Bu milletin tek sahibi var: Kendisi!
Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız. -Mustafa Kemal Atatürk
Ermeni ve Dersim Meselesi - Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu
Ve ayrıca bakınız Ermeni Kürt Meslesi için neler demiş: https://www.youtube.com/results?search_query=yusuf+halacoglu
Kâmran İNAN İHANET EDENLERİ ANLATIYOR -2 Şubat 2014- ve Osmanlıdaki yerli hainler
205000 (iki yüz beş bin) Türk bu ülkeye ihanet ediyor :
Ya Osmanlı dönemindeki kaç yüz bin yerli hain = Türk düşmanları bu Türklerin kurduğu bu ülkeye ve Türklere ihanet etti ?
İşte bunlardan sadece bir kaç örnek:
Osmanlı şairi olan Nef ‘i den bir söz;“Tanrı Türk’e irfan çeşmesini yasaklamıştır.
Osmanlının en önemli tarihçisi kabul edilen Naima, Türkler hakkında şu benzetme terimleri kullanır: Türk-i bed-lika (çirkin yüzlü Türk), nadan Türk (cahil Türk) eirak-i bi-idrak (hiçbir şey bilmeyen Türk)
Baki ‘nin Kanun Sultan Süleyman ‘a sunduğu şiirden; ”Her tac olmaz fahr-u fena ehline sertacTürk ehlinüney hace başı biraz kabadır.”Türkçesi;“Her taç yoksulluk ve yokluk ehline baş tacı olmaz Ey Hoca, Türk toplumundan olanın başı kabadır, sultan olma yeteneğinden yoksundur.”
Osmanlı yönetiminde Türk’e yaklaşım o denli aşağılayıcıdır ki, o günlerden kalan aşağıdaki şiir bu yaklaşımı özetlemektedir: “Türk değil mi, Merzifon’un eşeği,Eşek değil, köpekten de aşağı.” (Özer Ozankaya, a.g.y., s.121)
Ancak Türkün şiire verdiği yanıt !
“ Şalvarı şaltak Osmanlı, Eğeri kaltak Osmanlı, Ekmede yok biçmede yok, Yemede ortak Osmanlı “ (Özer Ozankaya, a.g.y., s.121), (Prof. Dr. Faruk Sümer’den aktaran Ş. Keçeli, 1995, s. 79 )
Son Padişahı Vahdettin’in yayımladığı bu bildirilerden birisinde su tümceler yer almıştır; “Türkler dini, kavmiyeti, vatanı meşkuk (kuşkulu…) ve mahlud beş-altı milyonluk cahil bir kitledir.” Türkçesi;“Türkler; dini, soyu sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür”.
Osmanlı Devletinin Türklere hakaret ettiği, sövdüğü başka manzumeler mevcuttur. (Osmanlının arka perşeği)
Aslında Türkler hakkındaki kötü yargılar Selçuklulardan beri yaygındır. Örneğin, Selçuklu yazar Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, şunları yazmıştır: “Hunhar Türkler, köpek ve kurt gibidirler,ellerine fırsat geçerse yağmayı ganimet bilirler,fakat düşman kuvvetleri gelirse kaçarlar.”(Aktaran, Çetin Yetkin, a.g.y., s.12.)
Osmanlı düşüncesinde, “kavmi necip” olarak görülen Araplar karşısında Türk ulusu aşağılanmıştır. 1912 yılında Sebilürreşt dergisinde çıkan bir yazıda; “Türk” deyiminin kullanılması, dinsizlik, kâfirlik sayılıyordu. “Türk hükümeti”, “Türk ordusu”, “Türk ülkesi” deyimlerinin Osmanlı halkı üzerinde rahatsızlık yarattığı biliniyordu. (Mustafa Coşturoğlu, a.g.y., s.278, 279.)
Osmanlı Efendisine Türk demek hakaret sayılmış, “Türk” sözcüğü, Anadolu köylüleri için kullanılır olmuştur. Yani Türk kelimesi aşağılamak ve küfür yerine kullanılırmış. Irki bir anlam taşımıyor ve sadece cahil köylüleri aşağılamak söylenirdi. (Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, s.22, 23, Cahen’den aktaran, Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s.1)
.Osmanlı Hanedanı Türkmen halk ozanı olan Yunus Emre’yi yasaklamıştır. Osmanlı tarihçisi Naima aynı bilinç içinde şöyle yazmaktadır: “Türkmen çözülüp gitmesi yamandır, cem-ü iltiyamına derman yok.” Yani, Türk ulusu ve unsuru öylesine eriyip çözülecektir ki, bir daha birleşmesinin ve bütünleşmesinin ilacı ve dermanı olmayacaktır.
Osmanlı tarihçisi Naima:“Tarihi”nde Türkler için; nadan (kaba) Türk, idraksiz Türk, hilekâr Türk ifadelerini kullanmaktadır. (Naima Mustafa Efendi, Tarih-i Naima, Türkçeleştiren: Zuhuri Danışman, İstanbul, C.1, s.168, 238, C.2 s.536. C.3, s.1180, C.4 s.169.)
Koçu Bey, 4. Murat’a sunduğu risalesinde (küçük kitap) Türkler hakkında şunları yazıyordu:“…mezhebi bilinmeyen şehir oğlanı, Türk, Çingene, Tatar, Kurt, ecnebi, Laz, Yörük, katırcı, deveci, hamal, ağdacı, yol kesen, yankesici ve diğer çeşitli kimseler…”“Harem-i Hümayuna kanuna aykırı olarak Türk ve Yörük, Çingene, Yahudi, dinsiz, mezhepsiz, nice kalleş ve ayyaş şehir oğlanları girer oldu.” Bu sözler yazılıp Türk olduğu söylenen Padişaha veriliyordu. (Aktaran, Çetin Yetkin, a.g.y., s.145) Osmanlı tarihinde çok saygın bir konumu olan Fatih Sultan Mehmet bile; Otlukbeli Savaşından dönerken, elinde bıçak olan birisine ne yaptığını sorduğunda; “öldürülen Türkmenlerin kulaklarını keserek küpelerini topladığını öğrenmiş” ve “İşine devam et” demiştir.
Yine sadrazam Kuyucu Murat döneminde (1606-1611), 155.000 insan doğranmış ya da diri diri kuyulara doldurulmuşlardır. Aman dileyen insanlara Kuyucunun yanıtı“Vurun şu pis Türkün başını” olmuştur.
Cellatların bile öldürmeye kıyamadığı çocuğu atından inerek öldüren Kuyucu Murat, Osmanlı’nın yetkilisi, öldürülen çocuk da Anadolu’nun evladı Türk’tür. Hazırlayan ve Derleyen: Mete Biricik ( İstanbul, Temmuz 2012)
.
*
Ya Osmanlı dönemindeki kaç yüz bin yerli hain = Türk düşmanları bu Türklerin kurduğu bu ülkeye ve Türklere ihanet etti ?
İşte bunlardan sadece bir kaç örnek:
Osmanlı şairi olan Nef ‘i den bir söz;“Tanrı Türk’e irfan çeşmesini yasaklamıştır.
Osmanlının en önemli tarihçisi kabul edilen Naima, Türkler hakkında şu benzetme terimleri kullanır: Türk-i bed-lika (çirkin yüzlü Türk), nadan Türk (cahil Türk) eirak-i bi-idrak (hiçbir şey bilmeyen Türk)
Baki ‘nin Kanun Sultan Süleyman ‘a sunduğu şiirden; ”Her tac olmaz fahr-u fena ehline sertacTürk ehlinüney hace başı biraz kabadır.”Türkçesi;“Her taç yoksulluk ve yokluk ehline baş tacı olmaz Ey Hoca, Türk toplumundan olanın başı kabadır, sultan olma yeteneğinden yoksundur.”
Osmanlı yönetiminde Türk’e yaklaşım o denli aşağılayıcıdır ki, o günlerden kalan aşağıdaki şiir bu yaklaşımı özetlemektedir: “Türk değil mi, Merzifon’un eşeği,Eşek değil, köpekten de aşağı.” (Özer Ozankaya, a.g.y., s.121)
Ancak Türkün şiire verdiği yanıt !
“ Şalvarı şaltak Osmanlı, Eğeri kaltak Osmanlı, Ekmede yok biçmede yok, Yemede ortak Osmanlı “ (Özer Ozankaya, a.g.y., s.121), (Prof. Dr. Faruk Sümer’den aktaran Ş. Keçeli, 1995, s. 79 )
Son Padişahı Vahdettin’in yayımladığı bu bildirilerden birisinde su tümceler yer almıştır; “Türkler dini, kavmiyeti, vatanı meşkuk (kuşkulu…) ve mahlud beş-altı milyonluk cahil bir kitledir.” Türkçesi;“Türkler; dini, soyu sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür”.
Osmanlı Devletinin Türklere hakaret ettiği, sövdüğü başka manzumeler mevcuttur. (Osmanlının arka perşeği)
Aslında Türkler hakkındaki kötü yargılar Selçuklulardan beri yaygındır. Örneğin, Selçuklu yazar Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, şunları yazmıştır: “Hunhar Türkler, köpek ve kurt gibidirler,ellerine fırsat geçerse yağmayı ganimet bilirler,fakat düşman kuvvetleri gelirse kaçarlar.”(Aktaran, Çetin Yetkin, a.g.y., s.12.)
Osmanlı düşüncesinde, “kavmi necip” olarak görülen Araplar karşısında Türk ulusu aşağılanmıştır. 1912 yılında Sebilürreşt dergisinde çıkan bir yazıda; “Türk” deyiminin kullanılması, dinsizlik, kâfirlik sayılıyordu. “Türk hükümeti”, “Türk ordusu”, “Türk ülkesi” deyimlerinin Osmanlı halkı üzerinde rahatsızlık yarattığı biliniyordu. (Mustafa Coşturoğlu, a.g.y., s.278, 279.)
Osmanlı Efendisine Türk demek hakaret sayılmış, “Türk” sözcüğü, Anadolu köylüleri için kullanılır olmuştur. Yani Türk kelimesi aşağılamak ve küfür yerine kullanılırmış. Irki bir anlam taşımıyor ve sadece cahil köylüleri aşağılamak söylenirdi. (Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, s.22, 23, Cahen’den aktaran, Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s.1)
.Osmanlı Hanedanı Türkmen halk ozanı olan Yunus Emre’yi yasaklamıştır. Osmanlı tarihçisi Naima aynı bilinç içinde şöyle yazmaktadır: “Türkmen çözülüp gitmesi yamandır, cem-ü iltiyamına derman yok.” Yani, Türk ulusu ve unsuru öylesine eriyip çözülecektir ki, bir daha birleşmesinin ve bütünleşmesinin ilacı ve dermanı olmayacaktır.
Osmanlı tarihçisi Naima:“Tarihi”nde Türkler için; nadan (kaba) Türk, idraksiz Türk, hilekâr Türk ifadelerini kullanmaktadır. (Naima Mustafa Efendi, Tarih-i Naima, Türkçeleştiren: Zuhuri Danışman, İstanbul, C.1, s.168, 238, C.2 s.536. C.3, s.1180, C.4 s.169.)
Koçu Bey, 4. Murat’a sunduğu risalesinde (küçük kitap) Türkler hakkında şunları yazıyordu:“…mezhebi bilinmeyen şehir oğlanı, Türk, Çingene, Tatar, Kurt, ecnebi, Laz, Yörük, katırcı, deveci, hamal, ağdacı, yol kesen, yankesici ve diğer çeşitli kimseler…”“Harem-i Hümayuna kanuna aykırı olarak Türk ve Yörük, Çingene, Yahudi, dinsiz, mezhepsiz, nice kalleş ve ayyaş şehir oğlanları girer oldu.” Bu sözler yazılıp Türk olduğu söylenen Padişaha veriliyordu. (Aktaran, Çetin Yetkin, a.g.y., s.145) Osmanlı tarihinde çok saygın bir konumu olan Fatih Sultan Mehmet bile; Otlukbeli Savaşından dönerken, elinde bıçak olan birisine ne yaptığını sorduğunda; “öldürülen Türkmenlerin kulaklarını keserek küpelerini topladığını öğrenmiş” ve “İşine devam et” demiştir.
Yine sadrazam Kuyucu Murat döneminde (1606-1611), 155.000 insan doğranmış ya da diri diri kuyulara doldurulmuşlardır. Aman dileyen insanlara Kuyucunun yanıtı“Vurun şu pis Türkün başını” olmuştur.
Cellatların bile öldürmeye kıyamadığı çocuğu atından inerek öldüren Kuyucu Murat, Osmanlı’nın yetkilisi, öldürülen çocuk da Anadolu’nun evladı Türk’tür. Hazırlayan ve Derleyen: Mete Biricik ( İstanbul, Temmuz 2012)
.
ÇANAKKALE’DE MUSTAFA KEMAL’İ YOK SAYANLARA
üstündük. Mutlaka yenecektik.
Yalnız bir şeyi hesabı katmamışız...
MUSTAFA KEMAL’İ...
Bağrımda İngiliz gururu olmasa,
TÜRKLERİ alnından öpmek,
onları ayakta alkışlamak isterdim.
Winston Churchill
.
Yüksek Türkiye idealini gerçekleştirmek için Atatürk'ün plan ve programından
Lütfen köy çocuklarının okuduğu şu derslere bakın. Eğer Atatürk zamanında en ince ayrıntısına kadar planlanan, sonrasında hayata geçirilen bu dahiyane proje devam ettirilse idi, bugün bambaşka bir Türkiye'de yaşıyor olurduk. Demek ki bugün de yapmamız gereken, eğitime yatırım.
Okul öncesinden başlayarak, üniversiteye ve lisans üstü eğitimlere yatırım yapmalı devlet.
Bir yandan eğitim kalitesi yükseltilmeli, diğer yandan ihtiyaçlara göre yönlendirmeler yapılmalı, kontenjanlar belirlenmeli ve okumak isteyen tüm vatandaşlarımıza fırsat eşitliği tanınmalı.
Kısa vadede köşe dönme hayalleri yerine, uzun vadeleri planlamalıyız artık.
Metin Feyzioğlu
.
Atatürk'ün vefat ederken söylediği son söz
Her insanın karşılaşacağı ölüm gerçeği..
Atamızın da son saniyeleri geldiğinde yanında bulunanlardan Dr. Neşet Ömer bey, “Dilinizi göreyim efendim. Lütfen dilinizi dışarıya doğru çıkartın” diye telaşlanırken, Atatürk, Dr. Neşet Ömer'e gülümsemiş “ VE ALEYKÜMÜSSELAM ” diyerek gözlerini kapatmıştır. (Kılıç Ali’nin Anıları Sh 659. Hulusi TURGUT)
Peki, o sırada Atatürk’ün yanında bulunanlar telaş ve çaresizlik içerisinde kıvranırlarken ve görünürde bir sebep yokken Atatürk’ün “VE ALEYKÜMÜSSELAM” demesinin anlamı ne olabilir diye bir soru akıllarına gelmiş olabilir. Böyle bir sorunun yanıtını Kur’an ayetleri veriyor. İşte Kur’an’ın söyledikleri:
“ İyiliklerini içeren kitabı sağ tarafından verileceklere, melekler: ‘SELAMÜN ALEYKE’ derler. (Vakıa Suresi 90,91)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:
Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,
Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!
Ne mutlu Türküm diyene!.
Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,
Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!
Ne mutlu Türküm diyene!.
Bunları Biliyor muydunuz?
Bunları Biliyor muydunuz?
* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”
* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,
* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,
* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,
* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,
* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...
* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”
* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,
* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,
* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,
* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,
* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...