CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Yakın Tarihin ve Bugünün Bir Analizi..



Yakın tarihin ve bugünün bir analizi..

Prof Dr.Yusuf Halaçoğlu (1993-2008 arası Türk Tarih Kurumu Başkanı)


Birilerinin çıkıp Dersimlilerden, Ermenilerden özür dilemesini izledik. Fakat kimse çıkıp da aslında Dersim'de ayaklananların devletten özür dilemeleri gerektiğini söylemedi.
Bunların kim olduğu da herkes tarafından bilinmektedir.
Bunlar altı aşiretten ibarettir.
Dersim'de herkes isyan etmedi.

Diaspora Ermenileri ve Taşnaklar gelsinler ve Türkiye'de bir panel yapalım.

Desinler ki; "Arkadaşlar biz yanlış yaptık, devletimize karşı çıktık. İhanet ettik, sivil insanları, kadınları çocukları, bebeleri öldürdük, hamile kadınların karınlarından ceninleri çıkarıp elimizde salladık".

Bunlar Pastırmacıyan'ın kendi raporlarında var.

Şöyle devam etsinler; "Biz bu hataları yaptık ve Türk milletinden özür diliyoruz".

Biz de o zaman diyelim ki; "Biz sizin bu yaptıklarınıza karşılık olarak sizi sürgün ettik, savaş alanlarına çıkardık. Bunlar olurken başınıza bir takım trajik olaylar geldi. Bu olanlar bizim elimizde olmayan şeylerdi. Eşkıyalar saldırdılar, gasp ettiler, öldürdüler, yağmaladılar. Sizler de yerinizden yurdunuzdan oldunuz. Biz de sizden özür dileriz" diyelim.

Var mısınız?

Bu olayların sorumlusu da anlaşıldığı kadarıyla Kürtlerdir.

Büyük çapta karşılıklı bir öldürme gerçekleşti.

Ama önce Ermeni çeteleri Osmanlı askeri elbiselerle Kürt köylerine saldırdı. Bu sebeple de karşılıklı öldürme gerçekleşti.

Yabancı kaynaklarda da aynı yönde kayıtlar yer almaktadır.

Bu durumu Meclis'te de ifade ettim.

Ermenileri öldürenlerin Türkler mi Kürtler mi olduğunu yine bir açık veya kapalı oturumda tartışmayı Meclis'te BDP'lilere söyledim. Onlar Osmanlı devletinin bunu emrettiğini söylediler. Ben de o zaman bunu kanıtlamalarını istedim.

O zaman Osmanlı yaptıysa da ortaya çıksın dedim.

Var mısınız dedim, yine yoklar, çünkü Osmanlı emretmedi aksine durdurdu.

Bütün ABD ve Alman kayıtlarında der ki "Osmanlı Ordusu olmasaydı, Kürtler Ermenilerin hepsini kesip, bir tanesini bile bırakmazdı".

I. Dünya Savaşı sırasında hangi Kürt aşiretlerinin Ruslarla işbirliği yaptığını da Meclis'te BDP'lilere sordum.

Buyrun, siz Çanakkale deyip duruyorsunuz dedim, bir oturum yapalım hangi Kürt aşiretleri Ruslarla işbirliği yapmışlardır açıklayın, dedim.

1920 Koçgiri, 1925 Şeyh Sait, 1926 Koçuşağı ardından da Dersim. Dersim'le ilgili olarak TÜRKSOLU dergisinde yayınlanan belgeler arasında var.

1935 yılında Kamışlı'da ve Halep'te Kürtlerle, Ermenileri İtalyanlar bir araya getirmiştir.

Dersim'e makineli tüfekleri gönderenler kimlerdir?

Fransızlar.

Türkiye, AB'ye benzer şekilde bir Türk Birliği'ni Türk cumhuriyetleriyle birlikte oluşturamaz mı? Elbette oluşturabilir.

Atatürk döneminde, Sadabad ve Bağdat Paktları gibi örneklerden biliyoruz, Türkiye'nin yüzünü doğuya döndüğünü görüyoruz.

Bugün ise tek umudumuz sanki Batıymış gibi hissettirilmeye çalışılıyor. Türk kamuoyu da bununla oyalanıyor.

Her şey aslına rücu edermiş, güneşin Doğudan yükseldiğini hatırlatmak gerekmiyor mu?

Mesela, TBMM'de Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev'in yaptığı konuşma, Nazarbayev'in Kazakistan'daki söylemleri hakkında AKP Hükümeti neler düşünüyor?

Türk Cumhuriyetlerinin bu birliğe ihtiyacı olduğunun bir göstergesi değil midir? Türkiye bunu değerlendirebilir mi?

Türkiye kendi iradesiyle bir dış politika gerçekleştirecek olursa bu sorduklarımı/söylediklerimi gerçekleştirebilir.

Maalesef bugün bu yoktur.

AB'nin on sene içinde dağılıp çökeceğini ben TTK Başkanı'yken de söylemiştim. Nitekim bu durum şu anda büyük oranda gerçekleşmiştir.

AB kendi içinde büyük bir ekonomik krize düşmüştür.

Sadece Alman ekonomisi ayaktadır. Fransa bile sallantıdadır.

Bütün birlik üyesi ülkelerin ekonomileri ciddi biçimde sarsılmıştır. Yunanistan, İspanya, İtalya, Polonya, Macaristan gibi ülkeler iflasın eşiğine gelmiştir.

AB'nin eski fonksiyonu yoktur ve Türkiye'nin AB'ye girmesinin de hiç bir anlamı kalmamıştır artık.

Aslında yarından tezi yok, Türkiye'nin Gümrük Birliği'nden derhal çıkması lazımdır. AİHM'den de.
Türkiye'de hükümet bundan bir buçuk yıl önce doğru bir siyaset takip ediyordu. Suriye ile vizeler kaldırıldı.

İran'la aynı şekilde anlaşmalar yapıldı.
Bunun üzerine Batı dünyasında hemen eksen kaymasından bahsedilmeye başlandı. Ben o sırada Halep'teydim.

Eksen kayması konusunda televizyonların bana sorduğu soruya şöyle cevap vermiştim: "Türkiye kaymış olan eksenini doğruya oturtuyor".

Dünya enerji merkezlerinin bulunduğu coğrafya, Türk cumhuriyetleri de dahil olmak üzere Ortadoğu coğrafyasıdır.

Irak ve İran'ı da içine alarak Türk cumhuriyetlerinin bulunduğu bu coğrafya dünya petrollerinin, yani siyah altının  % 60'ına sahiptir.

Bütün Avrupa'yı besleyen doğalgaz da bu bölgeden çıkmaktadır.

ABD,  İNGİLTERE , İSRAİL ve AB ,BOP masalı ile Ortadoğunun bu büyük enerji merkezlerine hakim olmaya çalışmaktadır.

Bölgeye yeniden şekil vermeye, parçalamaya çalışıyorlar . Böl ve yönet

Böyle bir ortamda Türkiye'nin bu politikadan vaz geçip yüzünü Doğuya döndürmesi lazım. Medeniyet Batıda yoktur. Onların güneşi sadece kendilerini aydınlatabilecek güçtedir. Ne kadar ışık vereceğini de kendileri bile tahmin edememektedirler.
BOP ile, Kutsal topraklar masalı ile  kendi sonlarını da hazırladıklarının farkında bile  değiller.

Medeniyet Doğuda da vardır.

Bu medeniyeti sadece teknoloji olarak düşünsek bile bugün Tayland'dan Kore'ye, Japonya'dan Çin'e, Hindistan'a kadar Doğuda müthiş bir teknoloji gelişmesi vardır.

Eğer Türkiye akıllı davranarak Türk cumhuriyetleri ile beraber İran, Gürcistan hatta Rusya ile Baltık kıyılarından Kızıldeniz'e kadar uzanan bir coğrafyayı içine alan yeni bir birlik kurmanın adımlarını attığı zaman, dünyada pek  çok şey değişecektir.

Engeller tabi ki çıkacaktır ama bunları aşmak mümkündür.

Böylece dünyada söz sahibi olacak önce ekonomik ardından da siyasi bir işbirliği , ister istemez doğacaktır.

ABD, bugün Çin'le mücadele edemeyecek bir pozisyona düşmüştür. Çin ekonomik gücüyle, nüfusuyla büyük bir güçtür.

Şöyle düşünelim: 400 milyon insan 1,5 dolardan çalışsa 600 milyon dolar günlük geliri var demektir. Bu büyük ekonomiyle ABD'nin başa çıkması mümkün değildir.

Askeri anlamda da bu böyledir.

Dolayısıyla ABD'nin Çin'i alt edebilmesinin tek yolu olarak Çin'in ihtiyacı olan enerji merkezlerine sahip olmak kalmaktadır. BOP ile Çin , kuşatılmak Rusya ise izole edilmek istenmektedir.

Bugün Ortadoğu'da meydana gelen tüm olayların temelinde işte  bu  gerçek yatıyor.

Halbuki biz akıllı olsak da bu coğrafyada işbirliği yaparak bir yerlere varsak zannediyorum ki o takdirde dünyada Türkiye'nin geleceği de garanti altına alınmış olacaktır.

Türk milletinin bu duruma gelmesi aynı zamanda dünya barışının da garantisidir.

Türk milleti emperyalist değildir, başkalarını sömürerek bir yere varmaya çalışan bir yapısı yoktur.

Bu kadar imparatorluklar kurmuştur.

Bunlardan hangi birisi içinde yaşalan milleti kendi kültüründen, dilinden ve dininden uzaklaştırmıştır?

Selçukluları düşünelim.
Emirlerinde bulunan milletlerin arasında Ermeniler ve Gürcüler de vardı. Araplar, İranlılar ve Kürtler de vardı.

Neden hiçbiri asimile olmamıştır?

Karahanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Gazneliler neden kimseyi asimile etmemiştir?

Hunlardan ve çok eski devirlerden değil, daha yakın zamanlardan bahsediyorum.

Mesela, Avarlar Macaristan bölgesinde hüküm sürmüştü.

Makedonya bölgesinde Kumanlar vardı.

Bu devletler, milletler şimdi nerededir?

Şu anda yoklar. Çünkü  emperyalist, asimileci değillerdi.

Bugün Makedonya'da Kumanova tarihen de sabit olarak hâlâ Kumanların yaşadığı yerdir. Bunlar birilerini asimile etmek yerine kendileri asimile olarak maalesef Slavlaşmışlardır.

Halbuki çok güçlüydüler.

Avarlar, bütün Avrupa'yı hakimiyetleri altına almışlardı.

Bugün Macaristan'dadırlar ama asimile olmuşlardır.

Gerçekte emperyalist olmadıkları için asimile olmuşlardır.

Cezayir'deki Türkler de bugün oradadırlar.

Gittik ve gördük. Türkçe'yi unutmuşlardır.

Yemen'deki Türkler nerede?

Sana'da Türk mahallesi olarak bilinen yerde yaşıyorlar ama Türkçe bilmiyorlar.

Mısır'daki Kölemen, Memluk, Ihşidiler, Tolunoğulları neredeler?

Osmanlı Türkleri neredeler?

Suriye'de 700 bin Türk var denilmektedir.

Aslında daha da fazladır.

Onların hepsi bugün Arapça konuşmaktadır.

Golan Tepeleri de hep Türk köyleriydi ama Türkçe yazmasını bile unutmuşlardı.

Ürdündekiler, Lübnandaki Türkler  nerede?

Girit'ten gidip Lübnan'da, Suriye'de, Trablus'ta yaşayanlar neredeler? Gittik bunlarla da konuştuk.

Daha dün olmasına rağmen ancak çat pat Türkçe konuşabiliyorlar ve "bizi neden yalnız bıraktınız" diye bize soruyorlardı.

Biz ırkçı olsaydık bugün bunların hiçbirisi olmayacaktı belki ama o zaman da Türk milleti olmayacaktı.

Türk'ün hoşgörüsü, vakur duruşu, insani yanı  olmasaydı bunlar da olmayacaktı. O zaman da medeniyete yön veren, medeni ve insan olan bir Türk milleti olmayacaktı...


Yusuf Halaçoğlu


.

Hiç yorum yok:

MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...