CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Mustafa Kemal Ataturk'un manevi mirascilarina zorunlu hatirlatmalar ve dinin gercek felsefesi hususunda seferberlik cagrisi

Ey yuksek Turk,

Yazimiz uzun. Zaman zaman tekrarlar da yaptik. Goz kapaklarimiza yazilsin icin. Biliyorsunuz cok soz, uzun soz bir sey icin soylenir: Gercegi anlamayanlara gercege getirmek icin… Bu gercek de, Turkiye ‘nin, Yuksek medeniyet ufkunda yeni bir medeniyet gunesi gibi dogmak icin vazifeli olmasidir. (1)

Bu vazife dogrultusunda olarak,

Ataturk’un bilinc alaninin tum insanligi ihata ediciligini hissetmeden _ anlamadan onu pur dikkat can kulagi ile dinlemeden, O’nu ornek almadan Ataturkcu _ Kemalist olmak, verimsiz bir ugrasi olarak kalmaktadir.

Ataturk'u yetkince anlamak icin gereken unsurlardan biri dinimizin gercek felsefesini incelemek, arastirmak ve de dini ihtisas sahibi olmaktir. Bunun icerigine, din psikolojisi dahildir. Ulkemizin icinde bulundugu bu amansiz durumdan, bu vazife zaten kendini ortaya cikarmisti. Kisaca demek istedigimiz o ki, Milletimizi, iktidarlara, karanliga ve satana hizmet eden dini kurumlarin; karisik, suni, bos inanclarin eline birakamayiz.

Zira, sadece halkimizda degil tum beseriyette, din hakkindaki ihtisas ve bilgi, her turlu hurafelerden siyrilarak hakiki ilim ve fennin nurlariyla aritilmis ve mukemmel oluncaya degin din oyunu aktorleri kendilerini besletmeye yani maddi manevi somurmeye devam edeceklerdir. Bu somurgenlerce, yuksek medeniyet ufku daha oteye itilmektedir.

Lazim olan ilmi niteliklerle; cok namuslu, cok caliskan ve genel kulture sahip olmasi gereken bir Ataturkcu, bir Kemalist ferdin dini ihtisas sahibi de olmasi zorunlu oldugu kendini nicedir ayan beyan ortaya koymustu, koymaya devam da edecektir.

Ilerlemeye engel, dini bos inanislarla doldurulmus fertler, aydinliga yaklasmazlarsa kendilerini yok ve mahkum etmisler demektir. Oyleyse, dinimizin gercek felsefesini incelemis, arastirmis bilimsel ve teknik olarak telkin kudretine sahip olan fert / fertlerin Ataturk’un manevi mirasini koruyabilecegi apaciktir.

Halkimiz, bilimsel ve teknik olarak (ornegin subtronik muzik ve de subliminal mesaj gonderme yoluyla) yapilan ve kendi aleyhine konusturan ve aleyhine ugras verdiren telkinlerle nasil uyur gezer, teslimiyetci vd haklarini goremez ve arayamaz hale sokulduysa, dahasi, geriletildiyse, iste bu telkinlerin aksi istikametinde ve daha kapsamlisi ile kudretli telkin calismalari yapilmasi acil ve zorunludur.

Mustafa Kemal Ataturk, Turk’ten Turklukten bahsederken her zaman yukseltici, ilerletici ozguven saglayan vb ici dopdolu kelimeleri deha bilinciyle, basat (dominant) sekilde kullanmistir: “yuksek Turk”; “Turk milleti caliskandir. Turk milleti zekidir.” “NE MUTLU TURKUM DIYENE” …. Bunun nedeni sudur (spirituel ifade ile,) : AGZIMIZDAN CIKAN SOZCUKLER, BIRER ENERJIDIR… BILEREK VE SUURLU BIR SEKILDE IFADE EDILMESI GEREKIR. Cunki hersey bir nabiz gibi atmaktadir… cunki her atis sonsuz tohumlarin sacilmasina vesile olmaktadir.

Denizli orneginde (2) oldugu gibi, din oyunu aktorlerinin / sefil insanlik dusmani din simsarlarinin yani guzel ahlak dusmanlarinin camilerde cirit atmasinin nedeni cok aciktir: Kemalistlerce – Ataturkcu dusunce sahiplerince bu alanin da bos birakilmasidir. bos birakildigi icin bu alan somurgenler tarafindan doldurulmustur.

Simdiye kadar milletimizin basina gelen butun felaketler kendi talih ve geleceklerini ‘baska birisinin’ eline terk etmesinden kaynaklanmistir. “baska birisi” ifadesi genis kapsamlidir. Insan, maneviyatsiz yapamaz. Zira salt maddiyat yasami kupkurudur. Yani sefil, insanlik dusmani din somuruculerinin camileri us edinmeleri Kemalistler’ce, Ataturkcu Dusunce sahiplerince kutsal mimberlerden halkin anlayabilecegi dille ruh ve dusunceye hitap edilerek ahalinin aydinlatilmayisi ve halka yol gosterilmeyisi nedeniyledir.

Hatirlayiniz ki, kutsal mimberlerden halkin anlayabilecegi dille ruh ve dusunceye hitap olunmakla:

- Ataturk’un ifadesiyle: ehli islamin vucudu canlanir, dimagi saflanir; imani kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur.

Dusunce ve bilgisindeki kirlilikten dusunemez duruma dusmus olan halkimizi, Ulkemizin her yerinde bulunan kutsal mimberlerden halkin anlayabilecegi dille ruh ve dusunceye hitap edilerek:

- Hakimiyet’in nasil bir nur oldugu, onunde taclarin tahtlarin nasil eridigi;
- Hakimiyet’in mide meselesi olmadigi, benmerkezciligin kendine hakimiyetsizligin ta kendisi oldugu;
- duygularini somurtturmelerinin, beyinlerini yagmalattirmalarinin cok buyuk zaaf oldugu, bunun neticesi olarak da Turkiye cumhuriyeti olarak icinde bulundugumuz amansiz halin, kendinin ve milletinin Hakimiyetsizliginin bir sonucu oldugu;
- Kendine hakimiyetin, bilinen oz ifadeyle eline, beline, diline, zihnine, hakimiyetle gerceklesebildigi;
- Kendine hakim olamayanin hic bir sey yapamayacagi, o nedenle de kendine hakim olamayan bireylerin olusturdugu toplumlarin Milli Hakimiyetinin de olamayacagi;
- Kendine hakimiyetin tam olmadigi yerde ozgurluk ve bagimsizligin da dogal olarak elin belin dilin yani bu araclarin hakimiyetine gececegi ve bunun neticesinde ferdi ve milli benligin kaybolacagi; (bkz. somurge olmayi arzulayan Fatih Altayli’nin sundugu vatan haini kizlara) (bkz. turbanlilarin ulkemizin bagimsizligina goz dikmelerine, el koymalarina, milletimize ait ne varsa satmalarina ) (bkz. Eline diline beline hakim olamayanlarin bir bez parcasina bagli namuslarina- namussuzluklarina)
- her ne kadar bunlarin tersini yapmayi secmenin de ozgurluk oldugu soylenirse soylensin bunun ozgurlugun kotuye kullanim oldugu;
- ……….. ……….. vd vd

Ozetle, Islamin 5 sartinin, BUTUN DINLERDE MEVCUT OLAN 10 EMIR’IN, tamamen kendine kisacasi eline beline diline beynine hakimiyet icin verildigi;

Isa peygamber hz’in, “dusuncelerinizden bile sorumlusunuz” ifadesiyle ferdin kendi beynine zihnine hakimiyetini gerceklestirmesinin zorunlu oldugu;

Yani, Milli hakimiyetin, bireyin kendine olan hakimiyetiyle basladigi;

Hakimiyeti hayatlarina sokamayanlarin yani 10 emre hilafsiz uymayanin cok namuslu olamayacagi;

Aplike edebilmenin de yani kendi uzerinde -icguduleri, istekleri duygulari vicdani uzerinde -hakimiyet kurabilmenin de temelinde saglam bilgi ve bilincliligin bulundugu;

( kaba bir iki Ornekle: kendine hakim olamayip gunah isleyenlere, “Iste su kadar su duayi okursan gunahlarindan affolursun” seklinde muslumanlarda gorulen seyin, hristiyanlardaki gunah cikarmanin bir versiyonu oldugu; Gunah cikarmanin da, dinin yozlasmasinin esasli bir gostergesi oldugu; )

Takiyyenin tum Kutsal Kitaplarin, “Yalan soylemeyeceksin; Dogru ol!’ emri ile tamamen celistigi, dahasi bir sirk olarak Kur”an’in dusmani oldugu (Takiyyeyi savunmak kesinlikle “seytani” bir ifade ve eylemdir. Cunki takiyye yani riya / oldugu gibi gorunmeme, Islam Peygamberi'nin ifadesiyle, ‘sirk-i hafî' yani ‘gizli putperestlik'tir.
Riyakârligin insanligin hayatina bir ur, bir kanser gibi musallat ettigi tip, onursuz, guvenilmez insan tipidir. Bir gulucugun, bir tutam sakalin, iki rekât namazin, bes kurusluk sadakanin; AB_D “yardimlarinin”; AB uyeligi arkasinda kâinat dolusu rezilligi saklayabilir riya.) ;

Kuran'in yeterli oldugunu, her seyi acikladigini ve gerekli teferruatlari verdigini basta Kuran'in kendisi soyledigi halde, Mezhep ve Tarikatlarin varlik nedeninin esasen Din’in kaynagindan ogrenilmesini engelleme faaliyeti oldugu;

Allah’in emrinin cok calismak oldugu bilindigi halde, ici bos dualara yonelmenin, ornegin, cami onlerinde bolca satilan “Gullu kitap” taki ogutlere uymanin ‘buyu’ islemlerinden bir versiyon oldugunu,

Calismak demenin ise, bosuna yorulmak, terlemek olmadigi, zamanin icaplarina gore ilim ve fen her türlü medeni buluslardan azami derecede yararlanmak zorunlulugu oldugu;
vd vd … hususlarinda, kalp ve vicdanlarina hitap ederek, kutsal mimberlerden kamuoyunun yeterince ve saglam bilgiyle bilinclendirilmesi gerektigi apaciktir.

Cesitli maniplasyonlarla elinden alinan hakimiyetine nasil sahip cikabilecegi konusunda, dini, siyasi, ekonomik, sosyal vd maniplasyonlar ve olasi maniplasyonlara uyanik kalmak hususlarinda, halkimizin idraklenmeleri ve bilinclenmeleri icin bugune kadar ellerinden tutulmus olsaydi, camiler, seytan hizmetkarlarinin cirit attigi yani halkimizi KARANLIGA ve SIRKE ILETTIGI yer olmazdi. bkz. Denizli’deki ornege.

Karanlik, nursuzluktur yani ilim ve fennin; medeniyetin nurlariyla isiyamamaktir. Butun kotuluklerin anasi cahilliktir. Cahillik, nursuzluktur, isiksiz kalmaktir.

Hutbe okumaktan amac ahalinin aydinlatilmasi ve ona yol gosterilmesidir. Baska birsey degildir. O nedenle, hutbe okuyacak olanlarin sahip olmalari gereken ilmi nitelikler, ozel liyakat ve genel kulture sahip olmalari cok onemlidir.

Yuz, ikiyuz, hatta bin yil onceki hutbeleri okumak, insanlari cahillik ve cagin gerisinde birakmak demektir. iste, bugune degin camilerde yapilmis olan bu oldugu nedeniyledir ki ornegin, cok namussuzlar da, irtica da iktidar olabilmis, ornegin Denizlideki o buyuk kotuluk kitabi camilerde dagitilabilmistir.

Toparlayarak soyleyecek olursak, minberlerde soylenecek sozlerin bilinmesi ve anlasilmasi, ilim ve fen gerceklerine uygun olmasi lazimdir. Hutbe okumaktan amac ahalinin aydinlatilmasi ve ona yol gosterilmesi oldugundan hutbeyi verenlerin siyasi olaylari, sosyal ve medeni olaylari hergun izlemeleri zorunludur. Bunlar bilinmedigi takdirde halka yanlis telkinler verilmis olur.

Halkin temiz, saf duygularindan yararlanarak milletin maneviyatina el uzatan kimseler ve onlarin izleyicileri ve muritleri elbette ki bir takim cahillerden, insanlik dusmanlarindan ibarettir. Bunlar Turk milleti icin sorun olusturacak durumlarin meydana gelmesinde daima etken olmuslardir. Milletimizin onunde acilan kurtulus ufuklarinda araliksiz yol almasina engel olmaya calisanlar hep bu kurumlar ve bu kurumlarin mensuplari olmustur. O nedenle Kemalistler _ Ataturkcu Dusunce sahipleri kutsal mimberlerden de millete surekli anlatmalidir ki, bunlarin millet bunyesinde yaptiklari tahribati hissetmek lazimdir. Bunlarin varligini hos goru ile karsilayanlarla Menemen’de Kubilay’in basi kesilirken seyretmeye katlananlar ve hatta alkislamaya cesaret edenler aynidir.

Halkimiz, hakimiyet hususunda ayrintili bir sekilde (orn, “kelebek etkisi” ‘kuantum” bilgisinin idrakiyle) aydinlatilmali bilgilendirilmelidir ki:

BILGI HATAYI DUZELTIR.

BILGI, ESARETIN SONU DEMEKTIR. BILGI, GUC DEMEKTIR. GUC, CESURCA HEDEFI GORMEKTIR.

HAKIMIYET HUSUSUNDA SAGLAM VE TAM BILGI KAYNAGIMIZ, DUNYA'NIN YENI DONEMI ICIN EN USTUN MERKEZ BILGI OLAN MUSTAFA KEMAL ATATURK'TUR.

Bilgimiz odur ki, kiyametine kadar dunya, ‘hakimiyet donemi / hakimiyet realitesi’ni calisacak yasayacaktir. Yani, spirituel ifade ile, hakimiyet donemi / hakimiyet realitesi, bu dunya okulunun bitis realitesidir.

Hakimiyet donemi bilgileri ellerimizdedir. Dahasi, tum dunyanin elindedir. Ve, dunyanin hic bir ulkesinde ‘hakimiyet kayitsiz sartsi milletindir’ ilkesi soylenmemistir _ gorulmemistir. Unutmayiniz, agzimizdan cikan sozcukler birer enerjidir. Agzimizdan cikan sozcukleri bilerek ve suurlu bir sekilde telaffuz etmek zorundayiz. Tipki Ataturk gibi.

Netice olarak tekrarlayalim ki, yuksek medeniyet ufkunda yeni bir medeniyet gunesi gibi dogmakla vazifeli ulke Turkiye, tam bagimsizligini ve kayitsiz sartsiz hakimiyetini somutlastiracaktir. Bu husus, konsantrasyon isidir, cehit isidir. Boyle durumlarda, varligin onunde kapilar acilir, hatta duvarlar yikilir.


Not: (1) “…. bu Asya milletinin icinde daha karisik, suni, bos inanclardan ibaret bir din daha vardir. Fakat bu cahiller, bu gucsuzler (zavallilar) sirasi gelince, aydinlanacaklardir. Onlar aydinliga yaklasmazlarsa, kendilerini yok ve mahkum etmisler demektir. Onlari Kurtaracagiz. “ Mustafa Kemal Ataturk; 1923

Not: (2) :




* * *

Kaynakca: Mustafa Kemal Ataturk’un gorus ve direktifleridir. (Ataturkculuk; Genel Kurmay Baskanliginca Hazirlanmistir: 1. Kitap; Milli Egitim Basimevi)
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...