Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız. -Mustafa Kemal Atatürk
"Üç bin altı yüz öncesinden size bir mektup var" deseler, tepkiniz ne olurdu?
TURKLER GALAKTİK UYGARLİKLARDAN GELİYOR
Avienus bu yıldızı deniz mavisi olarak ifade ederler. Japon dilinde de mavi yıldız olarak geçmektedir.
Doğal Olaylar
DEVRE SONUNA ÖZGÜ OLAYLAR
DEVRE SONUNA ÖZGÜ OLAYLAR
İçinde bulunduğumuz hidrojen âleminin sayısız uzaysal objelerinden bir olan dünyanın kendi gelişiminin yanı sıra, üzerinde ve içinde yaşayan(gelişmeye çalışan) varlıkların da gelişimleri ve bu gelişim yolculuğunda belli devreleri tamamlayarak değişime uğramaları söz konusudur. Bu gelişim de genel anlamda devreseldir, devreden devreye geçerek gelişir varlıklar. Hem yerkürenin gelişimini, hem de onun üzerinde ve içinde yaşayan canlıları görüp gözeten, yöneten/yönlendiren ruhsal plan RİM de vazifesinin başındadır. Genel ruhçuluk bilgilerimize göre RİM, (Aslî İlke'nin gereklerine ve İlâhî İrade Yasaları'na göre) söz konusu; görüp, gözetme, yönetip/yönlendirme vazifesi kapsamında, devre sonunda hızlanmış ve şiddetlenmiş olan doğal ve toplumsal olaylardan, varlıkların(yerküre ve onun üzerinde/içinde yaşayan canlıların) gelişimlerini hızlandırmak için yararlanır çünkü bir devre(siklus) kapanmak ve yenisi başlamak üzeredir.(*
Olayların bir kısmı, yerkürenin(Toprak Ana Gaia) kendi değişimiyle ilgili(ve maddenin fıtratında olan) olgular olduğu gibi, bir kısmı da (genel Sebep-Sonuç Yasası’na göre)toplumların kendi karmik birikimlerinin sonucu olan olaylardır. Bunlardan ayrı olarak, RİM' in vazifesi ve kullanımı(tasarrufu) kapsamında olmak üzere, O'nun tarafından düzenlenmiş(mizansen) olaylar söz konusudur ve bunların hepsi varlıkların gelişimine hizmet ve varlıkları (elbette devre boyunca belli bir liyakat düzeyine gelmiş olanları) yeni devreye hazırlamak içindir. Bu nedenle, özellikle devre sonunda olup bitenler, şuur değişimini oluşturacak nitelikte olaylardır
Esasen her şey, iradesi zayıf, gelişimi ve insanlaşma yönündeki emeğinin verimi sınırlı olan insanın şuurlanması içindir. Devre sonu olaylarının başka bir niteliği de, bireyin tasavvurlarındaki ve düşüncelerindeki elciliği(diğerkâmlığı) fiilen ortaya koymasına yardımcı olmasıdır. Başka türlü bir söylemle, birey çevresinde olup bitenlerden ve kendi başına gelenlerden bu yönde yararlanmalıdır
Son olarak, elbette ki, devre sonu olaylarının bir kısmı da beşeriyetin belli bir uyanıklık düzeyine yükselişini ortaya çıkaracak olaylardır. Bunların örneklerini, çokluk ve çeşitlilik hâlinde ve giderek hızlanan bir tempoda sık sık görür olduk. Bu genel görünüm, bir bakıma “devre sonunda varlığın üzerinde Yukarı’nın “baskı”sının arttığı şeklinde de değerlendirilebilir ama bu “baskı” şuurda uyandırıcı(kıyam ettirici) bir “basınç” ve aslında bir rahmettir. (Esin: Celse 92, SADIKLAR PLANI Tebliğleri
Yorumlayan: Selman Gerçeksever
........................................................
(*) Devre kapanışındaki doğal ve toplumsal olaylar hk. ayrıntı için bkz.: İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf. 76+179+278+279+280+28.)+282.
REALİTE - DENEYİM BAĞLANTISI
REALİTE – DENEYİM BAĞLANTISI
Enkarne varlıklar olan bizler için içsel gelişimin, realiteden realiteye doğru bir gidiş içinde olduğunu biliyoruz. Şimdi esas konumuz olan deneyim ve görgü birikimi de dâhil, bu kavramlarla bağlantılı tüm öteki kavramlar (idrak, gözlem, uygulama vb.) içinde bulunduğumuz realite içinde olup bitiyor ve tüm bunlar bizi bir üst realiteye hazırlıyor. Belirli bir realitede, o realitenin getirdiği idrak düzeyini tutturmak için deneyimden deneyime geçerek görgüsünü arttırmaya çalışan bireyin o realiteyle ilgili bilgi birikimi kendi özvarlığında “öz bilgi birikimi” olarak toplanır.
Realiteler, öz varlıkta sonuçlandırdıkları bilgi birikimi bakımından düşünülünce, onların (realitelerinin) birbirlerini tamamladıkları da unutmamak gerekir. Bu bakımdan, her realite, bir üst realiteyi hazırlayarak, varılması gereken noktaya kadar zincirleme giden bir bütünün parçasıdır. Esâsen dünya insanının görgü ve deneyimi de, beşeri realitelerin öz varlığında (asıl kendisinde) bilgi olarak birikmiş izlenimlerinden ibarettir. Yani geçmiş bir realite, bir sonraki realiteyi hazırlarken; gelecek realitenin öz bilgileri içinde o geçmiş realitenin de izlenimi bulunur. Böylece, gelecek realiteler, geçmiş realitelerin sonuçlarını içine ala ala genişler ve varlığın görgü ve deneyim birikiminin artmasına neden olan (İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf. 109). Derlememiz sonlarına doğru, enkarne varlığın deneyim ve görgü birikiminde etkili olan etmenlerden söz edelim. Bunlar obsesyon ve sevgi şeklinde yaşayan eprövlerdir:
Obsesyon Deneyimi
Enkarne varlığın genel görgü ve deneyim birikiminin artmasında önemli etmenlerden biri, bireyin obsesyonla karşılaşmasıdır: Varlığın gelişiminin gerektirdiği çeşitli nedenlerden dolayı obsesyonla karşılaşması oldukça kaba bir deneyim ve ağır bir yaşam sınavıdır. Her şeyden önce obsesyonu yapacak varlığım çok “geri” ve dünyanın yoğun beşeri tabakalarına en yakın durumda olması gerekir. Böyle bir varlığın; idraki çok dar, tepeden tırnağa hodkâm, hırsları çok aşırı ve engel tanımaz durumdadır. Böyle “geri” düzeydeki bir varlıkla ortaklaşa deneyim geçirme durumunda olan bir varlığın doğrudan doğruya şuur üstü (bkz. Şekil 1) obsesif tesirlerin hedefi durumundadır. Bu nazik operasyon Yüksek İcaplar’ın kapsamında vazifeli rehberlerin yardımı ile oluşur ve gerektiği kadar sürer. (yazının devamı ve tamamı için.bkz.: http://selmangerceksever.blogspot.com/2014/10/gorgu-ve-deneyim.html)
Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,
Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!
Ne mutlu Türküm diyene!.
Bunları Biliyor muydunuz?
* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”
* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,
* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,
* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,
* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,
* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...