CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

TEHLİKELİ SORULAR



TEHLİKELİ SORULAR

Gündemde öyle konular var ki; her biri ayrı ve ciddi yazılar, araştırmalar konusu olabilecek genişlikte ve derinlikte.
Üstelik bunlar eski deyimi ile “zülf-ü yare” dokunabilecek nitelikte. Yani söylenecek bir söz ile, güçlü ve hatırlı kişileri gücendirmek, kırmak ve kızdırmak olasılığı da yüksek.
İnsan olmanın koşulu “doğruları söylemek” olduğuna göre, doğruları söylemekten korkmamak kadar, zülfü yar sahiplerinin de tartışmadan ve eleştiriden korkmamaları gerektiği inancı ile sorularımızı sıralıyoruz.

ERGENEKON HOLDİNG’İNDE 15 DAKİKADA SAVUNMA OLUR MU

Bildiğiniz üzere Şirketler Topluluğuna “Holding” adı verilir.
Bir çok davanın toplandığı Ergenekon Davası da bir nevi “Ergenekon Davaları Holding’i” hüviyetine büründü.
Şimdi bu Holding’de, pardon yani bu davada; savunma kısıtlaması getirilerek 15 dakikada bir savunma yapılması isteniyor.
Senelerden beri devam eden, bir çok sanığı senelerdir hapiste bulanan, binlerce sayfa iddianamesi, yüzlerce klasörü, on binlerce sayfa ekleri, binlerce saat süren CD kayıtları bulunan, iddianamesi, açık ve gizli tanıkları için hiçbir kısıtlama getirilmeyen bir davada “15 dakikada bir savunma” kısıtlaması uygulanıyor.
Bayramlarda şehirlerarasında kaldırılan otobüs seferlerinde, İstanbul şehir hatlarında bile bu kadar sıklıkta sefer sayısına rastlanmazken, 15 dakika aralığıyla savunma “savunma özgürlüğünün bir göstergesi” olarak tarihi yerini alıyor.

VATAN TOPRAĞI KİMİN TOPRAĞIDIR.

Ulusal savunma bazında yapılan açıklamaların birinde “Bizim topraklarımız aynı zamanda NATO topraklarıdır” dendi.
Gerçekten öyle midir.
Bir takım uluslararası anlaşmalar ile bazı ülkeler, anlaşmanın tarafı olan diğer ülkelerin topraklarını savunmayı üstlenmiş olabilirler ama bu hiçbir zaman topraklar üzerinde hak sahibi olmayı içermez. Bu bakımdan topraklarımız yalnızca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk Vatandaşlarının topraklarıdır.

PATRİOT’UN UCU KİMİN ELİNDE

Patriot sözcüğü “vatansever” anlamına gelmektedir.
Günümüzde ise; karadan havaya atılan füze sistemini tanımlamaktadır.
Yani bu füze “karadan havaya atılan vatansever füze” dir.
Peki, bu vatansever füzeyi ateşleyecek parmak, vatansever bir yurtdaşımızın parmağı mı olacaktır yoksa bir yabancının baş parmağı mı.
Üstelik Türkiye Cumhuriyeti topraklarına yabancı askerlerin girip konuşlanması için TBMM’den kanun çıkması zorunlu iken, böyle bir kanun olmaksızın yabancı askerin parmağı, nasıl olup da Patriot’un ucunda olacaktır.

UÇAKSAVAR BOMBALARINI KİM ATIYOR

Gün geçmiyor ki sınır köylerimize düşen “bomba, füze ve kurşunların” yarattığı tehlike ve yaralanmalardan söz edilmesin.
Peki, bu bomba ve kurşunları kim atıyor.
Suriye’de muhalif güçlerin uçağı olmadığına, hükümet kuvvetleri muhalif güçlere karşı uçak kullandığına göre demek ki uçaklara karşı kullanılan bu bomba, füze ve kurşunları muhalif güçler atıyor ve onların astığı bu bombalar bizim sınırımızı aşıp topraklarımıza düşüyor.
Yani sınırımızdaki asıl tehlike, Suriye hükümet kuvvetlerinden değil, bu işe şu veya bu şekilde bizi “bulaştırmak isteyen”, muhalif isyancı güçlerden geliyor.

HELALLİK İSTEYECEK MİSİNİZ

12 Eylül Devrimi’nin adı, 12 Eylül Darbesi oldu.
Aradan 32 yıl geçtikten sonra yargılanıyorlar ve hiç tanımadıkları ama işkencede öldüğü söylenen bazı kişilerin resimleri gösterilerek, televizyon kameraları aracılığıyla soruyorlar : “Bu kişiden helallik isteyecek misiniz
Kardeş kavgasını ve dökülen kanları önlemek için yapılan -adı her ne ise- devrim, darbe veya ihtilali yapanlar alkışlandı, aklandı, seçildi, anayasal güvence getirildi, emekli oldu, her türlü zamanaşımı geçtikten sonra, biri 92 diğeri 87 yaşında hasta yataklarında yargılanıyorlar.
Aslında bizim, onlara sormamız gerekir : “Hakkınızı helal ediyor musunuz

TEKKE VE ZAVİYELER NEDEN AÇILIYOR

Anayasa’da yer alan “Devrim Yasaları’ndan” biri daha kaldırılarak, tekke ve zaviyeler açılmak isteniyor.
Aslında yoldan geçen insanlara “tekke ve zaviye nedir” diye sorsanız, ne olduğunu bilen bile çıkmaz.
Bu açılışa gerekçe olarak, tekke ve zaviyeleri açarak “Alevi inancına da özgürlük getirmek istediklerini” söylüyorlar.
Alevi temsilcileri, büyükleri ise bar bar bağırıyorlar “Bu açılışa bizi alet etmeyin, Alevilik inancının, tekke ve zaviye ile en ufak bir ilişkisi yoktur” diye.
O halde tekke ve zaviyeler niçin açılmak isteniyor.

VAR MI BAŞKA SORULARINIZ

Ana dil’den, af sarmalına, teröristle görüşmelerden, etrafımızda yarattığımız düşman komşu ülkelere kadar “sorular” çeşit çeşit.
Aykırı sorular, tehlikeli sorular, yandaş sorular, çanak sorular…”
Sorularınız varsa siz de sorunuz.
İşte meydan.

Av.A.Erdem Akyüz


Hiç yorum yok:

MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...