Atatürk'ün Masum Din Adamlarını Astırdığı Söylentilerine Yanıt Olan Bu Yazıyı Okumalısınız!
Atatürk'ün masum din adamlarını astırdığı söylentilerine ısrarla inananlara yanıt niteliğinde bir önsöz ile konuya CON SINOV @lordsinov 12 May 2017 tarihli floodundan
alınan yazıyla girişi yapalım :
"Atatürk ve annesine atılan iftiraların dışında, bir de Atatürk'ün binlerce hocayı astırdığı, dine karşı mücadele ettiği söylenir.
Sözde hoca geçinen takımın savaş sırasında halkı nasıl kandırdığını, düşmanla iş birliği yaptığını çok iyi görmüştür.
Şimdi bir an durun ve düşünün: 15 Temmuz'da bir takım hocalar çıkıp "Fethullah hocaya karşı sokağa inmek din düşmanlığıdır" dese?
15 Temmuz gecesi bazı hocalar Tanklara karşı durmak, dine karşı durmak gibidir, darbeye direnenlerin katli vaciptir diye fetva verseler?
Bir takım hocalar 15 Temmuz gecesi çıkıp, darbeye destek vermek İslami görevdir diye açıklamalar yapsa ne hissedilir? İnanacak mıydık?
Böyle bir durum yaşansa, darbe bastırılınca, bu hocaların okulları, şirketleri kapatılmaz mıydı? Bu hocalar hapsedilmez miydi?
Bugün Gülen'in idamını isteyenler, geçmişte Mustafa Kemal'in İngilizlerle iş birliği yapan bu sözde hocaları idam etmesine neden karşı?
Mustafa Kemal savaş bitince halkı kandıran, halkı sömüren bu üfürükçü, falcı, büyücü ve şeyh geçinenleri bitirmek için harekete geçti.
Bu sözde hoca geçinenler, askerden muaf tutuluyordu. Önce bu muafiyet kaldırıldı. Bu kimselerin kendi okulları vardı. Hepsi kapatıldı. "
Yazımızı A.Nedim Çakmak’ın "İŞGAL GÜNLERİNDE İŞBİRLİKÇİLER - HÜSNÜYADİS HORTLADI" isimli kitabından alıntıyla sonlandırmak istiyoruz:
Mayıs 1919 !
"Gece karanlığında 37 atlı, atlarının ayaklarına, ses olmasın diye sardıkları keçelerle, gizlice ve sessizce karanlığa karışarak gözden kayboldular.
Ali Osman efe ve Parti pehlivan namlı iki yiğit, Manisa cezaevinden kaçırdığı mahkumlarla beraber oluşturdukları bir akıncı mufrezesiyle, Yunan ordusunun yaklaşmakta olduğu Menemen Boğazı’na gitmektedirler. Emir, Balkan savaşlarının eski komutani Ali Çetinkaya’dandır.
Akıncılar Yund dağını aşarak, Kocadere’yi geçip Osmancalı köyünde mola verirler. Menemen Boğazı önlerinde yükselen Dumanlı dağlarının hemen ardındadır. Akıncıların hiç bir azığı yoktur. Osmancalı köylüleri sadece ekmek verebilirler. Destek alabilmek için çevrede bulunan Ortaköy, Avdal ve Bozalan köylerini dolaşırlar.
Köylülere Yunan ordusunun yaptığı mezalimler anlatılır fakat köylü çok soğuk ve ilgisizdir. Destek vermezler.
Köylülere "neden yardım etmedikleri" sorulduğunda bir köylü şöyle der;
“İyi emme, biz bir şey yapamayız. Sümbüller köyünde Şeyhimiz var. Onunla görüşmeniz
gerekir.” Akıncılar yola koyulur ve Sümbüller köyüne vararak şeyhle görüşmek istediklerini söylerler.
Halk da köy meydanına toplanır. Şeyh de yeşil sarıklı, cübbeli, saç, sakal birbirine karışmış gelir.
Parti Pehlivan söze başlar:
“İzmir’i, Menemen’i Yunan vurdu, ezan sustu. Mala, cana, ırza
tecavüz ediyorlar. Buralara da geldiklerinde aynı şeyi yapacaklar. Direnişe destek verin!"
Köylü suskun kalır, Şeyh ise alaycı bakışla, "hoşgeldiniz, aç mısınız, tok musunuz"
demeden;
“Ben Yund dağına kadar bu köylerin tarikat şeyhiyim, bizim tarikatımız Yunan’a tek bir
kurşun atmayacak. Mehdi gelmeden de caiz değildir” dediğinde, Milisler sert tepki veriler,
silaha davrananlar olur. Arap Osman efe bağırır:
“Bunlarla başlayalım, gavurla anlaşmış gibiler.”
Parti Pehlivan milisleri durdurur. Şeyh' e sorar:
“Sizin tarikatınız Gavur tarikatı mıdır ki, gavura kurşun atmaz! Ne biçim laf edersiniz?"
Akıncı milisler, Şeyhe ve onun izinden giderek Yunan ordusuna karşı destek vermeyen,
kurşun atmayanlara lanet okuyarak köyden ayrılırlar. 21 Mayıs 1919 da Dumanlı dağlarını aşarak Menemen düzüne ulaşırlar…Yunan’lılarla çatışırlar.
İşgalci Yunan’a kurşun attırmayan Yund dağı çevresindeki köylerin şeyhi kimdir bilir misiniz?
Yunan’a kurşun atmayıp da, Yunan’a direnmeyen ve direnmeyi de önleyen, kendi Devletine baş kaldıran; Giritli, Nakşibendi tarikatından, Menemen’de Kubilay’ı vurup sonra da başını kesen derviş Mehmet namlı haindir...
İngiltere ve Yunanistan’ın da adının karıştığı, Yunanistan’da Lavrion kampında 15 haziran 1930 da tezgahlanmış olan bu kalkışmanın planlayıcıları içinde Girit’li Manisa mutasarrıfı hain Hüsnüyadis, Nakşibendi Said Molla (İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı, Kıbrıs’tan Yunanistan’a geçti), Şeyh Sükuti ve Giritli nakşibendi Derviş Mehmet, Erbilli Şeyh Esat, Giritli Sütçü Mehmet, Giritli Şamdan Mehmet, Giritli İsmail, Giritli Alioğlu Hasan, Yahudi Jozef ve diğerleri vardır.
Kalkışmayı planlayan ve uygulayanların bir çoğunun Giritli olmasi ve Nakşibendi tarikatından olmaları size bir sey ifade ediyor mu? Yunan’a direnmek icin yola koyulmus olan 37 akıncıdan ekmeği, katığı, atı, silâhı ve desteği esirgemiş olan köylü, Menemen’i “DİN ELDEN GİDİYOR” diye basacak olan bu vatan hainine destekte kusur etmemişlerdir.
Yunan askerine kurşun atmayan bu hainler, kendi ordularının subayının başını kesmekten
kaçınmamışlardır.
Sanmayınız ki 9 Eylül’de düşman denize döküldüğünde gitti, yok oldu! Giderlerken, yerlerine papaz Hristosmos yerine Derviş namlı Mehmet’i ve adamlarını vekil bıraktılar…
Onlar da bugünlere torunlarını bıraktılar …
Bunlar gavur ruhunu emanet almış ve taşımaktadır."
Atatürk'ün masum din adamlarını astırdığı söylentilerine ısrarla inananlara yanıt niteliğinde bir önsöz ile konuya CON SINOV @lordsinov 12 May 2017 tarihli floodundan
alınan yazıyla girişi yapalım :
"Atatürk ve annesine atılan iftiraların dışında, bir de Atatürk'ün binlerce hocayı astırdığı, dine karşı mücadele ettiği söylenir.
Sözde hoca geçinen takımın savaş sırasında halkı nasıl kandırdığını, düşmanla iş birliği yaptığını çok iyi görmüştür.
Şimdi bir an durun ve düşünün: 15 Temmuz'da bir takım hocalar çıkıp "Fethullah hocaya karşı sokağa inmek din düşmanlığıdır" dese?
15 Temmuz gecesi bazı hocalar Tanklara karşı durmak, dine karşı durmak gibidir, darbeye direnenlerin katli vaciptir diye fetva verseler?
Bir takım hocalar 15 Temmuz gecesi çıkıp, darbeye destek vermek İslami görevdir diye açıklamalar yapsa ne hissedilir? İnanacak mıydık?
Böyle bir durum yaşansa, darbe bastırılınca, bu hocaların okulları, şirketleri kapatılmaz mıydı? Bu hocalar hapsedilmez miydi?
Bugün Gülen'in idamını isteyenler, geçmişte Mustafa Kemal'in İngilizlerle iş birliği yapan bu sözde hocaları idam etmesine neden karşı?
Mustafa Kemal savaş bitince halkı kandıran, halkı sömüren bu üfürükçü, falcı, büyücü ve şeyh geçinenleri bitirmek için harekete geçti.
Bu sözde hoca geçinenler, askerden muaf tutuluyordu. Önce bu muafiyet kaldırıldı. Bu kimselerin kendi okulları vardı. Hepsi kapatıldı. "
"Atatürk hocaları astı" diye servis edilen fotoğrafların aslı nedir?!
Yazımızı A.Nedim Çakmak’ın "İŞGAL GÜNLERİNDE İŞBİRLİKÇİLER - HÜSNÜYADİS HORTLADI" isimli kitabından alıntıyla sonlandırmak istiyoruz:
Mayıs 1919 !
"Gece karanlığında 37 atlı, atlarının ayaklarına, ses olmasın diye sardıkları keçelerle, gizlice ve sessizce karanlığa karışarak gözden kayboldular.
Ali Osman efe ve Parti pehlivan namlı iki yiğit, Manisa cezaevinden kaçırdığı mahkumlarla beraber oluşturdukları bir akıncı mufrezesiyle, Yunan ordusunun yaklaşmakta olduğu Menemen Boğazı’na gitmektedirler. Emir, Balkan savaşlarının eski komutani Ali Çetinkaya’dandır.
Akıncılar Yund dağını aşarak, Kocadere’yi geçip Osmancalı köyünde mola verirler. Menemen Boğazı önlerinde yükselen Dumanlı dağlarının hemen ardındadır. Akıncıların hiç bir azığı yoktur. Osmancalı köylüleri sadece ekmek verebilirler. Destek alabilmek için çevrede bulunan Ortaköy, Avdal ve Bozalan köylerini dolaşırlar.
Köylülere Yunan ordusunun yaptığı mezalimler anlatılır fakat köylü çok soğuk ve ilgisizdir. Destek vermezler.
Köylülere "neden yardım etmedikleri" sorulduğunda bir köylü şöyle der;
“İyi emme, biz bir şey yapamayız. Sümbüller köyünde Şeyhimiz var. Onunla görüşmeniz
gerekir.” Akıncılar yola koyulur ve Sümbüller köyüne vararak şeyhle görüşmek istediklerini söylerler.
Halk da köy meydanına toplanır. Şeyh de yeşil sarıklı, cübbeli, saç, sakal birbirine karışmış gelir.
Parti Pehlivan söze başlar:
“İzmir’i, Menemen’i Yunan vurdu, ezan sustu. Mala, cana, ırza
tecavüz ediyorlar. Buralara da geldiklerinde aynı şeyi yapacaklar. Direnişe destek verin!"
Köylü suskun kalır, Şeyh ise alaycı bakışla, "hoşgeldiniz, aç mısınız, tok musunuz"
demeden;
“Ben Yund dağına kadar bu köylerin tarikat şeyhiyim, bizim tarikatımız Yunan’a tek bir
kurşun atmayacak. Mehdi gelmeden de caiz değildir” dediğinde, Milisler sert tepki veriler,
silaha davrananlar olur. Arap Osman efe bağırır:
“Bunlarla başlayalım, gavurla anlaşmış gibiler.”
Parti Pehlivan milisleri durdurur. Şeyh' e sorar:
“Sizin tarikatınız Gavur tarikatı mıdır ki, gavura kurşun atmaz! Ne biçim laf edersiniz?"
Akıncı milisler, Şeyhe ve onun izinden giderek Yunan ordusuna karşı destek vermeyen,
kurşun atmayanlara lanet okuyarak köyden ayrılırlar. 21 Mayıs 1919 da Dumanlı dağlarını aşarak Menemen düzüne ulaşırlar…Yunan’lılarla çatışırlar.
İşgalci Yunan’a kurşun attırmayan Yund dağı çevresindeki köylerin şeyhi kimdir bilir misiniz?
Yunan’a kurşun atmayıp da, Yunan’a direnmeyen ve direnmeyi de önleyen, kendi Devletine baş kaldıran; Giritli, Nakşibendi tarikatından, Menemen’de Kubilay’ı vurup sonra da başını kesen derviş Mehmet namlı haindir...
İngiltere ve Yunanistan’ın da adının karıştığı, Yunanistan’da Lavrion kampında 15 haziran 1930 da tezgahlanmış olan bu kalkışmanın planlayıcıları içinde Girit’li Manisa mutasarrıfı hain Hüsnüyadis, Nakşibendi Said Molla (İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı, Kıbrıs’tan Yunanistan’a geçti), Şeyh Sükuti ve Giritli nakşibendi Derviş Mehmet, Erbilli Şeyh Esat, Giritli Sütçü Mehmet, Giritli Şamdan Mehmet, Giritli İsmail, Giritli Alioğlu Hasan, Yahudi Jozef ve diğerleri vardır.
Kalkışmayı planlayan ve uygulayanların bir çoğunun Giritli olmasi ve Nakşibendi tarikatından olmaları size bir sey ifade ediyor mu? Yunan’a direnmek icin yola koyulmus olan 37 akıncıdan ekmeği, katığı, atı, silâhı ve desteği esirgemiş olan köylü, Menemen’i “DİN ELDEN GİDİYOR” diye basacak olan bu vatan hainine destekte kusur etmemişlerdir.
Yunan askerine kurşun atmayan bu hainler, kendi ordularının subayının başını kesmekten
kaçınmamışlardır.
Sanmayınız ki 9 Eylül’de düşman denize döküldüğünde gitti, yok oldu! Giderlerken, yerlerine papaz Hristosmos yerine Derviş namlı Mehmet’i ve adamlarını vekil bıraktılar…
Onlar da bugünlere torunlarını bıraktılar …
Bunlar gavur ruhunu emanet almış ve taşımaktadır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder