CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

Şark Meselesi, Yaşar Nuri Öztürk

Şark meselesinin hedefine varmasında batının bütün sinirlerini tepesine çıkaran, batıyı rahatsız eden, batının pişmiş aşına su katan bir fenomen var; bu Mustafa Kemal fenomeni. Bugünkü batının bir yandan radikal İslam’dan, bir yandan İslami şiddet üretmesinden, bir yandan İslam’ın çağı rahatsız etmesinden –bakın tabirler; bunlar kendilerinin tabirleridir- bir yandan şikayetçi olarak İslam meselesinin bu sıkıntılı noktalarını, uygulamaları, fikriyatı; kurduğu devlet ve geliştirdiği aydınlanma hareketiyle, hepsiyle birden ortadan kaldırmış ve bu sıkıntıyı bertaraf etmiş bir adamın mirasını ortadan kaldırmaya uğraşıyorlar.

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk


*

Yaşar Nuri Öztürk, günümüz Türkiye'sinin en ünlü ilahiyatçısı ve laik-reformist bir İslam'ın öncü teorisyenidir.

Die Zeit





Laiklik'in İlkesinin Hizmeti - Yaşar Nuri Öztürk

Laiklik, sadece devletin dinden, dinin de devletten elini çekmesini sağlamıyor, din sınıfının dini yaşamak isteyen kitlelere tasallutunu da önlüyor. Bu açıdan bakıldığında laiklik dine en büyük hizmetin kurumudur. Ve laiklik, dindarların âdeta huzur ve mutluluk gemisidir. Dinci sömürücüler laikliğe, esas bu ikinci anlamı yüzünden düşmandırlar. Çünkü onların kitleler üzerindeki şeytani hegemonyalarını kıran, laikliğin bu ikinci anlamıdır. Bu anlam, din bezigânlarının korkulu rüyalarının ve saltanatlarını yitirme kaygılarının esas sebebidir.

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk



*

Yaşar Nuri Öztürk, günümüz Türkiye'sinin en ünlü ilahiyatçısı ve laik-reformist bir İslam'ın öncü teorisyenidir.


Die Zeit



Türklük yüce bir ruhtur.. Papa Eftim bunun somut örneğidir.

[Editörün notu: Ebedi olan ruhtur. 
Dinler -ki maddi ilişkileri düzenler- dahil herşey gelip geçicidir ve maddeye aittir.

Türklük, dinler kullanılarak ruhsuz bir ceset demek olan bedene tıkılmak ve kısırlaştırılmak istenmiştir. Göreceğiniz üzere Mübadeleler de bunun bir kanıtıdır.  ]




BÜYÜK TÜRK PAPA EFTİM


" Papa Eftim bu memlekete bir ordu kadar hizmet etmiştir. " 
-Mustafa Kemal Atatürk


"Ben, her zaman her yerde Türk olduğumu beyan ettim. Bir yabancı Türk dostu olabilir. Fakat benim gibi halis bir Türk’ün, bir yabancı Türk dostu gibi gösterilmesinden incinmemek ve teessüf duymamak mümkün değildir. Bana Türk demeyip Türk dostu diyenleri hiçbir şekilde affedemem! Biz hristiyan Türkler de, bütün milletimizle beraber milli istiklalimize kavuştuk ve şimdi övünüyoruz. Ne mutlu Türk’üm diyene."
- Papa Eftim



Kayseri'deki kongreye katılan Hıristiyan Türk çevreleri Milli Mücadelede Atatürk ve arkadaşlarının yanında yer alırlar, gerekli desteği verirler. Türk Hıristiyan Ortodoksların önderi Baba (Papa) Eftim'e, Kurtuluş Savaşına verdiği destekten ötürü bizzat M. Kemal Atatürk tarafından İstiklal Madalyası verilir. 


Büyük Taarruzdan önce Ankara'da ilk toplanan TBMM bahçesinde, Atatürk'ün de hazır bulunduğu bir miting sırasında halka seslenen Papa Eftim, İncil'den bir pasaj okur: 

"Düşmanlarımızın herşeyi var, ancak bizim silah ve cephanemiz yok. Fakat göğsümüzde imanımız var, mutlaka kazanacağız. Yaşasın muzaffer Türk Ordusu!


Bağımsız Türk Ortodoks Patriği Selçuk Erenerol'un babası olan Papa Eftim, Kurtuluş Savaşına verdiği destekten sonra Atatürk'ün şu sözlerine mazhar oldu: "Baba Eftim, bu memlekete bir ordu kadar hizmet etmiştir."

Sivas'ta tanışma imkanı bulan Mustafa Kemal, Selçuk Erenerol'a göre 1924 yılında Papa Eftim'den Fener Rum Patrikhanesinin başına geçmesini istiyor. Cemaatin halen dini lideri görevini yürüten Selçuk Erenerol, babasının Atatürk ve arkadaşlarının bu teklifini, "Benden üstün dini ruhbanlar dururken, benim o makamı doldurmam mümkün değil" diyerek geri çevirdiğini söylüyor. Ancak Papa Eftim, Atatürk ve arkadaşlarına Yunanistan'ın göndereceği patriğin özelliklerinin ne olması gerektiği konusunda 11 maddelik bir rapor veriyor. Papa Eftim'in, patrik için birinci şart olarak Yunanistan'da kral taraftarı olması gerektiğini ileri sürmesi dikkat çekiyor. O dönemde Kral taraftarı din adamlarının Yunan Hükümetinden farklı görüşlere sahip olduğu biliniyor. Papa Eftim'in, atanacak patriğin Yunan Hükümetinin kirli emellerine alet olmaması için böyle bir istekte bulunduğu tahmin ediliyor.

Lozan antlaşması sonrası, Atatürk'ün özel izni ile mübadeleden ayrı tutulan Papa Eftim ve 50 kişiyi bulan yakınları önce Ankara'ya getirildiler. Ardından İstanbul'a götürülerek Karaköy yakınlarına yerleştirildiler. 

1964 yılına gelindiğinde Anadolu'da Türk kökenli Ortodoks kalmamıştı. Ancak mübadeleden uzak tutulan İstanbul'da Türk kökenli Ortodoksların sayısı azımsanmayacak kadar fazlaydı. Üstelik bu insanların büyük bölümü ticaret ve sanatta Müslüman Türklerle kıyaslandığında çok daha zengin durumdaydı.

Yunanistan ve yerli işbirlikçileri Kıbrıs'ta kanlı olayları başlatınca dönemin başbakanı İsmet İnönü, Yunanistan'a iyi bir ders olur niyetiyle İstanbul'daki Rumların sınırdışı edilmesini gündeme getirdi. Papa Eftim İsmet Paşa ile Taşlık'taki evinde görüşerek ikinci bir Lozan faciasının yaşanmamasını istedi. 

İsmet Paşa ile Papa Eftim arasında sert tartışmaların yaşandığı da biliniyor. Ancak İsmet Paşa kararlıydı. Tıpkı Lozan'da olduğu gibi 1964 yılında da insanların kökenine bakılmaksızın, din unsuru dikkate alınıp yaklaşık 70 bin kişi sınırdışı edildi. Selçuk Erenerol'a göre bu rakam 86 bin olup 1520 bini hariç hepsi Türk'tü. Ağırlık kazanan rakam ise 50 bin. Mübadeledeki gibi toplu halde trenlere bindirme değil, tek tek toplayıp sınırdışı etme vardı bu defa.

Papa Eftim Türkiye lehine yaptığı çalışmalardan sonra Yunanistan'da istenmeyen adam ilan edilmişti artık. İstanbul'daki diğer Hıristiyan cemaatlerin aksine Türk Ortodoks Kilisesi mensuplarının Yunanistan'la ilişkileri bugüne kadar düzelmedi. Selçuk Erenerol, babasına Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanistan'ın yanında yer alması için çok büyük baskılar yapıldığını söylüyor: "Eğer babam Yunanistan'ın istediğini yapmış olsaydı, bugün Atina'da heykeli dikilmiş olacaktı."

.
.

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ve ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ






18 Mart Çanakkale Zaferi büyük bir kahramanlık destanı... 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin bu yıl 105. yıl dönümü ve birçok kişi Çanakkale ile ilgili şiirleri sözleri araştırıyor. 18 Mart'ta Gelibolu’da büyük bir kahramanlıkla kazanılan zafer, sadece Türklerin değil bütün dünyanın hayatını değiştirdi. 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlu olsun !

18 Mart Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir.” dediği unutulmaz zaferdir. İşte 18 Mart Çanakkale Zaferi hakkında bilinmesi gerekenler...

ÇANAKKALE ZAFERİ MESAJLARI VE SÖZLERİ

* Benimle beraber burada muharebe eden bütün askerler kesin olarak bilmelidir ki bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlen­meden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım. (Mustafa Kemal Atatürk)

* Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muhare­belerini kazandıran bu yüksek ruhtur. (Mustafa

Kemal Atatürk)

* Harpte iki meş'um (uğursuz) şey vardır. Bunlardan biri taş duva­ra körükörüne yüklenmek, diğeri kuvvetleri birtakım ayrı ve bağlan­tısız harekata dağıtıp körletmektir. Biz bu iki ahmaklığı yapmanın tehlikesiyle karşı karşıyayız. (İngiliz Başbakanı Asquith)

* Ordunun yardımı olmaksızın Filo'nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zo­runlu olduğunu anlıyorum. (Churchill)

* Türkler, Çanakkale'yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir. (Churchill)

* Bu Türk kıtaatının cesaret, metanet ve se'bat cihetiyle takdir ve senaya liyakati, her şüphenin fevkinde bulunmuştur. Donanmasının ateşiyle de, en müessir surette muavenet gören pek cesur bir düşman taarruzlarına karşı sayısız muharebelerde bu kıtaat mevkilerini muhafaza etmişlerdir. (Alman Generali Uman von Sanders),,

* Avrupa'da hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, * Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu'yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki, Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar. (General Tawshend)

* Çanakkale Boğazı'ndaki Türkler ve Almanlar da 18 Mart'ı aralık­sız takip eden sessiz günler, şaşkınlık ve sonra da, büyük bir sevinç uyandırdı. Moral, son derece yüksekti. Kaleler ve tabyalardaki ha­sar da kolaylıkla giderilmiş olmakla beraber, ağır bataryaların cep­hane durumu-ciddiyetini koruyordu. (Robert Rhodes James)

* Çanakkale müdafaası, üç mucizeler muharebesidir. Hali kurtar­dı; maziye hamaset ve

azametini iade etti; vatanımızı bir vatanı ebedi yaptı. (Sami Paşazade Sezai)

* Zafer, “zafer benimdir” diyebilenindir,

* Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez.

* Zaferin büyüklüğü, savaşın çetinliği ile ölçülür.

* Zafer, barışın en kısa yoludur.

18 MART’TA NELER OLDU?

İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u da alarak İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın kontrolünü ele geçirmek istemesi üzerine ilk hedef Çanakkale Boğazı olmuştur. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır.

1) Dünya tarihini değiştiren bir savunma
Çanakkale’de Türklerin kazandığı zafer, İngiliz ve Fransızların müttefikleri olan Rus Çarlığı’na yardım götürememisine neden olmuştur. Böylece Lenin önderliğindeki Bolşevikler devrim yapmış ve Rusya’daki monarşiyi yıkmışlardır. Kurulan Sovetler Birliği savaştan çıkmış ve 1991’e kadar süren bir soğuk savaşın da adımları atılmış oldu.

2) Milli mücadeleye yardım etti
Zafer kazanılmış ama savaş kaybedilmişti. Başkent İstanbul’da İngiliz ve Fransız gemileri demirlemiş, Osmanlı topraklarını paylaşıyorlardı. Ama Çanakkale’de ünü her yere yayılan Mustafa Kemal, bu zaferdeki büyük payı sayesinde duyulmamış olsaydı, 1919 yılının 19 Mayıs’ında Samsun’a çıktığında sonradan Kurtuluş Savaşı’na dönüşecek milli mücadele için bu kadar insanı yanına çekemeyebilirdi.

3) Savaşın düşman yaratmayacağını gösterdi

İngiltere sömürgesi olan Avustralya ve Yeni Zelanda, ANZAC(Australian and New Zealand Army Corps) adındaki birlikleriyle Çanakkale’ye gelmişler, belki de hiç görmedikleri İngiltere ve onun kralı için canlarını vermişlerdi. Savaşların milletlerin değil kişilerin işi olduğunu bilen Atatürk ise, savaşta hayatını kaybeden Anzak askerlerine ve annelerine hitaben söylediği “Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra bizim de evlatlarımız olmuşlardır.” sözleriyle dünyaya bir kere daha örnek olmuştur.

4) 3 büyükler tek yürek oldu
Türkiye’nin en köklü 3 spor klübü olan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın sporcuları, Çanakkale’de kazanılan zaferde pay sahibidir. Resmi kayıtlara göre 3 büyüklerde o zamanlarda sporcu olan 30 oyuncu(Galatasaray 23, Fenerbahçe 5, Beşiktaş 2) farklı cephelerde şehit olmuştur. Cephede savaştıktan sonra saatlerce yol gidip İstanbul’da maç yapmaya gelip, maç sonunda tekrar cepheye dönen futbolcuların hikayeleri ise kitaplara konu olmuştur.

5) Yarım milyon insan hayatını kaybetti

Kocaman bir dünya savaşının sadece bir cephesi olsa da, Çanakkale hem kazanan hem de kaybeden için pahalıya mal oldu. 490.000’e yakın askerle gelen işgalci kuvvetler, 
300.000’den fazla kayıp verdi. Buna karşılık Osmanlı tarafının 315.000 askerinin 250.000 tanesi ana yurdunu korurken şehit oldu. O tarihe kadar eşi görülmemiş bir cephe olan
Çanakkale, sonucunda toplamda yarım milyondan fazla insan genç yaşta hayatını kaybetti.

6) Ateşkes zamanı
Aylarca süren savaşta, karşılıklı siperlerden birbirlerini yenmeye çalışan iki taraf, bazen ateşkes yapıyordu. Dakikalar önce birbirini öldürmek için karşılıklı ateş eden askerler, ateşkes olduğunda birlikte çalışıp hayatını kaybeden arkadaşlarını gömüyorlardı. Bu da, savaşın dramatik yönünü gözler önüne seren olaylardan birisidir.

7) Hayat o yıl durmuştu
1915 yılında mektepler mezun vermedi, kimse evlenmedi, kimse kendini düşünemedi. Bütün dünya birbirine karşı savaşıyordu ve bu savaşta herkese ihtiyaç vardı. Bunun en büyük örneklerinden birisi ise Tıbbiye’nin 1915 yılında eğitimine 1 yıllık ara vermesidir. Genç yaşlı dinlemeden insanlar savaşa giderken, 1915 yılında hayat durmuştu. Tıbbiyelisinden, mülkiyelisine, müderrisinden dervişine aydın ve eğitimli bir sınıfın da cepheye gönüllü olarak müdahil olmuştu.


Çanakkale, Türk ulusunun bağımsızlık ve hürriyetinin simgesi olmuştur. Her siperde ayrı destan yazan askerlerimiz, bu zaferin sonunda ‘Çanakkale Geçilmez!’ sözünü tarihe yazdırmıştır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasındaki Türk ordusu, canı pahasına savaşmış ve destan yazmıştır.

”Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.” (M.Kemal Atatürk)


Alıntı: Sözcü

.


MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...