CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

ENERJI daima dusunceyi takip eder

Dusunce neredeyse, ENERJI oradadir. Yani, ENERJI daima dusunceyi takip eder.

Neyi dusunuyorsan, kafanda neyi barindiriyorsan onu besler, ona hayat verirsin. Olmasini istemedigin seylerin basina gelme nedeni de budur. Kinadigin seyin basina gelmesi olgusu da bu mekanizmanin isidir. (1)

Farkinda olarak yada olmayarak ya lehimize dusunuyoruzdur yada aleyhimize. Farkindasizlik, dusuncelerimiz uzerinde kontrolsuzlugumuz / hakimiyetsizligimiz demektir. Bu durumda siz dusuncenizi degil, dusunce sizi kontrol etmektedir; otomatik dusunceleriniz ve suuraltlariniz sizi yonetir.

Ne dusuneceginize, nasil dusuneceginize, nasil bir sonuc elde etmeyi istediginize siz karar vermelisiniz. Farkindalik budur. Doldurusa gelen insanlari bir dusununuz. Ve bunlarin kendileri uzerindeki bu hakimiyetsizliklerinin dogurdugu neticelere. -Bu degerlendirme, hem bireysel hem de toplumsal olarak yapilmalidir.

Bati ve uzak dogu, kendilerine uyumlu ilimleriyle hem kendilerinin hem de baskalarinin dusunceleri uzerinde hakimiyet kurma vasitalarini, yollarini bilir ve bulur.

Bati bugun, baskalarinin dusunceleri uzerinde, metapsisik, parapsikoloji, spiritoloji gibi bilimlerin verileri - veriteleri ile calismaktadir. Ornegin, subliminal reklamlarla gundeme gelen suurlatlarini ve beyni yonlendirme olgusu budur. Yine ornegin, alis veris merkezlerindeki arka fondan gelen muzigin icine kulagimizla duyamayacagimiz telkinlerin yerlestirildigini bir dusununuz !. yada film muziklerinin icine yerlestirilmis kendilerini kendilerine ve baskalarina istedikleri gibi kabul ettirme telkinlerini !.

Ulkem insani, kimler tarafindan neden ve nasil uretici degil de tuketici toplum haline donustu _ donusturuldu dinine, torelerine ragmen?

Sundan emin olunuz ki, AKP bunu yani beyinleri ve suuraltlarini yonetme tekniklerini gayet iyi biliyor ve cok rahat kullaniyor. Basta tayyip erdogan. Ve tabii fetullah gulen. Zaten ABD bu konuda onlari kendi icin cok iyi egitmistir, yetistirmistir. yani ne tayyip erdogana ne de fetullah gulenin kendisine birakilmamistir bu olgu.

Kendi uzerinde- dusunce ve duygulari uzerinde; ihtiyaclari hususunda kendi kendini kontrol edemeyen insan, gudulur_gudulebilen insandir ve o sadece bir biyolojik robottur.

Gercekten 'Insan'im' diyebilmek icin biyolojik otomatliktan daha fazlasi zorunludur. Bir batili yada doguluya 'oylesine' bir hediye verdiginizde sorar: "neden bunu yapiyorsun?" diye. Sen, "icimden geldi" dersin, "sana kanim kaynadi" vs dersin. Bu yanit, ic sesin suurlandirilmamis halidir. Evet, ic sese - vicdana uymak cok cok onemlidir, ancak buna aklin dusuncenin bilincin katilmasi gerekir. Buna, spirituel dilde makul vicdan denir ve insanlik icin bir 'realite' asamasidir. Vazife adami olmak ise, bu asamadan sonradir ve onun ustundeki realitedir.

Evet: Dusunce neredeyse, ENERJI oradadir. Yani, ENERJI daima dusunceyi takip eder. oyleyse bizlerin hic dikkatinden kacirmamasi gereken sey, dusmanlik gundemi (onr. turban; ergenekon; TSK ni hirpalama; vd) yaratanlarin bizlerin beyinlerine bagdas kurup oturmalarina izin vermemektir. Tabii bu sadece ic dusman icin degil, dis dusman icinde yapilmalidir. yani emperyalist guclerin fikirleri, eylemleri, istekleri, tutum ve davranislari kesinlikle sorgulanmalidir. Ne yapmaya, nereye varmaya calistiklari aciga cikarilmalidir.

Ve her bulguya gore de, telkin ve dayatmalarini yaparlarken kullandiklari vasita ve yollarin aynilari ile ve de misliyle onlara ve tum dunyaya alenen beyinlerine, suuraltlarina ve bilinclerine hitap edecek sekilde yayin yapilmalidir. Tipki onlar gibi (Afganistan, irak orneklerini hatirlayiniz). Yani bu yayin, hem gozun gordugu kulagin duydugu, hem de normal sartlarda kulagin duyamayacagi gozun algilayamayacagi teknik ve usullerle surekli yapilmalidir. Sozun ve imajin, sembolun gucunu kullanarak etki altina almaktir bu.

Nasil ki Rusya ile ABD arasinda gizli parapsikolojik, spiritik savas yillardir surmektedir, bizler de bu savasin / bu deneyin / bu surecin sujesi, kobayi, malzemesi olmaktan cikip kurtulmak zorundayiz. Bunun icin, farkindaligimizi artirmak ve yukseltmek zorundayiz. Bu, bireysel calisma ile elde edilen bir seydir. Yani dusunceler size degil, siz dusuncelerinize hakim olmalisiniz, onlari yonetip yonlendirmelisiniz. Tabiidir ki duygu ve icguduler icin de aynisini yapmak gerekir.

Okuduklarimiz, yazarlar cizerler, konusurlar, felsefeler, vd bize farkindalik kazandirmazlar. Ancak farkindaligimizi artirmak hususundaki calismalarimiz icin, biz onlardan (bilerek yada bilmeyerek, acik yada gizli bir sekilde sunduklari malzemelerden) ancak 'kendimiz kadar' yararlanabiliriz. Yani eger kendimizi - kendi varligimizi buyutup yukseltmezsek, esasinda onlar tarafindan da gudulen durumunda oluruz. Yani sempati ve antipati duygumuzun ustune cikmak objektif akli- yuksek akli kullanmak zorundayiz. Iste o takdirde kimsenin borusunu calmayiz.

Ataturkumuzun bizlere biraktigi miras olan yuksek Turkiye ulkusune sahip varliklar olarak, sadece bu ulkumuzu gerceklestirecek vasita ve yollara odaklanmali ve zihnimizde en genis alani bu ulkuye hizmete acmaliyiz... her dusuncemizle, her hal ve hareketimizle onlari beslemeliyiz. Ve bunda sebat etmeli ve uygulamada / pratikte surekli ilerlemeliyiz.

Ozetle, her turlu dusuncemizden sorumlu oldugumuzu bilmeliyiz (2). Ulkumuze = idealimize dusman olanlarin yarattigi olay ve olgularin etkisi altina girerek, negatif haleti ruhiyemizle onlari besleyerek karabulutlari uzerimize cekmemeliyiz. Zaten istedikleri budur, yani kendilerini besletmek. Kotu, kotu haleti ruhiye ile beslenir. (Bir dusununuz, boyle olduklarini apacik goreceksiniz.) Oyleyse sorunun kalici cozumune odaklanmali, care uretmeli ve onu besleyip buyutmeliyiz. Derin ve kapsamli "hayir !." diyebilme gucumuzdur bu.

Kisacasi, edilgen olmaktan cikmaliyiz. Bu halimiz bizlere cok pahaliya mal olmustur olmaya devam edecektir. Bkz. AKP keyfi idaresine. Bkz. bize alit birseyciklerin kalmayisina ulkece seyirci kalmaya devam edise. Bu konuda yaziliyor ciziliyor ancak bunlar sadece karindan konusmak sinifina giriyor. " Hayir, dur ! bana ragmen yapamazsin ! " icraati zorunludur.

Hic bir zaman unutmayalim: Dusunce neredeyse, ENERJI oradadir. Yani, ENERJI daima dusunceyi takip eder.. ve dusundugun seyi besler, buyutur.. zira enerjinin vazifesi budur.

- - -
(1) din realitesi icersinde bu bilgi soyle anlatilmistir. Hadis: "Kinamayiniz, kinadiginiz sey basiniza gelmedikce olmezsiniz."

(2) din realitesi icersinde de bu bilgi, Isa peygamber ile, "Dusuncelerinizden bile sorumlusunuz." seklinde teblig edilmistir.
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...