Milli benliğini yitirmiş uluslar, başka milletlerin
avıdır.
Mustafa
Kemal ATATÜRK
Değerli arkadaşlar,
Geçen 3 yıldır sizlere iletmiş olduğum TARTIŞMA KÜLTÜRÜ ve HOŞGÖRÜ başlıklı yazımı yeniden
göndermek zorunda kalıyorum. Çünkü günümüzde yapılan tartışmalar, yine kırıcı
ve üzücü düzeye indi. Güzel ülkemizde daha kaliteli ve daha hoşgörülü ve
de tüm halkımıza örnek olacak tartışmalar bekliyoruz. Umarım yöneticilerimiz ve
danışmanları da bu uyarımızı dikkate alır, yaşanan durumun farkına varırlar.
Geçen hafta AB-D emperyalizmi tarafından
bölünen eski Yugoslavya’ya gittim. Bölünme sonucu ortaya çıkan Makedonya,
Karadağ, Arnavutluk, Hırvatistan ve Bosna Hersek gibi yeni devletleri gezdik. Çok üzücü ve düşündürücü olan, bu ülkelerin insanları eskiden
dost ve kardeş iken birbirlerine düşman olmuşlar. Tito tarafından kurulan
ulusal birlik ve beraberlikleri kalmamış. Şimdi ise ekonomik olarak AB-D
emperyalizminin eline bakar ve onlara muhtaç hale gelmişler.
Güzel ülkemizi de bölmek, ulusal birlik ve
bütünlüğümüzü yıkmak isteyen AB-D emperyalizminin balkanlarda uyguladığı vahşi
ve yıkıcı eserini sizlerin de görmenizi isterim. Hemen
yanımızda oluşturulan bu faciayı unutmayalım ve yüce önderimiz Mustafa Kemal
ATATÜRK’ümüzün kurup, bizlere emanet ettiği güzel ülkemizin ulusal birlik
ve beraberliğini koruyalım.
Sevgi ve saygılarımla (18.06.2013).
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
TARTIŞMA KÜLTÜRÜ ve
HOŞGÖRÜ…!!!
İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en
büyük erdem, hoşgörüdür.
Dale
CARNEGIE
Değerli Arkadaşlar,
Tartışma kültürü, farklı
fikirlerinde var olabileceğine inanan ve kabul eden kişilerin en önemli çağdaş
özelliğidir.
Güzel ülkemizin ulusal bağımsızlığı ve mutlu geleceği için tartışma kültürümüzü
geliştirmemiz gerekirken, ne yazık ki giderek azalıyor. En küçük bir tartışmaya
bile başlayamıyoruz. Hemen kavga çıkıyor ve çatışmalar başlıyor, silahlar
konuşuyor, yok yere canlarımızı kaybediyoruz.
Tüm milletimize örnek olması gereken
kurumlarımızda bile gereken nezaket ve hoşgörü kültürümüzü yerleştiremediğimiz
için tartışmalarımız üzücü, kırıcı ve nefret edici olaylarla sonuçlanıyor.
Tartışmacılar sonra pişman olup, özür diliyorlar ancak olan o sırada mağdur
kişilere oluyor. Yaşanan acı olaylar, halkımız için kötü örnek olarak yıllarca
unutulmuyor.
Neden bu yüzyılda bile kaliteli bir tartışma
yapamıyoruz? Çünkü toplumumuza, küçük yaşlarda
başlayan, sağlıklı bir tartışma kültürünün oluşmasını sağlayacak, karşı
fikirlere saygı duyacak şekilde bir eğitim veremedik. Bu konuları
irdeleyen ve halkımıza örnek olacak şekilde tutum sergileyen yazılı ve görsel
medyamızı oluşturamadık. Çağdaş yazar ve düşünürlerimizin her türlü baskıya
rağmen bizlere sunduğu tartışma ve haber programlarının kaldırılmasına da engel
olamadık.
Örneğin;
- Saygıdeğer Emre Kongar ve Mehmet Barlasın NTV de yıllardır sunduğu “Yorum farkı” isimli tartışma programı kaldırıldı.
- Pazar günleri Star TV de Ruhat Mengi’nin sunduğu “Her açıdan” tartışma programı da kaldırıldı,
- NTV de Can Dündar’ın sunduğu kaliteli haber programı yok artık,
- Star TV satıldı. Yılmaz Özdil’in katkılarıyla hazırlanıp Uğur Dündar tarafından sunulan ve her yıl birçok ödül alan haber programı da yok artık.
Bu programlar, yaşadığımız olaylar ve ulusal
sorunlarımızın çözümleri için uyarı ve öneri paketleri içermekteydi. Gerçektende yöneticilerimiz ve danışmanları tarafından ders
alınacak, görevleri sırasında daha az hata yapmalarını sağlayacak bu programların
devamı herkesin yararına olacaktı. Ne yazık ki kaldırıldılar.
Esasen bazı TV’lerde tartışma
programları var ve devam ediyor. Ancak bunların pek çoğunda yöneticilerimize
yaranmak ve destek vermek uğruna tartışmalara yer veriliyor. Yeni öneri ve
uyarı üretmek yerine, yapılanları sadece savunma ve onaylama peşindeler. Ne
hikmetse birçok tartışma programlarına davet edilen kişiler de hep aynı ve
izlemekten bıktık artık.
Değerli arkadaşlar,
Karşılıklı nezaket kuralları içinde
yapılacak tartışmalar; taraflara, arzu edilen çözüm önerilerini getirir. Ve hem
kendileri kazanır hem de toplumumuz kazanır. Yani eleştiriye izin vermek ve
hoşgörü göstermek, yanlış yapılmasını önler.
Sonuç olarak; kavga
etmeden tartışmak, hakaret etmeden eleştirmek, yapıcı eleştiri üretmek bizleri
daha çağdaş ve medeni toplum yapacaktır. Umarım tüm yöneticilerimiz ve
danışmanları da kendilerine yapılan eleştirilere karşı hoşgörü gösterip,
onlardan yararlanırlar.
Sevgi ve Saygılarımla
(13.12.2011).
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR