CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Realiteler yükseldikçe alt realitelerin basit realitelerini de içine alırlar.

Realite aynı zamanda bir bilgidir. Hisleri ilgilendirip de varlıklarına inanılan şeyler duyulur ve bilinir. Öyleyse her kademe ve aşama için sabit olan değişmeyen mutlak bir realite dünyada yoktur. Herkesin kendine özgü duyuş ve inanışları vardır. Bu duyuş ve inanışlara göre de nitelikleri ve kapsamları değişik realiteler vardır. Aşağılarda bulunan insanların henüz realitesine girmemiş olan durumlar, üst kademede bulunanlar için realite olabilirler. Aynı şekilde realiteler yükseldikçe alt kademelerin basit realitelerini de kapsamları içine alırlar. Yüksek realitelere giren bu basit realiteler onların kapsamı içinde yavaş yavaş eriyerek kendi kimliklerini kaybederler. Öyleyse örneğin dağın eteğindeyken insanın gördüğü birkaç yüz metrekarelik arazi içindeki ufak tefek ayrıntılar, girintiler, çıkıntılar, hendekler, çalı çırpılar, ufak su birikintileri vb.dağın tepesine çıkıldıkça daha genişleyen ufukların geniş alanı içinde yavaş yavaş kaybolurlar. Fakat yine onlar meydana gelen bu bütünün kurucu unsurları, birer parçası olarak o alanın içinde kalırlar. Bundan dolayı realiteler birbirine eklenerek genişledikçe eski realitelere takılıp kalmamak gerekir. Bunu yapmadıkça eteklerde görünen birkaç yüz metrekarelik menzaranın ayrıntılarından ayrılmak istenmedikçe yukarlara çıkmak ve manzarayı genişletmek mümkün olmaz. Ve tepelerden gözlemlenen kilometrelerce geniş alanın zenginliklerinden, görkemli manzaralarından yararlanılamaz.

Aslında o iki karşılık yere bağlı kaldıkça bu manzaraları,bu güzellikleri aramak ihtiyacı da belirmez. Öyleyse yükselmek için ,hedefe yaklaşmak için,kısaca vazife plânına gerekli olan liyakatleri, idrakleri kazanmanın yolunu tutmak için alt kademelerin nefsaniyetleri içinde gömülüp kalmamak ve onların ağırlıklarından silkinip kurtulmak gerekir.

Bedri Ruhselman 

İlâhi Nizam ve Kâinat-Sf:106-107








Hiç yorum yok:

MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...