştir. 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edilmiştir. Milletvekillerinin tutuklanması üzerine Meclis 18 Mart 1920’de tatil edilmiştir. 5 Nisan’da Şeyhülislam Dürrizade, milliyetçilerin katlinin vacip olduğuna dair fetva yayınlamıştır. M. Kemal’in çağrısı üzerine 23 Nisan 1920’de BMM Ankara’da toplanmıştır.
Haziran 1920’de 54 bin mevcutlu Yunan Ordusu, Sevres Antlaşması görüşmeleri devam ederken, Soma-Balıkesir ve Salihli-Alaşehir istikametlerinde hücuma geçmiştir. Soma, Salihli, Nazilli düşmüştür. Bandırma, Mudanya işgal edilmiştir. 8 Temmuz’da Bursa düşmüştür. Çerkes Ethem, Demirci’de başarılı bir saldırı yaptı. Türk güçlerinin Gediz saldırısı ise başarısız oldu. 10 Ağustos 1920’de Sevres imzalandı. 9 Ocak 1921’de başlayacak Birinci İnönü Muharebeleri yaklaşmaktadır. Şimdi bütün bunları neden yazdığımı, üstelik neden makaleye “Yunan Ordusunun Lübnan Harekâtı” başlığını verdiğimi sorabilirsiniz. Cevabı çok açık değil mi? Ne diyor AKP’li İhsan Şener, “Yunan tarihinde bir Ege Savaşı yok. Bunu biliyor musunuz? Mesela, Yunan tarihinde Ege’de Türklerle bir savaş yok.”
Ondan daha iyi bilecek değiliz ya? Bütün bunlar olsa olsa Lübnan’da olmuştur diyorum bende!..
Prof.Dr. Ümit Özdağ