CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

1919 - 1920 Dönemin İngiliz belgelerinden: Lloyd George < Sultan(Vahdettin)’a şöyle deriz: Biz bütün etleri alıyoruz sen de birkaç kemikle yetin.


Ozel Not:

Ey İngiliz, Sensin veba tohumu.. Insanlarin aklina, vicdanina, inancina, emegine tasarruf etmekte hala direnen buyuk pislik.. ahlaksizlik kaynagi ey İngiliz!  Pislik, yersizliktir. Tekrar ediyoruz ki, ahlaksizliklarin sonu yakindir! 

Ey Türk milleti,
Saptiricilara karsi, 'yilanlar gibi tedbirli ve guvercinler kadar saf' olarak DIRILER'in yollari temizlenecektir.
Harekette, sozde ve inancta tedbirli olmak zamanidir! DIRI ol! Yasam ve gelecek, oluler icin degil, DIRILER icindir!
  
----------------

Burada gerçek belgelerin bir kısmı ve sadece 1 yıllık süreci kapsayanlar var, Şimdi ATATÜRK e karşı olanlara ne denir,ne denmeli ???

Amiral Hyman G. Ricover (1900-1986)
1919 - 1920 Dönemin İngiliz belgelerinden: 

*Sayfa No:828- Belge No: 553-19-Ekim-1919 ( Mr. Ryan’dan rapor)
“… Milli kuvvetler gittikçe geliştiği için, silahların bırakılmasına rağmen 40 bin kişilik bir hükümet kuvvetinin milliyetçilere karşı kullanılaması istendi.Başbakan(sadrzam) bu isteği derhal kabul etti. Ancak, İzmir’de cinayetlere ve kadınlara yapılan tecavüzlere karşı kurulan kuvvetleri bunlarla karıştırmamak gerekir dedi.”
 
*Sayfa No:831-Belge No:511-14-Ekim-1919 ( İngiliz Yüksek Komiserliğinden Amiral Sir  D. Robeck’e)
“… İtalyan’lar İzmir’deki Müslümanların dinlerini değiştirip İtalyan vatandaşı yapmak istiyorlar… 
Fakat benim anladığım Türklerden çok korkuyorlar.”
 
*Sayfa No:873- Belge No: 585- 11-Kasım- 1919 ( Amiral Sir F. Robeck’ten Lord Curzon’a)
“… İstanbul’a Ermeni ve Rum göçmenleri geliyor. Amerikalılar bunlara yardım ediyorlar… Ayrıca İzmir bölgesinde evleri yandığı ve yıkıldığı için evsiz barksız kalan Müslümanların durumu da bizi hayli utandırıyor.Şimdi her tarafta milliyetçi adı altında çeteler türedi. Mustafa Kemal ve adamları bütün yabancıların ve özellikle İngilizlerin gitmesini istiyor.”
 
*Sayfa No:907-Belge No:609-28-Kasım 1919 ( Mr. Kitson’dan Sir. E. Crowe’a)
“… Ermenilerin Müslüman komşularını kesmesinden hiç şüphe etmem… Taşnaklar müthiş bir vahşetle çalışıyorlar… Kürtlere her nekadar inanmasak ta onları kullanmamız çıkarımız gereğidir. Doğu illerine gelince; Türklerle harp etmeden o bölgeleri Ermenistan ve Kürdistan diye bölemeyiz.”
 
*Sayfa No:917- Belge No: 613-28-Ekim-1919 ( 27 Köyün Eşrafından Konya’daki İngiliz Yüksek Komiseri’nin aldığı mektup)
“… Milli kuvvetler adı altında bir grup, Müslüman ve hristiyanları öldürmektedir. Hayvanlarımızı elimizden alıyorlar, telgraf hatlarımızı kesip bizim sizlere haber vermemizi önlüyorlar. Bizim hükümetimiz zayıf olduğu için milliyetçileri ezemez. Milliyetçileri ezmek için İngiliz hükümetinin bize yardım elini uzatması için yalvarırız. Aşağıdaki köylerin eşrafı tarafından imzalanmıştır:
 
*Sayfa No:925  -Belge No:620 – 9Aralık1919 (Amiral Sir F. de Robek’ten Lord Curzon’a)
“…Mr. Hohler Kürt meselesi hakkında Kürt başkanı olan Şeyh Sait Abdülkadir Paşa’yla görüştü.Kürtler bütün ümitlerini İngiliz hükümetine bağlamış durumdalar.Bu ara Mustafa Kemal gittikçe tehlikeli olmaya başlıyor.Kuvvetler ,Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı kullanmak için her parayı ödemeye hazırdırlar..”
 
*Sayfa No:932-Belge No:632 -22Aralık1919(Türk meselesi hakkında ikinci toplantı):
“…Türk Hükümetinin parasal bakımdan iflas ettiği.Çatalca hattı dışında Türklere  yer verilmemesini ,kapitülasyonlara çok benzer bir sistemin kurulmasını,Türk ordu ve donanmasının ancak jandarma örgütü haline getirilmesini,Erzurum’un Ermenistan’a verilmesini,12 adanın Yunanlılara verilmesini,..”
 
*Sayfa No:966-Belge No:633,219 -26 Aralık1919 (Türk meselesinde üçüncü toplantı):
“…Kürt kabileleri İngiliz ve Fransız hakimiyetine konacak, KÜRDİSTAN ’da hiçbir şekilde TÜRK BIRAKILMAYACAK. Bir tek KÜRT DEVLETİ mi yoksa bir çok küçük KÜRT DEVLETİ mi kurulacağı düşünülecek. Ermenilerine Amerikalılar kanalı ile SİLAH sağlanacak … İstanbul’da gizli bir örgüt kuruldu .Milliyetçileri vatan haini ilan ediyor…”
 
*Sayfa No:992-Belge No:646- 4 Ocak 1920 (Lord Curzon’un notları)
“…Türkler Avrupa’dan atılmalıdır.Amerikalı Senatör Lodge ‘ın dediği gibi; İstanbul Türklerden tamamen alınalı,bir veba tohumu olan; savaşların yaratıcısı,komşuları için bir küfür olan Türkler Avrupa ‘dan silinmelidir.
 
*Sayfa No:1003 –Belge No:647 -25 Aralık1919 (Mr. Ryan’ın raporu):
“…Milliyetçiler şimdi ki yol kullanıyor:Milliyetçi ol,çünkü İslam’ı kurtaracak tek yol odur.İslam’a sadık ol,çünkü senin milli varlığını kurtaracak tek yol odur…Bu fikirlerin  her ikisi de İslam dünyasındaki İngiliz hakimiyetini mahvedebilir.BİZ;GERÇEK İDEALİ DİN GİBİ DAVRANACAK ÇIKARCI GRUBU İDARECİ OLARAK GETİRMEYE ÇALIŞACAĞIZ…Panislamizmi ezemeyiz,bu tıpkı Batı’daki milliyetçlik gibidir.Bizim şimdiki amacımız bölmek, arkadaş gibi davranıp kazanmak ve sonra hükmetmek olmalıdır…”

*Sayfa No:1062-Belge No:667-22Ocak1920 (Amiral Webb’den Lord CURZON ‘
“…Baybut’ta Şeyh Kürt Ali milliyetçilere karşı harekete geçti..”
 
*Sayfa  No:42-Belge No:6(Lonra Konferansı):
A-Türkiye özerk devlet olmalıdır.
B-Boğazlar uluslar arası olmalıdır. C-Türkiye özerk ERMENİSTENI tanıyacaktır. E-Azınlıklar ,kuvvetlerin himayesinde olacaktır. ..Lloyd George göre: “Türkler yüzlerce yıl Avrupa’da kaldılar ve Avrupa’daki bütün belaların başı oldular.İstanbul Türk değildir,Yunanlılarındır.Türkler oradan atılmalıdır.”…İtalya delegesine göre:”Boğazları işgal edelim,böylece Türkler merhametimize kalır”  Sayfa No:54Yunanlıların İzmir’e çıkışına biz izin verdik…Lloyd George ,Yunalıların  İzmir’de ticarı çıkarları var,diyor…Mr.Cambon’a göre :Türklerin mali kontrolü mümkündür,Türklerden kimse bu işi alayamaz.Biz bu durumdan yararlanarak Türkleri mali ve idari kontrola alırsak ,durum her bakımdan düzelir….Müttefiklerin Türkiye’de çok önemli mali ve politik çıkarları vardır.Boğazları kontrol edip para alsak ,yılda 1 milyon sterlin toplarız…”

*Sayfa No: 81-293-Belge No:10-16-Şubat-1920 ( Londra Konferansı)
“… Ermenistan’a altı ilden başka Trabzon ve Adana da verilmelidir. Amerika Ermenistan’a yardım edecektir… Trabzon’da bir tane bile e  yok, Ermenisiz bir Ermenistan biraz gülünç olmuyor mu, deniliyor… küçük bir Türk Devleti kurulmalı, Kapitülosyonlar adli işlere de  uzatılabilir.Japonya’dan kapitülasyonları kaldırdık çünkü, onlar kuvvetliydi başka çaremiz yoktu. Türklerin kafası daha az işler (Turkish mind was far less precise than the Japanes)

Bu nedenle kapitülasyonlar adli işlere de uzatılabilir. Lloyd George ve Lord Curzon, … Amerikalı Yahudiler de Lloyd George’a telgraf göndererek parçalanan Türk yurdundan hisse istiyorlar… Türkleri yatıştırmak için İzmir üstündeki isteklerini kabul etmiş görünelim. Yunanlılar daha fazla asker çıkartsınlar, sonra Türk isteklerini kabulden vazgeçeriz… İtalyan S. Nitti, < Türklerin bütün arazilerini ellerinden aldık, bari ağır borç altına sokmayalım> diyor… İzmir’e bir Türk bayrağı asarak, Türk varlığını kabul etmiş görünelim… Venizalos < Türk bayrağı şehrin dışına asılsın, Girit’te de Türk bayrağı ada dışında bir kayalıkta asılıydı> diyor… İngiltere; Kürt devleti kurmak istedikleri bölgede çok fazla maden olduğundan emin… Lord Curzon, < Erzincan da Ermenilere verilmeli, Karadenizde de bir Lazistan kurup Ermenilerin mandasına verilmeli ve İstanbul’u boşaltmak için Mustafa Kemal’in adamlarını neden olarak ileri sürebiliriz> diyor.

*Sayfa No: 291,297,300-   Belge No:36,37,38- 28.Şubat.1920 ( İngiliz Dışişlerindeki Toplantı)
“… Lloyd George < İstanbul’dan Türkleri çıkartmalı>… Mr. Cambon’a göre: < Bütün sıkıntı Mustafa Kemal Paşa tarafından yaratılıyor ve Sultan onu kontrol edemiyor>… Fransız grublarının 1/3’ü Fransız askerlerinden gerisi yerli Ermenilerdendir… İstanbul’daki komiserimiz, bu olayları önleyemezse Sultanı İstanbul’dan atacağımızı bildirerek tehdit etsin… Erzurum’un yeni kurulacak Ermeni Devletine katılacağı bir sırada; Mustafa Kemal olmasaydı Ermenilerin bir şansı olurdu… Mustafa Kemal’in askerleri hiç para almıyor, onları harekete geçiren vatan aşkıdır.
 
*Sayfa No:338,358,411,450,570-Belge No:42,45,50,55,62,66 -3-20. Mart.1920 ( İngiliz Dışişlerindeki Toplantı)
“… Sonuç: Mali işler Türklerin eline hiçbir şekilde bırakılamaz. Ayrıca bütün işgâl masraflarını ve toplanan bu komisyonların parasını da Türkler verecek… Sinyor Litti, < Türkler İzmir’i isteyeceklerdir, bizde pekâla, İzmir’i işgâl için yaptığımız bütün masrafları  verin deriz, tabii Türkler bunu ödeyemeyeceklerine göre İzmir’de bize kalır> dedi. Buna karşılık: Loyd George; < bizim Suriye’deki birliklerimiz oradan çıkacak, yani bunun masrafını biz mi, ödeyeceğiz? Hiç böyle saçma şey olur mu? Hepsini Türkler ödemelidir. İngiliz vergi müfettişleri bu iş için 750 milyon Sterlin ödediler, bütün bunları Türklerden altın olarak alacağız, Türklerin altın stoklarını ele geçirmeliyiz> dedi… Mr. Cambon,< ilk yapacağımız iş bunların milliyetçi liderlerini yok etmek olmalıdır> … Lloyd George < Sultan(Vahdettin)’a şöyle deriz: Biz bütün etleri alıyoruz sen de birkaç kemikle yetin. Gerçekte Türkiye’den geriye ne kaldı?

En zengin, en verimli toprakların hepsi ve imp.lu  ğun yarısı gitti. Bütün bunlara ilâveten Boğazlar işgâl edildi, üstelik bütün masrafları da Türkler ödeyecek…

Türklerin şöhreti yalancı bir şöhrettir ve müttefikler hâlâ bu şöhretten dehşet duymaktadırlar. Türklerle ancak savaşarak başa çıkılabilir … Bir Ermenistan kurma hülyası ölecektir ancak bu bir Kürdistan kurulması anlamını taşır. Müttefik kuvvetler Türk kuvvetlerini gözlerinde fazla büyütüyorlar, şimdi bizim 160 bin ve Türklerin 80 bin askeri var. Fransız, İngiliz, İtalyan ve Yunanlılardan oluşan, her iki asker bir Türk askerini yenemez ise Türklerin bütün isteklerini kabul edelim>… Mr. Cambon, < Türklerin hiçbir kaynakları yoktur derken yanılıyorsunuz. Şayet Türkler kızarlarsa, Yunanlıları İzmir’den denize dökerler>… Aynı toplantıda alınan kararlardan:

1.     İstanbul resmen işgâl edilecek ve bahane olarak Türkiyede’ki azınlıklara kötü davranıldığı ileri sürülecek.
2.     Türklere sulh şarlarını kabul ettirirken, çıkacak ayaklanmalara karşı koymak için İstanbul’daki milliyetçi liderler tevkif edilecek. İstanbul Hükümetine 24 saat süre verip Mustafa Kemal’i ve bütün kuvvetlerini dağıtması istenecek. Aksi halde, Yunanlıların bu işi yapacağı söylenecek.Mr. Churchill, < Biz bir taraftan Mustafa Kemal’e mektup gönderelim diğer taraftan da Yunanlılara fırsat verip Mustafa Kemal’in adamlarını yakalatalım, böylelikle Türklerin prestijini sıfıra indiririz>.
3.     Tarihi ve artistik değeri olan mallar alıp götürülecek.
Lord Curzon: < Türkler için askerlik mesleği tamamen kapanmıştır. Şüphesiz Türkler askerlik yapmak isterlerse başka bir yere gidebilirler.Fransız lejyonu onları kabul edecektir. Maafih İngiltere buna dahi itiraz eder. Çünkü, Türkler diğer düşmanlarımızdan çok farklıdır, başka bir yerde bile askeri eğitim görmeleri iyi değildir.

*Sayfa No: 642-Belge No:71’ 2. Ek. -25.Mart.1920 ( Gelecekteki Ermeni Devletinin kurulması hakkındaki rapor.)
“Ardahan, Batum ve İmer Vadisi verilecektir. Ermenistan’ın, Kürdistan ve Türkiye ile olan sınırlar şöyledir: Karadeniz’de Yanbatı Deresi… Erzurum ilinin batı sınırı, Bitlis suyu.”
 
*Sayfa No:93-Belge No:1/98-18-26. Nisan.1920 (Sanremo Konferansı)
“…Türkiye’nin sınırları: Erzurum Ermenilere verilecektir. Böylece, büyük Ermeni Devleti teorisi yerine gelecektir. İtalyan Nitti, <…Erzurum’da Türkler çoğunlukta olduğu için bir yolunu bulup Türkleri oradan atmalıyız. Erzurum,son zamanlarda milli hareketin merkezi olmuştur.> Mr. Berthelot, < Mustafa Kemal ve kuvvetleri rüşvet verilerek yada başka bir yoldan ortadan,kaldırılabilir.> … Mr. Aharonian, < Mustafa Kemal’in ordusu, sizin sandığınızdan çok daha küçüktür ve başı boş bir ordudur. >
“…Lloyd George, < Eğer, Erzurumsuz Ermenistan olacaksa, bu hiçbirzaman bir Ermenistan olmayacaktır > dedi.”
“… Azınlık gruplarının her türlü hakları korunacaktır. İleride hür Kürdistan kurulması sağlanacak, Güney-Anadolu’da İtalyan, Dicle’nin batısında İngiliz çıkarları korunacaktır. Yunanlıların çıkarı olan bölgeler, Yunanlılara verilecektir. Türkiye’nin herhangi bir yerinde özel çıkarları olan büyük devletler o bölgedeki azınlıkları da idaresi altına alacaktır.”
 
*Sayfa No:324-Belge No:33- 21. Haziran.1920 ( Villa Belle’deki toplantısı)
“… Lloyd George, < Mustafa Kemal’in başarısı Araplara da sıçrayabilir, bu nedenle mutlaka ezilmesi gerekir… Yunanlıların çarpışma yeteneğini büyüttük, Türklerinkini de küçülttük>.”

*Sayfa No:443-Belge No: 47-7. Temmuz.1920 ( Villa Franeuse’deki toplantı)
“…İstanbul Hükümeti yanlı bizim için değil, bütün dünya için tehlikeli olan Türk milli hareketini bastırmakta bize yardımcı olabilir… Savaşın iki yıl uzamasına sebep olan Türklere hiçbir şekilde merhamet edemeyiz… Mr. Venizalos, < İmkânı olsa Türklere silahtan başka bir yol kullanabiliriz fakat Türkler silahtan başka bir şeyden anlamazlar.>”
 
*Sayfa No:553-Belge No:62-11.Temmuz.1920
…Türk Hükümetine verilen cevap: Türk Hükümetinin mesajını dikkatle inceledik. Türkler… savaşa girerek insanlığın kayıplarına ve sefaletine sebep oldular… milyonlarca insanın ölümüne ve milyarlarca sterlin kaybına sebep oldular. Dünyada özgürlüğün yeniden kurulması için Türkiye’nin ödeyeceği bedel çok fazladır… Türklerden başka ırklar devlet haline getirilecektir. İzmir ve Trakya Türklerin elinden alınacak, Amerikan Cumhurbaşkanı(Wilson)nın karar vereceği sınırlar içerinde hür bir Ermenistan kurulacaktır… Türklerin uygar dünyaya bir daha ihanet etmemesi için sıkı tedbirler alınacaktır bu sebeple Türkiye küçük bir devlet haline getirilecektir… Türk halkının emperyalist arzuları silinecektir.
 
Boğazların özerkliği konusuna gelince:
1.     Boğazlardaki bütün askeri tesisler tıkılacak, sahiller ve adalar silahsız hâle getirilecektir.
2.     Silahsızlanma masrafları Türkler yada Yunanlılar tarafından ödenecektir.
3.     Adalarda müttefik kuvvetler haricinde hiçbir asker bulunmayacaktır.
 
Türk Jandarmaları bizim emrimiz altında olacak, Türk borçlarının hepsi Türkler tarafından ödenecektir. Eğer, anlaşmayı imzalamazsanız Avrupa’dan kesin olarak atılacaksınız. İncelemeniz için 10 gün müddet veriyoruz.
 
*Sayfa No:846-Belge No: 98-22-23. Ağustos.1920 ( İngiliz ve İtalyan Başbakanlarının görüşmesi)
“…Llyod George, < Türkler bize ihanet ettiler. Çanakkale’de binlerce insanımız öldü. Şimdi Türklerin ölümüne kim bakar.>”
 
*Sayfa No:589 Belge No:533-11. Nisan.1920( Lord Curzon’dan Mr. Wardrop’a)
“…Ermeni Bogos Nubar Paşa ve Mr. Ahoromiyan’ı azarladım. Türkleri öldürmek için silahların Azerbaycanlılara karşı kullanılmasının aptallığını anlattım.”
 
*Sayfa No:629- Belge No:590- 4. Temmuz.1920 ( Amiral Sir F.de  Robeck’ten Lord Curzon’a)
“… Mr. Khatissian, 25 bin tüfek aldıklarını, ayrıca Ermeni ordusunda 30 bin Rus yapısı tüfeğin ve bir milyon merminin bulunduğunu Yunan ilerlemesi başlayınca Ermenilerin de derhal saldırıya geçeceklerini bildirdi.”
 
*Sayfa No:4- Belge No:6-23.Şubat.1920  (Amiral Sir F.de  Robeck’ten Lord Curzon’a)
“…Anadolu’daki bütün hareketler Mustafa Kemal Paşa tarafından düzenlenen milli hareketin parçaları olarak düzenlenmektedir… Damat Ferit milliyetçi harekete karşı asker göndermek istiyor… Aldığımız kararlara saygı göstermeyen tek halk Türk halkıdır.”
 
*Sayfa No:17,26-Belge No:17,23-9.Mart.1920 (Amiral Sir F.de  Robeck’ten Lord Curzon’a)
“… Türkler Yunan idaresi altına girmezler, özellikle Yunanlıların İzmir’de yaptığı kepazelikten sonra… İngiliz subayları ve bizim adamlarımız Türkleri öldürmekte, Yunanlılarla iş birliği yapıyorlar…. Bizim Türklere gösterdiğimiz şiddet anlaşılır şey değildir… Türkler müthiş savaşçıdır, cephaneleri azdır, hiç ulaştırma araçları yoktur… Türklerle yapılacak sulh anlaşmasında Kürdistan’da Türklerin hiçbir hakları kalmayacaktır. Kürdistan’da durumdan emin olmalıyız, Kürtler bile ne istediklerini bilmiyorlar… Erzurum Türklerin en kuvvetli kalelerinden biridir, çok büyük bir Türk toprağının Ermenilere verilmesine göz yummazlar… İngiliz İmp.lu ğu bir zamanlar Türk İmp.lu  ğunun olan bütün bölgeleri elde etmiştir.”
 
*Sayfa No:43-Belge No:27-18.Mart.1920 ( Amiral Sir F.de  Robeck’ten Lord Curzon’a)
“… Anadolu hareketinin nedeni Yunan işgali ve yaptığı dehşet verici eylemlerdir. Ayrıca büyük Ermenistan ve Pontus Devletlerinin kurulması bu hareketin sebebidir.”
 
*Sayfa No:49-Belge No: 33-26.Mart.1920 (Amiral Sir F.de  Robeck’ten Lord Curzon’a)
“… Kürdistan Türkieden tamamen ayrılıp özerk olmalıdır. Ermenilerle Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz. İstanbul’daki Kürt Klübü başkanı Seyit Abdülkadir ve Paris’teki Kürt delegesi Şerif Paşa emrinizdedir.”
 
*Sayfa No:51-Belge No:36-30.Mart.1920 ( Amiral Sir F.de  Robeck’ten Lord Curzon’a)
“….Başbakandan(Sadrazam) Mustafa Kemal’i kötülüyen ve onları hükümetin emrine karşı gelen asiler olduklarını bildiren ve halkın hükümete bağlı olması gerektiğini anlatan bir yazı aldık.”
 
*Sayfa No:61,62-Belge No:48,50-11-15.Nisan.1920 (Amiral Sir F.de  Robeck’ten Lord Curzon’a)
“… Damat Ferit(Başbakan) 7.Nisan’da bana geldi, milli hareketi bastırmak için her çeşit moral baskıyı kullanacağını söyledi. Milli harekete karşı organize edilen Aznavur, hükümetin elinde ilk silahtır. Aznavur, Bandırmayı işgâl her türlü etti. Hükümet onu Balıkesir valisi tayin etti ve ayrıca İngilizlerden de yardım istedi. Ben, milliyetçileri ezmek için yine hükümete her türlü yardımı yapacağımı söyledim… Hükümet, milliyetçileri lânetleyen bir bildiri yayınladı, milli harekete karşı bir seri fetva ilan etti.”
 
*Sayfa No:108 -Belge No:103-28. Temmuz.1920 (Amiral Sir F.de  Robeck’ten Lord Curzon’a)
“… Damat Ferit bana geldi, < Sulh anlaşmasına göre Kürtler ayrı bir devlet olacaklardır, Kürt liderleri Mustafa Kemal’i sevmez… Siz Mustafa Kemal’den nefret ediyorsunuz çünkü o, sizin yaptığınız anlaşmayı kabul etmiyor. O halde Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı birlikte kullanalım> dedi.”
 
*Sayfa No:113- Belge No:110- 1. Ağustos.1920 ( Amiral F.de  . Robeck’ten Lord Curzon’a)
“… İstanbul’da vaziyet karışık… Şeyhülislam ve Ticaret Bakanı   ve Damat Ferit yerinde kalabilirse bize çok faydalı olabilirler. Fakat, halk çok muhalefet gösterirse, onları tutmanın yararı yoktur.”
 
*Sayfa No: 146 - Belge No:144- 23.Eylül.1920 (Mr. Ryan’ın Anadolu Milli Hareketi hakkındaki notu: )
“… Türkler yapılan sulhu çok sert ve adaletsiz buldular. İstanbul hükümeti son derece zayıf ve iflas etmiş durumdadır. Milliyetçiler de zayıf, Yunanlılar ise zırhlar içinde pırıl pırıl ve hazır… İtalyanlar politik ve ekonomik bakımdan Türkiye’yi emmek istiyorlar. Kürtlerin, Türklerden ayrılmaları çok güç. Böyle olmakla beraber majestenin hükümeti Kürtleri Kemalistlere karşı kullanabilir. Anadolu’yu milliyetçiler karşı cesaretlendirmeliyiz. Halkın milliyetçilerden bıkkın olduğu teorisini yaymalıyız. Ferit Paşa(Başbakan) Anadolu’ya bir grup gönderip kendi halkı kandırmaya çalışacak…”

*Sayfa No:151,154-Belge No:147,150-1-4.Ekim.1920 ( Amiral Sir F.de  Robeck’ten Lord Curzon’a)
“… Damat Ferit(Başbakan) şahsi emniyetinden, Sultan’ın emniyetinden ve kendi adamlarının emniyetinden korkmaktadır. Eğer milliyetçiler Türkiye’de idareyi ele geçirirlerse, kendisinin ve Sultan’ın hayatının himayemiz altında olduğunu söylememe izin verir misiniz?... Ferit söylüyor. Damat Ferit’in istifası halinde O’nun ve Sultan’ın yurt dışına şerefli bir şekilde çıkmasını sağlamalıyız… Sultan tahtını terk ederse, O’na Türkiye’den çıkması için gereken her türlü yardımı yaparım.”
 
*Sayfa No:157-Belge No:152- 5.Ekim.1920 ( Venizelos’tan Llyod George’a)
“… Türk hükümetinin Mustafa Kemal’i ortadan kaldıramayacağına kanaat getirdim… Mustafa Kemal’e karşı tedbir olarak:
 
*Sayfa No:163-Belge No:161- 23. Ekim.1920 (Lord Curzon’dan Lord Derby’e )
“… Damat Ferit istifa etti, şimdi yeni başbakanı ve Sultan’ı elde etmeliyiz.”
 
*Sayfa No:181-Belge No: 179-22.Kasım.1920 ( Sir H.Rumbolt’dan Lord Curzon’a)
“… İzmir’den gelen askeri raporlar iyi değil. Yunanlılar bile askeri disiplinleri olmadığını itiraf ediyorlar. 3. birliğin komutanı Kondylis Salihli’den kömür vagonlarının  altına saklanarak kaçmış, öyle görünüyor ki Yunanlılar tek başlarına bu işi yürütemeyecekler.”
 
*Sayfa No:193-Belge No:186-27.Kasım.1920 (Sir H.Rumbolt’dan Lord Curzon’a
“… Eğer çok şiddetle askeri harekâta geçmezsek milliyetçiler üstünlüğü ele geçirecekler… Biz, kendimizi bolşevizme karşı İslâm’ın koruyucusu gibi göstermeliyiz… Ayrıca, şimdiye kadar Rusları İslâm dünyasının düşmanı zanneden İslâm dünyası yavaş yavaş uyanıp gerçek düşmanlarının İngiltere olduğun anlamaya başladı.”
 
*Sayfa No: 208-Belge No:200- 20.Aralık.1920 ( Lord Hardinge’den Lord Curzon’a)
“… Emir Faysal, Yunanlıların Türklere karşı çarpışmalarını teşvik ediyor.”

Mehmet Akif 100 yıl önce, bize de seslenmiş

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.'
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez...
En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan,
Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! '
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.


Mehmet Akif; 14 Mart 1913

Ayaklarımız da ellerimiz gibi bir duyu organıdır.

Ayaklarımız da ellerimiz gibi bir duyu organıdır.

Ayaklarımızın tabanlarında tüm organlarımıza tekabül eden ve onları aktive eden sinir uçları bulunmaktadır (Bkz: reflexology) En sağlıklı yaşam biçimi yalınayak yürümektir. 

İnsan gelişirken ayak tabanları da birer duyarga gibi çalışır. Taban ve parmaklar yere değdiklerinde aldıkları duyumları beyne iletmeleri sayesinde çevredeki farklılıkları algılayabilir ve ortamın özelliklerini kavrayabiliz. Ve tabii ki daha normal çalışan bir beynimiz olur. 

Zemin ne kadar engebeli ise bedenimiz ve kaslarımız o kadar aktif olur, adeta dans edercesine yürürüz ki bu çok sağlıklıdır. 

F.Hundertwasser "engebeli zeminlerin ayaklar için melodi" olduğunu söyler. Şehirde beton zemin üzerinde ve ayakkabılarının tabanlarına basarak yürüyen insanların beyin gelişimlerinin tamamlanamadığını düşünüyorum. 

Diğer yandan toprağa veya çimenlere yalınayak basmak bedenimizdeki negatif elektrik yükünü yani stresi alır.

Eğer Hasta Olmak İstemiyorsan

• Duygularını anlat.
• Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular; gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.
• Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür. Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız!
• Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir!
• Karar Vermelisin..
• Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.
• İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.
• Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.
• Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.
• Olduğundan Farklı Yaşama.
• Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir.
• Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur.Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.
• Kabullen.
• Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır.
• Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.
• Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.
• Çözümler Bul.
• Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.
• Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat var olan en tatlı şeylerden birisini üretir.
• Biz ne düşünüyorsak oyuz.
• Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.
• Güven.
• Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan, bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.

- Dr. Dráuzio Varella

ABD GUDUMUNDE DIS POLITIKA

Savaş SÜZAL

ABD’nin güdümünde dış politika

Geçenlerde ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, deneyimli diplomat Phil Gordon’un, başkent Washington’da Stratejik Araştırmalar Merkezi’ndeki bir toplantıda sarf ettiği sözleri boyalı basın görmedi. Belki de yalakalıktan görmek istemedi, Türkiye için yürek yakıcı bu sözleri. Gordon, Türk-ABD ilişkilerine yatırım yaptıklarını ve Libya Afganistan ve Arap Baharı gibi konularda yatırımlarının meyvelerini topladıklarını söyledi.
Gordon’un sözleri belki tam tercüme olarak bu değildi ama özeti bu. Aslında Gordon, Avrupa ve Amerika ilişkileri konusunda konuştu. Beni bundan sonraki açıklamaları, daha çok rencide etti. Belki bir Afrika kabilesi için bu tür bir açıklama gurur kaynağı olabilir ama Türkiye gibi asker ve yedi düveli karşısına alarak tümünü yenilgiye uğratmış bir ulus için utanç kaynağı.
Avrasya işlerinden sorumlu bakan yardımcısı konuşmasında Türkiye’nin Suriye konusunda nasıl görev üstlendiğini falan söylüyor. Yani patronlara yaranmak için ekstra çaba gösteriyor arkadaşlar. Ne diyor “İran’a uygulanan ambargoya ve Afganistan’daki ortak çabalarımıza da katkıda bulunuyor Türkler” dedi. Phil Gordon, AKP yetkililerinin kendileri ile ne kadar yakın bir mesaide olduklarını sergilemek için de, Başkan Obama ve Dışişleri Bakanı Clinton’un muhatapları ile sürekli temas halinde olduğunu söyledi.
İşte AKP’nin dış politikalarının açıklaması. Erdoğan ve hükümetinin kayıtsız şartsız Washington’a biat ettiğinin kanıtı. Biz biliyorduk da onu, yalnızca Irak savaşı sırasında bir milyon din kardeşleri Müslüman’ı katleden kişilerle tango yapan ve kendilerini dini bütün Müslüman gören, bizim yüzde 50’ye söylemek gerek.
Bizler Türkiye’nin bağımsızlığını kaybettiğini uzun süredir biliyorduk. Biz biliyorduk da ne hikmetse ülke geleceğini bir torba pirinç ile kömüre satan seçmen neden anlayamadı akıl almıyor. Türkiye’nin ne denli bağımlı olduğunu anlamak için bir bakın yayın organlarına. Mesela ihalelerden pay almak için sahibi tarafından AKP’ye artık yüzde yüz biat etmiş olan NTV haber kurumundan her gün BBC Türkçe Servisi, Türk halkına sesleniyor. Öte yandan Amerika’nın sesi VOA de TGRT denen ve AKP’nin baş destekçisi yayın kurumundan yayında.
Bakın bakalım hangi gelişmiş ülke kendi yayın kurumlarından başka bir ülkenin devlet kontrolündeki yayın kurumlarına yayın saati veriyor. Biri ABD Dışişlerinin öteki İngiliz M16’ın propaganda aracı. Ama yayınlarında sürekli bağımsız radyo olduklarını vurgularlar. Ancak ne yayınlayacakları, nasıl yayınlayacakları ise tepeden talimatla gelir.
Zaten mesela BBC’de çalışmış olanlardan bazılarının Türk siyasetinde ve yaymak istedikleri ideallerin de neler olduğunu görmek açık. Bu çalışanlardan tabut içinde kaçırılanları mı istersiniz, şimdilerde yandaş gazetelerde yönetici olanları mı? Buyurun siz takdir edin.
Bir Amerikalı gazeteci arkadaşım bana Türkiye’deki iktidarı ve yaşanan uygulamaları ilginç şekilde yorumlamıştı. Uluslararası konularda deneyimli arkadaşım, AKP’nin iktidar uygulamalarını Çin’de Mao’nun uyguladığı kültür devrimine benzetti. Hani orta sınıfın kültür üstünlüğünü ortadan kaldırıp, herkesi sıfırlayıp baştan başlatmak için piyano çalanların bile parmaklarını kestirtmişti Mao.
Bizde de AKP iktidarı, Mustafa Kemal devrimleri ile ülkeyi getirdiği uygar anlayıştan uzaklaştırmak için elinden geleni yapıyor ve tüm devrimlerin dibine dinamit atıyor.
Öte yandan hâlâ ülkeyi yöneten kişinin sağlık durumu konusunda net ve kesin bir açıklama yok. Bu da seçmenleri ne kadar adam yerine koyduklarının bir başka kanıtı. Çay içerek, komşu ziyareti yaparak, afyonlayıp duruyorlar. 

MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...