Özgün belgelere dayanarak Osmanlı tarihini yazan Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal anlatıyor:
Sultan 2. Abdülhamit’in baskı döneminde ahlâk bozukluğu, önceki devirlere göre çok daha yaygınlaşmıştı.
Kölelik ruhu, korku ve rüşvet bu duruma neden olan başlıca kaynaklardı.
Sultan 2. Abdülhamit döneminde esir ticareti desteklenerek uygulanıyordu.
Sultan 2. Abdülhamit, esirlik kurumunu savunurdu. Bunun nedeni, kölelik ruhundan hoşlanmasından, faydalanmasından ve bu ruhu baskı rejiminin zorunlu bir temeli olarak kabul etmesindendi.
Sultan 2. Abdülhamit, baskı otoritesinin yetişemediği dağlık bölgelerde yaşayan kişiler için de cehaleti zorunlu görmekteydi. Sultan 2. Abdülhamit’in kendisinin anlatmış olduğu şu olay bunun kanıtıdır: Bir gün Amerikan elçisi ile görüşürken, elçinin Amerika’daki kızıl derililerin uygarlaştırılmasına karşı olduğunu, bu nedenle de okutulmalarından yana olmayıp doğal halde bırakılmalarının daha yararlı olduğu fikirlerini dinler. Bunun üzerine Sultan Abdülhamit şöyle bir karar verir: Bizde de Arnavutlara, Kozan dağlarındaki dağlılara okul açmak boşunadır. Okullar, şehirler içindir. Dağlıların cesaretlerinden yararlanmak için duygusal davranarak onları elde etmeliyiz. Sultan 2. Abdülhamit, bu kararını uygulamış olduğunu övünerek anlatırdı.
Sultan 2. Abdülhamit insanları şöyle sınıflandırırdı: İnsanlar iki türdür. Birinci türden olanlar, çıkar sağlamak yoluyla elde edilebilirler. İkinci türden olanlar ise kendilerine iyi davranılarak ele geçirilebilirler. Maddi çıkara düşkün olanların hırsları, saltanatın kudreti ile doyurulur. Böyle bir düşkünlükleri olmayanların kalplerini kazanmaya zaten kendi karakterleri elverişlidir. Bunlardan farklı olarak, bu iki türün dışında kalanlardan kendisine gölge yapanların da sırası gelince hesapları görülür!
Böylece Sultan 2. Abdülhamit herkesi para ve makam ile satın alabileceğine, istisnaları da kaba kuvvet kullanarak haklayabileceğine inanmaktaydı.
Değerli Dostlar,
Sultan 2. Abdülhamit’in hayatı ve tahtı için duyduğu korku, bulaşıcı bir hastalık gibi toplumun temellerine kadar işlemiş ve ortada güven sağlayacak bir dayanak olmadığı için herkes canından bile kaygıya düşmüştür. Dönemin en büyük sadrazamlarından (başbakanlarından) olan Mithat Paşa, Sait Paşa ve Kâmil Paşa’nın, hayatlarını kurtarmak kaygısıyla yabancı elçiliklere ve konsolosluklara sığınmaları, bunlardan başka daha birçok devlet adamlarının ve hatta saray kadınlarının aynı çareye başvurmaları, korku ve güvensizliğin derecesini göstermeye yeterli örneklerdir.
Rüşvet Osmanlının önceki devirlerinde de kanıksanmış toplumsal bir hastalık olmasına rağmen, hiçbir zaman meşru görülmemişti.
Oysa Sultan 2. Abdülhamit, rüşveti geçmişten gelen bir kurum, hatta milli bir gelenek olarak kabul etmiştir. Rüşveti, bazı bahaneler öne sürerek doğal gösterip savunmuştur. Maaşlarını vaktinde alamayan küçük memurların rüşvet almalarında bir sakınca görmediğini ifade etmiştir.
Sultan 2. Abdülhamit’ten başlayan ve en küçük memura kadar uzanan rüşvet zincirinde, hiç kuşkusuz, herkes memuriyet derecesine göre rüşvetten yaralanır, ancak rüşvetten aslan payını saray, sadrazam ve vezirler(bakanlar) alırdı.
Osmanlı dış borçlarını ödeyemeyince 1881 yılında İstanbul’da kurulun Düyunu Umumiye (Genel Borçlar) kurumunun direktörlerinden biri şu olayı anlatmıştır: Devletin bir borçlanma işi ile ilgili olarak 1 milyon 300 bin liralık bir fatura çıkarılır. Gerçekte bunun ancak 200 bin lirası harcanmıştır. Geri kalan 300 bin lira saray ve vezirlere, 800 bin lirası da Sultan 2. Abdülhamit’in özel hazinesine rüşvet diye verilmiştir.
Sultan 2. Abdülhamit döneminde memur olmak için liyakat (yetenek, bilgi, deneyim, uygunluk) gerekli değildi. İltimas ve himaye karşılığında kişisel onur ve şereften ödün vermek ve mutlak itaat yeterliydi.
Sultan 2. Abdülhamit döneminde din, halkın ahlâkını yükseltmek için değil, yobazlığı kökleştirmek için bir siyasi araç olarak kullanılmıştır. Camilere hoca diye bazı sarıklı yobazlar dağıtılır, onların aracılığıyla halk ‘şarap içerseniz, zina ederseniz, namaz vaktini geçirirseniz cehenneme gidersiniz, orada şöyle yanar böyle işkence görürsünüz’ diye korkutulurdu. Amaç halkta korkuyu ve uysallığı sürdürmekti.
Okullardaki din dersleri de bu biçimde verilmekteydi. Böylece sözde din terbiyesiyle olgunlaştırılmak istenen halk, dinden imiş gibi gösterilen hurafe ve sahte inançlara yönlendirilir, kötü gelenek ve göreneklere bağlı kalması için elden gelen yapılırdı.
Değerli Dostlar,
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Osmanlı padişahlarına
“ecdadım” der, onlarla övünür ve özellikle onlardan birini, Sultan 2. Abdülhamit’i kendisine “ROL MODEL” aldığını söyler.
Bu yazıyı okuduktan sonra, ülkemizin içinde bulunduğu koşulları hızla gözünüzün önünden geçirip Sultan 2. Abdülhamit dönemiyle karşılaştırınız.
Benzerlikler görüyor musunuz?
Yılmaz Dikbaş
*
|
AKP ≈ Atatürk yerine Abdülhamit |
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından geçiş rejimini ve boğazlarda güvenlik işlerini düzenleyen sözleşmedir.
20 Temmuz 1936’da İşviçre’nin Montreux (Montrö) kentinde;
Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya (İngiltere), Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Türkiye arasında imzalandı.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne giden süreci tam olarak kavrayabilmek için 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan ve Türkiye’nin boğazlar üzerindeki egemenlik hakları kısıtlayan Lozan Antlaşması’na değinmek gerekir:
Lozan Anlaşması’ndaki Boğazlarla ilgili düzenlemeler şöyleydi:
- Barış zamanında boğazlardan geçiş serbest olacak
- Çıkacak herhangi bir savaşta Türkiye tarafsız ise, geçişler yine serbest olacaktı.
- Türkiye savaşa girmiş ise, tarafsız gemilere ve uçaklara, düşmana yardım etmemek şartıyla geçiş serbest olacaktı. Ancak düşman gemileri ve uçakları ile ilgili olarak Türkiye istediği kararı alabilecekti.
- Barış zamanında, Karadeniz’e doğru geçişte Karadeniz’e sınır olan devletlerden en güçlü donanmaya sahip olanından daha fazla gemi ve uçak geçmeyecekti. Bunun dışında savaş gemileri ve uçaklarına geçiş serbest olacaktı. Ancak bu geçişlerden doğacak sonuçlar Türkiye için sorumluluk doğurmayacaktı.
Lozan Antlaşması’nda yer alan Boğazlar ile ilgili maddenin özellikle aşağıdaki hükümleri Türkiye’nin hem güvenliği açısından sakıncalar doğuruyor hemde Boğazlar üzerindeki egemenliğini kısıtlıyordu çünkü bu hükümler nedeniyle Türkiye Boğazlarda asker bulunduramıyor ve Boğazlardan geçişleri denetleyemiyordu.
Bu hükümler:
- Boğazların savunması ve güvenliği sözleşmeyi imza eden devletlerle Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altında olacak
- Boğazların iki yakası asker ve silahtan arındırılacaktı
- Boğazlardan geçişleri düzenlemek üzere bir uluslararası komisyon (kurul) oluşturulacaktı
Türkiye Lozan Antlaşması’yla birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesi ile oluşan kısıtlamalardan dolayı endişeliydi ancak sözleşmenin imzalandığı tarihlerdeki silahsızlanma ümitlerine güveniyordu.
İtalya’nın Habeşiştan’ı işgal etmesi, Japonya’nın Mançurya’ya saldırması, Almanya’nın Versay Antlaşmasını hiçe sayarak askersiz bölge olarak kabul edilen Ren Bölgesi’ni silahlandırması ve Avusturya’nın zorunlu askerliği yeniden başlatması Avrupa’da yeni bir savaşın sinyallerini göstermeye başladı ve ülkeler arasındaki silahlanma yarışı tekrardan başladı.
Bu durum karşısında Türkiye 1933’te Londra’daki Silâhsızlanma Konferansı’nda Boğazlarda güvenliğin, savunmanın ve egemenlik haklarının koruması bakımından Lozan Antlaşması’nda yer alan Boğazların silahtan ve askerden arındırılması hükmünün değişmesini ve Boğazlar Komisyonu’nun kaldırılmasını dile getirdi. Lozan Antlaşması’nı imzalayan devletler arasında İtalya dışında bütün taraf devletler bu notaya olumlu cevap verdiler. Bunun üzerine Türkiye’nin değişiklik isteklerinin görüşülmesi amacıyla 22 Haziran 1936’da İşviçre’nin Montreux (Montrö) kentinde bir konferans düzenlendi ve iki ay süren görüşmeler sonucunda 20 Temmuz 1936' de Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.
İtalya ilk zamanlar böyle bir sözleşmeyi kabul etmemiş ancak daha sonra 2 Mayıs 1938’de Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Böylece İtalya da Boğazlar üzerinde Türkiye’nin üstünlüğünü kabul etmiştir.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin maddeleri:
- Lozan Antlaşması ile kurulmuş olan Boğazlar Komisyonu kaldırıldı ve bu komisyonun görev ve yetkileri Türkiye’ye devredildi.
- Lozan Antlaşması ile Boğazların iki yakasında askersiz duruma getirilmiş olan alandaTürkiye’nin asker bulundurması ve tahkimat yapması(savunma tedbirleri)kabul edildi.
- Ticaret gemilerinin Boğazlardan geçişi serbest bırakıldı.
- Savaş gemilerinin Boğazlardan geçiş serbestisi Türkiye ve Karadeniz’de kıyısı olan devletlerin güvenliği ön planda tutularak sınırlandırıldı. Savaş gemilerinin cinsi, büyüklüğü ve toplam tonajı sınırlandırıldı. Ayrıca boğazlardan geçecek savaş gemileri önceden Türk Devletinden izin alacaktır.
- Türkiye tarafsız ve savaş dışı ise savaşan tarafların savaş gemileri Boğazlardan geçemeyecektir.
Türkiye bir savaşa girerse veya kendisini yakın bir savaş tehdidi altında görürse, diğer devletlerin savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini kendi takdirine göre belirleyecek. Bu sınırlamalar büyük ölçüde, Sözleşme’nin 18.maddesinde Karadeniz’de kıyısı bulunan devletlere tanınan kotalarla kendisini göstermekte bununla birlikte de Karadeniz’den Akdeniz’ geçiş konusunda bir takım sınırlamalara gidildiği görünmektedir.
Sözleşmede Karadeniz ve Akdeniz dengesinin korunması ise 19, 20 ve 21. Maddeleri ile Türkiye’ye tanınan takdir hakkı ile sağlanmıştır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Önemi:
- Montrö Boğazlar Sözleşmesi Türk-Sovyet ilişkilerinde ayrılığın ilk adımını oluşturmuştur.
- Türkiye’nin Rusya ve İngiltere ile ilişkilerinde yeni gelişmelerin başlangıcı olmuştur.
Türkiye eski dostu Sovyetler Birliği’nden çok yeni dostu İngiltere’ye bağlanmıştır.
- Montrö Konferansı’nda gerçekleşen Türk-İngiliz yakınlaşması konferansta en önemli gelişmelerden biri olmuştur. (Not: İngiltere’nin rızası olmasaydı Boğazlarla ilgili değişiklikler bu derece mümkün olamazdı. İngiltere’nin Türkiye’ye karşı bu yakın davranışı İtalya’nın Doğu Akdeniz’de ortaya çıkardığı tehditten doğmuştur. Bu nedenle İngiltere Türkiye’yi kendi tarafına çekmek istemiştir.)
- Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Lozan Antlaşması’nda Boğazlarla ilgili Türkiye’nin egemenliğini zedeleyen hükümler kaldırılmış ve. böylece Boğazlarda Türk egemenliği kesinleşmiştir. Türkiye’nin uluslararası alanda saygınlığı ve önemi artmıştır.
Montreux Boğazlar Sözleşmesi Tam Metni
(20 Temmuz 1936)
BOĞAZLAR REJİMİNE İLİŞKİN OLARAK, MONTREUX'DE 20 TEMMUZ 1936’
DA İMZALANAN SÖZLEŞME
MAJESTE BULGARLAR KRALI, FRANSA CUMHURİYETİ BAŞKANI, MAJESTE
BÜYÜK BRİT ANY A, İRLANDA VE DENİZLER ÖTESİ BRİT ANY A ÜLKELERİ
KRALI, HİNDİST AN İMP ARA TORU, MAJESTE ELENLER KRALI, MAJESTE
JAPONYA İMPARATORU, MAJESTE ROMANYA KRALI, TÜRKİYE CUMHURİYETİ
BAŞKANI, SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLERİ BİRLİGİ MERKEZİ YÜRÜTME
KOMİTESI VE MAJESTE YUGOSLAVYA KRALI;
"Boğazlar" genel deyimiyle belirtilen Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve Karadeniz
Boğazı'ndan geçişi ve gemilerin-gidiş gelişini (ulaşımı), Lozan'da, 24 Temmuz 1923 tarihinde
imzalanmış olan Barış Andlaşmasının 23. maddesiyle saptanmış ilkeyi(1), Türkiye'nin
güvenliği ve Karadeniz'de, kıyıdaş Devletlerin güvenliği çerçevesinde koruyacak biçimde,
düzenlemek isteğiyle duygulu olarak;
İşbu Sözleşmeyi, 24 Temmuz 1923’de Lozan'da imzalanmış olan Sözleşmenin(2) yerine
koymayı kararlaştırmışlar ve Tam yetkili Temsilcilerini aşağıda belirtildiği üzere atamışlardır:
MAJESTE BULGARLAR KRALI:
Doktor Nicolas P.NICOLAEV, Tam yetkili Ortaelçi, Dışişleri ve Mezhepler Bakanlığı
Genel Sekreteri;
B.Pierre NEICOV, Tam yetkili Ortaelçi, Dışişleri ve Mezhepler Bakanlığı Siyasal İşler
Müdürü.
FRANSA CUMHURİYETİ BAŞKANI:
B.PAUL-BONCOUR, Senatör, Milletler Cemiyeti'nde Fransa'nın Sürekli Temsilcisi, eski
Başbakan, eski Dışişleri Bakanı, Légion d'honneur nişanının Chevalier rütbesi, Savaş Haçı
nişanı;
B.HENRI PONSOT, Fransa Cumhuriyeti'nin Ankara'da Olağanüstü ve Tam yetkili
Büyükelçisi, Légion d'honneur nişanının Grand Officier rütbesi.
MAJESTE BÜYÜK BRİTANYA, İRLANDA VE DENİZLER ÖTESİ BRİTANYA
ÜLKELERİ KRALI, HİNDİSTAN İMPARATORU:
BÜYÜK BRİTANYA, KUZEY İRLANDA VE BRİTANYA İMPARATORLUGUNUN
BİREYSEL OLARAK MİLLETLER CEMİYETİ'NE ÜYE OLMA Y AN BÜTÜN
PARÇALARI İÇİN:
Çok Sayın Lord STANLEY, P.C., M.C., M.P., Amirallik Dairesinde Parlamento Üyesi
Müsteşar;
AVUSTRALYA COMMONWEALTHI'I IÇIN:
Çok Sayın Stanley Melbroune BRUCE, C.H., M.C., Avustralya Commenwealth'inin
Londra'da Yüksek Komiseri.
MAJESTE ELENLER KRALI:
B.Nicolas POLITIS, Yunanistan'ın Paris'te Olağanüstü Temsilcisi ve Tam yetkili
Ortaelçisi, eski Dışişleri Bakanı;
B.Raoul BIBICA-ROSETTI, Yunanistan'ın Milletler Cemiyeti'nde Sürekli Temsilcisi.
MAJESTE JAPONYA İMPARATORU:
B.Naotake SATO, Judammi, Doğan-Güney nişanının Büyük-Kordan rütbesi, Paris'te
Olağanüstü Temsilci ve Tam yetkili Büyükelçi;
B.Massa-aki HOTTA, Jushii, Doğan-Güney nişanının İkinci Sınıf rütbesi, Bern'de
Olağanüstü Temsilci ve Tam yetkili Ortaelçi.
MAJESTE ROMANYA KRALI:
B.Nicolas TITULESCO, Dışişleri Bakanı;
B.Constantin CONTZESCO, Tam yetkili Ortaelçi, Tuna ve Avrupa Uluslararası
Komisyonlarında Romanya Temsilcisi;
B.Vespasien PELLA, La Haye'de Olağanüstü Temsilci ve Tam yetkili Ortaelçi,
TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞKANI:
Dr.Tevfik Rüştü ARAS, Dışişleri Bakanı, İzmir Milletvekili;
B.Suad DAVAZ, Türkiye Cumhuriyeti'nin Paris'te Olağanüstü ve Tam yetkili
B ü yü k e l ç i s i ;
B.Numan MENEMENCIOGLU, Türkiye Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığı Genel
Sekreteri;
B.Asım GÜNDÜZ, Korgeneral, Genelkurmay İkinci Başkanı;
B.Necmeddin SADAK, Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'nde Sürekli Temsilcisi, Sivas
Milletvekili, Dışişleri Komisyonu Raportörü.
SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLERİ BİRLİĞİ MERKEZİ YÜRÜTME
KOMİTESİ:
B.Maxime LITVINOFF, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği Merkezi Yürütme
Komitesi Üyesi, Dışişleri Halk Komiseri.
MAJESTE YUGOSLAVYA KRALI:
B.Ivan SOUBBOTITCH, Yugoslavya'nın Milletler Cemiyeti'nde Sürekli Temsilcisi.
BU TEMSILCILER, yetki belgelerini gösterdikten ve bu belgeler usulüne uygun ve
geçerli kabul edildikten sonra, aşağıdaki hükümetler üzerinde anlaşmaya varmışlardır:
MADDE 1.
Bagıtlı Yüksek Taraflar, Boğazlar'da denizden geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğü
ilkesini kabul ederler ve doğrularlar.
Bu özgürlüğün kullanılışı bundan böyle işbu Sözleşme hükümleriyle düzenlenmiştir.
KESIM I. TICARET GEMILERI
MADDE 2.
Barış zamanında, ticaret gemileri, gündüz ve gece, bayrak ve yük ne olursa olsun,
aşağıdaki 3. madde hükümleri saklı kalmak üzere, hiçbir işlem (formalite) olmaksızın,
Boğazlar'dan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) tam özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bu gemiler,
Boğazlar'in bir limanına uğramaksızın transit geçerlerken, Türk makamlarınca, alınması işbu
Sözleşmesinin I şayili Ek'inde öngörülen vergilerden ve harçlardan başka, bu gemilerden
hiçbir vergi ya da harç alınmayacaktır.
Bu vergilerin ya da harçların alınmasını kolaylaştırmak üzere, Boğazlar'dan geçecek
ticaret gemileri, 3. maddede belirtilen istasyonun görevlilerine adlarını, uyrukluklarını,
tonajlarını, gidecekleri yer ve nereden geldiklerini bildireceklerdir.
Kılavuzluk ve yedekçilik (römorkörcülük) isteğe bağlı kalmaktadır.
MADDE 3.
Ege Denizi'nde ya da Karadeniz'den Boğazlar'a giren her gemi, uluslararası sağlık
kuralları çerçevesinde Türk yasalarıyla konulmuş olan sağlık denetimi için, Boğazlar'ın
girişine yakın bir sağlık istasyonunda duracaktır. Bu denetim, bir temiz sağlık belgesi
(patentesi) ya da işbu maddenin 2. fıkrasındaki hükümlerin kapsamına girmediklerini
doğrulayan bir sağlık bildirisi gösteren gemiler için, gündüz ve gece, olabilen en büyük hızla
yapılacak ve bu gemiler Boğazlar'dan geçişleri sırasında başka hiçbir duruş zorunda
bırakılmayacaklardır.
İçinde veba, kolera, sari humma, lekeli humma (typhus exanthématique) ya da çiçek
hastalığı olayları bulunan ya da yedi günden az bir süre önce bu hastalıklar bulunmuş olan
gemilerle, bulaşık bir limandan beş kez yirmi-dört saatten az bir süreden beri ayrılmış olan
gemiler, Türk makamlarının gösterebilecekleri sağlık koruma görevlilerini gemiye almak
üzere, sağlık istasyonunda duracaklardır. Bu yüzden, hiçbir vergi ya da harç alınmayacaktır;
sağlık koruma görevlileri Boğazlar'in çıkısında bir sağlık istasyonunda gemiden
indirileceklerdir.
MADDE 4.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan değilse, ticaret gemileri, bayrak ve yük ne olursa
olsun, 2. ve 3. maddelerde öngörülen koşullar içinde Boğazlar'dan geçiş ve gidiş-geliş
(ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır.
Kılavuzluk ve yedekçilik (römorkörcülük) isteğe bağlı kalmaktadır.
Savaş zamanında, Türkiye savaşansa, Türkiye ile savaşta olan bir ülkeye bağlı olmayan
ticaret gemileri, düşmana hiçbir biçimde yardim etmemek koşuluyla, Boğazlar'da geçiş ve
gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır.
Bu gemiler Boğazlar'a gündüz girecekler ve geçiş, her seferinde, Türk makamlarınca
gösterilecek yoldan yapılacaktır.
MADDE 6.
Türkiye'nin kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karsısında sayması durumunda,
2. madde hükümlerinin uygulanması yine de sürdürülecektir; ancak, gemilerin Boğazlar'a
gündüz girmeleri ve geçisin, her seferinde, Türk makamlarınca gösterilen yoldan yapılması
gerekecektir.
Kılavuzluk, bir durumda, zorunlu kılınabilecek, ancak ücrete bağlı olmayacaktır.
MADDE 7.
"Ticaret gemileri" terimi, işbu Sözleşmenin II. Kesiminin kapsamına girmeyen bütün
gemilere uygulanır.
KESİM II. SAVAŞ GEMİLERİ
MADDE 8.
İşbu Sözleşme bakımından, savaş gemilerine ve bu gemilerin nitelikleriyle tonajlarının
hesabı için uygulanacak tanımlama, işbu Sözleşmenin II sayılı Ek'inde yer alan tanımlamadır.
MADDE 9.
Deniz kuvvetlerinin, sivil olsun ya da olmasın, yakıt taşımak için özellikle yapılmış olan
yardımcı gemileri, 13. maddede belirtilen ön-bildirim koşuluna bağlı tutulmayacaklar ve,
Boğazlar'i tek baslarına geçmek koşuluyla, 14. ve 18. maddeler gereğince sınırlamaya bağlı
tonajlar hesabına katılmayacaklardır. Bununla birlikte, bu gemilerin, öteki geçiş koşulları
bakımından, savaş gemileriyle bir tutulmaları süre gidecektir.
Bir önceki fıkrada belirtilen yardımcı gemiler, öngörülen kurul dışılıktan, ancak silahları:
yüzer hedeflere karsı en çok 105 milimetre çapında iki toptan, hava hedeflerine karsı en çok
75 milimetre çapında iki silahtan çok değilse yararlanabileceklerdir.
MADDE 10.
Barış zamanında, hafif su üstü gemileri, küçük savaş gemileri ve yardımcı gemiler, ister
Karadeniz'e kıyıdaş olan ister olmayan Devletlere bağlı bulunsunlar, bayrakları ne olursa
olsun, Boğazlar'a gündüz ve aşağıdaki 13. ve sonraki maddelerde öngörülen koşullar içinde
girerlerse, hiçbir vergi ya da harç ödemeksizin, Boğazlar'dan geçiş özgürlüğünden
yararlanacaklardır.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen sınıflara giren gemiler dışında kalan savaş gemilerinin ancak
11. ve 12. maddelerde öngörülen özel koşullar içinde geçiş hakları olacaktır.
Karadeniz'e kıyıdaş Devletler, 14. maddenin 1. fıkrasında öngörülen tonajdan yüksek bir
tonajda bulunan hattiharp gemilerinin (1) Boğazlar'dan geçirebilirler; su koşulla ki, bu gemiler
Boğazlar'i ancak tek baslarına ve en çok iki torpido (2) esliğinde geçerler.
MADDE 12.
Karadeniz'e kıyıdaş Devletler, bu deniz dışında yaptırdıkları ya da satın aldıkları
denizaltılarını, tezgaha koyuştan ya da satın alıştan Türkiye'ye vaktinde haber verilmişse,
deniz üslerine katılmak üzere Boğazlardan geçirme hakkına sahip olacaklardır.
Söz edilen Devletlerin denizaltıları, bu konuda Türkiye'ye ayrıntılı bilgiler vaktinde
verilmek koşuluyla, bu deniz dışındaki tezgahlarda onarılmak üzere de Boğazlardan
geçebileceklerdir.
Gerek birinci gerek ikinci durumda, denizaltıların gündüz ve su üstünden gitmeleri ve
Boğazlar'dan tek başlarına geçmeleri gerekecektir.
MADDE 13.
Savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçmesi için, Türk Hükümetine diplomasi yoluyla bir ön-
bildirimde bulunulması gerekecektir. Bu ön-bildirimin olağan süresi sekiz gün olacaktır;
ancak, Karadeniz kıyıdaşı olmayan Devletler için bu sürenin onbeş güne çıkartılması
istenmeğe değer sayılmaktadır. Bu ön-bildirimde gemilerin gidecekleri yer, adi, tipi, şayisi ile
gidiş için ve gerekirse, dönüş için geçiş tarihleri belirtilecektir. Her tarih değişikliğinin üç
günlük bir ön-bildirim konusu olması gerekecektir.
Gidiş için geçişte Boğazlar'a girişin, ilk ön-bildirimde belirtilen tarihten başlayarak beş
günlük bir süre içinde yapılması gerekecektir. Bu sürenin bitiminden sonra, ilk ön bildirim
için olan ayni koşullar içinde yeni bir ön-bildirimde bulunulması gerekecektir.
Geçiş sırasında, Deniz Kuvvetinin Komutanı, durmak zorunda olmaksızın, Çanakkale
Boğazı'nın ve Karadeniz Boğazı'nın girişindeki bir işaret istasyonuna, komutası altında
bulunan kuvvetin tam kurulusunu bildirecektir.
MADDE 14.
İşbu Sözlesme'nin 11. maddesinde ve III şayili Ek'inde öngörülen koşullar dışında,
Boğazlar'da transit geçiste bulunabilecek bütün yabancı deniz kuvvetlerinin en yüksek
(tavan) toplam tonajı 15.000 tonu asmayacaktır.
Bununla birlikte, bir önceki fıkrada belirtilen kuvvetler dokuz gemiden çok gemi
içermeyeceklerdir.
Karadeniz'e kıyıdaş olan ya da olmayan Devletlerin, 17. madde hükümleri uyarınca
Boğazlar'daki bir limanı ziyaret eden gemileri bu tonaja katılmayacaktır.
Geçiş sırasında bir avaryaya uğramış olan savaş gemileri de bu tonaja katılmayacaktır; bu
gemiler, onarım sırasında, Türkiye'ce yayımlanan özel güvenlik hükümlerine bağlı
tutulacaklardır.
Boğazlar'da transit olarak bulunan savaş gemileri taşımakta olabilecekleri uçakları (1);
hiçbir durumda, kullanamayacaklardır.
MADDE 16.
Boğazlar'da transit olarak bulunan savaş gemileri, avarya (2) ya da geminin teknik
yönetimine bağlı olmayan bir aksaklık (3) durumları dışında, geçişleri için gerekli süreden
daha uzun süre Bogazlar'dan kalamayacaklardır.
MADDE 17.
Yukarıdaki maddelerin hükümleri, herhangi bir tonajda ya da kuruluşta olan bir deniz
kuvvetinin, Türk Hükümetinin çağrısı üzerine, Boğazlar'daki bir limana sınırlı bir süre için bir
nezaket ziyaretinde bulunmasına hiçbir biçimde engel olmayacaktır. Bu kuvvet, 10., 14. ve
18. maddeler hükümleri uyarınca, Boğazlar'dan transit olarak geçmek için istenilen koşullar
içinde bulunmuyorsa, Boğazlar'dan, giriş için izlediği yoldan ayrılacaktır.
MADDE 18.
1. Karadeniz kıyıdaşı olmayan Devletlerin barış zamanında bu denizde bulundurabilecekleri
toplam tonaj aşağıdaki gibi sınırlandırılmıştır.
a) Aşağıda b) paragrafında öngörülen durum dışında, sözü geçen Devletlerin toplam
tonajı 30.000 tonu asmayacaktır;
b) Herhangi bir anda, Karadeniz'in en güçlü donanmasının (filosunun) tonajı işbu
Sözleşmenin imzalanması tarihinde bu denizde en güçlü olan donanmanın (filonun) tonajını
enaz 10.000 ton asarsa, a) paragrafında belirtilmiş olan 30.000 tonluk toplam tonaj ayni
ölçüde ve en çok 45.000 tona varıncaya değin arttırılacaktır.
Bu amaçla, kıyıdaş her Devlet,
işbu Sözleşmenin IV sayılı Ek'i uyarınca, Türk Hükümetine, her yılın 1 Ocak ve 1 Temmuz
tarihlerinde, Karadeniz'deki donanmasının (filosunun) toplam tonajını bildirecektir; Türk
Hükümeti de, bu bilgiyi, öteki Bağıtlı Yüksek Taraflara ve Milletler Cemiyeti Genel
Sekreterine ulaştıracaktır.
c) Karadeniz'e kıyıdaş olmayan Devletlerden herhangi birinin bu denizde
bulundurabileceği tonaj, yukarıdaki
a) ve b) paragraflarında öngörülen toplam tonajın üçte
ikisiyle sınırlandırılmış olacaktır.
d) Bununla birlikte, Karadeniz kıyıdaşı olmayan bir ya da birkaç Devlet, bu denize,
insancıl bir amaçla deniz kuvvetleri göndermek isterlerse, toplamı hiçbir varsayımda 8.000
tonu asmaması gerekecek olan bu kuvvetler, işbu Sözleşmenin 13. maddesinde öngörülen ön-
bildirime gerek duyulmaksızın, aşağıdaki koşullar içinde Türk Hükümetinden alacakları izin
üzerine, Karadeniz'e girebileceklerdir: Yukarıdaki a) ve b) paragraflarında öngörülen toplam
tonaj dolmamışsa ve gönderilmesi istenilen kuvvetlerle bu toplam tonaj asılmayacaksa, Türk
Hükümeti, kendisine yapılmış olan istemi aldıktan sonra en kısa süre içinde bu izni verecektir;
sözü geçen toplam tonaj daha önce kullanılmış bulunuyorsa ya da gönderilmesi istenilen
kuvvetlerle bu toplam tonaj asılacaksa, Türk Hükümeti, bu izin isteminden, Karadeniz
kıyıdaşı Devletleri hemen haberli kılacak ve bu Devletler, haberli kılındıklarından yirmi-dört
saat sonra bir karşı görüş öne sürmezlerse, ilgili Devletlere istemlerine ilişkin olarak verdiği
kararı en geç kırk-sekiz saat içinde bildirecektir.
[Karadeniz'e] kıyıdaş olmayan Devletler deniz kuvvetlerinin, Karadeniz'e bundan sonraki
her girişi ancak yukarıdaki a) ve b) paragraflarında öngörülen kullanılabilir toplam tonajın
sınırları içinde yapılacaktır.
2. Karadeniz'de bulunmalarının amacı ne olursa olsun, kıyıdaş olmayan Devletlerin savaş
gemileri bu denizde yirmi-bir günden çok kalamayacaklardır.
MADDE 19.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan değilse, savaş gemileri 10. maddeden 18. maddeye
kadar olan maddelerde belirtilen koşullarla ayni koşullar içinde, Bogazlar'da tam bir geçiş ve
gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır.
Bununla birlikte, savaşan herhangi bir Devletin savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçmesi
yasak olacaktır; şu kadar ki, işbu Sözleşmenin 25. maddesinin uygulama alanına giren
durumlarla, saldırıya uğramış bir Devlete, Milletler Cemiyeti Misali çerçevesi içinde
yapılmış, bu Misak'in 18. maddesi hükümleri uyarınca kütüğe yazılmış (tescil edilmiş) ve
yayımlanmış, Türkiye'yi bağlayan bir karşılıklı yardım andlaşması gereğince yapılan yardım
durumları bunun dışında kalmaktadır.
Yukarıdaki fıkrada öngörülen kuraldışı durumlarda, 10. maddeden 18. maddeye kadar
olan maddelerde belirtilen kısıtlamalar uygulanamayacaktır.
Yukarıdaki 2. fıkrada konulmuş geçiş yasağına karsın, Karadeniz'e kiyidas olan ya da
olmayan savaş Devletlere ait olup da bağlama limanlarından ayrılmış bulunan savaş gemileri,
bu limanlara dönebilirler.
Savaşan Devletlerin savaş gemilerinin Boğazlar'da herhangi bir el koymaya (1)
girişmeleri, denetleme (ziyaret) hakkı (2) uygulamaları ve başka herhangi bir düşmanca
eylemde bulunmaları yasaktır.
MADDE 20.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan ise, 10. maddeden 18. maddeye kadar olan maddelerin
hükümleri uygulanamayacaktır; savaş gemilerinin geçişi konusunda Türk Hükümeti tümüyle
dilediği gibi davranabilecektir.
MADDE 21.
Türkiye kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karsısında sayarsa, Türkiye'nin,
işbu Sözleşmenin 20. maddesi hükümlerini uygulamağa hakki olacaktır.
Yukarıdaki fıkranın Türkiye'ye tanıdığı yetkinin Türkiye'ce kullanılmasından önce
Boğazlar'dan geçmiş olan, böylece bağlama limanlarından ayrılmış bulunan savaş gemileri,
bu limanlara dönebileceklerdir. Bununla birlikte, su da kararlaştırılmıştır ki, Türkiye,
davranışıyla işbu maddenin uygulanmasına yol açmış olabilecek Devletin gemilerini bu
haktan yararlandırmayabilecektir.
Türk Hükümeti, yukarıdaki birinci fıkranın kendisine verdiği yetkiyi kullanırsa, Bağıtlı
Yüksek Taraflara ve Milletler Cemiyeti Genel Sekreterine bu konuyla ilgili bir bildiri
gönderecektir.
Milletler Cemiyeti Konseyi, üçte iki çoğunlukla, Türkiye'nin böylece almış olduğu
önlemlerin hakli olmadığına karar verirse, ve işbu Sözleşmenin imzacıları Bağıtlı Yüksek
Tarafların çoğunluğu da ayni görüşte olursa, Türk Hükümeti, söz konusu önlemlerle, işbu
Sözleşmenin 6. maddesi uyarınca alınmış olabilecek önlemleri kaldırmayı yükümlenir.
MADDE 22.
İçinde veba, kolera, sarı humma, lekeli humma (typhus exanthématique) ya da çiçek
hastalığı olayları bulunan, ya da yedi günden az bir süre önce bu hastalıklar bulunmuş olan
savaş gemileriyle, bulaşık bir limandan beş kez yirmi dört saatten az bir süreden beri ayrılmış
olan savaş gemileri, Boğazları karantina altında geçecekler ve Boğazlar'ın bulaştırılmasına
hiçbir olanak bırakmamak için gerekli korunma önlemlerini gemideki araçlarla uygulamak
zorunda olacaklardır.
KESİM III. UÇAKLAR
MADDE 23.
Sivil uçakların Akdeniz ile Karadeniz arasında geçişini sağlamak amacıyla, Türk
Hükümeti, Bogazlar'in yasak bölgeleri dışında, bu geçişe ayrılmış hava yollarını gösterecektir;
sivil uçaklar, Türk Hükümetine, ara sıra (tarifesiz) yapılan uçuşlar için üç gün öncesinden bir
ön-bildirim ile, düzenli (tarifeli) servis uçuşları için geçiş tarihlerini belirten genel bir ön-
bildirimde bulunarak, bu yolları kullanabileceklerdir.
Öte yandan, Boğazlar'ın yeniden askerleştirilmiş olmasına bakılmaksızın, Türk Hükümeti,
yine de Türkiye'de yürürlükte olan hava ulaşımı yönetim kuralları uyarınca, Avrupa ile Asya
arasında Türk ülkesi üzerinden uçmalarına izin verilmiş olan sivil uçaklara, tam bir güvenlik
içinde geçmeleri için gerekli kolaylıkları sağlayacaktır. Bir uçuş izninin verilmiş olduğu
durumlarda, Boğazlar bölgesinde izlenecek yol belirli dönemlerde gösterilecektir.
KESİM IV. GENEL HÜKÜMLER
MADDE 24.
Boğazlar rejimine ilişkin 24 Temmuz 1923 tarihli Sözleşme gereğince kurulmuş olan
Uluslararası Komisyonun yetkileri Türk Hükümetine aktarılmıştır.
Türk Hükümeti, 11., 12., 14. ve 18. maddelerin uygulanmasına ilişkin istatistikleri
toplamağı ve gerekli bilgileri vermeği yükümlenir.
Türk Hükümeti, işbu Sözleşmenin, savaş gemilerinin Bogazlar'dan geçişine ilişkin her
hükmünün yürütülmesine göz kulak olacaktır.
Türk Hükümeti, yabancı bir deniz kuvvetinin yakında Bogazlar'dan geçeceği kendisine
bildirilir bildirilmez, bu kuvvetin kurulusunu, tonajını, Bogazlar'a giriş için öngörülen tarihi
ve, gerekirse, olası dönüş tarihini, Bağıtlı Yüksek Tarafların Ankara'daki temsilcilerine
bildirecektir.
Türk Hükümeti, Bogazlar'da yabancı savaş gemilerinin gidiş-gelişini gösteren, ayrıca
ticarete ve işbu Sözlesme'de öngörülen deniz ve hava ulaşımına yararli bütün bilgileri
kapsayan yıllık bir raporu Milletler Cemiyeti Genel Sekreterine ve Bağıtlı Yüksek Taraflara
sunacaktır.
İşbu Sözleşmenin hiçbir hükmü, Türkiye için ya da Milletler Cemiyeti'ne üye herhangi bir
başka Bağıtlı Yüksek Taraf için, Milletler Cemiyeti Misakindan doğan haklara ve
yükümlülüklere halel vermemektedir.
KESİM V. SON HÜKÜMLER
MADDE 26.
İşbu Sözleşme olabilen en kısa süre içinde onaylanacaktır.
Onama belgeleri, Paris'te Fransa Cumhuriyeti Hükümetinin arşivlerine konulacaktır.
Japon Hükümeti, onamanın yapılmış olduğu, Paris'teki diplomatik temsilcisi aracılığıyla,
Fransa Cumhuriyeti Hükümetine bildirmekle yetinebilecek ve, bu durumda, onama belgesini
olabilen en kısa süre içinde gönderecektir.
Türkiye'nin onama belgesini de içermek üzere, altı onama belgesi sunulur sunulmaz, bir
sunuş tutanağı (procès-verbal de dépot) düzenlenecektir. Bundan önceki fıkrada öngörülen
bildiri, bu bakımdan, onama belgesi sunusu ile eşdeğerde olacaktır.
İşbu Sözleşme, bu tutmak tarihinden başlayarak yürürlüğe girecektir.
Fransız Hükümeti, bundan önceki fıkrada öngörülen tutanakla, sonradan sunulacak onama
belgelerinin sunuş tutanaklarının doğruluğu onaylanmış birer örneğini bütün Bağıtlı Yüksek
Taraflara verecektir.
MADDE 27.
İşbu Sözleşme, yürürlüğe girişinden başlayarak, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış
Andlaşmasını imzalamış her Devletin katılmasına açık olacaktır.
Her katılma, diplomasi yoluyla Fransa Cumhuriyeti Hükümetine, onun aracılığıyla da,
bütün Bağıtlı Yüksek Taraflara bildirilecektir.
Katılma, Fransız Hükümetine yapılan bildiri tarihinden başlayarak geçerli olacaktır.
MADDE 28.
İşbu Sözleşmenin süresi, yürürlüğe giriş tarihinden başlayarak, yirmi yıl olacaktır.
Bununla birlikte, işbu Sözleşmenin 1. maddesinde doğrulanan geçiş ve gidiş-geliş
(ulaşım) özgürlüğü ilkesinin sonsuz bir süresi olacaktır.
Sözü edilen yirmi yıllık sürenin bitiminden iki yıl önce, hiçbir Bağıtlı Yüksek Taraf,
Fransız Hükümetine Sözleşmeyi sona erdirme ön-bildirimi vermemişse, işbu Sözleşme, bir
sona erdirme ön-bildirimin gönderilmesinden başlayarak, iki yıl geçinceye kadar yürürlükte
kalacaktır. Bu ön-bildirim, Fransız Hükümetince, Bağıtlı Yüksek Taraflara iletilecektir.
İşbu Sözleşme, işbu madde hükümlerine uygun olarak sona erdirilmiş olursa, Bağıtlı
Yüksek Taraflar, yeni bir Sözleşmenin hükümlerini saptamak üzere kendilerini bir
konferansça temsil ettirmeği kabul etmektedirler.
İşbu Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden başlayarak her beş yıllık dönemin sona
ermesinde, Bağıtlı Yüksek Taraflardan her biri, işbu Sözleşmenin bir ya da birkaç hükmünün
değiştirilmesini önerme girişiminde bulunabilecektir.
Bağıtlı Yüksek Taraflardan birinci yapılacak değiştirme isteminin kabul edilebilmesi için,
bu istem 14. ya da 18. maddelerin değiştirilmesini amaçlamaktaysa, başka bir Bağıtlı Yüksek
Tarafça; başka herhangi bir maddenin değiştirilmesini amaçlamaktaysa, başka iki Bağıtlı
Yüksek Tarafça desteklenmesi gerekir.
Böylece desteklenmiş değişiklik istemi, içinde bulunulan beş yıllık dönemin sona
ermesinden üç ay önce, Bağıtlı Yüksek Taraflardan her birine bildirilecektir. Bu bildiri,
önerilen değişikliğin niteliğini ve gerekçesini kapsayacaktır.
Bu öneriler üzerinde diplomasi yoluyla bir sonuca varmak olanağı bulunamazsa, Bağıtlı
Yüksek Taraflar, bu konuda toplanacak bir konferansça kendilerini temsil ettireceklerdir.
Bu konferans, ancak oybirliğiyle karar alabilecektir; 14. ve 18. maddelere ilişkin
değişiklik durumları bu hükmün dışında kalmaktadır; bu durumlar için Bağıtlı Yüksek
Tarafların dörtte üçünden oluşan bir çoğunluk yeterli olacaktır.
Bu çoğunluk, Türkiye'yi de içine alarak Karadeniz kiyidasi Bağıtlı Yüksek Tarafların
dörtte üçüncü kapsamak üzere hesaplanacaktır.
BU HÜKÜMLERE OLAN İNANÇLA, aşağıda adları yazılı Tam yetkili Temsilciler, işbu
Sözleşmeyi imzalamışlardır.
MONTREUX' DE, yirmi Temmuz bin dokuz yüz otuz altı tarihinde on bir nüsha olarak
düzenlenmiştir; bu nüshalardan, Temsilcilerce mühürlenmiş olan birincisi, Fransa
Cumhuriyeti Hükümeti arşivlerine konulacak, öteki nüshalar da imzaca Devletlere teslim
olunacaktır.
N.P .NICOLAEV
Pierre NEICOV
J.P AUL-BONCOUR
H.PONSOT
STANLEY
S.M.BRUCE
N.POLITIS
Raoul BIBICA-ROSETTI
Aşağıda imzaları bulunan Japonya Temsilcileri, işbu Sözleşme hükümlerinin, Milletler
Cemiyeti üyesi olmayan bir Devlet sıfatıyla, Japonya'nın durumunu, gerek Milletler Cemiyeti
Misakina göre, gerek bu Misak çerçevesi içinde yapılmış karşılıklı yardim andlaşmalarına göre, hiçbir biçimde değiştirmediğini ve Japonya'nın özellikle 19. ve 25. maddeler hükümleri
içinde bu Misal ve bu andlaşmalar konusunda tam bir değerlendirme özgürlüğünü elinde
tuttuğunu, Hükümetleri adına bildirirler.
N.SATO
Massa-aki HOTTA
N.TITULESCO
Cons.CONTZESCO
V.V.PELLA
Dr.R.ARAS
Suad DAVAZ
N.MENEMENCIOGLU
Asım GÜNDÜZ
N.SADAK
Maxime LITVINOFF
Dr.I.V.SOUBBOTITCH.
EK I.
1. İşbu Sözleşmenin 2. maddesi uyarınca alınabilecek olan vergiler ve harçlar aşağıdaki
çizelgede gösterilenler olacaktır. Türk Hükümetinin bu vergilerde ve harçlarda kabul
edebileceği indirimler, bayrak ayırımı gözetilmeksizin uygulanacaktır.
kütüğe yazılı darasız tonajın
yapılan hizmetin niteliği (jauge nette, net register
tonnage) herdir tonu üzerinden
alınacak vergi ya da harçlar
tutarı
Altın-Frank(1)
-
a) Sağlık denetimi ............... 0.075
- b) Fenerler, ışıklı samadiralar ve geçit şamandıraları, ya da başka şamandıralar:
-
800 tona kadar ................... 0.42
800 tonun üstünde ............. 0.21
c) Kurtarma hizmeti: Kurtarma sandallarını, palamar taşıyan füze istasyonlarını, sis
düdüklerini, radyofarlari ve b) paragrafına girmeyen ışıklı şamandıralarla, ayni türden başka
döşemeleri (tesisleri) kapsamak üzere ... 0.10
2. İşbu Ek'in, 1. paragrafına ekli çizelgede belirtilen vergiler ve harçlar, Boğazlar'dan bir
gidiş-dönüş geçişine uygulanacaktır (başka bir deyimle, Ege Denizi'nden Karadeniz'e bir
geçiş ve Ege Denizi'ne doğru dönüş yolculuğu ya da Karadeniz'den Ege Denizi'ne
Boğazlar'dan bir geçiş, bunun ardından da Karadeniz'e dönüş); bununla birlikte, bir ticaret
gemisi, gidiş yolculuğu için Boğazlar'a girdiği tarihten başlayarak altı aydan çok bir süre
sonra, duruma göre, Ege Denizi'ne ya da Karadeniz'e dönmek üzere Boğazlar'dan yeniden
geçerse, bu gemi, bayrak ayırımı yapılmaksızın, bu vergileri ve harçları ikinci kez ödemekle
yükümlü tutulabilecektir.
3. Bir ticaret gemisi, gidiş geçişinde, dönmeyeceğini bildirirse, işbu Ek'in birinci
paragrafının b) ve c) fıkralarında öngörülen vergiler ve harçlar bakımından yalnız tarifenin
yarısını ödemesi gerekecektir.
4. İşbu Ek'in birinci paragrafına ekli çizelgede tanımlanan ve söz konusu hizmetlerin
gerektirdiği giderlerin karşılanmasına ve yedek akçe ya da aşırı olmayan bir döner sermaye
fonu elde etmek için gerekli miktardan yüksek olmayacak olan vergiler ve harçlar, ancak işbu
Sözleşmenin 29. maddesi hükümleri uygulanarak arttırılabilecek ya da tamamlanabilecektir.
Bunlar altın-Frank ya da ödeme tarihindeki kambiyo değerine göre Türk parası olarak
ödenecektir.
5. Ticaret gemileri, kılavuzluk ve yedekçilik (römorkörcülük) gibi isteğe bağlı hizmetler
karşılığı vergileri ve harçları, böyle bir hizmet, söz konusu geminin acentesinin ya da
kaptanının istemesi üzerine, Türk makamlarınca gereği gibi yerine getirilmişse, ödemek
zorunda tutulabileceklerdir. Türk Hükümeti, isteğe bağlı bu hizmetler için alınacak vergilerin
ve harçların tarifesini vakit yayınlayacaktır.
6. Bu tarifeler, söz konusu hizmetler 5. maddenin u ygulanmasıyla zorunlu kılındığı
durumlarda arttırılmayacaktır.
EK II (1)
A. STANDARD SUTASIRIMI (MAIMAHREC) (2)
1. Bir su üstü gemisinin standarda sutasirimi [maimahreci], bütün gemi adamlarıyla,
makineleri ve kazanlarıyla, denize açılmağa hazır olan ve -makinelerinin ve kazanlarının
beslenmesine özgü yakıtla yedek yakıt dışında- bütün silahlarını ve her türlü cephanesini,
döşemelerini [tesisatını], donatımını, gemi adamlarının koman yasini, tatlı suyunu, çeşitli
yiyeceklerini ve savaş sırasında taşıyacağı her çeşit araç ve gereçlerini ve yedek parçalarını
bulunduran, yapımı tamamlanmış bir geçidinin sutasirimidir.
2. Bir denizaltının standarda sutasirimi, bütün gemi adamlarıyla, yürütücü makineleriyle,
denize açılmağa hazır olan ve -yakıtı, yağlama yağı, tatlı suyu ve her çeşit balast suyu
dışında- bütün silahlarını, her türlü cephanesini, döşemelerini [tesisatını], donatımını, gemi
adamlarının koman yasini ve savaş sırasında taşıyacağı çeşitli araç ve gereçleri ve her çeşit
yedek parçalarını taşıyan (dalma sarnıçlarının suyu dışında) yapımı tamamlanmış geminin su
üstündeki sutasirimidir.
3. "Ton" (tonne) sözcüğü, "metrik ton" (tonnes metriques) teriminde kullanılışı dışında,
1.016 kilogramlık (2.240 litrelik) bir ton anlamına gelmektedir.
B. SINIFLAR
1. Hattiharp gemileri(3), aşağıdaki iki alt-sınıftan birine giren su üstü savaş gemileridir:
a) Uçak-gemileri, yardımcı gemiler ya da b) alt-sınıfına giren hattiharp gemileri dışında,
standarda sutasirimi [maimahreci] 10.000 tonun (10.160 metrik tonun) üstünde olan ya da 203
milimetre (8 pus) çapından büyük çaplı bir top taşıyan, su üstü gemileri;
b) Uçak-gemileri dışında, standarda sutasirimi [maimahreci] 8.000 tonun (8.128 metrik
tonun) üstünde olmayan ve 203 milimetre (8 pus) çapından büyük çaplı bir top taşıyan su üstü
savaş gemileri.
2. Uçak-gemileri(1), sutasirimi [maimahreci] ne olursa olsun, baslıca uçak taşımak ve bu
uçakları denizde harekete getirmek için yapılmış ya da buna göre düzenlenmiş su üstü savaş
gemileridir. Bir savaş gemisi baslıca uçak taşımak ve bunları denizde harekete getirmek için
yapılmamışsa ya da buna göre düzenlenmemişse, bu gemiye bir inme ya da havalanma
güvertesinin konulması, bu geminin, uçak-gemisi sınıfına sokulması sonucunu vermez.
Uçak-gemileri sınıfı iki alt-sınıfa ayrılır; şöylece:
a) Uçakların havalanabilecekleri ya da konabilecekleri bir güverte ile donatılmış olan
gemiler;
b) Yukarıda a)paragrafında tanımlanan bir güverteyle donatılmamış olan gemiler.
3. Hafif su üstü gemileri(2), uçak-gemileri, küçük savaş gemileri ya da yardımcı gemiler
dışında, standart sutasirimi [maimahreci] 10.000 tonu (10.160 metrik tonu) geçmemek üzere
100 tonun (102 metrik tonun) üstünde olan ve 203 milimetre (8 pus) çapından büyük çaplı top
taşımayan su üstü savaş gemileridir.
Hafif su üstü savaş gemileri üç altı-sınıfa ayrılır; şöylece:
a) 155 milimetre (6.1 pus) çapından büyük çaplı bir top taşıyan gemiler;
b) 155 milimetre (6.1 pus) çapında büyük çaplı top taşımayan ve standarda sutasirimi
[maimahreci] 3.000 tonun (3.048 metrik tonun) üstünde olan gemiler;
c) 155 milimetre (6.1 pus) çapından büyük çaplı top taşımayan ve standarda sutasirimi
[maimahreci] 3.000 tonun (3.048 metrik tonun) üstünde olmayan gemiler.
-
Denizaltılar (3), denizin yüzeyi altında gidip-gelmek üzere yapılmış bütün gemilerdir.
- Küçük savaş gemileri (4), yardımcı gemiler dışında, standarda sutasirimi [maimahreci]
2.000 tonu (2.023 metrik tonu) geçmemek üzere, 100 tondan (102 metrik tondan) büyük olan,
ancak aşağıdaki niteliklerden hiçbirini kendilerinde bulundurmayan su üstü savaş gemilerdir:
-
a) 155 milimetre (6.1 pus) çapında büyük çaplı bir topla donatılmış olmak;
-
b) Torpil atmak için yapılmış ya da donatılmış bulunmak;
c) 20 milden çok hız sağlamak üzere yapılmış olmak;
6. Yardımcı gemiler(1), askeri donanmaya bağlı olup, standart sutasirimi [maimahreci] 100
tondan (102 metrik tondan) büyük olan, olağanlıkla donanma hizmetinden ya da asker tasıma
ya da savaşan gemilerin kullanıldıkları hizmetten başka herhangi bir hizmette kullanılan,
savaşan gemi olmak üzere yapılmamış olan ve aşağıdaki niteliklerden hiçbirini kendinde
bulundurmayan su üstü gemileridir;
-
a) 155 milimetre (6.1 pus) çapından büyük çaplı bir topla donatılmış olmak;
-
b) 76 milimetreden (3 pustan) büyük çapta sekiz toptan çok topla donatılmış olmak;
-
c) Torpil atmak üzere yapılmış ya da donatılmış olmak;
-
d) Zırhlı kaplamalarla korunmak üzere yapılmış olmak;
-
e) 28 mili asan bir hiza erişmek üzere yapılmış olmak;
-
f) Uçakları denizde harekete geçirmek üzere özellikle yapılmış ya da düzenlenmiş
olmak;
g) Uçak fırlatmak için, ikiden çok araçla donatılmış bulunmak.
C. YAŞINI DOLDURMUŞ GEMİLER
Aşağıdaki sınıflara ve alt-sınıflara giren gemiler, yapımlarından başlayarak, aşağıda
sayıları gösterilen yıllar geçince, "yasini doldurmuş"(2) sayılacaklardır:
-
a) Bir hattiharp gemisi için .......... 26 yıl;
- b) Bir uçak-gemisi için................. 20 yıl;
-
c) a) ve b) alt-sınıflarından bir hafif
su üstü gemisi için:
(i) 1 Ocak 1920 den önce kızağa konulmuşsa 16 yıl
(ii) 31 Aralık 1919 dan sonra kızağa
konulmuşsa....................................... 20 yıl
-
d) c) alt-sınıfından bir hafif su üstü gemisi
için .................................... 16 yıl
-
e) Bir denizaltı için ...................... 13 yıl
EK III.
Japon donanmasının aşağıda belirtilen, yasini doldurmuş üç okul gemisinden ikisinin
Boğazlar'daki limanları birlikte ziyaretine izin verilmesi kararlaştırılmıştır.
Bu iki geminin toplam tonajı, bu durumda, 15.000 tona eşdeğerde sayılacaktır.
Asama 20-X-1896 18-III-1899 9.240 IVx200mm
XIIx150mm
Yakumo 1-XI-1898 20-VI-1900 9.010 IVx200mm
XIIx150mm
Iwate 11-X-1898 18-III-1901 9.180 IVx200mm
XIVx150mm.
EK IV.
1. İşbu Sözleşmenin 18. maddesine öngörülen, Karadeniz kıyıdaşı Devletlere bağlı
donanmaların toplam tonajı hesabına katılacak gemilerin sınıfları ve alt-sınıfları şunlardır:
Hattiharp gemileri:
Alt-sınıf a);
Alt-sınıf b);
Uçak-gemileri:
Alt-sınıf a);
Alt-sınıf b);
Hafif su üstü gemileri:
Alt-sınıf a);
Alt-sınıf b);
Alt-sınıf c);
Denizaltılar:
İşbu Sözleşmenin II sayılı Eki'ndeki tanımlamalara göre.
Tonaj toplamının hesaplanmasında göz önünde tutulması gereken sutasirimi [maimahreç],
III sayılı Ek'de tanımlanan standart sutasirimidir. Sözü edilen Ek'te tanımlanmış oldukları
biçimde, ancak "yasini doldurmuş" olmayan gemiler göz önünde tutulacaktır.
2. 18. maddenin b) fıkrasında öngörülen bildirinin ayrıca işbu Ek'in birinci paragrafında
belirtilen sınıflarla alt-sınıflardaki gemilerin tonaj toplamını kapsaması gerekir.
Bugünkü tarihli sözleşmeyi imza ettikleri sırada, aşağıda imzaları bulunan Tam yetkili
Temsilciler, her biri kendi hükümetlerini bağlamak üzere, aşağıdaki hükümleri kabul
ettiklerini bildirirler:
1. Türkiye, işbu Sözleşmenin Başlangıç (Préambule) kesiminde tanımlandığı biçimde
Boğazlar bölgesini hemen yeniden askerleştirebilecektir.
2. Türk Hükümeti, 15 Ağustos 1936 tarihinden başlayarak işbu Sözleşmede belirlenen rejimi
geçici olarak uygulayacaktır.
3. İşbu Protokol bugünkü tarihten başlayarak geçerli olacaktır.
MONTREUX' DE, yirmi Temmuz bin dokuz yüz otuz altı tarihinde düzenlenmiştir.
N.B.NICOLAEV
Pierre NEICOV
J.P AUL-BONCOUR
H.PONSOT
STANLEY
S.M.BRUCE
N.POLITIS
Raoul BIBICA-ROSETTI
N.SATO (ad referandum)
Massa-aki HOTTA (ad referandum)
N.TITULESCO
Cons.CONTZESCO
V.V.PELLA
Dr.R.ARAS
Suad DAVAZ
N.MENEMENCIOGLU
Asım GÜNDÜZ
N.SADAK
Maxime LITVINOFF
DIPNOTLAR
1. Lozan Barış Andlaşmasının 23. maddesi şöyledir: "Bağıtlı Yüksek Taraflar, Boğazlar
rejimine ilişkin bugünkü tarihli yapılmış olan Sözleşmede öngörüldüğü üzere, Çanakkale
Boğazı'nda, Marmara Denizi'nde ve Karadeniz Boğazı'nda, denizden ve havadan, barış
zamanında olduğu gibi savaş zamanında da, geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) serbestliği ilkesini
kabul ve ilan etmekte görüş birliğine varmışlardır. Bu sözleşme, Yüksek Taraflar bakımından,
sanki bu Andlaşmanın içindeymiş gibi, ayni güç ve değerde olacaktır." Lozan Barış
Konferansı, Tutanaklar-Belgeler (çeviren Seha L.MERAY), Takım II, cilt 2, Ankara, 1973,
s.8
2. Boğazlar Rejimine İlişkin Lozan Sözleşmesi için bakınız: Lozan Barış Konferansı,
Tutanaklar-Belgeler (çeviren Seha L.MERAY), Takım II, cilt 2, Ankara, 9973, ss.54-64.
1. Fransızca metinde "batiments de ligne", İngilizce metinde "Capital Ships", 1936 Türkçe
çevirisinde "hattiharp gemileri". (Çevirenler)
2. Fransızca metinde "torpilleurs", İngilizce metinde "destroyers", 1936 Türkçe çevirisinde
"torpido". (Çevirenler)
1. Fransızca metinde "aéronefs", İngilizce metinde "aircrafts", 1936 Türkçe çevirisinde
"hava sefineleri". (Çevirenler)
2. Fransızca metinde "avarie", İngilizce metinde "damage", 1936 Türkçe çevirisinde "hasar".
(Çevirenler)
3. Fransızca metinde "fortune de mer", İngilizce metinde "peril of the sea" 1936 Türkçe
çevirisinde "deniz arızası". (Çevirenler)
1. Fransızca ve İngilizce metinlerde "capture", 1936 Türkçe çevirisinde "zapt ve müsadere".
(Çevirenler)
2. Fransızca metinde "droit de visite", İngilizce metinde "right of visit and search", 1936
Türkçe çevirisinde "muayene hakki". (Çevirenler)
1. Fransızca metinde "Aéronefs", İngilizce metinde "Aircrafts", 1936 Türkçe çevirisinde
"Hava sefineleri". (Çevirenler)
1. Şimdiki durumda, 100 kuruş, yaklaşık olarak 2 altın-Frans 20 santim değerindedir.
--------------------------------------------------------------------------------
1. İşbu Ek'in metinleri, 25 Mart 1936 tarihli Londra Deniz Kuvvetleri Andlaşmasından
alınmıştır.
2. Fransızca metinde "déplacement-type", İngilizce metinde "standard displacement", 1936
Türkçe çevirisinde "maimahreç esasi". (Çevirenler)
3. Fransızca metinde "Batiments de ligne", İngilizce metinde "Capital Ships", 1936 Türkçe
çevirisinde "Hattiharp gemileri". (Çevirenler)
--------------------------------------------------------------------------------
1. Fransızca metinde "batiments porte-aéronefs", İngilizce metinde "Aircraft-Carriers", 1936
Türkçe çevirisinde "Tayyare ana gemileri". (Çevirenler)
2. Fransızca metinde "batiments légers de surface", İngilizce metinde "Light Surface
Vessels", 1936 Türkçe çevirisinde "hafif su üstü gemileri". (Çevirenler).
3. Fransızca metinde "sous-marins", İngilizce metinde "Submarines", 1936 Türkçe
çevirisinde "denizaltı gemileri". (Çevirenler)
4. Fransızca metinde "petis navires de combat", İngilizce metinde "Minor War Vessels",
1936 Türkçe çevirisinde "küçük muharebe gemileri". (Çevirenler)
--------------------------------------------------------------------------------
1. Fransızca metinde "batiments auxilliaires", İngilizce metinde "Auxilary Vessels", 1936
Türkçe çevirisinde "Muavin gemiler". (Çevirenler)
2. Fransızca metinde "hors d'age", İngilizce metinde "over-age" 1936 Türkçe çevirisinde
"yaşını doldurmuş". (Çevirenler)
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:
Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,
Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!
Ne mutlu Türküm diyene!.
Bunları Biliyor muydunuz?
Bunları Biliyor muydunuz?
* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”
* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,
* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,
* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,
* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,
* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...