CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR
Din Aktörleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Din Aktörleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yakın Geleceğimiz "Türk Milletinin Karanlık Çağı" mı Olacak?? Çünkü, Türk Milleti Şerefsiz Olmak yada Şerefiyle Yaşamak Tercihi İçine İtiliyor...

YAKIN GELECEĞIMIZ "TÜRK MİLLETİ'NİN KARANLIK ÇAĞI" MI OLACAK?? ÇÜNKÜ, TÜRK MİLLETİ ŞEREFSİZ OLMAK YADA ŞEREFİYLE YAŞAMAK TERCİHİ İÇINE İTİLİYOR:





Bugün:


 "Vatan bir bütündür parçalanamaz!" ilkesini öteleyip, "Böl, parçala, yönet yada yut ! " politikasını benimseyenlerin tehdidi altındadır Türk Milleti…!



Ey Yüksek Türk, 
Bir düşün:

MİLLİ EGEMENLİK ERDEMDİR…  MADDİ ve MANEVİ IŞIKTIR,   İLERİ EVRİM ve TEKAMÜL ARACIDIR.

PARLAMENTER REJİMİMİZ İSE, nicedir OTOKRAT ve / veya OTOKRATLARIN (*) iradeleri ALTINDA.  

PARLAMENTER REJİMİMİZ bugün yani 21. YY'da daha çok GERİLEMEYE, GERİYE DÖNÜŞE HİZMET ETMEKTEDİR. 

EY YÜKSEK TÜRK
Yukarıdaki bu durum malumunuzdur ve tüm ilerici dünyanın da malumudur!

EY YÜKSEK TÜRK
Yakın Geleceğimiz "Türk Milleti'nin Karanlık Çağı" mı Olacak??…

Not:
(*) "oto" kendi, kendiliginden demek ve "krasi" de hükmetmek, iktidar demek. 
Otokraside yönetimi elinde bulunduran kisi veya kisiler o kadar güçlüler ki, kanunlari bile istedikleri gibi degistirebilirler.
.

Sensin faşist!

Sensin faşist!
Ocak 14, 2016
İsrail’de, Rusya’dan gelen Yahudiler üzerine yapılan araştırmada şu gerçek açığa çıktı.
Rus Yahudiler, Avrupa’dan gelen Yahudilerin ruh haline sahip değildi. Rusya’dan gelenler soykırım sendromundan etkilenip, aşağılık duygusu yaşamaksızın hayatlarına devam ediyordu.
Bu tutumlarını şöyle açıklıyorlardı:
"Biz Hitler’e karşı savaştık ve onu yendik!"
Sadece İsrail’deki Rus Yahudiler için geçerli ruh hali değil bu.
Sovyetler Birliği’nin Hitler’i yenmesi bugün Rusya’nın hâlâ büyük gurur kaynağı.
II. Dünya Savaşı dünyada tek kahraman lider çıkardı; Stalin!
Başta CIA olmak üzere Batılı istihbarat teşkilatları, sosyalizmin sembolü haline gelen Stalin’i gözden düşürmek için tarihte görülmemiş bir psikolojik harp başlattı. Başardılar; Batı’da Stalin cani bir diktatöre dönüştü!
Fakat…
Rusların kalplerindeki Stalin sevgisini yok edemediler.
Geçen ay…
Stalin’in doğum günü olan 21 Aralık’ta, Moskova’ya üç saat uzaklıktaki Kroşevo girişine koca bir Stalin heykeli diktiler. Ayrıca burada bir de Stalin Müzesi açtılar.
Eee hani heykelleri yıkılıyordu?
Nereden çıkmıştı bu Stalin heykeli ve müzesi?
İkinci Dünya Savaşı’nın zor günleri…
Hitler, Barbarossa Harekâtı’yla Sovyetler Birliği topraklarına girdi. Alman Ordusu Moskova önlerine kadar geldi.
Stalin 1943 yılında Kroşevo’ya geldi; sabaha kadar generalleriyle savaş stratejisi üzerine toplantı yaptı. Ve…
Burada alınan askeri kararlar sonrasında Nazilerin felaketi başladı. Savaşın Hitler aleyhine dönmesinin temel noktalarından biri, bu kasabada çizilen Sovyet savaş planıydı…
Heykelin yapılmasının ve Stalin müzesinin açılma nedeni buydu; Ruslar tarihleriyle gurur duyuyordu! Çünkü…
Biliyorlar ki; geçmişine taş atanın, geleceğine gülle atarlar!
Bu girişi yapmamın kuşkusuz bir nedeni var…
Meclis’in zaferi
Türkiye’nin insan kalitesi sorunu var.
Milletvekili olup rozet takmakla kişinin değeri yükselmiyor.
İnsanın sözünde ölçü olur; ölçüsüzlük bayağılıktır.
Bu bayağılık ne yazık ki ülkemizde örgütlü. Ve bu partinin bağnaz bir milletvekili önceki gün şöyle dedi:
"İsmet İnönü faşisttir!"
Nefretleri gözlerini köreltti; kişiliklerini yok etti.
Bu sözü ettiği gün, ulusal Kurtuluş Savaşı’nın makus talihini değiştiren İnönü Zaferi’nin yıldönümüydü!
Bu yüreği kara milletvekili, Korgeneral Anastasios Papoulos adını hiç duydu mu? Sanmam…
Yunan Komutan Papoulos 18 bin askeriyle Eskişehir’e taarruza kalkıştığında, Albay İsmet Bey’in emrinde 6 bin Mehmetçik vardı.
Papoulos’un 150 ağır makineli silahı ve 50 topu varken; Türk Ordusu’nun 47 ağır makineli silahı ve 28 topu bulunuyordu.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen…
Tarih: 11 Ocak 1921.
Mustafa Kemal’in liderliğinde kurulan düzenli ordu Batı Cephesi’ndeki ilk başarısını kazandı; İsmet Bey Yunan saldırılarını durdurdu.
Bu zafer, Büyük Millet Meclisi’nin moralini yükseltti. Devlet mekanizması işlemeye başladı; örneğin, askere alma işlemleri düzen içine girdi; vergiler toplanmaya başlandı vs.
Bu zafer, yeni Türk devletinin dıştaki itibarını arttırdı. Bunun sonucunda; Sovyetler Birliği ile Moskova Antlaşması imzalandı. İtilaf Devletleri, yeni durumu görüşmek üzere Londra Konferansı’nı düzenledi ve Büyük Millet Meclisi’ni konferansa davet etti.
Ve bu zafer coşkusuyla İstiklâl Marşı yazıldı…
Demek…
Böylesine bir zafer yıldönümünde "İnönü’ye faşist" diyeceksiniz öyle mi?
Ayıptır…
İdam edildi
"Korgeneral Anastasios Papoulos kimdir" sorusunu unutmadım…
Yazacağım…
Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası Yunanistan’daki siyasal gelişmeler hakkında Türklerin pek ilgisi ve bilgisi yoktur.
Başbakan Venizelos Birinci Dünya Savaşı’na girme konusunda isteksiz olsa da İngilizler ile işbirliği yaptı.
Kral Konstantin buna karşı çıktı. Çünkü eşi Kraliçe Sofia Alman İmparatoru II. Wilhelm’in kız kardeşiydi.
Yunan dış politikasındaki bu bölünme savaş sonrasına kadar devam etti. Uzatmayayım.
General Anastasios Papoulos, Yunan Kralı Konstantin’in yakın çevresindendi. Kostantin tarafından Anadolu’daki Yunan kuvvetlerinin komutanlığına tayin edildi.
Ancak…
Önce İsmet Bey’e, sonra Mustafa Kemal’e yenildi.
19 Mayıs 1922’de Atina’ya çağrıldı; emekli edildi.
Ve…
Tarih: 24 Nisan 1935.
Askeri darbe yapma girişimi başarısızlıkla sonuçlanan Anastasios Papoulas idam edildi!
Papoulas’ı yenen Atatürk; halifelik ve padişahlık tekliflerini elinin tersiyle itip cumhuriyeti kurdu.
Papoulas’ı yenen İnönü; ölene kadar "milli şef" kalabilecek iken, ülkesini çok partili siyasal rejime geçirdi ve kaybettiği seçimin ardından iktidarı sessizce bıraktı.
Şimdi…
Diyorlar ki, "İnönü faşisttir."
Bir kez olsun, dönüp bir aynaya bakın!..
Stalin’in bir lafı var:
"Mezarıma istediğiniz kadar çöp dökebilirsiniz; zamanın rüzgarları onu savurur götürür!"
Bugün… Rusya, Hitler’i yenmiş Stalin’in heykelini dikiyor, müzesini açıyor.
Bugün… Türkiye’de AKP’liler, cumhuriyet ve demokrasi kurucularına "diktatör" diyor!
Kompleksleri vardır; Türkiye tarihi boyunca tek bir başarıları yoktur. Bugüne kadar yapabildikleri/üretebildikleri içi boş lakırdıdan ibarettir.
Bir de döneklikleri meşhurdur!
Evet…
Türkiye’de insan kalitesi sorunu vardır…

Soner YALÇIN : 
------------
“Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile…
Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir.”
Mehmet Akif

..

Rum okulu, kilise, Ruhban okulu açılması üzerine - Ümit Yalım


Yunanistan Türk okullarını kapatırken Türkiye'nin Rum
Okulu açması,

Rumlar camileri kapatırken Türkiye'nin Kiliseleri açması,

üstüne de  Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması
tartışmaları karşısında, Araştırmacı Ümit
Yalım  diyor ki FENER RUM PATRİKHANESİ AYNOROZ'A
TAŞINMALIDIR!

İşte yazısı:
Patrik Bartholomeos, geçtiğimiz  günlerde bir gazete muhabiri
ile yaptığı söyleşide, Ruhban Okulunu kastederek "Okulumuz
nerede" diye sitemde  bulunmuş. Gazete, haberi iki gün arka
arkaya manşetten verdi.

Öncelikle, Patrikhane'nin Birinci Dünya Harbi
sırasında, Osmanlı İmparatorluğu'nun düşmanları
ile işbirliği yaptığını,

İstiklal Savaşı  sırasında da Patrik Melitios'un

İstanbul'a kan kusturduğunu hatırlatalım ve
gerçeklerin ortaya çıkması için, Patrik'e konu ile
ilgili sorular soralım.

Soru 1:

Patrik, Ruhban Okulu'nun 1844-1971 yılları  arasında
faaliyet gösterdiğini ve 1971'de anormal bir siyasi durum
varken Ankara'da  kapatıldığını iddia ediyor . Peki Ruhban
Okulu'nu kim kapattı ?

Patrikhane'nin destek ve yönetimindeki Ruhban Okulu  1844
yılında açılmış,

1950 yılına kadar orta dereceli okul hüviyetinde hizmet
vermiştir.

1950 yılından itibaren okulun lise kısmına bir yıl ilave
ile "Yüksek Teoloji Bölümü"  kurulmuştur.

Anayasa Mahkemesi, 1971 yılında Türkiye'deki tüm
özel okulların kapatılması kararını vermiştir.
Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine  hemen 1472 sayılı
intibak yasası çıkarılmıştır.

Bu yasaya göre gerekli koşulları  yerine getiren Özel
Yüksek Okullar kısa zamanda üniversite bünyesi içinde yer
almışlardır.

Bakanlık, Teoloji Bölümü için yapılacak işlem
içinde, o tarihte kuruluşunda İlahiyat Fakültesi bulunan tek
üniversite konumundaki Ankara  Üniversitesi'nden karar
istemiştir.

Üniversite Senatosu, Teoloji Bölümü'nün liseye
dayalı dört yıllık bir yüksekokul olduğunu teyit
etmiş ve Lozan Barış Andlaşması Md. 40'ın  "eşit
haklardan yararlanma" hükmüne dayanarak bu okulun da
üniversiteye bağlanmasına  karar vermiştir.

Ancak Teoloji bölümü üniversiteye bağlanma kararına
karşı çıkarak bu  kararı benimsememiş ve okulu
kapatmıştır.

Görüldüğü gibi Ruhban Okulu'nu kapatan Anayasa  Mahkemesi
veya Bakanlık değil, Üniversite Senatosu kararını
benimsemeyen  Patrikhane'dir.

Ortodoksluğun kalesi olan Yunanistan'da dahi tüm  dini
okulların Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı'na bağlı
bulunmasına ve kiliseye bağlı  dini okul bulunmamasına
rağmen Patrikhane okulun, Heybeliada Ruhban Okulu'nda ve devlet
denetiminde olmaksızın açılması için özel bir çaba
sarf etmektedir.

Ruhban Okulu bizzat Patrikhane tarafından  kapatılmasına
rağmen Patrik hangi gerekçe ile sitem ediyor ?

Patrik, "din özgürlüğümüz nerede, eğitim
özgürlüğümüz nerede" diye soru soruyor.

Halbuki, İstanbul'da yaşayan yaklaşık 3 bin Rum
vatandaşımız  kiliselerde ibadetlerini rahatlıkla yapmakta, Rum
okullarında eğitimlerini  sürdürmektedir.

Soru 2:

Batı Trakya, Rodos ve İstanköy Adası'nda  yaşayan
Türk soydaşlarımızın din özgürlüğü nerede,
eğitim özgürlüğü nerede ? Bu bölgelerde  İslam Dinine
yapılan saygısızlığı, Patrik neden görmezden geliyor ?

Kuzey Yunanistan ( Güney Makedonya, Selanik,  Kavala, Batı Trakya
), Girit ve onikiada bölgesi ruhani bakımdan Patrikhane'ye
bağlı olup  Patrik Bartholomeos'un dini otorite alanı
içindedir. Bu bölgelerde görev yapan Metropolitler  Patrik
Bartholomeos'a bağlıdır.

Patrik Bartholomeos'un dini otorite alanında olan
Kavala'daki Pargalı İbrahim Paşa isimli Türk Camisi, Aya
Nikola Kilisesi olmuş.

Batı  Trakya'da yaşayan 150 bin Türk ve Müslüman
soydaşımıza dini hakları ve eğitim  hakkı verilmiyor.

Seçilmiş Müftü yerine Yunan  Hükümeti'nin
atadığı Müftü görev yapıyor. Okullardan "Türk"
ismi kaldırılmış. Batı Trakya'da İmam Hatip  Okulu da
yok, İlahiyat Fakültesi de yok.

Yaklaşık 4 bin Türk soydaşımızın yaşadığı
Rodos'ta  Türk okulu yok.

Mevcut 27 camiden sadece biri, İbrahim Paşa Camisi ibadete
açık,

o da bayram  ve Cuma namazları ile sınırlı. Cami
Müezzini'nin minareden ezan okumasına müsaade  edilmemekte,
müezzin ezanı ancak cami avlusundan okuyabilmektedir.

Ayrıca Rodos limanının  hemen yakınında surlar içinde
bulunan Türk camisi, Yunanlılar tarafından AB fonları
kullanılarak AVM ve meyhaneye dönüştürülmüş.

İstanköy'deki Türk Defterdar Camisi Alışveriş
Merkezi yapılmış ve soydaşlarımızın ibadetine
kapatılmış.

Yaklaşık 2 bin Türk soydaşımızın  yaşadığı
İstanköy'de soydaşlarımızın ibadet

edebilecekleri tek bir cami yok, din özgürlükleri  yok, Türk
okulu hiç yok.

Buna karşılık adadaki Rum kiliseleri ticari maksatla
kullanılmıyor ve Yunanlıların ibadetine açık.

Gökçeada'da Rum Okulu'nun açılmasına izin
verilirken,

Rodos ve İstanköy Adası'nda bulunan 7 Türk okulu neden
kapatıldı ?

Soru 3:

Patrik, Sen Sinod Meclisi'ne neden altı  yabancı metropolit
atadı,

Lozan Barış Andlaşması'nın 40 ncı maddesindeki
"eşit haklar" ve  45 nci maddesindeki "mütekabiliyet
(karşılıklılık) " ilkesini neden ihlal etti  ?

Patrik Bartholomeos, Patrikhane Meclisi olan Sen  Sinod'a, Türk
vatandaşı olma zorunluluğuna rağmen, Cumhuriyet tarihinde ilk
kez altı yabancı  metropolitin atanmasını
sağlamıştır.

Bunlar ABD, İngiltere ve Girit Başpiskoposları ile  Rodos,
Finlandiya ve Yeni Zelenda Metropolitleridir. Bunlardan ikisi Yunanistan
vatandaşıdır.

Patrikhane bu altı papazdan ikisini İznik ve Bursa  Metropoliti
olarak atamıştır. Oysa Lozan Andlaşması ile İstanbul
dışında tüm Rumlar  mübadeleye tabi tutulmuşlar ve tüm
dini örgütleri lağvedilmişti.

Bu ödün ile Lozan Andlaşmasına  aykırı olarak, hem de
uluslararası planda,

Patrikhane'nin Türkiye içinde Metropolitlerinin  olduğu
kabul edilmiştir.

Böylece Lozan'a aykırı bir şekilde Rum göçmen
ailelerinin geri  getirilmesinin yolu açılmıştır.

Bursa'da "olmayan Rum cemaati" için atanan  Metropolit
Elpidophoros Lambriniadis'in, Bizans dönemi Bursa haritası ile
Yunanca ve İngilizce  broşür bastırması,
Megalo-İdea'nın ayak sesleridir.

Patrikhaneye 6 yabancı Metropolit atanırken, Rodos  Adası'nda
1972 yılından beri, tam 41 yıldır Müftü yok. Lozan
Andlaşması'nın 40 ncı  maddesindeki "eşit
haklar" ve 45 nci maddesindeki "mütekabiliyet" ilkesi
neden  uygulanmıyor ?

Soru 4:

Patrik ve Patrikhane'nin, Türk adalarının  Yunanistan
tarafından işgal edilmesi

faaliyetlerinin içinde yer alması ne anlama  geliyor, Patrikhane
neden siyasi faaliyetler ile uğraşıyor ?

Patrikhane'nin internet sitesine girince ilginç bir  durumla
karşılaşıyoruz.

Site İngilizce ve Yunanca, Türkçe yok!..

Ayrıca Bartholomeos  internet sitesinde ekümenik olduğunu
çoktan ilan etmiş.

Ancak ilginç bir ayrıntı daha var.

Sitede, Batnoz  Adası ( Patmos ) Patrikliği'nin; Eşek
Adası ( Agathonision ) ve Nergizçik Adası ( Arkioi  ) ile
birlikte etrafındaki küçük adaların da doğrudan Ekümenik
Patrikliğin yetkisi / yönetimi  altında olduğu
belirtilmiş.

Ayrıca,

Patrikhane'nin dini otorite alanı içinde olan Eşek  ve
Nergizçik Adalarındaki kiliselerin telefon numaraları da
verilmiş. Bu bilgiler, Patrikhane'nin işgalin içinde
olduğunu  açıkça göstermektedir.

Yunanistan'ın Türk adalarını işgal etmesi
Megalo-İdea'nın bir  uygulaması olup siyasi bir olaydır.

Patrikhane'nin siyasi bir olayın içinde olması
Lozan'da varılan mutabakata aykırıdır.

Rıza Nur Bey'in Lozan Konferansı'nda, Patrikliğin her
zaman siyasal çabalar göstereceği tezi doğrulanmıştır.

Tarih bir kez daha tekerrür etmiş  ve Patrikhane'nin gerçek
yüzü ortaya çıkmıştır.

Patrikhane, Lozan Mutabakatına göre, İstanbul'da  ikamet
etme hakkını hukuken kaybetmiştir.

Patrikhane, en kısa zamanda ait olduğu yere,  Aynoroz'a
taşınmalıdır.

Bu bağlamda Ruhban Okulu'nun da yeniden açılması
mümkün  değildir.

Ümit YALIM

.


MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...