CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR
GERÇEK TÜRK TARİHİ-KAHRAMANLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GERÇEK TÜRK TARİHİ-KAHRAMANLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

CUMHURİYET’E KANAT GERENLER: BİR AYDINLANMA VE CUMHURİYET ŞEHİDİMİZ BAHRİYE ÜÇOK

Prof. Dr. Cihan Dura 6 Ekim 2016 Perşembe

BİR MİLLETİ MİLLET YAPAN ORTAK HATIRALARDIR, ORTAK KÜLTÜR, ORTAK DİL, ORTAK TARİHTİR.

 O TARİH; OLAYLARIYLA, FİKİR VE DUYGULARIYLA, KAHRAMANLARIYLA ZİHNİMİZDE, RUHUMUZDA, KALBİMİZDE YAZILI OLMALIDIR.
 UNUTULMAYAN ORTAK DEĞERLERDİR Kİ, BİZİ BİZ YAPAR, BİR ARAYA GETİRİR, BİZİ MİLLET YAPAR.


 EN AZ DİNÎ KAHRAMANLARI ÖĞRENDİĞİNİZ KADAR, KENDİ MİLLÎ KAHRAMANLARIMIZI DA ÖĞRENİN, ÖĞRETİN.

**



BİR AYDINLANMA VE CUMHURİYET ŞEHİDİMİZ: BAHRİYE ÜÇOK


Bahriye Üçok (1919-1990), Türk tarihçi ve siyaset bilimcidir. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin ilk kadın akademisyenidir. Cumhuriyet Senatosu üyeliği (1971-1976), Halkçı Parti'den Ordu milletvekilliği (1983-1987) yapmıştır. En son Sosyaldemokrat Halkçı Parti parti meclis üyesi idi.

AİLESİ VE EĞİTİMİ

Hamit Ataç'ın kızıdır. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Coşkun Üçok ile evlenmiş, Kumru adlı bir kızı olmuştur. İlk ve ortaokulu Ordu'da okuyan Üçok, Kandilli Kız Lisesi'ni bitirdi. Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Türk-İslam Tarihi Bölümü'nden alırken, aynı zamanda Devlet Konservatuarı Opera Bölümü'ne de devam etti ve bu bölümü de bitirdi. Samsun ve Ankara'da on bir yıl lise öğretmenliği yaptı.

AKADEMİK YAŞAMI

1953 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi oldu. 1957 yılında doktor, 1964 yılında "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı çalışmasıyla da doçent olmuştur. Arapça ve Farsça'yı iyi derecede bilen Üçok, Kur'an-ı Kerim'e bağlı kalarak İslam dinini çağdaş, gerçekçi ve dinin özünde bulunan hoşgörüyle yorumladı. Bu nedenle 1960'lı yıllardan itibaren tehditler almaya başladı ve kendini güvende hissetmediği için akademik çalışmalarına ara vermek zorunda kaldı.

SİYASİ KARİYERİ

1971 yılında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjandan senatör seçildi ve böylelikle aktif siyasi yaşama atılarak beş yıl boyunca Cumhuriyet Senatosu divan üyeliği yaptı. Siyasi tercihini Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) yana kullanan Üçok, 1977'de CHP'ye katıldı. 12 Eylül'den sonra açılan Halkçı Parti'nin 1983'de kurucu üyesi oldu. Daha sonra 1983 seçimlerinde de bu partiden Ordu milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 1986'dan itibaren Sosyaldemokrat Halkçı Parti üyesi oldu ve 1990 Eylül'ünde bu partinin parti meclisi üyesi seçildi.

ALDIĞI TEHDİTLER VE SUİKAST

Kasım 1988'da televizyonda yapılan bir açık oturumda, "İslam'da örtünmenin ve oruç tutmanın zorunlu olmadığı" iddialarını içeren açıklamalarından sonra üzerine birçok tepki çekti ve tehditler almaya başladı.

Üçok, 6 Ekim 1990 günü Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Köroğlu Caddesi'nde bulunan evine, Ekspres Kargo tarafından ulaştırılan ve gönderici olarak İlmî Araştırmalar Vakfı'nın göründüğü kitap paketini saat 16.30'da aldı. Bomba olabileceği şüphesiyle paketi kapısının önünde açmaya çalışırken, paketin içine yerleştirilmiş olan bomba patladı. Ağır yaralı olarak Hacettepe Tıp Fakültesi Acil Servisi'ne kaldırılan Üçok, akşam saat 8 sularında yaşamını yitirdi. Cenazesi 9 Ekim günü Maltepe Camii'nden kaldırılmış ve Karşıyaka Mezarlığı'na defnedilmiştir. Suikastı İslâmi Hareket adlı örgüt üstlendi.

Ertesi gün Cumhuriyet Gazetesi'ndeki haberde, olay şöyle aktarılmıştır: Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun’dan sonra türbana karşı tavrı ve laikliği savunmasıyla tanınan SHP Parti Meclisi Üyesi Bahriye Üçok da suikast sonucu öldürüldü. İstanbul’dan Ankara Çankaya’daki evine özel bir kargo şirketiyle yollanan kitap paketini açan Üçok, içindeki bombanın patlaması sonucu ağır yaralandı. İki kolu ve bir bacağı kopan Üçok kaldırıldığı hastanede ameliyata alınamadan öldü. Cinayeti İslami Hareket adlı örgüt üstlendi. Cumhuriyet Gazetesini telefonla arayarak İslami Hareket Örgütü adına konuştuğunu bildiren bir kişi Üçok'u “tesettür konusundaki düşünceleri yüzünden” cezalandırdıklarını söyledi. Aynı kişi “İslam'a sınır koyanları öldürmeyi borç bildiklerini” belirtti.

Bombalı paketi kabul eden 'kargocu kız' olarak da tanınan Gülay Calap, uzun süre ortadan kayboldu. 16 Ocak 1994 tarihinde İzmir'de PKK'nın yan kuruluşu olarak sayılan Devrimci Halk Partisi'nin İzmir sorumlusu olarak göz altına alındı.

SHP Parti Meclisi üyesi olan Doç. Dr. Bahriye Üçok, katledildiği sırada SHP için bir laiklik raporu hazırlamaktaydı. Üçok, katıldığı toplantılarda sık sık laiklik, kadın hakları ve irtica tehlikesi üzerinde durmuş ve "laikliğin savunucusu ilahiyatçı" olarak tanınmıştır. Fransızca, Arapça ve Farsça bilen Üçok, "İslam'dan Dönenler", "Yalancı Peygamberler" ve "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı üç kitap yayımlamıştır. Ölümünün ardından adı, İzmir'de önemli bir meydan, bir bulvar, Narlıdere'de bir park ve bir mahalleye; Artvin, Edirne, Kocaeli / Değirmendere ve Ankara'da birer caddeye, İstanbul Kadıköy Belediyesi'ne ait bir çocuk yuvasına verilmiştir.

KAYNAK: https://tr.wikipedia.org/wiki/Bahri...
**

BİR YORUMUM

Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, …

Hep düşünmüşümdür, niye öldürüldüler bu yurtseverler aydınlarımız diye… Bazen onların yanına –farklı olsalar da- A. Türkeş’i, B. Ecevit’i, hatta N. Erbakan’ı bile koyasım geliyor, başkaları da var ne yazık ki...

Biraz geç de olsa anladım sebebini: Derin Merkez, küresel şirketler, emperyalist odaklar… Saha temizliği yaptılar, birilerinin önünü açtılar.

Eğer o yurtseverler bugün sağ olsaydı, hiç sanmıyorum, bu birileri kolayca koltuklarına kurulsunlar.  Kurulmuş olsalar da bütün bu yaptıklarını yapamaz, vatana böylesine fütursuzca ihanet edemezlerdi.  
.

MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...