YAZININ TAMAMINI OKUYUN SAKLAYIN VE PAYLAŞIN..
Mehmet Faraç 'In yazısı...
''HAYIR'' DEMEZSENİZ NE OLACAK?
Memleketin giderek kangrenleşen sosyo-ekonomik koşulları liboş numaracılığına prim vermediği için, “evet” tayfasındaki referandum telaşı da gittikçe büyüyor...
İşte bu dönemde, AKP cenahı ve işbirlikçilerinin tek propaganda söylemleri “hayır” cephesine yönelik “terörist” suçlamaları da değil artık...
Özellikle kararsız kitlelere yönelik dört koldan kuşatma, bulgur-pirinç sömürüsü, yandaş medya yalanları, tehditler ve uyduruk anket tuzaklarına rağmen de kitlelerde zafer algısı yaratılamıyor...
Yani referandum tuzağıyla cumhuriyete son darbeyi vurmak isteyenler büyük şaşkınlık içindeler...
Halk inanmıyor çünkü “evet” propagandalarının temelsiz ve takiyeci söylemlerine...
Ve de AKP’liler, 15 yıl sonra alacakları en büyük darbenin iktidar tükenişini başlatacağının pekala farkındalar...
Baksanıza; iktidarın devlet olanaklarını pervasızca kullanması, bürokrasinin siyaset uşağı haline getirilmesi, işbirlikçi MHP yönetimindeki şaşkınlık ve bindirilmiş kıtalarla yapılan mitinglere rağmen umut verici bir manzara yaratılamıyor...
Unutmayınız ki; kim ne derse desin, memleketin ahval ve şeraiti de her halükarda şamar vuruyor takiyeyle dayatılan zavallı evetçiliğe!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, önceki akşam Show TV, Habertürk ve Bloomberg HT ortak canlı yayınında yaptığı açıklamalar da şaşkın AKP çevrelerine moral vermekten öteye gidemedi... Dedi ki Erdoğan;
“Şu anda ibre yükselişte... Daha iyi olacağı kanaatindeyim. Çünkü ‘Hayır’ diyenler neden ‘Hayır’ dediklerinin izahını yapamıyorlar. Ellerinde buna yönelik veri yok.”
CHP’DEN NET UYARILAR...
Eminim Erdoğan’ın “en iyi savunma taarruzdur” deyişine sığınarak yaptığı yukarıdaki açıklamaları duyanlar kahkaha atmaktan da kurtulamamıştır...
Aksine savunanlara sormak lazım; Erdoğan “hayır” oyları hızla yükselirken, muhalefetin, “AKP ‘evet’in gerekçelerini anlatamıyor” şeklindeki savunmasını neden taklit etti acaba?..
Çünkü “evet” tayfası; devlet olanakları, medya pohpohçuluğu ve bıktırıcı anket yalanlarıyla kendilerini kandırmaya devam ederken, “hayır”lı gerekçeler toplumu uyandırmaya devam ediyor...
O halde iyisi mi Erdoğan’ın “hayır dediklerinin izahını yapamıyorlar” yanıltmasına CHP’nin hazırladığı “Hayır demezseniz ne olacak” broşürüyle yanıt verelim de, millet tüm gerçekleri ayrıntılı ve anlaşılır biçimde öğreniversin...
İşte 16 Nisan’da dayatılacak tehlikenin tüm adımlarını net biçimde anlatan “hayır”ın 20 gerekçesi;
| Tek adam rejimi kurulacak, tek adam her şey olacak, devletin tümüne hükmedecek. Bir kişi başkan seçilecek ve o kişi hem hükümet hem Meclis hem de mahkeme olacak.
| Başkan aynı zamanda bir partinin genel başkanı olacak.
| O partinin genel başkanı hâkimleri atayacak. Kararname adı altında kanun yapabilecek. Seçtiğin meclisi fesih edebilecek.
| Tek adam orduya emir verecek.
Seçtiğin milletvekillerinin hiçbir hükmü kalmayacak. Sözünü kimse dinlemeyecek. (Yani mebuslar vitrin mankeni olacak...)
| Almanya, Fransa, İngiltere, ABD, Japonya gibi değil, Suriye, Libya, Mısır, İran, Kuzey Kore, Uganda gibi bir ülkede yaşayacaksın. (Memleket muasır medeniyet hedefinden hızla uzaklaşacak...)
| Rejim değişecek. Sadece adı Cumhuriyet olacak. (Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurulan Atatürk’ün emanetinden belki de eser kalmayacak) Gerçekte krallık gibi her şey bir kişinin elinde olacak. Demokrasi kalmayacak.
| Başkan sokakta bir kişiyi öldürse, 400 milletvekili izin vermezse mahkemeye çıkarılamayacak.
| Başkan ve yardımcıları ile bakanları yolsuzluk yapsa, yetim hakkı yese, devlet malına el uzatsa dahi 400 milletvekili izin vermezse mahkemeye çıkarılamayacak.
| Başkan kendini ve bakanlarını mahkemeye çıkarma girişiminde bulunan meclisi fesih edebilecek.
PARTİ DEVLETİNE DOĞRU...
“Hayır’ın aşağıda sıralanan diğer gerekçeleri de memleketin 16 Nisan’da nasıl bir uçuruma sürüklenmek istendiğini net biçimde anlatıyor...
Herkesin anlayacağı şekilde sıralanan bu gerekçeler büyük tehlikeyi algılamayanları gaflet uykusundan uyandırmayıda amaçlıyor;
- Hâkimler ve savcılar başkanın sözünden çıkamayacak. Başkan hak hukuk tanımaz, zorba biriyse seni koruyacak hiç kimse olmayacak.
| Tek adam karar verdiğinden belirsizlik hakim olacak. Ekonomi tek adamın keyfine göre vereceği kararlara kurban edilecek. Kriz, iflaslar, işsizlik ve yoksullukla birlikte çöküş gelecek.
| Asgari ücreti, fiyatları, maaşları, işçi memur alımlarını, dernek sendika kurulması ve kapatılmasını, her şeyi tek adam belirleyecek.
| Tek adam kimsenin aklına ihtiyaç duymayacağından, devlet ve toplum hayatında danışma, ortak akıl, uzlaşma gibi yöntemler olmayacak. Çatışma, kutuplaşma ve terör için en uygun zemin oluşacak. Çatışma ve terör artacak.
| 5 yılda bir sandığa gidip bir başkan bir de onun partisinin çoğunlukta olduğu Meclis’i seçeceksin. Bir dahaki seçime kadar sana kimse bir şey sormayacak. Seçtiğin milletvekili de başkanı kontrol edemeyecek, senin hakkını koruyamayacak.
| Başbakan olmayacak. Bakanlar sadece başkana karşı sorumlu olacak, Meclis’e karşı sorumlu olmayacak. Seçtiğin milletvekilleri bakanlardan ve bürokratlardan hizmet yapmasını isteyemeyecek, hesap soramayacak.
| Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girecek. Buraların hepsi, ‘başkanın partisine’ göre düzenlenecek.
| Devlet parti devleti olacak. Başkan senin partinden değilse devlet kapısında yerin olmayacak.
| Başkan isterse devlet kurumlarını bölgelere ayırarak ülkenin bölünmesine neden olabilecek.
| Başkan, padişahlarda dahi olmayan, Atatürk’e bile verilmeyen yetkilere sahip olacak.
Aydınlık - 29.3.2017
Mehmet Faraç
Mehmet Faraç 'In yazısı...
''HAYIR'' DEMEZSENİZ NE OLACAK?
Memleketin giderek kangrenleşen sosyo-ekonomik koşulları liboş numaracılığına prim vermediği için, “evet” tayfasındaki referandum telaşı da gittikçe büyüyor...
İşte bu dönemde, AKP cenahı ve işbirlikçilerinin tek propaganda söylemleri “hayır” cephesine yönelik “terörist” suçlamaları da değil artık...
Özellikle kararsız kitlelere yönelik dört koldan kuşatma, bulgur-pirinç sömürüsü, yandaş medya yalanları, tehditler ve uyduruk anket tuzaklarına rağmen de kitlelerde zafer algısı yaratılamıyor...
Yani referandum tuzağıyla cumhuriyete son darbeyi vurmak isteyenler büyük şaşkınlık içindeler...
Halk inanmıyor çünkü “evet” propagandalarının temelsiz ve takiyeci söylemlerine...
Ve de AKP’liler, 15 yıl sonra alacakları en büyük darbenin iktidar tükenişini başlatacağının pekala farkındalar...
Baksanıza; iktidarın devlet olanaklarını pervasızca kullanması, bürokrasinin siyaset uşağı haline getirilmesi, işbirlikçi MHP yönetimindeki şaşkınlık ve bindirilmiş kıtalarla yapılan mitinglere rağmen umut verici bir manzara yaratılamıyor...
Unutmayınız ki; kim ne derse desin, memleketin ahval ve şeraiti de her halükarda şamar vuruyor takiyeyle dayatılan zavallı evetçiliğe!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, önceki akşam Show TV, Habertürk ve Bloomberg HT ortak canlı yayınında yaptığı açıklamalar da şaşkın AKP çevrelerine moral vermekten öteye gidemedi... Dedi ki Erdoğan;
“Şu anda ibre yükselişte... Daha iyi olacağı kanaatindeyim. Çünkü ‘Hayır’ diyenler neden ‘Hayır’ dediklerinin izahını yapamıyorlar. Ellerinde buna yönelik veri yok.”
CHP’DEN NET UYARILAR...
Eminim Erdoğan’ın “en iyi savunma taarruzdur” deyişine sığınarak yaptığı yukarıdaki açıklamaları duyanlar kahkaha atmaktan da kurtulamamıştır...
Aksine savunanlara sormak lazım; Erdoğan “hayır” oyları hızla yükselirken, muhalefetin, “AKP ‘evet’in gerekçelerini anlatamıyor” şeklindeki savunmasını neden taklit etti acaba?..
Çünkü “evet” tayfası; devlet olanakları, medya pohpohçuluğu ve bıktırıcı anket yalanlarıyla kendilerini kandırmaya devam ederken, “hayır”lı gerekçeler toplumu uyandırmaya devam ediyor...
O halde iyisi mi Erdoğan’ın “hayır dediklerinin izahını yapamıyorlar” yanıltmasına CHP’nin hazırladığı “Hayır demezseniz ne olacak” broşürüyle yanıt verelim de, millet tüm gerçekleri ayrıntılı ve anlaşılır biçimde öğreniversin...
İşte 16 Nisan’da dayatılacak tehlikenin tüm adımlarını net biçimde anlatan “hayır”ın 20 gerekçesi;
| Tek adam rejimi kurulacak, tek adam her şey olacak, devletin tümüne hükmedecek. Bir kişi başkan seçilecek ve o kişi hem hükümet hem Meclis hem de mahkeme olacak.
| Başkan aynı zamanda bir partinin genel başkanı olacak.
| O partinin genel başkanı hâkimleri atayacak. Kararname adı altında kanun yapabilecek. Seçtiğin meclisi fesih edebilecek.
| Tek adam orduya emir verecek.
Seçtiğin milletvekillerinin hiçbir hükmü kalmayacak. Sözünü kimse dinlemeyecek. (Yani mebuslar vitrin mankeni olacak...)
| Almanya, Fransa, İngiltere, ABD, Japonya gibi değil, Suriye, Libya, Mısır, İran, Kuzey Kore, Uganda gibi bir ülkede yaşayacaksın. (Memleket muasır medeniyet hedefinden hızla uzaklaşacak...)
| Rejim değişecek. Sadece adı Cumhuriyet olacak. (Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurulan Atatürk’ün emanetinden belki de eser kalmayacak) Gerçekte krallık gibi her şey bir kişinin elinde olacak. Demokrasi kalmayacak.
| Başkan sokakta bir kişiyi öldürse, 400 milletvekili izin vermezse mahkemeye çıkarılamayacak.
| Başkan ve yardımcıları ile bakanları yolsuzluk yapsa, yetim hakkı yese, devlet malına el uzatsa dahi 400 milletvekili izin vermezse mahkemeye çıkarılamayacak.
| Başkan kendini ve bakanlarını mahkemeye çıkarma girişiminde bulunan meclisi fesih edebilecek.
PARTİ DEVLETİNE DOĞRU...
“Hayır’ın aşağıda sıralanan diğer gerekçeleri de memleketin 16 Nisan’da nasıl bir uçuruma sürüklenmek istendiğini net biçimde anlatıyor...
Herkesin anlayacağı şekilde sıralanan bu gerekçeler büyük tehlikeyi algılamayanları gaflet uykusundan uyandırmayıda amaçlıyor;
- Hâkimler ve savcılar başkanın sözünden çıkamayacak. Başkan hak hukuk tanımaz, zorba biriyse seni koruyacak hiç kimse olmayacak.
| Tek adam karar verdiğinden belirsizlik hakim olacak. Ekonomi tek adamın keyfine göre vereceği kararlara kurban edilecek. Kriz, iflaslar, işsizlik ve yoksullukla birlikte çöküş gelecek.
| Asgari ücreti, fiyatları, maaşları, işçi memur alımlarını, dernek sendika kurulması ve kapatılmasını, her şeyi tek adam belirleyecek.
| Tek adam kimsenin aklına ihtiyaç duymayacağından, devlet ve toplum hayatında danışma, ortak akıl, uzlaşma gibi yöntemler olmayacak. Çatışma, kutuplaşma ve terör için en uygun zemin oluşacak. Çatışma ve terör artacak.
| 5 yılda bir sandığa gidip bir başkan bir de onun partisinin çoğunlukta olduğu Meclis’i seçeceksin. Bir dahaki seçime kadar sana kimse bir şey sormayacak. Seçtiğin milletvekili de başkanı kontrol edemeyecek, senin hakkını koruyamayacak.
| Başbakan olmayacak. Bakanlar sadece başkana karşı sorumlu olacak, Meclis’e karşı sorumlu olmayacak. Seçtiğin milletvekilleri bakanlardan ve bürokratlardan hizmet yapmasını isteyemeyecek, hesap soramayacak.
| Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girecek. Buraların hepsi, ‘başkanın partisine’ göre düzenlenecek.
| Devlet parti devleti olacak. Başkan senin partinden değilse devlet kapısında yerin olmayacak.
| Başkan isterse devlet kurumlarını bölgelere ayırarak ülkenin bölünmesine neden olabilecek.
| Başkan, padişahlarda dahi olmayan, Atatürk’e bile verilmeyen yetkilere sahip olacak.
Aydınlık - 29.3.2017
Mehmet Faraç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder