CUMHURIYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN BİR ÜLKÜDÜR, CUMHURİYET ERDEMDİR

GÖBEKLİTEPE"NİN SIRRI.. ÖN-TÜRKLER 13.000 YIL ÖNCE ANADOLU YA GELDİLER.

 GÖBEKLİTEPE'NİN SIRRI

ÖN-TÜRKLER 13.000 YIL ÖNCE ANADOLU YA GELDİLER




Bu topraklar sadece size ait.
Sizler Anadolu’ya Malazgirt zaferiyle yerleşmediniz.
Çatalhöyük’teki arkeolojik bulgular, sizlerin 10.000 yıldan daha uzun süredir burada bulunduğunuzu kanıtlamaktadır."

1- (Nisan 2005 İstanbul Teknik Üniversitesi Konferans Salonu- Prof. Dr. Erich Feigl- Avusturya Devlet Onur Nişanı Sahibi)
Bizim resmi tarihimizin büyük bir kısmı bize dayatılan, tahrif (bilerek bozma-değiştirme) edilmiş tarihtir. 

2- Resmi tarihimiz maalesef uydurma Ermeni tarih tezini bize dayatıyor. 
Türkler milattan önce 13 bin yılında Anadolu’ya gelip, Anadolu’nun dip kültürünü oluşturdular.
Ön Türkler Anadolu’ya göçebe olarak değil, göçmen olarak geldiler.

3- Şölgen Mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar tarafından bulunan yazıtlarda, M.Ö 14000 yılında, Türklerin Tanrının Birliğine inandıkları ve yazıyı buldukları yazmaktadır.

4- Kırgızistan Saymalıtaş Vadisinde bulunan eserlerde, Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla tarla sürdükleri, geyik-at-köpek gibi hayvanları ehlileştirdikleri kanıtlanmıştır.
Çoğumuz, Profesör Dr. Afif Erzen tarafından 1967 yılında kurulan

5- İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine bağlı “Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezini” ve yaptığı çalışmaları bilmeyiz!

6- Üniversite mezunu gençlerimizin çoğu Prof. Dr. Erich Feigl- Prof. Dr. Justin McCarty
Tarihçi Andrew Mango
Tarihçi Normon Stone
Tarihçi Stanford Shaw
Kazım Mirşan- Servet Somuncuoğlu- Prof. Dr. Semavi Eyice- Ord. Prof. Ali Tanoğlu-Necdet Sümer-Haluk Tarcan gibi isimleri bilmez!

7- Yukarıda bir kısmını yazdığım, çoğu rahmete kavuşmuş bilim insanlarımız 
Ön Türkler konusunda mevcut tarihi alt-üst edecek buluşlara imza attılar.
Ön Türkler, Anadolu’ya ilk kez M.Ö 13.000 yılında geldiler.

8- İst.Üniversitesi Senatosunun “Şeref Doktoru”, Türk Tarih Kurumunun “Onur Üyesi” payesi ile ödüllendirilen Prof. Dr. Afif Erzen, yıllar süren araştırmalarını Türk Tarih Kurumunun 1984 yılında yayınladığı “Anadolu ve Urartular” kitabında bu gerçeği bilimsel olarak ispat etmiştir.

9- Kazım Mirşan’ın incelediği, Doğu Anadolu’da mevcut yazı öğelerini içeren kaya resimleri ve kaya yazıtları, rahmetli Servet Somuncuoğlu’nun Orta Asya’dan Anadolu’ya yıllar süren araştırma boyunca belirlediği on binlerce kaya yazıtları, resimleri ve damgalar

10- damgalar, Ön Türklerin Anadolu’ya M.Ö 13.000 yıllarında geldiklerini tartışılmaz bir şekilde kanıtlamışlardır.
Göbeklitepe’nin tarihinin çözülmesi bize bu konuda çok şeyler anlatmaktadır.
Göbeklitepe M.Ö 12.000 yılında kurulmuştur. 

11- Göbeklitepe dikilitaşlarının üzerine resmedilmiş çok sayıdaki hayvan figürlerinin damgaların, Türk Dikilitaşlarındaki hayvan figürleriyle, insan figürleriyle, damgalarıyla birebir aynı olması Ön Türklerin Anadolu’ya geliş tarihini doğrulamaktadır…
12- Damgalarımıza dünya basını ve bazı tarihçiler sessiz kalmayı tercih ettiler.
M.Ö 13.000 yılına ait bulgular Ermenileri veya Yunanlıları işaret etmiş olsaydı, tüm dünyada koparılacak yaygarayı ve bu olayın nasıl Türk düşmanlığına dönüştürüleceğini takdirlerinize bırakıyorum…

13- Ön Türkler M.Ö 13000 yılında Anadolu’ya geldiler. 
Peki Hıristiyanlar ne zaman geldiler?
“Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, ehemmiyetsiz olmayan bir şehrin ahalisindenim. St. Paul, Resullerin İşleri, ACTS 21:39

14-Aziz Paul Tarsus’ta doğmuş Kudüs’e gitmiş Hıristiyan olmuş ve Kudüs’te yapılan baskılarla yok olma tehlikesi geçiren Hıristiyanlığın ilk kilise toplulukları halinde ortaya çıktığı ve dünyaya yayıldığı bir köprü haline geldiği hoşgörü diyarı Anadolu’ya M.S 46 yılında gelmiştir

15-Yani Türklerden yaklaşık 13.000 yıl sonra! 
Bu gerçek, Prof. Feigl’ı doğrulamaktadır.

16- 1933 yılı Eylül ayında Hitler zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan ve İst.Üniv. İktisat Fak.Kurucu üyeleri arasında yer alan ve 1953 yılına kadar bilim insanı yetiştiren Prof. Dr. Fritz Neumark’ın şu sözünün altını çizip, defalarca okumamız gerekmez mi?..

17- Prof. Dr. Fritz Neumark’ın şu sözünün altını çizip, defalarca okumamız gerekmez mi?
“Tarihten Türk çıkarılırsa, tarih kalmaz! Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir…”

18- Atatürk, 1930'da Türk Tarih Kurumunun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonucunda bulunan Türk Tarihi ile ilgili bilgiler karşısında, kendi el yazısıyla şunları yazmıştır;
“Bu memleket dünyanın beklediği, asla unutamadığı bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu,,

19- Bu sahne 7 bin yıllık bir Türk beşiğidir. 
Beşiği rüzgarlar salladı beşikteki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası olarak tanıdı, 

20- Onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek oldu, yıldırım güneş oldu, Türk oldu.  Türk budur, yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir…”

21- Tüm bunları artık tarihin derinliklerinde kalması gereken şövenist bir yaklaşımla, kafatası milliyetçiliği anlayışıyla elbette ki yazmadım.
Fakat bizlerin de kendi tarihimizi doğru bilmemiz, emperyalist devletlerin çıkarları uğruna çarpıttıkları bir oyunu bozmamız gerekmez mi?

22- Olduğumuz gibi değil de onların istediği gibi olmaya, bu aşağılanmaya ne kadar tahammül edeceğiz?
Bu ülkenin ekmeğini yiyen bilim insanlarının, atalarımıza bu kadar bir hizmeti yapmaları için ellerini tutan mı var? 
O zaman, tek başına tüm ömrünü Asya’dan Anadolu’ya,

23- Buradan da Avrupa’nın içlerine kadar tüm mağaraları, kaya resimlerini, yazıtları inceleyip bizlere eşsiz tarihi bulgular armağan eden
rahmetli Servet Somuncuoğlu’nun, Etrüsk’çeyi Ön Türk yazı dili ile okuyabilen Kazım Mirşan’ın yüzlerine nasıl bakacağız?

24- Hem gerçekler niçin gizli bırakılıp, 200-300 yıllık tarihleriyle dünyaya hükmeden modern eşkıyaların istedikleri olsun ki? 
Gerçek ne ise o meydana çıksın.
Görev sizlerindir sevgili gençler! Siz isterseniz başarırsınız
Hiç unutmayın; Anadolu, öz be öz Türk Vatanıdır!

25- Gerçeklerin en kötü huyu bir gün gün ışığına yansımalarıdır...

(Alıntıdır)

.

Rockefeller’in Türkler Hakkında Görüşleri

Rockefeller’in Görüşleri

Doç. Dr. Haluk Berkmen

Bildiğiniz gibi, David Rockefeller (1915 – 2017) Rockefeller şirketler grubunun kurucusu John D. Rockefeller'in büyük oğlu, Chase Manhattan Bankasının eski başkanı ve Standard Oil petrol D. Rockefeller “yeni dünya düzeni” hayalini de savunmuş bir kişidir. Rockefeller’in Türkler hakkında şu görüşlere sahip olduğu aktarılıyor. Size onun görüşlerini altta aynen sunuyorum:

şirketinin sahibiydi. Finans ve ticaret alanlarında bir dünya imparatorluğu kurmayı başarmış olan

Türkiye dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. Nedenlerine gelince: 1) Büyük İsrail Devleti topraklarının su kaynaklarının önemli bir kısmı şu anda Türkiye’ye aittir.
2) Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. İslamiyet’i yıkmak istiyorsak önce Türkiye’den başlamalıyız.
3) Avrupa ve Asya arasında bir köprü durumdadır. Türkiye Maden, petrol, doğalgaz gibi zengin yer altı kaynaklarına sahiptir. Ortadoğu ve Kafkasya’ya hâkim olmak istiyorsak bu ülke elimizin içinde olmalıdır. Ortadoğu hemen hemen elimizde sayılır. Kafkasya ve Orta Asya’daki diğer Türk devletleri de yakında darbelerle kargaşaya boğulacaklar ve avucumuzun içine düşecekler. Bu Türkler aslında birleşip bir araya gelseler karşılarında hiçbir güç duramaz. Bu yüzden böyle bir olasılığa karşı, ajanlarımız her an tetikte bekliyorlar. Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarımız, aralarında en ufak bir yakınlaşma sezdiklerinde hemen istikrarı bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar.
4) Ülke bor madenleri bakımından dünyanın en zengin ülkesidir ve bu maden dünyada yakın bir gelecekte, petrolden bile daha önemli bir hale gelecektir.
5) Belki de en önemli olanı Türkler medeniyetin beşiğidir. Türkler, Milattan Önce 4.000’lerde Orta Asya’da oluşmuş büyük bir felaketten sonra yaşadıkları yerleri terk edip, Mezopotamya’ya ve Rusya üzerinden Avrupa’ya gelen Aryanlar, yani dünyadaki en medeni olarak kabul ettiğimiz Ari Irk’tandırlar ve Avrupa’daki Finliler, Macarlar gibi bazı uluslar Türk kökenlidir. Ayrıca Anadolu’da büyük uygarlıklar kuran Hititler ve Asurluların da Türk kökenli olma ihtimali yüksektir.

Milattan Önce 3.500 yıllarında Mezopotamya’da yaşamış olan Sümerler ilk yazıyı bulan, toplumda adaleti sağlamak için ilk yasaları çıkaran ve mahkemeleri kuran, ilk para kullanan ve vergi toplayan, ilk okul açan ve tekerleği bulan ulustur. Yani dünya medeniyetinin başlangıç noktasıdır ve soyları tarihçilerimizin araştırmalarına göre Türk kökenli insanlardır. Sümerler o bölgenin yerli halkı değildiler; yani göçebe idiler ve tarihçilerimizin araştırmalarına göre, “kız” manasına gelen “kır” kelimesi, “öküz” manasına gelen “ökür” kelimesi gibi, bugüne kadar çözülebilen 1000 civarında Sümerce kelime Türkçede halen kullanılıyor. “Ayağını yere sıkı bas”, “Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır”, “Sel gibi silip süpürmek”, “Yağ gibi erimek” gibi pek çok Sümerce atasözü, bugün Türkçede kullanılmaktadır. Sümerlerin Ay Tanrısı’nın simgesi olan “Yarımay” (hilal), bugün Türk bayrağında kullanılmaktadır. Roma ve Yunan medeniyetleri Sümerlerden oldukça fazla faydalanmışlardır; mesela yapılarındaki süslemeleri ve Tanrıları Sümer tapınaklarından gelir.

Fakat biz bunu örtbas etmek için, Milattan Önce 2.000 yıllarında, yani Sümerlerden 1.500 yıl sonra başlamış olmasına rağmen, Yunan medeniyetini dünyadaki ilk medeniyet olarak dünyaya tanıttık. Daha da ilginç olanı, Yunanlılardan önce Mısır Medeniyeti başlamıştır; ama onlar da ancak Sümerlerden 1000 sene sonra piramitlerini yapabilecek uygarlık düzeyine gelebilmişlerdir. Mayalar ve İnkalar; Sümerlerden 2000 sene sonra ziguratlarını aynı biçimde yapmışlardır. Medeniyetin beşiği olarak Türkleri kabul edemezdik; tam aksine binbir entrika ile bu kültür miraslarına el koyarak biz onları bütün dünyaya barbar, hak hukuk tanımayan bir toplum olarak tanıttık ve bunda da oldukça başarılı olduk.”
MUSTAFA KEMAL'İN ÇOCUKLARININ MESAJIDIR:

Bugün, Atamızla aynı iman ve katiyetle söylüyoruz ki,

Milli ülküye, herşeye rağmen tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milleti 'nin (ne mutlu Türküm diyenin) büyük millet olduğunu, bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.

Asla süphemiz yoktur ki, hızla inkişaf etmekte olan Türklüğün unutulmus büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, yarının yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günes gibi doğacaktır!

Ne mutlu Türküm diyene!.





Bunları Biliyor muydunuz?

Bunları Biliyor muydunuz?

* 1-Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün... Büyük NUTKU’nun” çıktığını...”

* 2- Fidel Castro nun:12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitabını" istediğini... Ve: "Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?" dediğini,

* 3- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm. ."olduğunu,

* 4- Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*5- 1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini,

* 6- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

* 7- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini ...