CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

NARSİZM VE TÜRKİYE GERÇEĞİ

Hon.Prof.Dr.Nurullah AYDIN
7 Mayıs 2012-ANKARA

Toplum da denge bozulmuş, insanlar şaşkındır. Bugününden endişeli, yarınlarından emin değildir. Milli ve manevi değerler altüst edilmiş durumdadır. Türk kimliği, Türk tarihi, Türk mitolojileri, Türk kahramanları, Türk kültür ve değerleri bırakılmış, bir kesim Avrupa/ABD kültür ve değerleri peşinde, bir kesim ise Arapçılığı İslam diye benimsetme çabasındadır.


İnsanlar arası güvensizlik kuşku artmış, kin nefret ve öfke dalgaları toplumun hemen her kesiminde yayılmış durumdadır.

Toplumda doğal olarak farklılar vardır, olacaktır. Bu toplumun zenginliğidir. Ancak bir görüş bir kimlik bir anlayışın despotik olarak egemen kılınması toplum dengesini bozar.

Küçük farklılıklar narsizminin toplumlarda Grup Narsizmi olarak tezahür ettiğini ilk tespit eden de Eric Fromm'dur. Eric Frokmm Sevgi ve Şiddetin Kaynağı adlı eserinde Freud'un teorilerini temel almış, bu teorilere kendi psiko-analitik kavramlarıyla açıklık getirmiştir. Hayatı boyunca karıncayı bile incitmemiş bir İnsan nasıl oluyor da savaş sırasında onlarca İnsanı öldürmeyi göze alabiliyor sorusuna yanıt aramıştır.

İnsanların şiddete yöneliminde üç olgu vardır.Bunlar; ölüm sevgisi, hastalıklı narsizm ve sembiotik ensest saplantısıdır. Fromm'a göre; bu üç yönelim bir araya geldiğinde çürüme sendromu oluşur. Çürüme sendromuna karşı olmak için de Gelişme sendromu olarak ifade edilen bir terim kullanır. Gelişme sendromu ölüm sevgisine karşı hayata bağlılık, narsizme karşı insan sevgisi ve sembiotik ensest saplantısına karşı ise bağımsızlık duygusunu ifade eder.

Çürüme ve Gelişme sendromları konularını ilgilendirmesi bakımdan bireysel ve toplumsal narsizmi incelemeye devam edersek, aşın narsist kişi dış gerçeklerle bütün bağlarını koparmış ve gerçeğin yerine kendini koymuştur. Narsist kişilerin genellikle önemsiz bir söz ettiği zaman dahi, sanki çok önemli bir şey söylemiş gibi hissettiği gözlenir. Narsist bireyde dikkati çeken bir başka husus ise yaptıkları ve ürettikleri ile değil, sahip olduklarıyla övünmesidir. Böyle bir kişi; sahip olduğu bir özellikten ötürü zaten büyük olduğunu ve bu yüzden yeni birşeyler başarmak için çaba göstermesine gerek olmadığını düşünür.

Aşırı narsist bir birey, eleştirilince yoğun öfkeyle, şiddetle tepki gösterir. Kısaca aşırı narsizmin sonuçları adaletsizlik, öfke ve depresyondur.

Bireysel narsizmin biyolojik bir fonksiyonu olduğu gibi toplumsal narsizmin de toplumsal bir fonksiyonu vardır. Ekonomik ve kültürel açıdan yoksul olan toplumun üyeleri için tek doyum kaynağı o topluma ait olmaktan kaynaklanan narsist gururdur. Bu grubun narsizmi, yaralandığı zaman bireysel narsizmde rastlanılan öfke ve şiddet tepkisi görülür. Tarihe göz attığımızda bir bayrağın çiğnenmesi, inanılan tanrıya, krala ya da öndere hakaret, v.b toplumlarda şiddetli intikam duyguları yaratmış bu da sonuçta savaşlara yol açmıştır.

Çünkü; yaralı narsizm, ancak saldırgan ezilirse, ya da hakaret geri alınırsa iyileşebilir

Grup narsizmi tarihte birçok şekil almıştır: dinsel, milli, siyasal gibi. İnsanın tam olarak olgunlaşması, hem bireysel hem de grup bağlamında Narsizmden kurtulmasına bağlıdır.

Dini ve Etnik Bölücülük, Türk toplumundaki Freud ve Fromm'un açıkladığı' Bireysel ve Grup Narsizmini kamçılayarak fay hatları oluşturmaya çalışmaktadır. Esas olan küçük farklılıkları görmeye çalışmaktan ziyade daha fazla olan müşterekleri ortaya çıkarmaktır. 

Dini ve Etnik bölücülük emperyalizme ne kadar muhtaçsa, emperyalizm de etnik bölücülüğe o kadar muhtaçtır. O bakımdan milletler için geçerli olan milli yapının korunmasında esas olan, Milli devletin kurumları güçlendirilmelidir. Bu da ancak Milli devlet temelinde yetişmiş bilinçli insanlarla olur.  Türkiye’nin gerek kendi içinde gerekse bölgesinde yol haritası gereklidir. Emperyalizme karşı mücadelenin tek yolu ezilen milletlerin ittifakından geçmektedir. 

Şurası unutulmamalıdır ki; anti-emperyalist olmadan milli/Ulusalcı/milliyetçi olunmaz. Her anti-emperyalist mücadele de adına ne denirse desin, Milli/Ulusalcı/Milliyetçi bir mücadeledir.

Her türlü psikolojik savaş saldırılarına rağmen, Milli Devlet, Güçlü İktidar, Milli Ekonomi, Milli Ordu yolunda ısrarla yürüyenler her zaman olmuştur. Yine olacaktır.

Günün Sözü: Milli ve manevi değerlerini savunan, koruyan, egemen kılan toplumlar, mutlu,  güçlü ve saygın olurlar.

.
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...