CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

TÜRKİYE, DÜNYA MUKADDERATININ AĞIRLIK MERKEZIDİR ve GÖREVİ, ULUSLAR ARASI BİLGELİK REHBERLİĞİ

08 NISAN 2008

ILGI :

(a) 12 ARALIK 2007 GUN ve "DEMIR VE ALTIN CAGI hakkinda temel kavramlar" ile "YERYUZUNU SATAN BAHCESINE CEVIRMIS OLANLAR" konulu yazilarimiz;

(b) 12 MART 2008 gun ve "KOZMIK KARANLIK GUCLER" ile "YERKUREMIZ BU KARANLIK BULUTTAN NASIL ARINDIRILABILIR" konulu yazilarimiz;

(c) 16 MART 2008 gun ve "KOZMIK KARANLIK GUCLER" konulu yazimiz.

"Vatanimiz, bircok milletlerin yasamis ve cesitli medeniyetler kurmus oldugu ve de her birinin zeka ve irfanini harc olarak kullanmis bulundugu bir TEKAMUL ALASIMI olmak ozelligine sahiptir. Tarihin karanlik devirlerinden bugune kadar oldugu gibi bugunden kiyamete kadar da bu mintika, DUNYA MUKADDERATININ AGIRLIK MERKEZINI TESKIL EDECEK ve bu yuzden ufuklarinizdan simsekler, yildirimlar eksik olmayacaktir. Nasil insan vucudunda dimag ve kalp gibi bazi unsurlar hayatiyetinizin merkezini teskil ettikleri icin, butun tezahurlerin dinamik tempolari buralarda bariz tecelliler gosterirse, dunyada bazi cografi mintikalar da cemiyet hayatinin mihrakini teskil edecek vasiflari haiz olur (...)" (VAZIFE VE TURKIYE, 1 Bolum, s.9 - BILIM ARASTIRMA MERKEZI, 1980).

"Turkiye'nin Ulusu, cok cile ve kahir cekmistir. Bunlarin sonucu olarak, elbette, Alemlerin Rabbi Allah'in Ilahi Faaliyetinin ONCU NEFERLIGINI YAPMAYA HAK KAZANMISTIR.

"Bu hak ettigin faaliyetine baslamadan once, hic kuskusuz halen ulkenize su veya bu turlu tasallut ve tasarruf eden karanlik anti sosyal her turlu cetelerden ulkeniz arindirilacaktir.

"Ve Turkiye'nin bu gorkemli fonksiyonunda, kendisine ve tum dunya halk ve uluslarina YUKSEK REHBERLER liderlik edeceklerdir.

"Onlar, gunu ve sirasi geldiginde, tum kudret ve bilgelikleriyle basa gecirilecekler ve boylece yeryuzundeki ulkelerde su baslari, karanlik ve cuce devlerin isgallerinden de kurtarilmis olacaktir." (SIRIUS MISYONU, 3.Bolum, s.37 - BILIM ARASTIRMA MERKEZI - 1979).

"Bu gorkemli ve yuce gorevin gerceklestirilmesinde ATATURK halen vazife gormektedir. Cunku O, bu Yuce Gorev'in Tamamlayicilari olan Vazife Kadrosu'na dahildir." (SIRIUS MISYONU, 3. Bolum, s.34 - BILIM ARASTIRMA MERKEZI - 1979)


Aziz dostlar, ULUSLAR ARASI BILGELIK REHBERLIGI gorevini hakkiyla yurutecek liyakate sahip olan Turk Ulusunun bir ferdi olarak beser kardeslerimizin hepsine birden israrla SEVGI VIBRASYONLARI yollamaya devam ediniz; yerkure capinda olusacak olumlu gelismeleri parmaginizi isirarak seyredeceginizden emin olabilirsiniz.

Yavuz KESKIN
Em. Og. Alb.
Fransizca Ogretmeni







Demokrasi temel nitelikleri

I) Demokrasinin birinci özelliği ile ortak, esas itibariyle ikinci bir özelliği daha vardır. O da şudur; Demokrasi fikirseldir. Bir kafa meselesidir. Her halde bir mide meselesi değildir. Hükümet prensibi de bir adalet sevgisini ve ahlak fikrini gerektirir.

Demokrasi memleket aşkıdır. Aynı zamanda babalık ve analıktır.

II) Demokrasi, esasında ferdidir. Bu nitelik, vatandaşın, egemenliğe insan sıfatıyla katılmasıdır.

Demokrasinin temel niteliklerinden birisi de eşitliğe çok değer vermesidir. Bir nitelik de demokrasinin ferdi olması niteliğinin zorunlu bir sonucudur. Şüphesiz bütün fertler aynı siyasi haklara sahip olmalıdırlar. Demokrasinin bu ferdi ve eşitliğe değer veren niteliklerinden, genel ve eşit oy prensibi çıkar.

II) Demokrasiye Karşıt Çağdaş Akımlar:

Demokrasinin bu kavramı, bazı teorilerin hücumuna hedef olmaktadır.
a) Bolşevik teorileri
b) İhtilalci siyasi sendikalizm
c) Menfaatlerin temsili teorisi

Bu teorilerin, demokrasi teorimize hücumda ne kadar haksız olduklarını kısaca açıklayalım:

III a ) Bolşevik teorisin … (de) millet içinden, işçi deniz ve kara kuvvetlerinden ibaret bir azınlık, ekonomik esaslara dayanan komünist partisi adı altında birleşerek bir diktatörlük kurmuşladır. Amaçlarında milli değidirler. Kişisel hürriyet ve eşitlik tanımazlar.

Halk egemenliğine saygıları yoktur. İçte halkın çoğunluğunu kaba kuvvet kullanarak, görüşlerini kabullenmeye zorlarlar, yurt dışında, propaganda ve ihtilal teşkilatı ile bütün dünya milletlerine, kendi prensiplerini yaymaya çalışırlar. Halbuki, hükümet kurmaktan amaç, ilk önce kişisel hürriyetin sağlanmasıdır. Bolşevik tarzı hükümetinde keyfi idare özelliği görülmektedir. Bir toplumun, zorla bir kısım insanların görüşlerinin esiri yapılarak aciz bir şekilde yaşatılmasına, doğal ve akla uygun bir hükümet sistemi görüşü ile bakılamaz.

II b) İhtilalci, siyasi sendikalizm teorisyenleri de, her türlü siyasi kuruluşları, her türlü siyasi kuruluşları, yalnız kendi çıkarları lehine çalıştırmak ve sonunda siyasi kuvvet ve egemenliğin ellerine geçirmek isteyen işçi gruplarıdır.

Bunlar, maksatlarını zorla elde etmek fırsatlarını beklerken, zaman zaman genel grevler yaparak, hükümet adamları üzerinde etkili oluyorlar ve bazı işleri kendi lehlerinde çözümlettiriyorlar, yavaş yavaş varlıklarını hissettiriyorlar…

(Bazı memleketlerde) bu teorisyenleri az çok tatmin için millet meclisi yanında, ekonomik nitelikli üyesi olanlardan olmak üzere bir meclis yapmışlardır. Bizde de Ali İktisat Meclisi (Yüksek Ekonomi Meclisi) vardır. Fakat bu, herhangi bir zorlama üzerine değil, doğrudan doğruya hükümetin faydalı görmesinden, danışma amacıyla meydana getirdiği bir kuruldur.

III c) Menfaatlerin temsili teorisi; çeşitli meslek, sanat ve iş adamları, toplum içinde ayrı ayrı birer grup, birer küçük toplum halinde düşünülürse, her bir grubun bir birinden farklı menfaatleri vardır.

Bundan dolayı, diyorlar ki her özel menfaat sahibi gruplar, ayrı ayrı,mecliste kendilerini temsil etmelidirler. Bu durumda seçim, millet fertlerinin çoğunluğu tarafından değil, gruplar tarafından ve grupların sahip olduğu menfaat derecesine uyumlu olarak sonuçlanacaktır. Mecliste, bir kaçı birleşip, iktidara geçince, yalnız kendi menfaatları lehine çalışacaklardır. Buna kim engel olacaktır?

İşte bu sebeplerden dolayıdır ki biz, bu ve bundan önceki teorileri memleket ve milletimiz için uygun görmüyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk

Turk, insanligi kozmik uyuma hazirlayacak olan ulustur..

Yeryuzunde hersey, dunya insanliginin evrimi icindir. Ve yeryuzunde olmus ve olan hersey, gene insanligin bireysel ve kolektif eylem ve faaliyetlerin sonucu olmus ve olmaktadir. Insanligin genel faaliyetlerinden olusan sebeplerin sonuclari gene insanligin uzerine, onun evrimi icin yonelir ve yoneltilir (*). Baska bir ifade sekliyle, hersey kaynagina rucu eder. Yine diger bir ifadeyle frekans enerjisi nesneye ulasir ve tekrar nesneden yansiyarak geri döner.. Bu donuste geri donus ya azalir ya da kartopu misali buyuyerek geri doner. Kartopu misali geri donus, tabiidir ki iyi icinde kotu icinde, maddenin agrenize edici ozelliginden dolayidir ve re-aksiyon ile ve de re-aksiyonun kalitesi ile orantilidir.

(*) Bunlar :
- Doga olaylaridir; (Her muhitte o muhite uygun varliklar yasar. Bu kuralin disina cikilinca, tabiatin ihtari insana o muhitle kaynasmamis oldugunu bildirir.)
- Sosyal olaylardir;
- Psikolojik olaylardir;
- Kozmik olaylardir;
- Spirituel olaylardir.

Gorulur ki, tum bu genel ve esas faktorlerin nitelik, nicelik, bicim, icerik ve etkileri, gene insanligin soyut ve somut tavirlariyla ve faaliyetleriyle su veya bu turlu olusmakta, olusturulmaktadir. Kisaca bilincli yada bilincsiz talebin durumuna uygun olarak arz ortaya cikmaktadir.

Bu evrensel isleyisin boylesine gerceklesmesi ve gerceklestirilmesi icin (yani dogal'a; ilahi yasalara uygun olmasi icin) yeryuzu gorunen ve gorunmez vibrasyonel boyut ve mekanlardan, Dunya Rabbine bagli olarak calisan idareci hiyerarsik ruhsal mekanizma, yeryuzunu en icten en disa ve en distan en ice ve tam tasarruf, hak ve iktidar ile sarmis, kusatmis ve hakim ve sahip olarak duzenlemekte, denetlemekte ve gozetmektedir. (= Tanri zar atmaz !)

Insanligin disinda insanliga ancak, yardim, himaye bilgi ve uyari yapilmaktadir iyilestirici unsur aşilari olarak. Dolayisiyla asil iyilestirici tedavi ve emek, insanligin icinden cikmak ve insanligin genel geriligini olusturan tum hususlari sergileyerek onlarin ortadan kaldirilmasina calismak ve insanligin genel kisiligindeki hastaliklari iyilestirmek ve karanliklari ortadan kaldirmak zorundadir (1).

Su anda yeryuzundeki tum barbarizm ve karanliklarin buyuk bir cogunlugu ( 'cogunluk' diyoruz zira yaradilisi - dogasi bu olanlar da vardir yani secimleri ve cekimleri en azindan bu yasamlarinda asla degismeyecek olanlar. Orn. icin bkz 3 nol'u dipnota) , insanligin ve insanlarin kupkuru, geri, cogu karanlik, bilgisiz ve cahil kisiliklerinden ortaya cikmaktadir.
Boylece gorulur ki insanligin ortak ve en amansiz dusmani, gene insanligin ta en icindedir. Bu dusmanla savasilmaktadir yeryuzunun her yaninda.

Beser ruhlarinin gorgu ve deneyim noksanligi, onlarin o anda aralarindaki evrim farkliliklarini olusturur:
Bir x varligin, maddi deneyimler sonucu olan beseri kisiliginin, belirli konulardaki bilgi ve deneyimler noksanligindan kisiliginde su veya bu eksiklikler ve mukemmellikler vardir.
Bir y varligin, maddi deneyimler sonucu olan beseri kisiliginin, belirli konulardaki bilgi ve deneyimler noksanligindan kisiliginde su veya bu eksiklikler ve mukemmellikler vardir.
Bir z varligin, maddi deneyimler sonucu olan beseri kisiliginin, belirli konulardaki bilgi ve deneyimler noksanligindan kisiliginde su veya bu eksiklikler ve mukemmellikler vardir.

Apaciktir ki, tum celiskiler, uzlasmazliklar, surtusmeler, gerilik ve nefsaniyetler, iste ancak bu cesitli nicelik ve niteliklerdeki kisiliklerdedir. O halde tum mesele bu kisiliklerdeki bilgisizlikleri, gorgusuzlukleri, eksiklikleri; yani gercek egitimsizlikten dogan yabanlik hamlik ve karanliklari gidermektir.

Ancak o zaman yeryuzune genel bir huzur, baris, ahenk, kardeslik ve dostluk getirilebilir, tesis edilebilir. Fakat bu gerilikleri iclerinde barindiran tam dejenere insanlari ve insanligi, nice yuksek kutlu ve guzel bir duzen ve dirlik icine sokarsaniz sokunuz, o eksiklikler icindeki hasta kisilikler son tahlilde gene bozguncu tavirlarini ortaya koyacaklardir. Bu kacinilmazdir. Cunku bu bozuk ve eksik kisliklerin dogal tavirlari olmustur bu, baska turlu olamazlar. Onlar bozacaklar, kiracaklar ve oldureceklerdir. Tum nefsani tatmin hirsiyla yeryuzunu iste simdiki duruma getireceklerdir (1 ve 3: Sao-Çeng gibilik).

Yeryuzunde halen tum dunya halklarini cesitli olculerde kavramis olan toplumcu duzenlerin kurulmalarina yonelik mucadeleler, insanlarin kisiliklerinden bu gerilikleri, karanliklari ve anti sosyal egilimleri yok etmek icindir. Ne varki altin donem ideal insanini olusturmak icin bu mucadeleler yetersizdir. Cunki geri insanlar ne yazik kii, yuksek toplumcu ogretileri kendi geriliklerine uygunlastirarak orjinal teori ve pratiklerini dejenere etmis ve etmektedirtler.

Artik, tum dunya insanligini adeta birden kusatacak olan tek bir genel goksel realite yeryuzunde tesis edilecek, ve hic bir kimsenin bu apacik isigi (2) bir baska turlu gostermeye, ogretmeye dejenere etmeye gucu kesinlikle yetmeyecektir. yani bu olanaksizdir.

Simdiye kadar Hakikat bir, amma cesitli rivayet edilmekteydi. Hakikat bir ve rivayet edilemeyecek artik, Hakikat bir ve herkesce hakikat bilinecektir. Zira artik tum insanliga vetilecek olan bilgelik donemi'nin Hakikatleri, apacik ve goksel kimliklerinden oturu, cesitli geri beseri tasarruflarla dejenere edilmeyecektir. Gene zira, tum karanliklar, yobazlik, gerilik ve cahillik saltanati, demir cagi olan bu donemde sonsuz yok olusa mahkum edilecek ve dolayisiyla bu karanlik saltanat, altin doneme gecemeyeceklerdir (Enbiya suresi; ayet 15: "Andolsun ki, Tevrast'an sonra Zebur da da yeryuzune ancak iyi kullarimin mirasci oldugunu yazmistik").

Bu donemde goksel egemenlik hukum surecek ve O, tum dunya insanligini goksel isik uzre goksel teori ve pratiklerle Kozmik realitelere baglayici bir evrim tedrisatini uygulayacaktir.

(1) Beseriyetin halen daha icinde bulundugu evrim formasyonunu Ataturkun su ifadeleri cok guzel anlatmaktadir: "...insanlarin, simdiye kadar kavgalar, cirkeflikler, kaba istek ve istahlar arasinda bir sefalethanede yasamakta olduklarini kabul ederek, bütün vucutlari ve zekalari zehirleyen zararli tohumlari yok etmeye karar vermesi gibi sartlarin gerceklesmesini gerektiren.... "

(1a) Tabii once kendimizden baslamak uzere yani Turkiye olmak uzere tum dunya beseriyeti Atamizin ifade ettigi su evrim formasyonuna erismekle yukumludur: “.. beseriyetin hepsini bir vucut ve bir milleti bunun bir uzvu addetmek icap eder. Bir vucudun parmaginin ucundaki bir acidan diger butun aza muteessir olur. O halde konustuklarimizdan su neticeyi cikaracagim: Tabii olarak kendimiz için bütün lazim gelen seyleri dusunecegiz ve icabini yapacagiz. Fakat bundan sonra butun dunya ile alakadar olacagiz.”


(2) Sakli Kitap= Apacik Isik = Gercek Bilgi Kitabi

"Büyük şeyleri yalnız büyük uluslar yapar."; Atatürk.

O yuce isiktan yani yeryuzunu tek bir genel realite de birlestirecek olan O apacik Isik bilgi'den haberdar olan camia icersinde, Gercek Bilgi Kitabi diye de bahsedilir. Ki Atamiz bu konuda bizlere hazirlik calismalari ni gostermis ve de ifade etmistir bkz. dipnot 1a.

O kitap, Dr. Bedri Ruhselman'a kaydettirilmis ve Sirkeci'deki bir noterde ve uc bekcisinin gozetiminde olarak, gunu geldiginde acilmak uzere saklanmaktadir.

Atamizin tum soylemlerini, ifadelerini ilkelerini o nedenle derinden, yuksekten ve tum yonlerden bakmak ve anlayip idrak ederek suurlanmak -suura kapsam kazandirmak gerekir.

Cunku, Atamizin aslen dunyaya gelis nedeni ve Ulkemizi bu yuce vazifenin alani icine sokma nedeni bu apacik bilgiye alan hazirlamaktir.

"Büyük şeyleri yalnız büyük uluslar yapar." Atatürk .... Evet, Atamizin bahsettigi o esi benzeri gorulmemis medeniyet gunesi Anadoludan dogacak. Kimse sasirmasin.


(3) Konfiçyüs, Hükümdar'in istegi üzerine bir süre için sehrin
yönetiminde olmayi kabul etti. Yedi gün izledi. Yedinci gün
yüksek memur Sao-Çeng'i idam ettirdi, cesedin üç gün açik
ta kalmasini emretti.
Ögrencileri çok sasirdiar, yanina gittiler, sordular:
"Sao-Çeng bu sehirde hatirli ve kuvvetli bir adamdi. Simdi seh
rin yönetimini aldiktan sonra ilk isiniz onu astirmak oldu. Bu yap
tiginiz dogru mudur? Bildigimiz kadariyla bu adam haydutluk, hir
sizlik yapmamisti..."
Konfiçyus "Yaptigimin nedenlerini size açiklayayim" dedi ve anlatti:
"Dünyada bes agir suç vardir. Haydutluk ve hirsizlik bunlarin arasin
da degildir, daha sonra gelirler. Bu bes suç sunlardir: Birincisi uyum
suz ve asi bir tabiatla birlikte gözüpeklik;
Ikincisi asagi bir hayat tarziyla birlikte inatçilik;
Üçüncüsü çenesinin kuvvetli olmasiyla birlikte yalancilik;
Dördüncüsü herkesin ayibini, kusurunu aklinda tutmakla birlikte her
kesle dost geçinmek;
Besincisi hak ve adalet duygusu olmamakla birlikte yaptigi haksizlik
lari süslü ve parlak gerekçeler arkasina gizlemek...
Sao-Çeng'de bunlarin besi de vardi. Nereye gitse taraftar topluyor,
hizipler yaratabiliyordu; aldatici fikirlerini parlak konusmalarin arka
sina gizleyebiliyordu; zulmüyle adaleti tersine çevirebiliyordu.

Asagiliklar birlestigi zaman ortaya çok güçlü bir kötülük çikar.

Ben de sehir halki için tasalanmak yerine bu adami idam ettirmeyi
tercih ettim..."

Ataturk'u her acidan anlamak / empozisyonlarin iptali

Bugunku insanlik icin, - bugunku evrim sartlarinin icinde belirli bir merhaleyi asip, diger bir merhaleye uzanmis olan insanlik icin- , girilmis bulunan yeni devresinde (yani Altin donem = Dingunu =Yevmiddin), ferdi sinavlarin ferdi dunyalardaki (kisisel yasamlardaki) cabalarin rolleri buyuk onem tasiyacaktir.

Bugunku insanligin bilimsel acidan varmis oldugu noktalar, esasinda, onun geleceginin temelini teskil eden noktalardir.

Ve ortada olan neticelerin, bizzat o insan tarafindan kendine mal edilebilmesi icin, insanin uzerinde mevcut olan, gorunen cinsten empozisyonlarin iptali gerekir. Zira, hakimiyet bunu gerektirir. Falancayi takdir edebilir, begenebilirsiniz vs, ve o kisi (mealen ve ornegin) cennetliktir. Ancak, siz o kisinin idrak ve suur seviyesini iktisap edememisseniz yani salt takdir ve begeni hayranlik sizi (mealen ve ornegin) cennetlik yapmaz. Yani o kisi bir seviyeye sahip olmustur ama ya siz? kisacasi, salt takdir ve begeni halinde kalmak, o takdir edilen begenilen seviyeyi kendinde bulundurmamak aciktir ki bir kudret eksikligidir.

Bu bakimdan, sizler sunu acikca bilmelisiniz ki:
Sizin karsinizda bir tek problem mevcuttur; o da, insan bedeninin mevcut kapasitesini tayin edebilmek ve onun bugune kadar kullanamadigi melekelerinin ortaya cikarilarak suurlandirilmasina yardim etmek problemi.

Ataturk un bizlere onceden acikladigi gibi,Insanligin girdigi bu devre, kendi inanc dunyasini kendisi kuran insanlar tarafindan yurutulebilecek bir devredir. Zira, " Allah, Insanligin anlayis, aydinlanma ve olgunlasma derecesi sayesinde her kulun dogrudan dogruya, tanrisal ilhamlarla temas edebilme kabiliyetine ulastigini kabul buyurmustur." Bu bakimdan, butun kararlarinizin, her turlu tesir kaynagindan bagimsiz olarak size ait olmasi gerekir. Bu mutlak olarak sart olan bir husustur.

Ahlak ilke ve kurallari, toplumun evrimi ile dogru orantili olarak ilerler. Evrimde ilerledikce, sorumluluk artar, sorumluluk alani genisler. Yani diger bir ifadeyle, somuru - nefs duskunlugu
varliktan uzaklasir; o, kendine hakim, kendini bilen varliktir.

(*) Mustafa Kemal Ataturk: " Dinsel usullerin olusumlarina bakarak diyebiliriz ki: Insanlar iki sinifta, iki devirde dusunulebilir. Ilk devir, insanligin cocukluk ve genclik devridir. Ikinci devir, insanligin erginlik ve olgunluk devridir.

Insanlik birinci devirde tipki bir cocuk gibi, tipki bir genc gibi yakindan ve maddi vasitalarla kendisiyle ilgilenmeyi gerektirir. Allah, kullarinin gerekli olan olgunlasma noktasina kadar onlarla iclerinden bazilari araciligi ile ilgilenmeyi tanrilik gereginden saymistir. Onlara adem aleyhisselamdan itibaren kayitlara gecmis veya gecmemis sayisiz denecek kadar cok nebiler, peygamberler ve elciler gondermistir. Fakat peygamberimiz vasitasiyla en son dini ve medeni gercekleri verdikten sonra, artik insanlikla araci ile temasta bulunmaya luzum gormemistir.

Insanligin anlayis, aydinlanma ve olgunlasma derecesi sayesinde her kulun dogrudan dogruya, tanrisal ilhamlarla temas edebilme kabiliyetine ulastigini kabul buyurmustur ve bu sebepledir ki, Cenabi Peygamber, peygamberlerin sonuncusu olmustur ve kitabi, kitabi ekmeldir (:daha mukemmel ve kusursuz olan, en uygun, en eksiksiz)

Devam edecek

DUNYA OPERASYONU: DIN GUNU = YEVMIDDIN


Insanlarin kotu bir aliskanligi vardir. Kotu olmakla beraber, dogal gorulmesi gereken bu aliskanlik, insanin her hadiseyi ancak kendi acisindan gormesi ve gordugu gibi olmasini istemesidir. Bunun disindaki realiteler insana hasin ve nahos gelir.

Bu bakimdan yani olumsuz tabularin yikilmasi acisindan, bizler sunu acikca soyleyebiliriz ki:

Her muhitte o muhite uygun varliklar yasar. Bu kuralin disina cikilinca, tabiatin ihtari insana o muhitle kaynasmamis oldugunu bildirir.


Yeryuzunu giderek yasanmaz harap bir planet haline sokmaya calisan dunya beseriyeti, kendine yasanabilir planetler ve irtibat kurarak (bilgelik degil) bilgi ve teknikler alacagi evrensel uygarliklar aramaktadir. Dunya beseriyetinin evrimsel duzeyinin geriligi ve pisikolok garipligi iste bu olgularla daha bir gorulmektedir.

Dunya beseriyeti, yakinda gokte aradigini yerde bulacaktir, ki;

Dunya beseriyeti once kendini fethetmek (3) gerektigini anlayacaktir. (3a)

Beseriyet, Dunya yasaminin bir macera olmadigini ve burada bulunusun bir Ilahi Amaci oldugunu ve bunu yerine getirmek ile yukumlu bulundugunu giderek ister istemez de olsa benimseyecektir yada gorecektir. Dunya planeti bir okuldur (*) ve burada belirli bir olgunluk ve evrim duzeyine (*) ulasmak uzre bulunan beseriyet, bu sinifi gecmeden (*) , bu okulu bitirmeden, asla yuksek yasam standartlarina ulasamayacaktir. Bu bir evrensel yasadir.

(*) : Tumunu birden su kelam anlatmaktadir: Dingunu. Dingunu (1) , "esas itibariyle, butun insanligin suur degisimidir." (2)

Yani, evrim vasati olarak kullanilirken, buyuk bir siklusun hitaminda yeryuzunun sekli ve varliklari tebdil olur. Yani adeta jeolojik olarak yeni bir kurulus meydana gelir. Ve bu kurulusla beraber, ruhsal / spirituel muesseseler meydana gelir.


Hersey belirli bir evrimsel formasyon meselesidir (5).

Beseriyet bu formasyona ulasincaya (5a) degin, kendilerini saran nice evrensel yasalarin icinde daha baska bir yol bulamayacaktir. Ve beseriyet yeryuzunu en icten en disa kusatan ilahi irade yasalarinin acmadigi kapilardan disari ise hic mi hic cikamaz.. Bu boylece biline ve dunya beseriyeti, kendilerine indirilen goksel rahmetin bilgi ve bilgeliklerini yani Ataturk'un ifadesiyle, "dini ihtisas ve derin bilgilere sahip olup her turlu BOS inanislardan siyrilarak GERÇEK ILIM VE FENNIN NURLARI ILE TEMIZ VE MÜKEMMEL olmayi" bilinc ve idrak alani icinde edinmeye bakmalidir.

Dunyamizda henuz hayvani isteklerin ve duygularin guclu izlenimlerini tasiyan varliklarin sayisi pek coktur. Iste bu sartlar icersinde, (Dunya Rabbinin koydugu) bir egitsel tedrisatin kendine ozgu yollarla tum beseriyeti zorlu bir sinavdan gecirdigini ve bu tedrisata ait sinavlarin da bitmek uzere oldugu gorulebilmelidir.

Cagimiz, ne mucizeler beklenecek ne de varsa onlarin ayrintilari ile ugrasilacak zaman degildir. Astronotik, astrofizik, kuatum fizigi, spiritoloji ve parapsikoloji; ve de Sosyal Antropolog da olan Ataturk'un temsil ettigi ve beseriyete ilettigi ilkelerle bilgi bilgeliginin bizzat kendileri birer en buyuk mucizelerdir. Iceriklerinde, tum beseriyete bilinclenis, idraklenis, vizyon bilgilerini veren; yuksek evrim ve sonsuz gelisimi gosteren; baris kardeslik, dostluk, ozgurluk ve toplumculugu ogreten mesajlarla, dunya insanligi icin sonunculardan olan mucizlerdir.

(1) Din gunu = yevmiddin
Kur'an; Fatiha suresi: 1-4 ayetler: " elhamdulillahi rabbil alemin er rahman er rahim maliki
yevmiddin, ...."
(2) Sadiklar Plani (ruhsal tebligler)
(3) bkz. tum semavi ve yuksek seviyeli ogretiler'in ogudu : "Kendini Bil"
(3a) Enbiya suresi; ayet 15: "Andolsun ki, Tevrast'an sonra Zebur da da yeryuzune ancak iyi kullarimin mirasci oldugunu yazmistik"
(4) bkz. "dunya bir sinav yeridir"
(5) Beseriyetin halen daha icinde bulundugu evrim formasyonunu Ataturk'un su ifadeleri cok guzel anlatmaktadir: "...insanlarin, simdiye kadar kavgalar, cirkeflikler, kaba istek ve istahlar arasinda bir sefalethanede yasamakta olduklarini kabul ederek, bütün vucutlari ve zekalari zehirleyen zararli tohumlari yok etmeye karar vermesi gibi sartlarin gerceklesmesini gerektiren..."
(5a) Tabii vazifeli ulke olmak hasebiyle basta Turkiye olmak uzere tum dunya beseriyeti Ataturk"un anlattigi su evrim formasyonuna erismekle yukumludur: “.. beseriyetin hepsini bir vucut ve bir milleti bunun bir uzvu addetmek icap eder. Bir vucudun parmaginin ucundaki bir acidan diger butun aza muteessir olur. O halde konustuklarimizdan su neticeyi cikaracagim: Tabii olarak kendimiz için bütün lazim gelen seyleri dusunecegiz ve icabini yapacagiz. Fakat bundan sonra butun dunya ile alakadar olacagiz.”


MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...