Gazi Mustafa Kemal Atatürk Büyük Suikast’ı Açıklıyor…
Nutuk’u açar, bir daha okursanız, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden hemen önce LOZAN’ı açıklayan sözleri var.
Bu sözler aynen şöyle:
‘Saygıdeğer efendiler, bu antlaşma, Türk Milleti’ne karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş siyasi bir zaferdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ekim 1927, Ankara
Peki, Atatürk bu sözleriyle bize ne mesaj vermek istemişti?
Mustafa Kemal ‘Büyük Suikast’ kavramını neden kullanmıştı?
İşte bugün Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehditlerin anlaşılabilmesi için, önce Gazi Mustafa Kemal’in iyi anlaşılması gerekiyor.
Bu sorunun cevabı Mustafa Kemal’in yukarıdaki sözlerinin içinde gizli…
Mustafa Kemal ‘bu anlaşma’ sözüyle Lozan’ı işaret ediyor yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslarası hukuk ve yasalar açısından tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması.
Sonrasında Mustafa Kemal bize iki önemli ipucu veriyor: İlki, ‘Türk Milleti’ne karşı yüz yıllardan beri hazırlanmış suikast’; diğeri de ‘Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılan suikast’.
Şimdi şu ki soruya cevap bulmamız gerekir: Mustafa Kemal ‘yüzyıllardır’ deyişiyle neyi kastetmişti ve neden Sevr Antlaşmasını ‘suikastın tamamlanma noktası’ olarak bize göstermişti?
Birinci soruyla başlayalım…
1071 Malazgirt Savaşı’nı Anadolu’da Türk Bayrağı’nın her cephesiyle göndere çekilmesi olarak görülürse eğer, Gazi ‘Mustafa Kemal’in ‘yüzyıllardır Türk Milleti’ne karşı sürdürülen büyük suikast’ deyişinden 1096’da başlayan Haçlı Seferlerini çıkış noktası almamız gerekiyor.
Haçlı Seferlerinin üç amacı vardı; Anadolu’yu ele geçirmek, Anadolu’daki Türk varlığını yok etmek ve kutsal toprakları ele geçirmek.
Türk Ulusunun da amaçları vardı; Anadolu’yu yurt edinmek, Avrupa’da köprü başı tutmak, kutsal toprakları ve kaynaklarını elde bulundurmak ve Asya ile bağını sürdürmek.
Yüzyıllardır bu nedenlerle savaşlar yapıldı; 2’nci Viyana kuşatmasına kadar Osmanlı hep toprak kazandı, bir cihan imparatorluğuna dönüştü ve Haçlı’nın gücü Osmanlı’yı durdurmaya yetmedi.
2’nci Viyana Kuşatması(1683) bir dönüm noktası oldu ve bu kuşatmayı tamamlamayan Osmanlı, 1699 Karlofça ile de toprak kaybetmeye, geri çekilmeye başladı ta ki 1922 Sakarya’ya kadar…
Bu süreci yıllarla ifade ederseniz, karşımıza ‘yüzyıllardır hazırlanmış bir oyun’ çıkar.
Anlamı da, ‘başta İngiltere ve Rusya olmak üzere dünya devletlerinin Haçlı zihniyetiyle Türk Ulusu’nu yok etmek, Anadolu’yu ve kutsal toprakları ele geçirmek için tertiplediği suikast’ olur.
Oysaki tarihçiler talihsiz bir aldanmayla bu seferleri sekize kadar saymış ancak bunun sayısız olduğu, Viyana’dan Sakarya’ya uzanan silahlı siyasi bir proje olduğu düşünülmemiştir.
Peki, Mustafa Kemal neden Sevr Antlaşması’nı bu suikastın son hamlesi olarak görmüştü?
Sevr stratejisinin Anadolu ile Asya arasındaki coğrafik bağı kesmek olduğunu biliyoruz.
Bu bağın Türk Ulusu için hayati bir önemi vardır; Türk Ulusu hala Anadolu’da varlığını sürdürebiliyorsa eğer, bu bağın sayesindedir; Anadolu’ya en büyük güç Asya’dan gelmektedir.
Şöyle bir düşününüz Azerbaycan’ı ve hemen İran’da bulunan 25 milyona yakın Azeri Türk’ünü…
Buna bir de Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan’ı ekleyiniz…
Bir de Türk Milleti’nin Müslüman olarak sayılan devletler içerisinde emperyalizme karşı savaşmış, başarıp bağımsızlığını kazanmış tek devlet olduğunu da ekleyiniz….
Türkiye’nin sahip olduğu çağdaşlaşma ve kalkınma seviyesini, Asya’daki enerji kaynakları ve sayılan devletlerle tarihi, kültürel, sosyal bağlarını da eklediğinizde, Asya’nın Batı’ya uzanan en uç noktasındaki bu Türk Devletinin ‘öncü’ olduğu görülür.
Ve Türkiye bu öncülüğünü hakkıyla yerine getirdiğinde, Batı’ya ve Ruslara karşı süper bir güç olur.
Mustafa Kemal’in Sevr’i suikastta son hamle olarak görmesinin altında yatan nedenlerden biri budur; Anadolu ile Asya’nın bağının kesilmesiyle Türk Milleti’nin yanlızlaştırılması…
Sonrasında iş kuşatmaya gider, zaten bugün yapılan da budur…
Gelelim Sevr’e…
Günümüzde unutulmuş gibi görülen Sevr Antlaşması sadece Doğu’da tampon devletler kurmakla kalmıyor, Osmanlı’nın yönetimini de ele geçiriyordu, hatırlayalım;
‘Osmanlı’ya bırakılan topraklar üzerindeki yönetimine de çok ağır kısıtlamalar getirilmişti;
Seferberlik yasak; Deniz kuvvetleri kurulması yasak; Zırhlı araç ve tank yapımı ve ithali yasak; Türkiye’nin savaş ve denizaltı gemileri yapması ve edinmesi yasak; Hava kuvvetleri kurulması yasak...
Bu kısıtlamalarla birlikte, Osmanlı yönetimi bağımsız da olamayacaktı:
Adalet rejimi müttefikler tarafından belirlenecek; Bütün kapitülasyonlar, yaralanacakların sayısı artırılarak sürdürülecek; Soy, din ve dil azınlıkları, bağımsız ve denetimsiz olarak, diledikleri kadar ilk, orta ve yüksek okul açabilecek ve kendi dillerinde eğitim yapabilecek; Osmanlı maliyesi müttefiklerce seçilecek bir maliye kurulunun denetimi altında olacak…’
Bugün yaşadığımız çığ gibi büyüyen özel okullar, özelleştirme yoluyla yönetimi yabancılara devredilen kaynaklar, teknoloji transferine izin verilen Türkiye manzarası ile Sevr’in bu yönlerini de yan yana getirdiğimizde, Gazi Mustafa Kemal’in Büyük Suikast’la neyi anlatmak istediği apaçık görülür…
1961 yılında, Washington’daki Nato Karargahı’nda yüksek rütbeli bir Türk subayının el geçirdiği ‘en gizli’den(cosmic Top Secret) daha yüksek gizlilik derecesine sahip(vagram) bir dosyada Sovyetler Birliği’nin dağılacağı, Orta Asya’da beş ya da altı Türk Cumhuriyeti’nin kurulacağı, kurulacak Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye ile ilgili politika şu şekilde belirlenmiştir:
‘Türk Devletlerinin işgal edecekleri coğrafya stratejik yönden çok değerli ve tabii kaynaklar bakımından .çok zengindir. Bu devletler Batı’daki Türkiye Cumhuriyeti ile birlleşirse o zaman ortaya Hitler Almanya’sı veya Stalin Rusya’sından daha tehlikeli bir kuvvet Batılıların karşısına çıkar. Türkiye Cumhuriyeti ile Doğu Türklerini birleştirmemek için elden gelen yapılmalı, Türkiye ile bu devletler arasında tampon devletler kurulmalı, Türkiye’nin lider devlet olmasını engellemek için siyasi ve ekonomik bütün tedbirler alınmalıdır.’[1]
Gazi Mustafa Kemal’in Sevr’de gördüğü de budur; tampon devletler, Ermensitan-Kürdistan şeklinde tampon devletlerin kurulmasıyla Asya ile Anadolu’nun bağının kesilmesi.
İşte bu nedenle Mustafa Kemal Büyük Suikast’ın son hamlesini Sevr olarak görmüştü…
Eski Almanya Şanyölyesi Helmut Schmit, ABD’nin Türkiye politikası için şöyle diyordu;
‘ABD Türkiye’yi bölecek. ABD bu hedefini önümüzdeki 20 yıl içinde gerçekleştirecek. Türkiye topraklarında Kürdistan ve Ermenistan kurma planlarını hayata geçirecek.’[2]
Bu Alman Şansölyesini böyle konuşturan sizce neydi?
İŞTE ATATÜRK’ÜN BÜYÜK SUİKAST DİYEREK BİZİ UYARDIĞI AĞIR VE YAKIN TEHLİKE BUDUR; TAMPON YÖNETİMLERLE ANADOLU İLE ASYA’NIN BAĞININ KESİLEREK TÜRK MİLLETİ VE YURDU’NUN KUŞATILMASI!
BAĞININ KESİLEREK TÜRK MİLLETİ VE YURDU’NUN KUŞATILMASI!
Nutuk’u açar, bir daha okursanız, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden hemen önce LOZAN’ı açıklayan sözleri var.
Bu sözler aynen şöyle:
‘Saygıdeğer efendiler, bu antlaşma, Türk Milleti’ne karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş siyasi bir zaferdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ekim 1927, Ankara
Peki, Atatürk bu sözleriyle bize ne mesaj vermek istemişti?
Mustafa Kemal ‘Büyük Suikast’ kavramını neden kullanmıştı?
İşte bugün Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehditlerin anlaşılabilmesi için, önce Gazi Mustafa Kemal’in iyi anlaşılması gerekiyor.
Bu sorunun cevabı Mustafa Kemal’in yukarıdaki sözlerinin içinde gizli…
Mustafa Kemal ‘bu anlaşma’ sözüyle Lozan’ı işaret ediyor yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslarası hukuk ve yasalar açısından tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması.
Sonrasında Mustafa Kemal bize iki önemli ipucu veriyor: İlki, ‘Türk Milleti’ne karşı yüz yıllardan beri hazırlanmış suikast’; diğeri de ‘Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılan suikast’.
Şimdi şu ki soruya cevap bulmamız gerekir: Mustafa Kemal ‘yüzyıllardır’ deyişiyle neyi kastetmişti ve neden Sevr Antlaşmasını ‘suikastın tamamlanma noktası’ olarak bize göstermişti?
Birinci soruyla başlayalım…
1071 Malazgirt Savaşı’nı Anadolu’da Türk Bayrağı’nın her cephesiyle göndere çekilmesi olarak görülürse eğer, Gazi ‘Mustafa Kemal’in ‘yüzyıllardır Türk Milleti’ne karşı sürdürülen büyük suikast’ deyişinden 1096’da başlayan Haçlı Seferlerini çıkış noktası almamız gerekiyor.
Haçlı Seferlerinin üç amacı vardı; Anadolu’yu ele geçirmek, Anadolu’daki Türk varlığını yok etmek ve kutsal toprakları ele geçirmek.
Türk Ulusunun da amaçları vardı; Anadolu’yu yurt edinmek, Avrupa’da köprü başı tutmak, kutsal toprakları ve kaynaklarını elde bulundurmak ve Asya ile bağını sürdürmek.
Yüzyıllardır bu nedenlerle savaşlar yapıldı; 2’nci Viyana kuşatmasına kadar Osmanlı hep toprak kazandı, bir cihan imparatorluğuna dönüştü ve Haçlı’nın gücü Osmanlı’yı durdurmaya yetmedi.
2’nci Viyana Kuşatması(1683) bir dönüm noktası oldu ve bu kuşatmayı tamamlamayan Osmanlı, 1699 Karlofça ile de toprak kaybetmeye, geri çekilmeye başladı ta ki 1922 Sakarya’ya kadar…
Bu süreci yıllarla ifade ederseniz, karşımıza ‘yüzyıllardır hazırlanmış bir oyun’ çıkar.
Anlamı da, ‘başta İngiltere ve Rusya olmak üzere dünya devletlerinin Haçlı zihniyetiyle Türk Ulusu’nu yok etmek, Anadolu’yu ve kutsal toprakları ele geçirmek için tertiplediği suikast’ olur.
Oysaki tarihçiler talihsiz bir aldanmayla bu seferleri sekize kadar saymış ancak bunun sayısız olduğu, Viyana’dan Sakarya’ya uzanan silahlı siyasi bir proje olduğu düşünülmemiştir.
Peki, Mustafa Kemal neden Sevr Antlaşması’nı bu suikastın son hamlesi olarak görmüştü?
Sevr stratejisinin Anadolu ile Asya arasındaki coğrafik bağı kesmek olduğunu biliyoruz.
Bu bağın Türk Ulusu için hayati bir önemi vardır; Türk Ulusu hala Anadolu’da varlığını sürdürebiliyorsa eğer, bu bağın sayesindedir; Anadolu’ya en büyük güç Asya’dan gelmektedir.
Şöyle bir düşününüz Azerbaycan’ı ve hemen İran’da bulunan 25 milyona yakın Azeri Türk’ünü…
Buna bir de Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan’ı ekleyiniz…
Bir de Türk Milleti’nin Müslüman olarak sayılan devletler içerisinde emperyalizme karşı savaşmış, başarıp bağımsızlığını kazanmış tek devlet olduğunu da ekleyiniz….
Türkiye’nin sahip olduğu çağdaşlaşma ve kalkınma seviyesini, Asya’daki enerji kaynakları ve sayılan devletlerle tarihi, kültürel, sosyal bağlarını da eklediğinizde, Asya’nın Batı’ya uzanan en uç noktasındaki bu Türk Devletinin ‘öncü’ olduğu görülür.
Ve Türkiye bu öncülüğünü hakkıyla yerine getirdiğinde, Batı’ya ve Ruslara karşı süper bir güç olur.
Mustafa Kemal’in Sevr’i suikastta son hamle olarak görmesinin altında yatan nedenlerden biri budur; Anadolu ile Asya’nın bağının kesilmesiyle Türk Milleti’nin yanlızlaştırılması…
Sonrasında iş kuşatmaya gider, zaten bugün yapılan da budur…
Gelelim Sevr’e…
Günümüzde unutulmuş gibi görülen Sevr Antlaşması sadece Doğu’da tampon devletler kurmakla kalmıyor, Osmanlı’nın yönetimini de ele geçiriyordu, hatırlayalım;
‘Osmanlı’ya bırakılan topraklar üzerindeki yönetimine de çok ağır kısıtlamalar getirilmişti;
Seferberlik yasak; Deniz kuvvetleri kurulması yasak; Zırhlı araç ve tank yapımı ve ithali yasak; Türkiye’nin savaş ve denizaltı gemileri yapması ve edinmesi yasak; Hava kuvvetleri kurulması yasak...
Bu kısıtlamalarla birlikte, Osmanlı yönetimi bağımsız da olamayacaktı:
Adalet rejimi müttefikler tarafından belirlenecek; Bütün kapitülasyonlar, yaralanacakların sayısı artırılarak sürdürülecek; Soy, din ve dil azınlıkları, bağımsız ve denetimsiz olarak, diledikleri kadar ilk, orta ve yüksek okul açabilecek ve kendi dillerinde eğitim yapabilecek; Osmanlı maliyesi müttefiklerce seçilecek bir maliye kurulunun denetimi altında olacak…’
Bugün yaşadığımız çığ gibi büyüyen özel okullar, özelleştirme yoluyla yönetimi yabancılara devredilen kaynaklar, teknoloji transferine izin verilen Türkiye manzarası ile Sevr’in bu yönlerini de yan yana getirdiğimizde, Gazi Mustafa Kemal’in Büyük Suikast’la neyi anlatmak istediği apaçık görülür…
1961 yılında, Washington’daki Nato Karargahı’nda yüksek rütbeli bir Türk subayının el geçirdiği ‘en gizli’den(cosmic Top Secret) daha yüksek gizlilik derecesine sahip(vagram) bir dosyada Sovyetler Birliği’nin dağılacağı, Orta Asya’da beş ya da altı Türk Cumhuriyeti’nin kurulacağı, kurulacak Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye ile ilgili politika şu şekilde belirlenmiştir:
‘Türk Devletlerinin işgal edecekleri coğrafya stratejik yönden çok değerli ve tabii kaynaklar bakımından .çok zengindir. Bu devletler Batı’daki Türkiye Cumhuriyeti ile birlleşirse o zaman ortaya Hitler Almanya’sı veya Stalin Rusya’sından daha tehlikeli bir kuvvet Batılıların karşısına çıkar. Türkiye Cumhuriyeti ile Doğu Türklerini birleştirmemek için elden gelen yapılmalı, Türkiye ile bu devletler arasında tampon devletler kurulmalı, Türkiye’nin lider devlet olmasını engellemek için siyasi ve ekonomik bütün tedbirler alınmalıdır.’[1]
Gazi Mustafa Kemal’in Sevr’de gördüğü de budur; tampon devletler, Ermensitan-Kürdistan şeklinde tampon devletlerin kurulmasıyla Asya ile Anadolu’nun bağının kesilmesi.
İşte bu nedenle Mustafa Kemal Büyük Suikast’ın son hamlesini Sevr olarak görmüştü…
Eski Almanya Şanyölyesi Helmut Schmit, ABD’nin Türkiye politikası için şöyle diyordu;
‘ABD Türkiye’yi bölecek. ABD bu hedefini önümüzdeki 20 yıl içinde gerçekleştirecek. Türkiye topraklarında Kürdistan ve Ermenistan kurma planlarını hayata geçirecek.’[2]
Bu Alman Şansölyesini böyle konuşturan sizce neydi?
İŞTE ATATÜRK’ÜN BÜYÜK SUİKAST DİYEREK BİZİ UYARDIĞI AĞIR VE YAKIN TEHLİKE BUDUR; TAMPON YÖNETİMLERLE ANADOLU İLE ASYA’NIN BAĞININ KESİLEREK TÜRK MİLLETİ VE YURDU’NUN KUŞATILMASI!
BAĞININ KESİLEREK TÜRK MİLLETİ VE YURDU’NUN KUŞATILMASI!
Kaynak: Büyük Suikast/Erdal Sarızeybek BAĞININ KESİLEREK TÜRK MİLLETİ VE YURDU’NUN KUŞATILMASI!
[1] Ali Tayyar Önder, ‘Türkiye’nin Etnik Yapısı’, s. 340, Kripto Yayınları, 2009. BAĞININ KESİLEREK TÜRK MİLLETİ VE YURDU’NUN KUŞATILMASI!
[2] Age, s. 337. BİLGETÜRKBAĞININ KESİLEREK TÜRK MİLLETİ VE YURDU’NUN KUŞATILMASI!
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder