CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR
İslamcı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İslamcı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

TÜRK TOPLUMU, NE 27, NE 32, NE DE 47 ETNİK GRUPTAN İBARETTİR! BUNLARIN HEPSİ BİLİM DIŞI SAFSATADAN İBARETTİR


TÜRK TOPLUMU, NE 27, NE 32, NE DE 47 ETNİK GRUPTAN İBARETTİR! BUNLARIN HEPSİ BİLİM DIŞI SAFSATADAN ÖTEYE BİR DEĞERİ OLMAYAN SPEKÜLASYONLARDAN, TÜRK TOPLUMUNU YÖNLENDİRMEK, BATI’NIN İSTEDİĞİ İNSAN TİPİNDE YANİ MİLLİ ŞUURDAN YOKSUN İNSAN KALABALIKLARI HALİNE GETİRMEK İÇİN UYDURULMUŞ YALANLARDIR.

BİZLER DÜNYANIN EN ESKİ, EN MEDENİ MİLLETİYİZ. EN SOYLU VE EN HOMOJEN MİLLETİYİZ. TÜRK MİLLETİ BİRDİR,  BÜTÜNDÜR, BİZİ PARÇALAYAMAZLAR 

Sevgili Okurlar

Bu gün Suriye de Fırat Kalkanı harekatında önce 4 şehidimizin olduğu söylendi sonra 14 şehidimizin olduğu haberi geldi 4 ü ağır 34 yaralımız varmış. Son olarak gelen haberler şehit sayısının daha fazla olduğun yönünde. inşallah yanlış bilgidir diyoruz. Ancak 4 veya 14 acımız büyük Allah şehitlerimize rahmet Yaralılarımıza acil şifa kederli ailesine sabırlar diliyoruz.Yüce yaradan dan milletimizin üzerine bir kabus gibi çöken bu acı günlerin tez elden bitmesini diliyoruz. Milletimizin Başı sağ olsun.

Sevgili Okurlar,

Bu günkü Yazımızı öğle saatlerinde düzenlemiştim. Ancak şehit haberleri üzerine yayınlamak istemedim. Akşam şehit sayısı artınca tekrar vaz geçtim ancak daha sonra Atatürk'ün 1916'da Muş Cephesinde Ruslarla savaşın en şiddetli anlarında bile fiilen savaştığı cepheden döner dönmez dil mevzu üzerinde çalıştığını düşündükçe milli meselelerin her şart altında öğrenilmesi gerektiğini düşünerek çalışmamızı paylaşmaya karar verdim.

Sevgili Okurlar,
Bir yanda bombalar patlıyor,Askerlerimiz polislerimiz otobüsleri içinde veya kenarında veya cephelerde sürekli kalleşçe edilirken bu katliam sadece fiilen öldürerek değil gençlerimiz mankurtlaştırarak Türklük şuurundan uzaklaştırarakta hızla devam ediyor.

Bu günlerde twetterde 36-42 veya 47 etnik gurup söylemleri yeniden dolaşmaya başladı.Bu sosyal medya aracağılı ile yürütülen bir bilgi kirlenmesidir. Milletimizin,sanki biz ırk bütünlüğü olan bir Ulus değilmişizde oradan buradan toplama hasbelkader bir araya gelmiş insan topluluklarıymışız gibi bilgilenilmesi sağlanmaktadır.

Bu alçakça, alenen ve kasıtlı olarak yapılmakta olan Türk düşmanlığıdır.
Bunu söyleyenler vatan hainidir ve ırkımıza düşmandırlar.

Karşılarında kendilerine cevap verecek kimse olmadığı için herkes ağzına gelen ihaneti sergilemektedir.

Sevgili Okular,
Hainler bir diğer taraftan fırsat buldukça Tv’lerde, gazetelerdeki köşelerinde, sözde bilimsel bir konuyu paylaşıyorlarmış pozlarında “Hepimiz Türkiyeliyiz. Biz çeşitli ırklardan kültürlerden geliyoruz. Biz rengarenk bir mozayiğiz. Türkiye Cumhuriyetinde 27 veya 42 etnik grup yaşamakta, Bu etnik grupların da varlıklarının tanınması gerekmektedir. ''Türkiye Türklerindir' gibi tezler yanlıştır. Türkiye, Türkiye'de yaşayan herkesindir” diyorlar!

Türkiye’deki tüm vatandaşları koruyan, sözde insanlık adına yapıldığı iddia edilen bu söylemler PKK’nın, AB'nin ABD'nin Uluslararası Emperyalizmin talepleri ile örtüşmektedir.

“AB’ne girilmesi” veya Türkiye’nin “Yeni Dünya Düzeninde” yerini alması için “Kemalist Ulus Devletin sonlanması gerekir” diyen Emperyalist Batı’nın talepleri ile içimizde, sözde din iman adına (*)  Emperyalizmin maşalığı yapan Türk düşmanlarının talepleri aynıdır.

Öncelikli olarak etnik ayrıştırma veya kışkırtma konusunu ele alalım. Türk toplumu, ne 27, ne 32, ne de 47 etnik gruptan ibarettir. Bunların hepsi bilim dışı safsatadan öteye bir değeri olmayan spekülasyonlardan, Türk toplumunu yönlendirmek Batı’nın istediği insan tipinde yani milli şuurdan yoksun insan kalabalıkları haline getirmek için uydurulmuş yalanlardır.

Bazı üniversite mensubu akademisyenler ülkemizde Yörükler, Aleviler, Tahtacılar, Çepniler vb. türden etnik gruplardan söz açmaktadırlar ki bunlar ya kasıtlı olarak ülkeyi etnik topografyaya ayırmak isteyen hainler ya da tamamıyla cahil kişilerdir.

Bunun gibi bir de azınlıklar kategorisini şişirenler vardır. Bunlar da Asuriler, Süryaniler, Nesturiler vb. azınlık grupları oluşturmaktadırlar. Bilindiği üzere Asurlular, aslında Nesturiler olarak bilinen Hıristiyanlığın monofizit grubundadırlar. Amerikalılar tarafından desteklenmiş ve dini liderlerinin (Mar Şimun) başkanlığında Kürtlere karşı bir güç oluşturmuşlardır. Hatta Asuriler Keldani olarak da adlandırılmaktadır. 1830’larda bu hususta İngiliz ve Amerikalı misyonerler önemli rol oynamışlardır. 

Güneydoğu’da Asuriler, Keldaniler, , Nesturiler; Süryaniler gibi kategorileştirilmeye çalışılan bu azınlık gruplarının da miktarlarının yüz binin üzerinde olduğu şüphelidir. 1965 istatistik verilerine göre, tüm nüfusta Türkçe’ den başka dilleri konuşanların oranı ise % 9’dur. Aynı döneme ait Kürtçe konuşanların sayısı da % 7 civarındadır. O halde Kürtlerin dışında kalanlar % 2 kadardır.

“P. A. Andrews’in Türkiye’de 47 etnik gurup var” şeklinde yaptığı tanımlama hain ve cahiller sürüsünün dilinden düşmüyor.

Türkiye Andrews’un görüşlerini incelediğimizde katılmadığımız bazı temel ayrılıklar ortaya çıkmaktadır. Andrews’un iddiaları da bilimsel değildir:

Yörükler, Türkmenler, Azeri Türkleri, Uygurlar, Kırgızlar; Özbekler, Nogaylar, Kırım Tatarları, Balkarlar, Karaçaylar, kazaklar, Tahtacılar, Çepniler; Alevi ve Sünni Türk ayırımları, Şii ve KArapapak türü Azeri farklılaşmaları, Alevi-Sünni Türkmen gruplaşmaları, Bulgaristan ve Balkanlardan gelen Müslüman göçmenleri, etnik gruplar halinde göstermek, bilimsel olmaktan ziyade oryantalist bir yaklaşımın ürünüdür.

Hatta “Afşarlar Tahtacılar, Türkmenler, Abdallar, Sarıkeçili, Yörükleri, Karakeçili Yörükleri gibi ” dil, din, kültür ve duygu birliği açısından “millet-altı” grupların etnik olarak gösterilmesi çok yanlıştır.

Andrews’un ülkemizde yaşayan Azerileri, Özbekleri, Türkmenleri Kazakları, Kırgızları, Kırım Tatarlarını, Uygurları, Balkarları ve Karaçayları Hala Ermeni, Rum, Yahudi, Polonez, Arap, Süryani, Eston, Molokan, Alman asıllılarla aynı kefeye koyması bilimsellikle açıklanamaz.

Yine “Sünni Kürtler, Alevi Kürtler, Yezidi Kürtler, Zazalar-Sünni ve Zazalar-Alevi” türü etnik kimlik üretmesi de tartışmaya açıktır. Ne Kürtler ne de Zazalar Hakkında yazar bir soy kütüğü ortaya koymamaktadır. Yazar, Gökalp’ten kaynaklanan Türk Türkleri ve Türk Kürtleri ikiliğine de devam etmektedir. Lozan’da Azınlık olarak belirtilen unsurlar bellidir ve nüfusumuzun %1’i bile değildir.

Andrews’un “Sünni Kürtler, Alevi Kürtler, Yezidi Kürtler Zazalar-Sünni ve Zazalar-Alevi” türü etnik kimlik üretmesi de tartışmaya açıktır. Ne Kürtler ne de Zazalar Hakkında yazar bir soy kütüğü ortaya koymamaktadır. Yazar, Gökalp’ten kaynaklanan Türk Türkleri ve Türk Kürtleri ikiliğine de devam etmektedir.

Ayrıca, Şavak aşiretleri hususunda da “farklı bir kültüre sahip, yarı göçebe bir grup olduklarını” söylüyor. 28 (P. A. Andrews, a.g.e., s. 157) Keza, “Şavaklılar kırmanca konuşurlar, konuştukları dil kırmanca konuşan diğer insanlar tarafından anlaşılamaz” yargısında bulunuyor. Oysa, Muhtar kutluata göstermiştir ki, Şavaklılar bir Türkmen aşiretidir. Tüm maddi ve manevi kültürleri Asyatik özellikleri aynen yansıtmaktadır. Hatta, kullandıkları hayvan damgalarına kadar. Ayrıca, Zaza oldukları da bilinmektedir.

Siyasal açıdan, ülkemizi çok kültürlü bir model içinde görmek isteyen Peter Andres’un bu görüşlerinin hiçbir ciddi araştırmadan geçirmeden çok sayıda siyasimiz tarafından benimsemiş olması da çok üzücü ve düşündürücüdür. Ülkemiz ve insanımız, tüm nitelikleriyle Bugün gözler önündedir. Bir deney masası kabul ederek üzerinde her türlü sosyal, antropolojik, etnolojik ve dil bilimsel açıdan analizler yapılabilir. Buna her zamankinden çok daha ihtiyaç da vardır.

Türk Milleti bir bütündür Türk Milletini sosyolojik, hukuki ve siyasi bir bütün olarak değil de, etnik/ırk topluluklarına göre 27 parçalı olarak görmekten kaynaklanıyor. Sonra da bu parçaların eşitliğinden bahsediliyor. İnsanlık, toplulukların eşitliğini sağlayacak kriterleri henüz bulamadı, ama bizdeki bölücüler keşfetmişler(!) Dünya hukukuna ve anayasamıza göre, bireyler/vatandaşlar eşittir ve böylece toplumdaki bütün farklılar da eşitlenmiş olmaktadır.

Bir başka saptırma da; Batı ülkelerinde vatandaşın kimliği; Alman, Fransız, İspanyol, İtalyan, Yunan, Amerikan vb.leri iken, nedense bizde Türk denilmesi "ırkçılık" sayılıyor. Türk Irkına sevgi ve sempati duyanlara "Irkçı" diyenler Türk Milletine karşı ırkçılık yapmak suretiyle Türklüğü sadece etnik olarak ele alıp Türk Milletinin birlik ve bütünlüğünü parçalamak isteyenlerin amaçlarına hizmet etmektedirler.

Sevgili Okurlar
Türk toplumunda egemen grup Türk kültürü ve Türk insanıdır. Bugün, orta Asya’dan Kafkaslara kadar bağımsızlıklarına kavuşan Türk Cumhuriyetleri bunun en canlı delilidir. Ortak kökümüz, ortak dilimiz, ortak kültürümüz sürüp gitmektedir. Dilde, duyguda beraberliğimiz vardır.

Bir kültürü oluşturan maddi ve manevi unsurlardır. Ancak, maddi kültür unsurlarının temelinde yatan bazı maddi olmayan unsurlar vardır ki, onlar da bir kültüre biçim veren ana kaynağı teşkil ederler. Bunlar da kültür önermeleri, kültür değerleri, kültür inançları ve kültür normlarıdır. Kültürümüzün bu manevi unsurlarının motif ve dokusunu, Eski Anadolu fetih uygarlıklarının hangisini oluşturduğunu kim iddia edebilir?

Bugün Amerika’yı oluşturan İngiliz, Fransız ve Alman halklarının Avrupa’daki soydaşlarıyla alakalı kültür bağlarının sürekliliğini koruduğunu söyleyebilecek bir kimseye rastlamak mümkün olmazken Türk milletinin binlerce yıl önceki atalarıyla çok yönlü bağlılığı bilimsel bir gerçek olarak ortada durmaktadır.

Bu konularda Türkiye'de en yetkin kalemlerden birisi olan Kıymetli hocamız Prof. Dr. Orhan Türkdoğan Niçin Milletleşme isimli eserinde muhtelif yıllardaki nüfus sayımlarındaki değerlendirmeleri esas alarak yapılan projeksiyonda nüfusun % 13.1’ini Kürtçe, Zazaca, Arapça, Çerkezce, Abazaca, Lezgice, Boşnakça, Arnavutça lisanlarını ikinci dil olarak konuştuğunun tespit edildiğinden bahisle şunu söylemektedir :

”Birleşik Devletler standart birimine göre, bir ülkenin nüfusunun % 80’inden fazlası aynı dili konuşuyor veya ayni dine mensupsa o ülke homojen bir yapıya sahiptir. Görüldüğü üzere, Türkiye’de bu oran % 87’dir. Bu da Türk Toplumunun homojen yapısını gösterir."

Kaldı ki Bugün ikinci dil olarak başka dilleri konuşan insanlarımız Türk toplumunun Cumhuriyetle başlayan Uluslaşma sürecinde Türk Kimliğini benimsemiş olup Türkiye de yaşayan vatandaşlarımızın %92’si Türk Kimliği ile gurur duymaktadır. Türkiye de egemen toplum, Türkçe konuşan ve Türk kültürü ile yoğrulmuş, kendini Türk olarak hisseden ve yanı dini paylaşanlardan ibarettir.

Nitekim bu senaryoları hazırlayan Batı ülkeleri de gerçekleri bilmekte ancak milletimize yanlış aksettirmektedir.

Geçtiğimiz yıllarda CIA’nın Türkiye de yaptırdığı gizli araştırma SABAH gazetesinde manşetten yayınlanmıştı. CIA araştırmasına göre bile “Türkiye'de yaşayan halkın %85’i Türklerden oluşuyor”

Aynı toprakları vatan seçmiş aynı düşmana karşı mücadele veren aynı olaylar karşısında acıları aynı sevinçleri ve aynı kaderi paylaşan insanlar aynı milletin fertleri olarak kendileri ile gurur duymalıdır. Bunun tersi kabilecilik, kavimcilik, şuuru ortaya çıkar ki bu da sosyolojik açıdan bir yozlaşmadır, geri dönüştür. Türk toplumunun davası bugün için milletleşme olmalıdır.

Belirlendiği üzere, etniklik kategorisine girenlerin oranı ülkemizde yüzde 13 kadardır. Azınlık unsurlarına gelince, bunlar da Rum Ermeni Yahudi ve Süryani’lerdir. Bunların tümünün oranı da yarım milyonu aşmaz. Ülkemizin nüfusunun %86'sı, Genelde Oğuz boyuna mensup Türkçe konuşan Türk boy ve oymaklarının torunlarıdır. Bu nedene, ülkemiz homojenlik oranı yüksek olan sosyolojik bir yapılaşmayı ortaya koyar.

Günümüzde de bu ve benzeri araştırmaların sonuçları göstermektedir ki, ülkemiz nüfusunun yüzde %92 sini soy, din, dil ve kültür açısından bir ortak paydada birleşen Türk halkının Türklükten başka bir kimlik kabul etmeyen Türk varlığı temsil etmektedir. Devleti kuran ve büyük çoğunluğu temsil eden Türklük varlığının “öteki” konumuna getirilmek suretiyle bir “çok kültürlülük” macerasına ülkenin sürüklenmesi akıl-mantık işi değildir. Buna Türk milletinin izin vereceği de düşünülemez.
Bizler dünyanın en eski,en medeni milletiyiz. En soylu ve en homojen milletiyiz: Türk milleti birdir bütündür. Bizi parçalayamazlar.

Türk milleti 400 milyona yaklaşan nüfusu, 13 milyon km2 civarında (bu günkü) vatan topraklarıyla Türk birliğini gerçekleştirecektir.

Atalarımız 44 milyon km2 alanda yönettikleri toprakları vatan yaptılar. Tarih vatandır. Tarihimizle bağlarımızı koparmayacağız.

Değerli Arkadaşlarım tekrar milletçe başımız sağolsun.Yüce Tanrı Büyük milletimizi korusun ve gözetsin.

Hayırlı geceler

22 Aralık 2016
saat 01.30

TANER ÜNAL



ATATÜRKÇÜLER NE YAPMALI

Prof. Dr. CİHAN DURA
12 EKİM 2016 ÇARŞAMBA

“Atatürkçüler Ne Yapmalı” Bildirimizden:

“6- KİTAP veya MAKALE TANITIMI yapın. Attila İlhan, Sinan Akşin, Turgut Özakman, Metin Aydoğan, Banu Avar, Mustafa Yıldırım, Sinan Meydan, Zahide Engin Uçar gibi Atatürkçü yazarlarımızın bir kitabını veya makalesini tanıtın. … Çalışmanızı yayınlayın, geniş kitlelere ulaştırın.

İşte, ben bu görev gereği yaptığım çalışmayı, aynı zamanda bir örnek olsun diye sizlere sunuyorum, başka yapıtları da tanıtmaya devam edeceğim.

 Ancak bu ve benzeri faaliyetlerin, Türkiye’yi kımıldatması için binleri, onbinleri bulması gerekiyor. Tanıtılması gereken o kadar çok yapıt, ulaşmamız gereken o kadar çok insanımız var ki... Onun için, söz konusu faaliyetlere sizlerin de, yüzleri, binleri bularak katılmanız gerekiyor. Benim asıl hedefim bu çokluğu yaratmak, bu kurtarıcı birliğin gerçekleşmesini sağlamak!...

*

Mustafa Yıldırım, Zifiri Karanlıkta, 2 Cilt, Ulus Dağı Yayınları, Ank., 2016

Konularında Türkiye'de ve Dünyada birer ilk olan Ortağın Çocukları ve Sivil Örümceğin Ağında kitaplarından sonra, 100 yıllık "din" maskeli saldırının belgesi Zifiri Karanlıkta kitabı da konusunda bir ilktir!

*

“Din kurtarıcısı” maskesiyle öne geçenlerin pek çoğu, siyaset ve ticaret ağında, azınlık milliyetçiliği oyununda birer aktördür. Devletlerini yıkarken bağımsızlığa, gelişmeye, özgürlüğe, kadınlığa düşmanlaşır, yabancıların maşası olup çıkarlar. Yurttaşlarına, dindaşlarına, insanlığa büyük zararlar veren aygıta dönüşürler.

*
Gerçeklerden kaçarak karanlıktan kurtulamazsınız!

Mustafa Yıldırım, on binlerce sayfalık dava dosyalarını, yine on binlerce sayfalık yayınları, raporları Türkiye ve İran'ın karşılıklı tarihini ele alarak yenileşmeye, kadın haklarına, halk egemenliğine düzenlenen güdümlü isyanları, "din" maskeli diktatörlüğün kuruluşunu Humeyni'nin Kum'dan-Necef'ten Türkiye'ye gönderilen imamların, suikast komutanlarının, yerli ameliyatçılarının izlerini sürdü.

1908 yılından günümüze "Din kurtarıcısı" maskesiyle siyasal-ticari egemenliklerini sürdürmek için, devletlerin her ileri adımına karşı ayaklanan Kürt-Arap şeyhleri, Suudi kralları bağlıları, Necef'teki Humeyni'nin 1976'da başlayan Türkiye örgütlenmesi... Ordunun darbe gerekçeleriyle tasfiye edilişi...
Terör eğitiminden geçirilen, silah-istihbarat desteği verilen, doğrudan yönetilen ekiplerin İmam'ın fetvalarına uygun suikastları, saldırıları, casusluk etkinlikleri...

"Demokrasi" ve "din özgürlüğü" maskesiyle devletlerin ele geçirilişi; liberallerin, solcuların Humeynicilerle toplantıları; Kum'da, Tahran'da temsilci bulunduran Kürt Hizbullahilerin cinayetleri, gerilla savaşı hazırlığı... Türkiye'de ve dünyada eş-zamanlı terör eylemleri, cinayetler...
"İslamcı" maskeli darbenin önünü açan aydınların bazıları, yine o darbecilerin ameliyatçılarınca öldürüldüler. Onların ölümü, aydınların, yazarların, hükümet edenlerin, gazetecilerin, akademisyenlerin ve halkın duyarsızlığının bedeliydi. Batıdan-Doğudan beslenen Hizbullahilerin, etnik milliyetçilerin saldırılarıyla yurdu kaplayan zifiri karanlıkta Türk egemenliğinin bitirilişinin dönemsel bir bunalım olmadığı, 100 yıllık siyasi ikiyüzlülüğün ve halkın vurdumduymazlığının eseri olduğu...

 *
 Sessizce değil; göstere göstere, bağıra çağıra, öldüre öldüre…
Kürt-Arap şeyhlerinin müritleri Cumhuriyet’e direndi.
Necef’ten ve Kum’dan üç örgütçü imam Türkiye’ye gönderildi.
Sonunda, Türkiye’nin aymazlığından yararlanan Cellad’ın kanlı gecesi başladı.

■ Kitabın tanıtım yazılarından.

.
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...