Bu milletin tek sahibi var: Kendisi!
Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız. -Mustafa Kemal Atatürk
Cehalet okumamış olmak, okul bitirmemek değil'dir..
Cehalet okumamış olmak, okul bitirmemek değil'dir..
Cehalet,
3 - 5 kuruşluk, gelip geçici, çıkar menfaat uğruna; kendisinin ve çocuklarının geleceklerini rehin bırakmak, adalete ve insanlığa ters düşecek, karaktersizce davranışlar sergilemektir.
Bu anlamda,
Okulların en yükseğini bitirip, diplomaların en cafcaflısını, iş yerlerinde ki duvarlarına asan bir çok insan; cehaletten kurtulamamış durumda yaşamaktadır.
Etrafınıza şöyle bir göz atın! Göreceksiniz.
.
Cehalet,
3 - 5 kuruşluk, gelip geçici, çıkar menfaat uğruna; kendisinin ve çocuklarının geleceklerini rehin bırakmak, adalete ve insanlığa ters düşecek, karaktersizce davranışlar sergilemektir.
Bu anlamda,
Okulların en yükseğini bitirip, diplomaların en cafcaflısını, iş yerlerinde ki duvarlarına asan bir çok insan; cehaletten kurtulamamış durumda yaşamaktadır.
Etrafınıza şöyle bir göz atın! Göreceksiniz.
.
MARSHALL YARDIM PLANI: "ÖNCE AL GÜLÜM, SONRA DA VER BAKALIM GÜLÜM" PLANLARI
Marshall Planı II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı antikomünist; istismarcı / ürün vereni sömürerek ve bilinçsizce ve de edilgenleştirerek yaşatma, hedefleri olan bir ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.
Bu program çerçevesinde 1948-1952 yılları arasında uygulanan bu yardımlarda ABD, Avrupa ülkelerine 13 milyar dolarlık bir yardım yapmıştır.
Türkiye 2. Dünya savaşına katılmadığı halde, savaşta mağdur olan ülkelere verilmesi kararlaştırılan bu yardımdan -türlü cambazlıklarla- faydalanmıştır. Bu bir siyasi başarı mıdır, yoksa tam bir onursuzluk ve aymazlık mıdır? Bu ikilemin çözümü için "Marshall yardımının" ülkemiz için olan sonuçlarına bakmak gerekir:
Ciddi bir bakışla, ABD ye bağımlılığımızı başlatan bu yardım planı, her açıdan kendi özgün Üreticiliğimizi, Gelişmemizi, Sanayileşmemizi, Sağlığımızı ve Özgürlüğümüzü çelmelemiştir.. kundaklamıştır.
Ekonomik açıdan Pakistan, İran ve Iraktan farklı olmamamıza neden olan, kendi teknolojisini üretemeyen ve büyük çoğunlukla montaja dayalı bir ekonomiye sahip olmamızın temel nedenlerinden biri bu sözde yardım planıdır.. Örn. önce kullanılmış eski teknolojik makinaları yardım niyetine vermiş, sonra da yedek parçaları için makina parasına yakın miktarlar için istemişlerdir.
İçindekilerin ne olduğunu tam bilmediğimiz kötü süt tozu, peynir, yağ ve bisküvi karşılığı verilen ASKERİ ÜS izinleri de bu sözde yardım planına dahildir. Bu, bizim ve tehdit altında tuttuğu Orta Doğu ülkeleri için hazırlanmış çok kötü niyetli bir yardım plandır. [Bkz. ABD nin bugün Orta Doğu'ya sözde demokrasi getirme taktiği, yalanı altında yaptıklarına.]
Marshall yardım planı kapsamında Türkiye'ye ayni yardım olarak bol bol girmiş kumaş türü "Amerikan bezi"ni de unutmamak gerekir.
Görüldüğü üzere Amerika bu yardımı bizim "kara kaşımız, kara gözümüz" için "hibe" olarak vermemiştir. Katmerli-Borç olarak vermiştir.
Genetiği oynanmış mısır, buğday, pamuk, yağ gibi tohum ve gıdalara ihtiyacımız olmadığı halde almamızın nedeni ABD'nin Türkiye'ye dayattığı bu anlaşmaların sonucudur. Amerika dünyanın en büyük mısır üreticisi ülkesidir. Elinde birikmiş olan mısır dağlarını eritebilmek için, "mısırözü yağı ihracatını" keşfedivermiş ve de Türkiye'ye yapılacak Marshall yardımının koşullarından birini de, "Türkiye'nin Amerika'dan mısırözü yağı ithal etmesi" olarak belirlemiştir. Bunun karşılığı olarak da Türkiye Zeytinyağı üretmeyecek, zeytin ağaçlarını da sökecektir.
Eskişehirde üretime tamamen hazır vaziyetteki uçak fabrikası, "nasılsa ABD uçak veriyor biz üretmesek de olur" denilerek kapatılmıştır.
Türkiye'nin uçak üretmemesi için 1941-44 yılları arasında ABD Türkiye'ye 95 milyon dolarlık savaş malzemesi vermişti. CHP döneminin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Zeki Doğan, Nuri Demirağ'a şu ibretlik sözleri söylemişti:
"Amerikan yardımından bedava uçak almak dururken uçak fabrikanıza sipariş verirsem yarın bu millet beni asar."
Demirağ örümünden vazgeçip daha fazla fosil yakıtı tüketmemizle, asfalt yol örümüne geçmemizle sonuçlanan bu plan sayesinde, "Yüce ABD yol yapıyor allah razı olsun" denip demiryolu yapımı da durdurulmuştur.
Ata’mızın emriyle yaptırılan ilk yerli ve milli trenimiz BOZKURT |
[Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni kurulduğu dönemde ismi öne çıkan Mehmet Nuri Demirağ, Türk havacılık tarihinin de en önemli isimlerinden ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerindendi.]
Devletin hangi mekanizmalarla hem kapitalist zoru hem de meşruiyet kanallarını yapılandırdığını ve bunu nasıl da sermaye ile içiçe, plansız ve oldukça tepkisel bir şekilde kuvveden fiile geçirdiğini gösteren Marshall planı, Türk lirasının dolar karşısında düşüşünün başladığı tarih olarak bilinir. O günden sonra belimizi doğrultamadık.
İşte bu şekilde başlayan "ABD'ye sırtı dayayıp, onun verdikleriyle yaşama" alışkanlığı daha doğrusu bağımlılığı bugün kontrolden çıkmış olup, aksi olasılık dışı hale gelmiştir.
Amerikanın bu, "sizin üretmenize gerek yok biz her şeyi veririz " planı, o zamanlar insanların sarıldığı bir sözde yardımdır. Tabii bu, "armut piş ağzıma düş olayı" dır ve "üretmeyelim" -"üretemeyelim" demektir ki, bunun sonucunda 1. görgü tanıklarından bilindiği üzere en basit örnek haliç tersanesinin üretiminin ve argesinin yok edilip tamire vs.ye kaydırılmasıdır. (2)
Bunun bu günkü sonucu da devlet kotasıydı, oydu buyduyla üretimin önüne geçmek, buna karşılık dışardan ithal etmektir ki bu sadece tarım vs değil bilişim dahil her sektör için geçerlidir. En bilenen örnekte mısır tohumlarının her sene tekrar tekrar ithal edilmesidir.
Oysa vaktinde üretimin temelleri düzgün atılmış olsaydı bu gün dışarıya ciddi anlamda bağımlı olacağımız bir şey olmayacaktı denilebilir.
2. Dünya savaşına katılan Avrupa ülkeleri ise, yıkılan ekonomilerini onarmak için yoğun bir çabaya girişmişlerdir. Bunun için gerekli olan makine ve donatımı ancak ABD'den sağlanabildikleri için bu ülkelerin tüm döviz ve altın rezervleri ABD'ye akmış ve büyük bir döviz darboğazı içine sürüklenmişlerdi.
Ancak....
Marshall yardımı alan ülkeler |
Türkiye cumhuriyeti hiç gereği olmadığı halde kendisini bağlamayan Osmanlıya ait borçları bile ödemişti ama tabii bağımsız karakterli devlet adamlarının yönettiği bir Cumhuriyet başka oluyor.
Bu yardımlardan yararlanan diğer ülkelerle birlikte Avrupa ekonomik işbirliği teşkilatı (şimdiki OECD) üyesi olduk. Bugün 30 üyesi olan ve 1961'de yapısı biraz değişen bu teşkilat'ın gelişmişlik ve ekonomik istatistiklerinde sonunculuğu pek kimseye kaptırmayan bir ülke olarak alınan yardımları nasıl kullandığımız konusunda çok soru işaretleri oluşmaktadır. Örn.Almanya ya da Fransa da bu yardımlardan yararlanmıştır. Önemli olan yararlanıp yararlanmamamız değil nasıl yararlan(ama)dığımızdır?!
-------
Notlar :
(1) - " Amerika para verir, Türkiye kendi güzelim zeytinyağı varken, Amerika'dan mısırözü yağı ithal eder. İthalatın kesintisiz sürmesi için, Türkiye'de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde "bunlar bir işe yaramaz" denilerek yüz binlerce zeytin ağacı sökülüp neredeyse bir "zeytin ağacı katliamı" yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bir bölümü Amerika tarafından dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı Türk Lirası karşılığı satılır. Türk insanını zeytinyağından soğutup, mısırözü ve margarine alıştırmak için hayasızca yalan söylentiler çıkarılır. "Zeytinyağı ısınırsa kanser yapar" yalanı bunlardan biri. Oysa, zeytinyağı halkın deyimiyle "dumanlaşma" derecesi en yüksek, yani en zor yanan sıvı yağlardan biri. Biz, "Zeytinyağlı yiyemem aman" türküsünü söyledikçe Türkiye'de zeytinyağını tanıyanların sayısı hızla azalır. Bugün Doğu bölgesindeki insanlarımızın çoğu zeytinyağının adını duymuş ama görüp tanımamıştır. Bugün İtalya'da kişi başı zeytinyağı tüketimi yıllık 25-30 litre arasında iken, Türkiye'de bu rakam 1.5-2 litre arasındadır. Önce ülkemizde bir seferberlik halinde "zeytinyağının tanıtımını"yapmalıyız. Tanıtımda aksayan yanlarını görmeliyiz. Geniş halk kesimlerinin kullanabileceği ambalajlarla zeytinyağını halkın ayağına götürmeliyiz. Ambalaj masrafından kısıp halka ucuz satmalı ve zeytinyağının yararlarını anlatmalıyız. El ele verip Marshall Planı'nın 60 yıllık etkisini silip atmalıyız."
Ah Marshall Planı ah
Can AKSIN : https://bit.ly/2TCRvie
(2) - Türkiye Marshall Planı çerçevesinde 1948 – 1952 yılları arasında 352 milyon dolar yardım almıştır . Alınan bu yardımdan 1951 yılında İzmir Enternasyonal Fuarındaki Ulaştırma Bakanlığı Pavyonunda çekilmiş bir resimde de görüldüğü üzere bu gün adı Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş olan Devlet Denizyolları ve Limanları Umum Müdürlüğü’ne 1948 yılında 3.,441,810 dolar 1950 yılında 19,539,000 dolar 1951 yılında ise 10,713,16, dolar olmak üzere 33,693,970 dolar ayrılmıştır. Ayrılan bu 33.693.970 dolar ile neler yapılmış neler alınmıştır. Marshall Planı çerçevesinde ayrılan bu fondan ilk olarak ithalat ve ihracatımızda kullanılmak üzere Ardahan, Aydın, Çoruh, Hopa, Kars, Kastamonu, Malatya Manisa, Rize ve Yozgat adı verilen 10 adet kuru yük gemisi satın alınmıştır Bu gemiler 1944 ve 1945 yıllarında ABD muhtelif tersanelerinde inşa edilmişlerdir, Kars, Kastamonu, Malatya ve, Rize gemileri bilahare cevher gemisine dönüştürülerek yıllarca Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının ihtiyacı olan kömürleri Zonguldak’tan Ereğli’ye taşımıştır. Satın alınan Kocaeli ve Sivas tankerleri Türkiye’nin ihtiyacı olan petrolü taşımışlardır.. Kocaeli Tankeri 1943 yılında Sivas ise 1945 yılında inşa edilmiştir. Alınan bu 10 gemi ile iki tanker 1955 yılında kurulan Deniz Nakliyatı T.A.Ş nüvesini teşkil etmiştir. Uzun yıllar ülkenin ihtiyacı olan mallar dış ülkelerden yurda getirirken ürettiği malları çeşitli limanlardan götürmüştür.
Devamı için bakınız: https://bit.ly/2EWwZRu ]
19 MAYIS 1934: BULGARİSTAN’DA YAPILMASI PLANLANAN TÜRK KATLİAMINI ATATÜRK ÖNLEDİ !
19 Mayıs 1934 yılında bir darbe yapan Bulgar Ordusu, kurdurduğu geçici hükümet sayesinde Hitler Almanya’sının safında yerini almış, Bulgaristan Türkleri arasında yaygınlaşan “Turan Gençlik ve Spor Cemiyetleri Birliği’ne karşı polis takibatına geçip işkence ile öldürmeler çoğalmıştı. Ayrıca Bulgar köylerinden teşkil ettikleri çetelerle toplu katliama başlamak üzereyken, Türk istihbaratı bu haberi Atatürk’e iletir.
Atatürk de, o sıralarda Trakya’da askerî tatbikat yapmakta olan 3. Ordu Komutanı Salih Omurtak Paşa’ya, biraz Bulgar sınırını ihlâl ederek Bulgarlar’a gözdağı vermesi konusunda talimat verir.
Yağmurlu bir gecede akşamdan Bulgar sınırını sapa bir yerden geçen askerimizin öncü birlikleri, sabah ortalık aydınlandığında Filibe yakınındaki Hacıilyas (Pırvomay) kasabasına varmışlardır. Önce kendi askerleri sanan Bulgarlar, hava iyice aydınlanınca, Filibe’ye doğru ilerleyen birliklerin Türk askeri olduğunu fark etmişler ve olay Bulgar kralına iletilmiş.
Telefona sarılan Kral III. Boris, Atatürk’le yaptığı görüşmede, “Ekselansları acaba Bulgaristan’a harp mi ilân ettiniz?” diye sorar telâşla.
Atatürk, “Neden böyle bir şey yapalım ki!” deyince, Kral Boris:’Askerleriniz Filibe önlerinde ve Sofya yönünde ilerliyorlar!” diye cevap vermiş. Atatürk “Yolu şaşırmışlardır, Kral Hazretleri, şimdi olayı tetkik eder, Haşmetmeaplarına malûmat arz ederim” diyerek teselli etmiş ve Salih Omurtak Paşa’ya: “Maksat hâsıl olmuştur, geri dönün”, talimatı gönderilmiştir.
Bu gözdağı üzerine, Kral hemen duruma el koymuş ve kitle halinde yapılması plânlanan Türk katliamı da durdurulmuştur.
BULGARİSTAN’DAKİ TÜRKLER (1879-1989)
Ahmet Şerif Şerefli
T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINI
İslam etkilenmesin diye gizlenen 70 yıl süren Türk - Arap savaşı | Arap vahşeti
İslam etkilenirmiş... (*)
Şu gerçek unutulmamalıdır:
DİN, İNSAN İÇİNDİR; İNSAN, DİN İÇİN DEĞİLDİR!
Türklere yapılan Talkan ve Curcan Katliamı! Tarih-i Taberi / Cilt 3/
70 sene süren Türk-arap savaşlarının en ehemmiyetli noktaları ve sonuçları:
1- 100.000’in üstünde Türk katledilmiştir.
2- 50.000’in üstünde Türk genci köle ve cariye yapılmıştır.
3- Şehirler yağmalanmış , ganimet diye halkın herşeyi talan edilmiştir.
4- Tüm zenginlikler , tarihi yapıtlar yokedilmiş , yakılmış , yıkılmıştır.
5- Dünyanın en büyük katliamlarından biri olan “Talkan Katliamında” 40.000 Türkün kesilerek 24 kilometre yol süresince ağaçlarda sallandırılmıştır.( Tarihte örneği çok azdır.)
6- Aynı şekilde “Curcan Katliamında da esir alınan 40.000 Türk’ün nehir kenarında kafaları kesilmiş , nehrin suyu kıpkızıl olmuş , cesetler yine ağaçlarda sallandırılmıştır.
7- “Teslim olursanız canınız bağışlanacak” sözü hiç bir zaman yerine getirilmemiş , “Şeriat söz tanımaz” denilerek kadın-erkek kılıçtan geçirilmiştir.
8- Araplar tarihte yaşadıkları bu en büyük yağma ve talandan çok büyük servet ele geçirmişlerdir.
9- Türkler böyle bir vahşet ve mezalimi Çinlilerden bile görmemişlerdir.
10- Türk’ler bu katliamların ardından Arap dinine zorla geçirilir ve asimile edilir. Bu tarihi gerçekler “islam etkilenmesin” düşüncesiyle gizlenmekte, söz edilmemektedir.
(Syf-349-350)
Ayrıca bakınız: https://bit.ly/2Fm6Ufp
(*) Not:
Kuran’da a’rab kelimesi, geçtiği 10 yerin biri hariç, daima olumsuzluğun, kötülüğün, iki yüzlüğün, cimriliğin, kaypaklığın taşıyıcısı olarak kullanılmaktadır: Tevbe 90; Tevbe 97; Tevbe 98; Tevbe 101; Tevbe 120; Fetih 11-12; Fetih 16; Hucurât 14
.
.
Şu gerçek unutulmamalıdır:
DİN, İNSAN İÇİNDİR; İNSAN, DİN İÇİN DEĞİLDİR!
Türklere yapılan Talkan ve Curcan Katliamı! Tarih-i Taberi / Cilt 3/
70 sene süren Türk-arap savaşlarının en ehemmiyetli noktaları ve sonuçları:
1- 100.000’in üstünde Türk katledilmiştir.
2- 50.000’in üstünde Türk genci köle ve cariye yapılmıştır.
3- Şehirler yağmalanmış , ganimet diye halkın herşeyi talan edilmiştir.
4- Tüm zenginlikler , tarihi yapıtlar yokedilmiş , yakılmış , yıkılmıştır.
5- Dünyanın en büyük katliamlarından biri olan “Talkan Katliamında” 40.000 Türkün kesilerek 24 kilometre yol süresince ağaçlarda sallandırılmıştır.( Tarihte örneği çok azdır.)
6- Aynı şekilde “Curcan Katliamında da esir alınan 40.000 Türk’ün nehir kenarında kafaları kesilmiş , nehrin suyu kıpkızıl olmuş , cesetler yine ağaçlarda sallandırılmıştır.
7- “Teslim olursanız canınız bağışlanacak” sözü hiç bir zaman yerine getirilmemiş , “Şeriat söz tanımaz” denilerek kadın-erkek kılıçtan geçirilmiştir.
8- Araplar tarihte yaşadıkları bu en büyük yağma ve talandan çok büyük servet ele geçirmişlerdir.
9- Türkler böyle bir vahşet ve mezalimi Çinlilerden bile görmemişlerdir.
10- Türk’ler bu katliamların ardından Arap dinine zorla geçirilir ve asimile edilir. Bu tarihi gerçekler “islam etkilenmesin” düşüncesiyle gizlenmekte, söz edilmemektedir.
(Syf-349-350)
Ayrıca bakınız: https://bit.ly/2Fm6Ufp
(*) Not:
Kuran’da a’rab kelimesi, geçtiği 10 yerin biri hariç, daima olumsuzluğun, kötülüğün, iki yüzlüğün, cimriliğin, kaypaklığın taşıyıcısı olarak kullanılmaktadır: Tevbe 90; Tevbe 97; Tevbe 98; Tevbe 101; Tevbe 120; Fetih 11-12; Fetih 16; Hucurât 14
.
.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:
Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,
Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!
Ne mutlu Türküm diyene!.
Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,
Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!
Ne mutlu Türküm diyene!.
Bunları Biliyor muydunuz?
Bunları Biliyor muydunuz?
* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”
* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,
* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,
* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,
* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,
* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...
* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”
* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,
* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,
* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,
* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,
* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...