Türklerde atın önemi
Doç. Dr. Haluk Berkmen
Asya Türkleri kurgan denen mezarlara ölen yöneticinin mezar odası etrafında birçok at kurban ederlerdi. Bu geleneğin kökeninde atların ölen kişinin ruhunu yer altından gökyüzüne taşıyacakları inancı vardı. Yaşarken at sahibi olan yöneticinin öldükten sonra da atlarla beraberinde gömülmesinin nedeni, atlara verilmiş olan özel önem ve binici ile atın bölünmez bir bütün oluşturduğu görüşü idi. Çünkü at sahibi olmadan ad sahibi olunamazdı. Bir yönetici ne derece güçlü, ünlü ve saygın ise o derece fazla at sahibi olurdu.
Bazı kurganlarda 6 adet at iskeleti bulunduğu gibi, bazı önemli kişilerin kurganlarında bu sayının 25’e kadar çıktığı görülmüştür. Asya Türklerinin bu geleneği Etrüsk halkında da devam etmiştir. Alttaki resimde bir Etrüsk mezar çatısına yerleştirilmiş olan iki adet kanatlı at görüyoruz. Uçmağa hazır durumda bu atların oraya konmalarındaki neden, mezardaki kişinin ruhunu gökyüzüne taşımaları içindir. Nitekim Türkler cennete “uçmak” derlerdi. İtalya’nın Tarquinia bölgesinde bulunmuş olan bu anıt mezar Etrüsk halkının Asya kökenli olduğunu gösteriyor. Tarquinia adı “Tarkan ülkesi” demektir, zira Tarquin Tarkan demek olup, “Türk han” sözlerinin bitişmesinden oluşmuştur. “-ia” takısı ise gene kadim Türkçe “öyü” sözünden dönüşmüştür. Öyü bilge demek olup köy sözü de “Ok öyü” kök sözcüklerinden oluşmuştur.
Dikkatle bakarsanız Etrüsk atlarının kuyruklarının bağlı olduğunu görürsünüz. Bu da kadim bir Türk geleneğidir. Türkler savaşa giderken atlarının kuyruğunu bağlarlardı. Bu gelenek belki de savaşta başarılı olunması için ve uğur getirmesi için gelişip uygulandı. Bu gelenek sadece Asya Türklerine aittir.
Çin kültürü başlarda Ön-Türk geleneklerinden büyük çapta etkilenmiştir. Bugün bile orta ve kuzey Çin’de bol miktarda (bazılarının içleri henüz açılmamış durumda) kurganlar bulunmaktadır. Açılmış olan kurganlarda mezar bölümüne doğru uzanan ve “kutsal yol” adı verilmiş olan bir yol bulunmuştur. Bu yolun iki yanında birçok at heykeli vardır. Bu geleneği başlatan M.Ö 115 yılında ölmüş olan Han sülalesinden Huo Qubing olduğu biliniyor. Çin yönetici sülalesinin Han adını almış olması tesadüf değildir ve Türk etkisi olduğu kesindir. Han sülalesi M.Ö. 202 yılından M.S. 220 yılına kadar 4 yüzyıl sürmüştür. Çinliler Han sülalesinin dönemine “Altın dönem” derler. Günümüzde dahi Çin halkı kendine “Han halkı” derler ve Çin diline “Han dili” denir ve Çince yazıya da “Han yazısı” veya daha anlamlı “Hanci” denir. Hanci sözü “Hanca” yani imparatorun yazısı demektir. Japonlar da Çindan aldıkları yazı şekline “Kanji” derler. Kanji sözü de “Khanca” sözünden türemiştir. Türkler krallarına Khan derlerdi. Baştaki “Kh” genizden telaffuz edilen sert bir ses olduğundan zamanla K ve H seslerine dönüşerek yumuşamıştır. Moğollar Kagan ve Osmanlı imparatorlarına da Han denir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder